> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Sosyal Münasebetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sosyal Münasebetler  (Okunma Sayısı 659 defa)
29 Ağustos 2012, 07:58:24
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Ağustos 2012, 07:58:24 »



Sosyal Münasebetler

Hristiyanlığın ırkî ve kavmî sebeplerle başa­rısızlığa uğradığı sosyal ilişkilere İslâm, top­lumda kökten değişikler ve yeni boyutlar ge­tirmiştir. Müslümanlara iyilik ve Allah'ın ya­saklarından sakınma üzerinde yardımlaşma­ları, günah ve düşmanlıkta ise yardımlaşma-maları öğretilmiştir (5:2). Diğer insanlara karşı sorumluluklarının bilincinde olması için fertler arasında sosyal bir bilinç gelişti­rilmiştir. Diğer insanların yaptıklarına aldır-maksızın müslümanların iyi işlerine devam edebilmeleri için sıkı bir eğitim verilmiştir. Bunun sebebi Allah'ın rızası olan amellerde müslümanların beraberce gayret etmesidir (2: 48). Bu amaç için aralarında hayra davet ede­cek, serden nehyedecek bir cemaati eğitmele­ri müslümanlara özellikle vaaz edilmiştir (3:104). Bu onların en önde gelen işleriydi.

Çünkü onlar Allah tarafından insanlara, iyi ve adaletli davranışlarıyla, güzel bir hayatı gösterme vazifesiyle görevlendirilmişlerdi (3:114). Bu vazife gerçek müslümanlara doğ­ru olma ve başkalarını iyiye davet, kötüden nehiy görevini yüklemiştir (9:71 ve 22:41) Bütün bu vasıflar, Müslümanların daima di­ğerlerinden önde olduğu ahlâkî eğitim ve öğ­retimin bir sonucuydu.

İslâm takvayı ve doğruluğu üstünlük ve şeref alâameti sayarak toplumdaki sosyal ilişkile­rin seviyesini yükseltmiştir. İnsanlar arasın­daki renk, ırk, dil ve ulus farklılıklarının in­sanların birbirini tanıması için olduğunu, kü­çümsemesi için olmadığını öğreterek bütün bu farklılıkları ortadan kaldırmıştır (49:13). İslâm insan davranışlarını ve tutumlarını ye­nileyen ve kökünden değiştiren sosyal farklı­lıkları ve üstünlükleri belirleyen diğer sistem ve nizamlardan farklı yepyeni Ölçüler getir­miştir. Köle, hizmetçi, yetim ve miskin her­kesi kanun önünde eşit hâle getirmiş, beşer yapısı kanunları feshetmiştir. Bu açıdan işçi, fakir herkesin toplumdaki değeri ve itibarı artmıştır ki, en güzel örneği günde beş kez camide yöneten-yönetilen, işçi-İşveren, zengin-fakir herkesi Rablerinin Önünde servet, statü ve güçlerini bir kenara bırakarak omuz omuza namaz kılmalarıdır.

Kadınlar da kölelikten kurtarılmış, erkeklerin eşleri olarak onlarla eşit statüye sahip olmuş­lardır. Birbirlerine üstünlükleri olmaksızın kadın ve erkeğe karşılıklı haklar ve görevler verilmiştir (2:228). Kolayda ve zorda yolla­rında başarıyla yürüyebilecekleri şekilde her ikisi de birbirlerine sevgi, merhamet ve şef­kat duygularıyla bağlanmışlardır (30: 21). Kur'ân ayrıca cinsiyet bilimi araştırmacıları­na yeni bölümler açabilecek, erkek ve kadı­nın fizikî ve cinsî ilişkilerinin derinliklerine değinmiştir (2: 223). Erkek ve kadının karşı­lıklı ilişkilerinin yakınlığı, evlilik ilişkilerinin hassasiyetine değinen ayetlerle mükemmel şekilde tanımlanmıştır (2:187). Kadın, mîrası erkekle adalet prensibi üzerinde paylaşır.

(4:7). Ve her ikisinden aile münakaşaları du­rumunda karşılıklı hakemlerle meselelerini halletmeleri istenmiştir (4:35). Fakat her du­rumda karı ve kocaya meselelerini eşitlik ve adaletle çözümlemeleri öğretilmiştir (2:236).

İslâm ayrıca aile fertlerinin genel olarak sos­yal ilişkilerini geliştirecek temelleri atmıştır. Ana ve babaya karşı samimi ve hürmetkar ol­mak başta gelmektedir. Bütün insanlara her durumda ana-babalarına karşı son derece saygılı ve müşfik olmaları öğretilmiştir. (17:23-24; 31:14 ve 46:15) Buna benzer mu­amelenin akrabalara da gösterilmesi tavsiye edilmiştir (17:26, 2:83 ve 4:36). Akrabalara karşı cömert olmak ve iyilik yapmak İslâm'da büyük faziletlerden sayılmıştır (16:90). Aynı şekilde hiçbir gelir kaynağı ve desteği olmayan miskin ve fakirlere de cö­mert olmak tavsiye edilmiştir (17:26, 2:83, 2:177 ve 4:36). Gerçekte İslâm, insana yakın olan, özellikle komşu, hizmetçi ve seyahat esnasında karşılaştıklarına kısaca toplumun bütün üyelerine cömertlikle beraber sevgi ve şefkat ile muameleyi tavsiye eder (2:177; 4:36). Başkalarına nâzik ve şefkatle davran­mak ve yalnızca Allah'ın rızâsını gözeterek muhtaç kimselerin ihtiyaçlarını karşılamada cömert olmak her Müslümanın dinî bir göre­vi addedilmiştir.

Bu ruh, insan ilişkilerine yeni bir boyut ka­zandırırken, toplumun sağlam temeller üzeri­ne inşasını temin etmektedir. İnsanlar iyi İş­lerde birbirlerine ve özellikle toplumun zayıf ve yardımsız kesimine cömertçe yardımcı olurlar. Bu kardeşlik ruhu bütün alanlardaki insan ilişkilerini kuşatır; birbirleriyle karşı­laştıklarında selâmlaşırlar. Diğer insanlara gülümseyerek selâm vermek her müminin ahlâkî görevidir (24: 27 ve 24: 61). Genel olarak Müslümanların herkese nâzik ve açık olarak konuşmaları öğretilmiştir. Bu selam­laşmalar ile karşı tarafa manen iyi dilek ruhu yansıtılır. Dünyevî mânada hiçbir şahsî tat­min yoktur. Fakat Allah'ın nazarında olduğu gibi hayatın ve maksatların saflığı ve nezaheti vardır. (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, Not: 3043 s. 917). Bu samimi ve muhlisâne kardeşlik hisleri toplumun bütün fertleri ara­sında birlik, beraberlik ve şefkat ruhunu orta­ya çıkarır. Onlar "kenetlenmiş bir yapı gibi saf (61:4) bağlamışlardır. Bu bağlılık, de­vamlı bir inkılâb ve ilerleme ruhunu meyda­na getirir.

İktisadî temellerini kuvvetlendirmek için İslâm servetin hayır yolunda harcanmasını teşvik eder, cimriliği ise çirkin görür. Böyle­likle hem fakirlere yardım eder, hem de in­sanların tüketim ve yatırımlarım karşılaması açısından servetin mâkul seviyede akımım ve dolaşımını sağlar (59:7).

Cömertlik ve infâk etme teşvik edilmesine rağmen, savurganlık kötü görülmüş ve iki aşırı uç arasında orta ve dengeli bir yol seçil­mesi tavsiye edilmiştir (25:67). Allah'ın ger­çek kulları, harcamada bulunurken terazinin göstergesini tam ortada tutarlar. Ne gerekli harcamaların sınırını aşarak israfta bulunur­lar, ne de servet biriktirip yığmak için acına­cak durumlara düşerler; yalnız tutumludurlar. Hz. Peygamber'i ve müminleri, zevk ve şehvetlerini tatminde alabildiğine harcayan zenginlerle, paralarını hayırlı yerlere kısan cimrilerden ayıran niteliklerden biri de buy­du. İslâm'a göre şunlar israf kabul edilmekte­dir: a) Gayrimeşrû yerlerde en küçük miktar­da da olsa harcamada bulunmak; b) MEşrû yollarda kendi kaynaklarının dışına taşmak, ya da zevki için harcamada bulunmak ve; c) Allah için değil de gösteriş için infakta bu­lunmak. Diğer yandan, kendisinin ve ailesi­nin ihtiyaçları için kendi mevkii ve imkânları ölçüsünde harcamada bulunmamak veya ha­yırlı işler için parayı kısmak ise cimriliktir. İslâm'ın öngördüğü yol, terazinin göstergesi­ni ortada tutmaktır. Bu konuda Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Yaşayışta itidal üzere olmak hikmet işaretidir." (Müsned-i Ahmed, Taberanî).

