Konu Başlığı: Simya Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 06 Ağustos 2012, 14:29:10 Simya Câbir İbni Hayyân (Latince'de Geber) İslâm dünyasının en büyük simyacısı idi (yaklaşık 776) ve onunla İslâm simyası takip eden yüzyıllarda aşılamayan bir zirveye ulaştı. The Jabirean Corpus 'Câbir külliyatı' olarak adlandırılan ekolünün eserleri, İslâm ilminin tarihini anlatan eserlerde büyük bir yer işgal eder. Bu külliyat başta simya olmak üzere neredeyse bütün bilgi alanlarını içine alır: Kitâb es-Seb'în (Yetmiş Kitabı) ve Kitâb el-Mîzân (Terazi Kitabı). Bu kitaplar İslâm simyasının temel eserleri olmuşlardır. The Jabirean Corpus'un eserleri topluca, Arapça yazılan simya eserlerinin en önemli grubunu oluşturmakla kalmayıp Latin ve Arap simyasının ana kaynakları da olmuştur. Yine dokuzuncu yüzyılın başlarında Mısır'ın Ahmîm kentinden Osman İbni Süveyd, daha sonra Latince simya metinlerinin en ünlülerinden biri halini alacak ve Ortaçağ ve Rönesans boyunca yaygın şekilde okunacak olan Turba Philosophorum adlı eserin Arapça orijinalini kaleme aldı. Turba'mn Latince baskısı 1572'de Basle'de yayınlanmıştı. Ebu Ma'şer, Sühreverdi, İbni Arabî ve Afdalüddîn Kâşânî gibi tanınmış isimlerin eserlerinin de dahil olduğu çok geniş bir her-metik literatür gelişmiştir. Hermetik metinler İslâm düşüncesi içinde önemli rol oynayan ayrı bir külliyat oluşturmuştu. Üstelik bu kül liyat Batıda da etkili oldu. Onun bu etkis Parzival destanı ve Giordano Brunonui eserleri gibi muhtelif metinlerde görülür (Is lamic Science, sh. 198-199). İslâm simyası Muhammed b. Zekeriya er Râzî (925) ile yeni bir safhaya girdi Râzî'nin, simya terminolojisini kullannıay sürdürmesine rağmen, simyanın kimyaya do nüştürülmesinde başka Müslüman simyacı lardan daha fazla emeği vardı. Onun Kitâl el-Esrâr (Sırlar Kitabı) ve Kİtâb Sırr el Esrar (Sırların Sırrı Kitabı) -Latince'de Lier Secretorum Bubacaris ve el-Medhal et-Ta'lîmî (Hazırlık Çalışmasına Giriş) dahi sonraki Müslüman nesillerce simya eseri ni yetiyle incelendi. Çünkü gerçekten simyadar ziyade kimya ile ilgili olmalarına rağmen bı Botanik ile ilgili bir eserden. eserlerde simyanın terminolojisi kullanılmaktadır. Bu durum özellikle Kitâb el-Esrâr İçin doğruydu. Yanlışlıkla Sırr el-Esrâr olarak tanınmış olan bu kitap Râzî'nin konuyla ilgili temel kitabıydı. Yazarının 'çin madeni' (hârsînî) dahil madenleri yedi sınıfa ayırmak gibi birçok konuda Câbir'i izlemiş olmasına rağmen bu eser belirgin şekilde simyadan ziyade kimyayla ilgiliydi. Râzî'nin kimyaya yaptığı en kayda değer katkılardan biri kimyevî maddeleri sınıflaması-dır. Bu maddelerin madenî, nebatî ve hayvanı şekilde smıflandırılmasma ilk defa onun eserlerinde rastlanır ve bu ilk ve çok önemli tasnifin ilmî itibarı Râzî'ye ait kılınmalıdır. Râzî ayrıca damıtma, kireç hâline getirme-arıtma, süzme ve benzeri bir çok kimyevî sürecin titiz bir tasvirini yapmıştı. Bu tasvirlere Câbir'in ve sonraki simyacıların eserlerinde de rastlanır, fakat en iyi tasvirler onun kaleminden çıkmıştır. Bir hekim de olan Râzî ayrıca tıbbî kimya ile de ilgilenmişti. Nitekim her ne kadar modern bilimadamlarmca doğ-rulanmamışsa da gelenek ona alkolü ayrıştırıp tıpta kullanan ilk şahıs olma mazhariyetini verir (Islamic Science, sh. 200) Râzî'yi diğer ilimler ve özellikle -Kitâb el-Mâ el-Varakî ve'l-Ard en-Necmiyye (Gümüşî Su ve Yıldızsı Toprak Kitabı) adlı eserin yazan İbni Umeyl takip etmiştir. Bu eser İslâm simya kitaplarının en ünlüleriydi ve Batıda-Tabula Chemica tercümesiyle tanınmaktaydı. Fârâbî, İbni Sînâ, ve İbni Miskeveyh de 10. yüzyılda simya ile İlgili eserler yazmışlardır. İbni Sina'nın Şifa'sı Doğu'da ve Batı'da çok iyi tanınmaktadır. Simya aletleri üzerine yazılmış en önemli eser Ebû'l-Hakîm Muhammed el-Kâsî'nin Ayn el-San'ah ve Avn es-Sîna'a (Sanatın Kaynağı ve Simya Araştırmacılarına Destek} adlı eser 11. yüzyıla aittir. Kendisine, Batı'da Picatrix adıyla ünlü olan Rutbet eî-Hakîm (Bilgenin Mertebesi) ve Gayet el-Hakîm (Bilgenin Gayesi) adlı tanınmış eserlerin nis-bet edildiği Ebû Mesleme el-Mecrîtî de dönemde yaşamıştır (Islamic Science, sh. 200-1). Hitti'nin ifadesi ile, "Arap simyasının babası İbni Hayyân'dır. Ortaçağ kimya ilminde Râzî'den sonra onun adı gelir. Batılı kaynaklar onun kendi adını taşıyan ve günümüze dek gelen yirmiiki Arapça eserinde adı geçmeyen bazı kimyevî terkipleri de keşfettiğini bildirmektedirler. (Bkz. Paul Kraus, Cabir ihn-el Hayyan, c. I, Kahire, 1943). 14. yüzyıldan sonra onun eserleri Avrupa ve Asya'da en etkili kimya kitapları olarak kabul görmekte idi." (Hİstory of the Arabs, sh. 380-381): Gibbon ve diğerlerinin on yıllardır gösterdikleri üzere, kimya ilmi müslümanların gayretlerine çok şeyler borçludur. Meselâ, damıtmada kullanılan imbiği bulmuş ve isimlendirmişlerdir. Nebatî, hayvanı ve madenî maddeleri incelemişler, alkali ve asitle ilgili deneyler yapmışlar ve zehirli madenleri hayat kurtarıcı ilaçlara çevirmişlerdir. Öyle gözükmektedir ki Câbir deneye dayalı araştırmanın önemini heyecanla ve sarahatle açıklamak konusunda bütün kimyacılardan önde gelmektedir. Meyerhof gibi büyük bir otorite 'onun etkisinin Avrupa simya ve kimya tarihinde boylu boyunca hissedildiğini' ifade etmektedir. İbni Hayyân, muhtemelen buharlaşma, arıtma, süblimasyon, eritme, damıtma ve çökeltme metodlanm bularak geliştirmiştir. Civa ve arsenik gibi kimyevî maddelerin hazırlanışım da tarif etmiştir. Meyerhof, Câbir'in bilgisi üzerinde şöylece durmaktadır: 'O saf göztaşı, şap, alkali, amonyak tuzu, güherçilenin nasıl elde edildiğini biliyordu ve kükürtün alkali ile ısıtılarak "karaciğer" veya "süt" olarak adlandırılan hallerine nasıl dönüştürüleceğinden de haberdardı. Civayı süblime etmeyi, kurşunu ve diğer metalleri asetatlı hale getirmeyi ve çökeltmeyi de keşfetmişti. Saf sülfürik ve nitrik asiti elde edebildiği gibi onları terkip haline de getirebiliyor [aqua regia) ve bu asitin altın ve gümüşü eritebildiğim biliyordu." (Arnold, a- g. e.) Câbir'in Simya'nın Terkibleri Kitabı adlı eseri 1144 yılında Chester'lı Robert adlı bir İngiliz tarafından Latince'ye çevrilmiştir. Yetmişler Kitabım, ise Latince'ye Cremona'lı Gerard çevirmiştir. Rutbet el-Hakîm'in müellifi civanın oksİdasyonu ile ilgili bir deneyi ayrıntıları İle tarif etmiştir, ki bu deney Lavoisier'in ellerinde 18. yüzyılda destanlar yaratan gelişmelere yol açmıştır. Çağdaş Avrupalı yazarların bu ve benzeri yorumlan Avrupalıların Muhammed ümmetine şüphesiz Müslümanların icabı olan kimya ilmi konusunda da çok şey borçlu olduklarını gösterir: Ortaçağ Müslüman kimyagerlerinin eserlerini inceleme konusundaki son birkaç yıllık kayda değer ilgi, orta çağ Avrupa kimya tarihinin ortaya koyduğu bazı şaşırtıcı problemlerin ancak İslâm kimyasındaki yükseliş ve gelişme ayrıntılı şekilde incelendiğinde çözülmüş olmasından kaynaklanmaktadır. Avrupa Hristiyanlığı 12. yüzyılın ilk yarısından başlayarak kimya bilgisini işte buradan ithal etmiştir (E. J. Holmyard, A Critical Exami-naîion of Barthelof s Work upon Arabic Chemistry, Isis, 6: 479'dan iktibasla R. L. Gulick, a.g.e., 96-98). |