> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım  (Okunma Sayısı 801 defa)
29 Ağustos 2012, 08:27:00
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Ağustos 2012, 08:27:00 »



Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım

Hz. Muhammed'in peygamberliği iki yö­nüyle araştırılabilir. Peygamber olarak ve bir insan olarak Hz. Muhammed. Bununla birlikte o Allah'ın elçisidir. Esas görev ve he­defi İlâhi Vahy'in ışığı altında insanlığa reh­berlik etmektir. Bu yüzden bir insan olarak hayatının araştırılması, onun peygamber ola­rak hayatının araştırılmasına bir tamamlayıcı nokta olacaktır. Gerçekten de, onun çok yön­lü hayatı, bütün zamanlar için, Allah'a tam bir itaatkârlığm eşsiz örneğidir. Hz. Peygam­ber'in her hareketi, Kur'ân'ın tatbikinin canlı bir örneğidir. Bu yüzden Hz. Aişe'nin, Hz. Peygamber'in ahlâkını soran kişiye şu ce­vabı vermesi şaşırtıcı olmamalıdır. Hz. Aişe: "Kur'ân'ı okumadın mı?' şeklindeki karşı so­rusuna müsbet cevap alınca: "Onun ahlâkı Kur'ân'dı" demiştir. Başka bir ifadeyle, onun hayatı tamamen Kur'ân öğretilerinin bir iza­hıydı. Gerçekten de o yürüyen bir Kur'ân'dı. Eğer birisi Kur'ânda tarif edilen hayat şeklini görmek istiyorysa onun canlı örneğini Hz. Muhammed'in hayatında görebilir. Şüphe­siz o, mükemmel insan hayatının tam bir tim­saliydi. İmam Mâlik, Ebû Hureyre'nİn rivayetiyle Rasûlullah'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim." (Muvatta ve Müsned-i Ahmed). Câbir, Rasûlullah'in şöyle dedi­ğini rivayet etmiştir: "Allah beni ahlâkın gü­zel vasıflarını mükemmelleştirmek ve güzel amelleri tamamlamam için gönderdi." (Şer-hü's-Sünne). Açıkça Hz. Peygamber, Kur'ân tarafından öğretilen hayatı tatbik et­mek ve göstermek için dünyada bir beşer ola­rak yaşamak zorundaydı; böylece öğretinin hayattaki uygulamalarında diğer insanlara en mükemmel örneği teşkil edecekti. İşte bu Al­lah Teâlânın, niye melekleri değil de insanla­rı peygamber olarak gönderdiğinin asıl sebe­bidir: "(Ey Muhammed!) Biz senden önce de, kendilerine vahyettİğimiz erkeklerden başka­sını (peygamber) göndermedik. Bilmiyorsa­nız zikir ehline (bilen Kitap ehline) sorun. (Onları) açık delillerle ve Kitablarla (gönder­dik), sana da bu zikri (Kur'ân'ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar." (16: 43-44).

Bu ayetler açıkça Kur'ân öğretilerinin sadece şifâen değil özellikle bir peygamber (ki bu insandır) tarafından tatbikî olarak da izahının Önemini vurgular. Peygamberin kendi deneti­mi ve rehberliği altında bir İslâm toplumu meydana getirmesi ve bu toplumu Kitabın (Kur'ân) kurallarına göre tesis etmesi gerek­lidir. Peygamberin bu görevinin burada özel­likle belirtilmesi, Allah Teâlâ'nin elçi olarak niye insanı seçtiğinin hikmetine binâendir. Yoksa her şahsa ayrı ayn melekler gönderile­bilirdi. Fakat böyle olsaydı Allah'ın Kitab göndermesindeki hikmet ve amacı yerine gel­memiş olurdu. Bu amaç da Kur'ân'ı sûre sûre, âyet âyet sunacak, manasını beyan ede­cek, zorluklan giderecek, itirazları cevapla­yacak mükemmel bir insanı gerektiriyordu. Bunların da ötesinde Kur'ân'a itiraz eden ve muhalif olanlara bu Kİtab'm taşıyıcısına yakı­şır bir şekilde tavır takınacaktır. Diğer yanda Kur'ân'ı hayatın her alanında rehber kabul edenlere, kendi mükemmel hayat şeklini 1,08:4) gözler önüne sererek, onlara yol göste­recektir ve Peygamber, Kitab'in hükümlerine  insanları fert fert ve toplum halinde eğiterek, diğer insanlara canlı Örnekler sunacak­tır. (The Meaning of The Qur'an, c. 4, sh. 74-75).

Bu âyet (16: 43), hem peygamber olarak bir insanın gönderilmesi inancını reddedenlerin öne sürdükleri itirazları, hem de Peygamber'in açıma gerek kalmaksızın sadece Ki-tab'ın kabul edilmesi gerektiğini söyleyenle­rin görüşünü çürütür. Bu ikinci görüş, taraf­tarları her neyi Öne sürerlerse sürsünler, bu yukarıda ve ayrıca zikredilen pek çok âyete aykırıdır: "Andolsun ki Allah, müminlere bü­yük lûtufta bulundu: Zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kendilerini yücelten ve kendilerine Kitâb ve hikmeti öğreten bir elçi gön-derdi."(3: 164, 2: 129). Açıkça Kitab'ın ve hikmetin öğretilmesi, hayatların arındırılması devamlı bir dikkati ve mükemmel bir insanın rehberliğini gerektirir. Bu olmadan istenilen hedefe ulaşılması hemen hemen imkânsızdır. Bu yüzden yalnızca mükemmel bir ahlâk ve mizaca sahip olan bir kimse bu göreve seçile­mez .

Kur'ân-ı Kerîm'deki şu âyetler Kitab ve Pey­gamber göndermenin hikmetini şöyle belirtir: "İnkâr edenler: 'Kur'ân, ona bir defada indi­rilmeli değil miydi?' dediler. Biz onunla se-nİn kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır oku­duk. Onların sana getirdiği her misâle (her bâtıl soruya) karşı mutlaka biz sana, (o bâtılı yok edecek) gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz." (25: 32-33). Bazı ayetler Hz. Pey-gamber'in beşer olmasını ve Kur'ân'ın kade­me kademe vahyini şu şekilde açıklamakta­dır:

1- Hz. Peygamber'in onu hafızasına nakşet­mesi ve yazılı olarak sunmaktan çok, kavmine ezberden okuması için.

2- Mesaj ve öğretilerin zihinlerde iyice yer etmesi, tedricen ve değişik zamanlarda, değişik üsluplarla okunulan âyetlerden faydalanmaları için.

3- Tarif etteği hayat tarzının tam bir inanç ve  kanaatle  uygulanması  için.   Eğer Kur'ân'ın hükümleri ve vaaz ettiği hayat sistemi topluca ve bir defada bildirilsey­di, istenilen seviyede yaşanması mümkün olmazdı.

4- Hak ve bâtıl arasındaki savaşta Hz. Pey­gamber'in ve müslümanlarm yürekle­rinin iyice cesaretlenmesi için. Bu da ilâhi rehberliğin ve ümit verici mesajla­rın, ortadaki duruma göre gerekli olarak ve gerektiğinde vahyolunmasını icab et­tirmiştir. Şüphesiz, eğer Kur'ân bir sefer­de gönderilseydi bütün bunlar mümkün olmayacaktı. Bu da, Allah'ın, Peygam-ber'ini risaletle görevlendirdikten sonra, onu her türlü zulmün içinde, düşmanları­nın ve direnişlerin karşısında yalnız bı­rakmadığını gösterir. Çünkü Allah bizzat Peygamber'in mücadelesini izliyor, her kritik durumda, karşılaştığı güçlüklerde, ona yol gösteriyordu.

5- Allah sadece, bir yol gösterici Kitap indi­rip onun öğretilerini Peygamber'i vasıta­sıyla yaymayı istemiyordu. Böyle yapmış olsaydı, kâfirler "Kur'ân neden bütün bir kitap olarak bir defada indirilmedi" şek­lindeki karşı çıkışlarında haklı olurlardı. Kur'ân'm vahyetmenin gerçek amacı, kü­für, cehalet ve günaha karşı Allah'ın bir iman, takva ve ilim hareketi başlatmayı dilemesiydi. Bunun için de hareketi yü­rütmek üzere bir peygamber seçmişti. Sonra, Allah bir yandan gerektiği zaman ve gerektiği şekilde hareketin rahberine ve takipçilerine gerekli talimatı gönder­meyi ve gerekli yolu göstermeyi kendi üzerine almış ve diğer yandan da itirazla­rı cevaplandırma, muhaliflerin şüpheleri­ni giderme, nazil ettiği âyetleri bizzat tef­sir veaçıkiama ile yanlış anladıkları nok­talan aydınlatma sorumluluğunu da üst­lenmişti. Bu yüzden Kur'ân, Allah tara­fında vahyedilen farklı hitap ve kaonuş-malann mesjaı olmuştur. Kur'ân, yalnızca bir kanun ve ahlâkî ilkeler kitabı olmaktan öte, farklı durum ve şartlarda, her durum ve şartın gereğine göre, hare­keti her safhasında yönlendirmek için parça parça indirilmiş ilâhi bir Kitapdır. (The Meaning of The Qur'an, c. 8, ss. 191-192).

Bu tartışma, zengin-fakir, iş sahibi-iş gören, yöneten'-yönetilen, kısacası bütün insanların gönül huzuruna ulaşmaları, Hz. Peygamber'in hayatında, ruhlarını aydınlatacak şeyleri bulmaları için onun beşer olması gerektiğini açıkça gösterir. Peygamber bir insan olmalı­dır ki, ancak o zaman bütün beşerî faaliyetler sahasında herkese ömek teşkil etsin. Bu ayrı­ca peygamberin beşer ve peygamber olarak aslında aynı şeyi ifade ettiğini gösterir. İlahi mesajın tebliğinde, bu iki özellik birbirinden ayrılamaz.

Hz. Peygamber bu mesajı insanlara Al­lah'ın elçisi sıfatıyla tebliğ etti. Hayatı boyun­ca da bu mesajı başkasından beklenilebilece-ğinden kat kat fazla bir gayret ve dirençle ön­ce kendisi uygulamıştır. Her ne zaman başka­larına yeni bir şey öğretse önce onu kendi uy­gulayıp, diğerlerine örnek olmuştur.

Hz. Peygamber'in kendisi bizzat beşer şah­siyetin ve peygamberlik görevinin oluşturdu­ğu bir kurumdu. Ne zaman peygamberlik gö­revini temsil eden bir şey yapsa ya vahyi in­sanlara bildirmiş veya onun açıklamasını, tef­sirini yapmıştır. Mesela müminlerin çeşitli derecelerdeki dini görevleri (farz, sünnet, ha­ram, mendub), onun verdiği bilgilere görey-di. Kur'ân Peygamber'in bu görevi hakkın­da gayet açıktır.

1- "Biz her peygamberi ancak, Allah'ın iz: niyle itaat olunması için gönderdik." (4: 64).

2- "Peygamber'e itaat eden Allah'a itaat et­miş olur." (4: 80).

3- "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. İşlerinizi (amellerini­zi) boşa çıkarmayın." (47: 33).

4- "Allah ve Rasûlü, bir işte karar verdiği zaman, artık mümin bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Rasûlüne karşı gelirse,  apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (33: 36).

5- "Peygamber size ne verdiyse onu alın, si­ze neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir." (59: 7).

6- "Sana biat edenler gerçekte Allah'a biat etmişlerdir." (48: 10).

Bütün bu ayetlerden öğrendiğimize göre Rasûl'e itaat etmek gerçekte peygamberlik müessesesini temsil eden Hz. Muhammed'e itaat etmektir. Burada Peygamber'in Al­lah'ın elçisi ve onun bir kurumunun temsilcisi olması dolayısıyla, kendisine bu sıfatla itaat Allah'a itaat olarak kabul edilmiştir. Ve her kim Hz. Muhammed'in temsil ettiği pey­gamberlik müessesesine itaat etmezse ger­çekte o Allah'a isyan etmiştir. Çünkü Mu­hammed sadece Allah'tan aldığı bilgi ve vahyi bize iletir; kendisinden bir şey ilave et­mez: "Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o arzusuna göre de konuş­maz. O('nun b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:44:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım rüya tabiri,Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım mekke canlı, Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım kabe canlı yayın, Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım Üç boyutlu kuran oku Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım kuran ı kerim, Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım peygamber kıssaları,Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşım ilitam ders soruları, Sîret Çalışmalarına Yeni Bir Yaklaşımönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes