Konu Başlığı: Tasvir Ederek Açıklaması Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Ağustos 2012, 19:21:35 15- Tasvir Ederek Açıklaması Kur'ân-ı Kerîm'de netice ve özü, hüküm halinde bildirilen bazı hakikatlerin, akıllara ve kalplere iyice nakşedilmesi gayesiyle, o hakikatlerle alâkalı olarak cereyan edecek hadiseler, Rasûlullah tarafından tasvîr edilir, onlara dair ayrıntı verilir. Tasvirler çok canlıdır, hareketle doludur. Öyle ki bunları dinleyen, âdeta anlatılan hadiseleri görüp yaşadığını zanneder. Bu kabîl tasvirler çoktur ve Kur'ân tefsiri bakımından son derece önemlidir. Bir çok ayetin tefsirini gereği gibi anlamak bunlar sayesinde mümkün olur. Birinci misâl: Ebû Said el-Hudrî, Rasûlullah'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kıyamet günü (cennet ehli, cennete; cehennemlikler de cehenneme ayrıldıktan sonra) ölüm, aklı karalı alaca bir koyun suretinde olarak getirilir (Ebû Kureyb şunu ilave etti: Cennet ile cehennem arasında durdurulur). "Daha sonra: Ey cennet ahalîsi! Sizler bunu tanıyor musunuz? denilir. Cennetlikler hemen boyunların uzatıp başlarını ona doğru kaldırırlar ve ona (o koyuna) bakarlar. Ve cennet ahâlîsi: Evet, tanıyoruz, bu ölümdür derler. Sonra: Ey cehennem ahâlîsi! Sizler bunu tanıyor musunuz? diye sorulur. Onlar da başlarını kaldırarak bakarlar ve: Evet tanıyoruz, bu ölümdür derler. Bunu takiben koyun suretindeki ölümün (cennetle cehennem arasında) kesilmesi emrolunur ve derhal boğazlanır. Bundan sonra: Ey cennet halkı! Cennette ebedî yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur. Ve ey cehennem halkı! Sizler de karargâhınızda ebedîsiniz, artık ölüm yoktur denilir." Bundan sonra Rasûllah şu ayeti okudu: "Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur." (19: 39). Rasûlullah bu ayeti okurken eliyle dünyaya işaret etmiştir (Müslim, Buharî, Tirmizî, İbni Mâce). Böylece, bu ayette bildirilen "ilahî emrin yerini bulacağı büyük pişmanlık günü", nisbî mücerretliğinden çıkarılarak müşahhaslaştınlmakta ve muhatapların hayallerinde her zaman asılı duran canlı bir tablo haline getirilmek suretiyle, kolay kolay unutulamayacak bir muhteva içine yerleştirilmektedir. Rasûlullah'in eliyle işaretinden de, ayette işaret olunan gaflet diyarının, dünya olduğu anlaşılmaktadır. İkinci bir misâl: Safvân b. Mihrez şöyle dedi: Kabe'de Abdullah b. Ömer ile beraberdik. O tavaf ederken, bir adam yanına gelerek: "Ey İbn Ömer, Rasûlullah'ın necva hakkında ne söylediğini işittin?" diye sordu. O da, Rasûlullah'm şöyle dediğini işittim, dedi: "Kıyamet gününde mümin Rabbine yaklaşır. Hatta ALLAH onun üzerine şefkat kanadım koyar da (gizlice) ona bütün günâhlarını takrir edip söyler. Rabbi kuluna: Sen şu günâhı tanıyor musun? der. Kul: Tanıyorum, yâ Rabbi! diye cevap verir. Bu İki defa tekrarlanır. Bu sıkıntılı hâl ALLAH'ın dilediği bir hadde ulaştıktan sonra, Cenâb-ı Hak buyurur ki: "Ey kulum! Ben senin aleyhindeki bu günâhları dünyada iken halkdan gizledim. Bu gün de senin lehine bunları mağfiret ediyorum." Arkasından ona hasenatının sahifesi (veya kitabı) sağ eline verilir. Kâfirlere ve münafıklara gelince, onlar birçok şahidin gözleri önünde 'İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir. Haberiniz olsun ki Allah'ın laneti zalimlerin tepesindedir" diye nida olunup ilan edilirler." (Taberî, Müslim, Müsned-i Ahmed, Buharî, İbni Mâce). Hz. Peygamber bu hadîsiyle, bir sahnesi şu ayette bildirilen bir hadiseyi tasvir etmiştir: "... Onlar Rablerine sunulacaklar. Şahitler de: İşte Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır' diyecekler. İyi bilin ki ALLAH'ın laneti zâlimlerin üzerinedir." (31: 18). |