Bu âdil denge toplumun her sahada gelişme­sinin ve büvümesinin anahtarıdır. Bir yandan çalışan nüfusa iş sağlarken diğer yandan yatı­rım ve sermayenin metin, fakat makul sevi­yede muhafazasını sağlar. Şayet sermaye sahipleri servetlerini yatırımdan uzak tutmaya yönelirlerse, fazla para ve servetten alınan zekat bu teşebbüslerini engelleyecektir. Sağ­lıklı iktisadî temellere sahip devlette, sosyal ilişkilerin daima sevgi ve saygıya dayalı ola­cağı açıktır. 14oo yıl önce İslâm Peygamberi­nin getirmiş olduğu daimî inkılâbın bir başka faydası da budur. Peygamber, cahiliyye döneminin utanç verici, ahlâk-dışı ve muzır yönlerini tasfiyeyle ahlâkî seviyeyi yükselt­miştir. Her türlü gayrimeşrû münasebeti ve fuhşu yasaklamış (17: 32), açık veya gizli bütün muzır faaliyetleri belirlenmiş olan ağır cezalarla cezalandırmıştır (6: 151; 16: 90; 24:2-4). Hatta iftira ve haksız İthamlar dahi İslâm'da cezalandırılan suçlardandır (24: 4-7). İnsanları gayrimeşrû faaliyetlerden, zarar­lı davranışlardan muhafaza için içki ve ku­mar da İslâm toplumunda yasaklanmıştır (5: 93). Bu yasaklayıcı tedbirleri destekleyen mantıkî deliller belirtilerek, bu gibi şeylerde faydalı yönler olmasına rağmen zararlarının daha çok olduğu vurgulanmıştır. Genel ola­rak fert ve toplum bu gibi hareketleriyle geçi­ci faydalara karşılık çok şeyler kaybetmiştir. Bu gibi geçici ve kısa süreli haz ve mutluluk­lardan sakınmakla insanların gerçek refaha ulaşacakları bildirilmiştir.

Toplumu sağlam temeller üzerine kurmak için Hz. Peygamber, bu iktisadî ve ahlâkî ıslahatlarla birlikte fert ve toplum seviyesin­de bir adalet ve fazilet sistemi kurabilmek için sert tedbirler almıştır. Eğer toplum böy­lesine sağlam temeller üzerine oturtulmazsa uzun ömürlü olamaz. İlk olarak, insanlar ge­rektiğinde ana-babasmm ve akrabalarının, hatta kendi aleyhlerine bile olsa, adalet için hakikatin şahitleri olacak şekilde birleştiril­mişlerdir (6:152; 4:135). Daha sonra, müslümanlara düşmanlarına bile Allah rızası İçin adaletle davranmaları büyük bir önemle öğütl.enmiştir. Müslümanlara dost-düşman, akraba veya yabancı, bütün durumlarda herkese adalet ve eşitlikle muamele etmeleri öğ­retilmiştir (7:29; 16:90). Müslümanlara dai­ma vaadlerine sâdık kalmaları, sözlerini yeri­ne getirmeleri emredilmiştir (5:1). Bu emirler miislüman toplumun adalet ve iyiliği tesis et­mesini ve kendi uygulamalarıyla dost-düş-man, zengin-fakîr, güçlü-zayıf herkesin eşit ve âdil bir şekilde nasıl yönetileceğini göster­miş, insanların kendi âdetlerine göre huzur içinde yaşamalarını mümkün kılmıştır.

İslâm Peygamberi, insanları işte bu tür bir hayat nizamına davet etmiştir. Bu hayat niza­mında evrensel insan kardeşliği uygulama alanı bulur; karşılıklı sevgi ve saygı, dayanış­ma, yüksek ahlâkî ve manevî değerler yerle­rini alır. Erkek ve kadının haklan tam bir adaletle ve eşit olarak saygı görür. Ekonomik sistem hem şahısların hem de toplumun men­faatlerine uygun şekilde en yüksek etkinliğe ulaşır. Doğru ve sağlıklı uygulamalar destek­lenir. Zararlı, rezil ve ahlâksız hareketler bu toplumda yerilir. Kısaca Araplara daimî inkılâbın devamını ve gelişmes...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sosyal Münasebetler
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:28:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sosyal Münasebetler rüya tabiri,Sosyal Münasebetler mekke canlı, Sosyal Münasebetler kabe canlı yayın, Sosyal Münasebetler Üç boyutlu kuran oku Sosyal Münasebetler kuran ı kerim, Sosyal Münasebetler peygamber kıssaları,Sosyal Münasebetler ilitam ders soruları, Sosyal Münasebetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes