Konu Başlığı: Tayin Edilmiş Ücret Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Haziran 2012, 10:52:03 b- Tayin Edilmiş Ücret Satış konusu olan malın miktarı, kalitesi, fiatı ya da ödeme zamanı ile ilgili herhangi bir belirsizlik veya şüphe varsa satış akdi geçersizdir. Sözleşmede malın miktarı ve kalitesi sarih bir şekilde ifade edilmemesi, hakkında pazarlık edilen malı alıcı almaya çalıştığında satış konusunda tereddütlere yol açacak ve gerek alıcı gerekse satıcı namına önceden tahmin edilemeyen birçok problemi de yanında getirecektir. İşte bu sebeplerle belirsiz akitler İslam'da yasak kılınmıştır. Ücretin "hacıların dönüşünde" , "üzümlerin toplanma zamanında", "bağ bozumunda" veya "koyunların kirpim döneminde" gibi şartlara bağlandığı satış işlemleri caiz değildir; zira ödeme zamanı kesinlikle belirlenmiş değildir, bu şartlar erken de gerçekleşebilir geç de. (Hidaye). Benzer şekilde, fiatı kararlaştırılmadan yapılan satışlar da belirsizlik nedeniyle geçersizdir. Ücret, sayı veya miktarca tanımlanmamış olsa da , satış işlemi gerçekte mal ve ücretin aynı anda el değiştirmesi ile tamamlanıp geçerli hale gelir. Ancak, sözleşme sırasında meblağın belirtilmemesi halinde alışveriş eksik ve fasiddir. "Sözleşmenin akdi esnasında kendisine izafe, hamledilecek şekilde dirhem veya dinar (belirli bir ticari birim) şayet yoksa onların genel olarak ima edilmesi -cins ve sayıca belirtilmedikleri müddetçe yeterli değildir; muamele sahih olmaz. Çünkü onları teslim etmek alıcı payına vacibdir. Genel olarak anılmaları alıcı ve satıcı arasında tartışma vesilesi olabilir, (biri düşük cinsteki birimden az bir miktarda vermek isterken, diğeri daha değerli birimden daha fazla miktar üzerinde ısrar eder), ödeme yerine getirilemez, bu yüzden de alış-veriş uygulanamaz hale gelir." (Hidaye). Nitekim satış nakit ile peşin ya da malum bir süre içerisinde ödeme vaadi ile veresiye gerçekleştirilebilir. Satış akti sonrasında ödemenin nakit cinsinden yapılmasıyla veresiye satışta ise sabit ücreti sabit bir sürede ödenmesi taahhütü ile belirsizlik unsuru kaldırılarak geçerli hale gelir. Borçlanmaya "Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız." (2: 282). buyuran Kur'an-ı Kerim tarafından izin verilmiş ve ücreti sabit bir süre sonra ödemek üzere bir yahudiden zahiri alarak zırhını rehin bırakan Rasulullah'ın uygulamasıyla teyid edilmiştir. (Hidaye). Eşyaların paket halinde satılması, şayet paket akit sırasında üzerinde anlaşılan miktardan daha azını veya çoğunu içeriyorsa batıldır. Benzer şekilde, satış konusu olan mallann tanıtımı yanıltıcı ise satış geçersizdir. (Hidaye). Kısaca, Ödenecek bedel (yani paranın miktarı), satılan malın cinsi ve miktarı, ödeme zamanı ve satış akdinin tamamlanması ile ilgili hususlarda belirsizliğe yol açan her ticari muamele hükümsüzdür. Fiat bilinen bir değer üzerinden miktara bağlanmalı, ödeme zamanı açık ifadelerle belirlenmelidir. Çünkü bu hususlardan herhangi birindeki şüphe ve kararsızlık mukavaleyi geçersiz kılacaktır. (Hidaye). Kur'an-ı Kerim'de bu tür ticari işlemler ile doğrudan ilgili özel bir hüküm yoktur. Ancak borç veya geciken ödemenin vadesinin açıklıkla belirlenmesi gerektiğini bildiren ayet-i kerimeden bir kural çıkarılabilir: İleride ödenecek miktarın süresi tayin edilmez ise satış akti geçersiz ve hükümsüz olur. Ayet şu şekildedir: "Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız." (2: 282). Ayet-i kerime, ileriye dönük ödemelerin yer aldığı muamelerle ilgilidir. Mesela, şimdi satın alman mallann (ya da şimdi imzalanan bir ticari anlaşmanın) bedelinin gelecekte sabit bir zamanda ödenmesini taahhüt etmek gibi. Ücret ve ödeme zamanının açıklıkla belirlenmesi kaydıyla akit bütünüyle meşru ve muteberdir. Ücret ve ödeme zamanı tayin edilme-misse sözleşme geçersizdir. Rasulullah'ın bu noktayı destekleyen birçok hadisleri vardır. Rasul-ü Ekrem'in verdiği bu talimatların hedefi belirsizlik unsurunu mümkün olduğunca bertaraf -edip ticari işlemleri adil hale getirmektir. İbn-i Abbas'm rivayetine göre Rasul-ü Ekrem Medine'ye geldiği vakit Medineliler meyvelerde zamanından evvel bir, iki veya üç seneye kadar selem yaparlardı. Bunun üzerine Rasulullah , "Her kim meyvede selem yaparsa ma'lum Ölçek ve tartıda belirli bir va'deye kadar yapsın" buyurmuştur. (Buhari, Müslim ve Ebu Da-vud). Abdullah b. Ebu Avf ve Abdurrahman b. Ali; "Biz Rasulullah'Ia birlikte iken daha fazlasını almaya alışmıştık. Şam'dan köylüler geldiğinde belli bir süre içerisinde bize buğday, arpa ve yağ teslim etmeleri için muayyen bir fiatı önceden öderdik." demişlerdir, (fbn-i Mace). Abdullah b. Ömer ve Cabir b. Abdullah yiyecek getirenleri karşılayarak onlardan tartmadan ve ölçmeden yığın yığın hububat aldıklarını, ancak Rasulullah'ın haberdar olduktan sonra bu uygulamayı yasakladığını naklederler. (Buhari ve Muvatta). İmam Ahmed ve Buhari'nin aktardığı bir hadiste Rasulullah, Osman b. Avfan'a, "Ne zaman bir mal alırsan onu ölç; ne zaman bir mal satarsan onu ölç" tavsiyesinde bulunmuştur. Yine. Rasulullah, "Bereketli olması için zahireni tart" buyurmuştur. (Muvatta). Bir kişinin belirli bir bedele hububat alıp karşılığında belirli bir miktar hurma vaadederek yaptığı satışın sahih olduğu İbn-i Ömer'den rivayet olunur. (Hidaye). İleriye dönük sebeplerin (selem veya selef gibi) yer aldığı bütün bu ticari muamele misallerinde, akdin meşruluğu ücret, miktar ve ödeme zamanının açıklıkla belirlenmesi şartına bağlıdır. Fiat, miktar ve satılan malın teslim tarihi gibi konular ortaya konmadan pazarlık sonuca bağlanmışsa akit geçersizdir. Kandüri selem'in terim olarak uzak teslim karşılığında bedelin hemen verilmesini ihtiva eden akitleri ifade ettiğini belirtir. Hukuk terminolojisinde ise ücretin derhal ödenmesini gerektiren ve malın tesliminde gecikmeyi kabul eden satış mukavelesi anlamına gelir." (Hidaye). Kur'an-ı Kerim'in şu ayeti ile selem satışına müsade edilip meşru kılınmıştır: "Borcu az olsun, çok olsun süresiyle birlikte yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş yaptığınızda da şahit tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin." (2:282). Bu ayet-i kerime, selem satışında (yani ileriye dönük satışlarda) yokluğunda sa-"S1 fas!İd k'lan belirli şartlan ortaya koymakta ve müslümanlara ticari ilişkilerin de şahitler bulundurmalarını öğütlemekle birlikte peşin olarak yapılan alış-verişte şartsız izin vermektedir. Kısaca, selem satışı yukarıda zikredilen Kur'an-ı Kerim .ayetine ve Rasulullah'ın hadislerine göre aşağıda sıralanan şu şartlara bağlıdır: a- Selem para dışında bütün hacim ve ağırlık birimleriyle (mevzuatla) sahihtir, zira Rasulullah; "Her kim selem yaparsa ma'lum ölçek ve tartıda belirli bir va'deye kadar yapsın" buyurmuştur. Dirhem ve dinar (yani her tür para) ağırlık veya hacim ölçüleri içerisinde yer almaz; her ikisi de fiatı temsil eder. Selem satışında ise satış konusu olan malın baha olmaması gerekmektedir. Bu yüzden kişi, gelecek bir tarihde 10 dirhem ödemek karşılığında 3 metrelik kumaşın hemen verilmesi şartıyla bir selem satışına girişse bu akit geçersizdir. Bazı fakihler bu satışın bütünüyle hükümsüz olduğu görüşündedir. "Uzunluk genişlik, kalite ve işçilik göz önüne alınarak miktarı belirleme kaydıyla tanım]a: mak mümkün olduğundan kumaş gibi uzunlukla Ölçülen mallarla (mevruat) ilgili selem satışı caizdir. Keza bu özelliklerin açıklıkla anlatılması belirsizliğin ortadan kaldırılması ve bu yüzden de aktin geçerliliği için lüzumludur. Aynı şekilde, yumurta ve ceviz gibi mahiyetçe pek farklılık göstermeyen mallarla ilgili selem satışı da sahihtir. Zira hafifçe farklı olan bütün eşyalarda fiat kolaylıkla tahkik edilebilir, malın niteliği tarif edilebilir ve alıcıya teslimi gerçekleştirilebilir. Bu yüzden bu tür eşya ile ilgili selem akti sahihtir." (Hidaye). b- Teslim tarihi (ecel) mutlaka tayin edilmelidir. Rasulullah, "... belirli bir vadeye kadar" buyurmuştur. Yanında bulunmayan malı satmayı yasaklamış; buna rağmen önceden aldıkları para vasıtasıyla satış konusu olan malı kazanıp alıcıya teslim edebilmek için bu tür uygulamalara katılma ihtiyacı duyan yoksul kimseler lehine seleme prensip olarak izin verip meşru kılmıştır. Belirli bir sürenin tayini bu yüzden gereklidir; çünkü satıcı, istek üzere anında teslime müsaitse, selem satışına meş ruluk kazandıran şart yerine getirilmiş olma yacaktır. Üstelik aynen ücretin belirsizlik (meçhuliyet) unsuru sebebiyle süre tayin edilmeden gelecekte herhangi bir tarihte ödenmesi kararlaştınlan satışlarda olduğu gibi bu tür satışta da tayin edilmemiş süre meşrudur. (Hi-daye). c- Akdin imzalandığı ve teslimin yapıldığı zamanlar arasındaki sürede değerini kaybetme ve etkisiz hale gelme ihtimallerine bağlı olan hususi hacim ve uzunluk ölçülerinin şart koşulması selem satışında caiz değildir. d- Cins, tür, kalite, miktar ve teslim tarihi bütünüyle belirtilmemiş olmalıdır. Takip eden şartlar üzerine yapılanlar dışındaki selem satışı meşru değildir: 1- Satılan malın cinsi belirlenmelidir, bilinen kalite veya standartta buğday veya arpa gibi. 2- Malın miktarı standart ağırlık veya hacim ölçüsüne göre tesbit edilmelidir. 3- Teslim tarihi belirlenmelidir. 4- Önceden ödenecek olan ücret kararlaştırılmalıdır. Kısaca, kalite tasviri ve miktar tarifi şartları genel olarak yerine getirildiğinde selem satışı geçerlidir. Miktarı bilindiği veya tartışmaya vesile olmadığı zaman selem satışına uygundur. Diğer taraftan bir nitelik veya nicelik sıfatıyla tarif edilemeyecek olan eşyalar hususunda selem satışları caiz değildir. Çünkü selem satışı satıcı tarafından ödenmesi gerekli bir borçtur; şayet nitelik ve nicelik bilinmiyorsa sonuçta karışıklığa yol açan bir belirsizlik vardır. (Hidaye). Kur'an ve Sünnet'in hükümleri üzerindeki bu mütaalalar açıkça göstermektedir ki herhangi bir ticari sözleşmede cühelanın varlığı onu geçersiz ve hükümsüz kılar. |