Konu Başlığı: Safiyye Bintü Huyeyy Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 25 Haziran 2012, 23:25:43 10- Safiyye Bintü Huyeyy Safiyye Medine'de doğmuştu. Yahudi kabilesi Benî Nadîr'e mensuptu. Hicretten sonra,Medine'deki federatif devlet modeline rıza gösteren,Kureyş İle işbirliği yapmayacaklarına, Peygamber'ın aleyhinde bulunmayacaklarına, O'nunla birlikte olacaklarına ve her ne suretle olursa olsun müşterek vatanlan olan Medine'yi koruyacaklarına söz vermelerine rağmen kısa zamanda ahidlerine sadakat göstermemişlerdi. Bunun üzerine de Hayber'e sürülmüşlerdi. Safiyye, peygamber'ın Hayber'e gelişinden bir kaç gün önce, Kinâne b.Ebilhukayk ile evlenmişti. Harbin üçüncü gününde, Hayber düşüp Benu'l Hukayk'a mensup el-Kamus kalesi tamamen ele geçirildiği zaman, Safiyye bir başka kadınla Peygamber'a getirildi. Bİlâl-i Habeşî onları getirirken, yahudi erkeklerinden öldürülen iki kişinin cesedinin yanından geçirmişti Diğer kadın cesetleri görünce çığlık kopardı, yüzünü yırttı ve topraklan başına saçmaya başladı. Peygamber, onun yaptıklarını görünce: "Ey Bilâl, senden acıma duygusu sökülüp atıldı mı ki,bu kadıncağızları, ölülerinin yanından geçirdin?!" buyurdu. Peygamber, bu kadını gördüğü zaman huzurundan çıkarılmasını emretti. Safiyye, çok korkmuş olmasına rağmen sakin görünüyordu. Safiyye, Peygamber'in yanına getirildiğinde omuzlan üzerine bir atkı örtüldü. Bunun üzerine, Müslümanlar Peygamber'in, ganimet arasından -Başkumandan hakkı olarak- Safiyye'yi kendisine seçtiğini anladılar. (İbni Ishaq ve İbni Hişam). Safiyye'nin Medine'ye dönüşünde,Peygamber Hayber'e oniki mil uzaklıktaki es-Sahba mevkiinde konakladı. Burada Peygamber Safiyye ile evlendi. Bütün gece Ebu Eyyûb el-Ensârî, Peygamber'in çadırının etrafında nöbet tuttu. Gün ağarırken, Peygamber Ebu Eyyûb'u bir aşağı bir yukarı gezinirken gördüğünde O'na bu nöbetinin sebebini sordu. O, şöyle cevapladı: "Bu genç hanım ile beraberliğinde senin için korkuyordum. Sen onun babasını, kocasını ve bir çok akrabasını savaşta Öldürtmüştün ve o son ana kadar bir gayri müslim idi. Bundan dolayı senin adına çok korktum." Peygamber, Ebu Eyyûb el-Ensârî için dua etti. (İbni Hişam). Safiyye, Peygamber'den Hayber'den bir menzil uzaklaşana kadar konaklamamalarını talep etti. Es-Sahba mevkiine vardıklarında zifaf vâki oldu. Peygamber, önceki uzaklaşma isteğinin sebebini sorduğunda Safiyye: "Orası yahudilere çok yakın idi. Belki zâtınıza kötülük ve zararları dokunur diye korkmuştum" cevabını verdi. Ertesi gün Peygamber, adına velime tertib edildi. Ziyafet, hays (çekirdeği çıkarılmış hurmanın yağ ve keş İle karıştırılarak yapılan yemek) ve sevîk (kavrulmuş arpa)'den müteşekkildi. Safiyye, Medine'de soğuk bir karşılama gördü, peygamber'in ve şehrin bütün hanımları onu görmek için Harise b.el-Numan'ın evine toplanmışlardı. Peygamber, Safiyye ile, yahudilerin müslümanlara karşı düşmanlıklarının dinmesi İçin evlenmişti. Safiyye'ye karşı çok nazik, müşfik, merhametli ve âlicenaptı. O kadar ki, babasının ve diğer yahudilerin kendisine karşı eza ve cefa çektirdiklerini, düşmanlıklarım sezdirmedi. Peygamber 'in diğer hanımları O'nun yahudi asıllı oluşuna takılarak kıskançlık göstermişlerdir. Fakat Peygamber onu her zaman teselli ve müdafaa etmiştir. Hafsa ve Aişe'nin, kendisine, "yahudi kızı", "yahudi kızı" diyerek takılmalarım Peygamber 'a şikayet etmiş, O da: "Benim kocam Muhammed,babam Harun, amcam Musa iken nasıl benden üstün olabilirsiniz, deseydin ya!" diyerek onu teselli ve takviye etmiştir. Medine'ye gelişlerinde Peygamber Safiyye'yi kastederek» Aişe'ye "nasıl buldun?" diye sorar. O, "Bir yahudi kızından başka bir şey değil" deyince, "Böyle söyleme ey Aişe! O müslüman oldu ve samimiyetle İslam'ı benimsedi" diye mukabelede bulundu. (İbni Sa'ad). Safiyye'nin asıl adı Zeyneb'ti. Peygamber, onu Hayber ganimeti bölüşülmeden Önce "sa-fry" olarak aldığı için Safiyye ismiyle anıldı O, Benî Nadîr'in reisi olan Huyeyy b. Aktab'm kızıydı, annesi ise Benî Kurayza yahudilerinin reisinin kızı oluyordu.böylece o hem annesinden, hem de babasından dolayı bir kabile liderliği mirasçısıydı. Safiyye, Peygamber'ın yanına gelince, Peygamber: "Baban bana düşmanlıkta yahudilerin en katısı ve azılısı olmaktan ayrılmadı!" buyurdu. Safiyye ise: "Ey Allah'ın Rasulü! Allah, kimseyi bir başkasının günahından dolayı hesaba çekmiyor." dedi. Peygamber, O'na İslamı anlattı ve: "Biz seni, kendi dininde bulunuyorsun diye zorlayacak veya senin bu halini hoş görmeyecek değiliz. Eğer sen müslümanlığı, Allah'ı ve Allah'ın Rasulünü tercih edersen, ben seni kendime alıkoyacak, zevce edineceğim. Eğer yahudiliği tercih edecek olursan seni azad ederim. Sende gider kavmine kavuşursun!" buyurdu. Safiyye çok kibar ve zeki bir hanımdı. Şöyle dedi; "Ey Allah'ın Rasulü! Ben İslam'a ümid bağladım ve seni davetinden evvel tasdik ettim. Şimdi senin huzurunda olma şerefine nail olduktan sonra, bana küfür ile İslam arasında tercih hakkı verildi. Allah'a yemin ederim ki; Allah ve Rasulü bana hürriyetimden ve halkımla birleşmekten daha sevgilidir." (Tabaqat). Bunun üzerine Peygamber onu âzad etti ve onunla evlendi. Safiyye'nin azledilişi mehri sayıldı. Evlendiğinde çok gençti, bir kayda göre onyedi yaşındaydı ve son derece güzeldi. Peygamber 'ın hanımları Safiyye'nin gelişini gördükleri zaman kendi aralarında konuşuyorlardı. Zey-neb binti Cahş, Cuveyriyye'ye: "Ey Haris'in kızı! Öyle sanıyorum ki bu kız Allah'ın Ra-sulü'nün huzurunda hepimizden üstün olacak." Cuveyriyye: "Asla! Bu, kocalarıyla geçineme-yen kadınlardan birisi" diye cevapladı. (Tabagat). Safiyye, Peygamber 'dan daima nazik ve lâtif muamele gÖrdü.Bir sefer sırasında Safiyye'nin devesi hastalanıp çökmüştü. Zeyneb'in yedek develeri vardı. Peygamber ona,devesinin birini Safiyye'ye vermesini söyledi. Zeyneb: "Ben şu yahudi kızına mı deve verecek misim?" diye itiraz edince Peygamber çok üzüldü ve iki veya üç ay onun yanma gitmedi.Zeyneb, hayal kırıklığına uğradığını ve yatağını bir tarafa kaldırdığını, fakat günün birinde Peygamber'ı kendisine gelirken gördüğüü söyledi. Bir defasında Aişe, Safiyye'nin boyunun kısalığı ile ilgili bir şey söyledi. Bunun üzerine Peygamber onu ikaz ederek: "Ey Aişe, öyle bir şey söyledin ki,onu denize atsan suyunu kirletir." dedi. (Ebu Davud). Hacc dönüşü devesi çöküp geride kalmıştı. Peygamber, onun yanından geçerken onu acı acı ağlarken gördü, gözyaşlarını cübbesiyle ve elleriyle sildi. O ise hâlâ ağlıyordu. (Zarqani). Sa-fiyye çok İçli, hoş ve cömert bir hanımdı. Peygamber ile evliliğinden-sonra Medine'ye geldiğinde altın küpelerini kızı Fatıma'ya ve diğer hanımlarına verdi. (Zarqani). Çok güzel yemek pişirir.hediye olarak da Peygamber'e gönderirdi. Peygamber'e karşı büyük muhabbet besledi, onu canı gönülden sevdi. Peygamber'ın hastalığı sırasında yanında "keşke senin uğradığın hastalığına ben uğrasaydım, senin yerinde yatan ben olsaydım." dedi, Onun bu sözleri üzerine, Peygamber'in diğer hanımları birbirlerine göz kırptılar.Bunu farkeden Aliah Rasulü (S): "Safiyye bu sözünde sadıktır" buyurdu. Peygamber, Safıyye'nin yanma ilk gelişinde yüzünde bir morarma gördü ve "nedir bu?" diye sordu. O da, önceki kocası ile zifafa girdiği gece rüyasında bir Ay'ın Medine tarafından gelip ku-cağma düştüğünü gördüğünü, bunu anlatınca kocası Kinâne'nin öfkelenerek "Sen, Hicaz kralı Muhammcd'e varmak istiyorsun" diyerek yüzüne tokat vurup gözünü morarttığını, anlattı. (Tabaqat). Safiyye, Peygamber'ı sadece içten sevmekle kalmayıp,ona Allah'ın Rasulü olarak son derece hürmet ve itaat gösterdi. Çünkü o, babasının ve amcasının Medine'ye gittikten sonraki sohbetlerini duymuştu. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra, onlar Medine'ye onun Mukaddes kitab'da anlatılan gerçek Peygamber olup olmadığını öğrenmeye gittiler. Döndükten sonraki gece kendi aralarında konuşurlarken Safiyye yatağında onları dinliyordu. Onlardan bîri: "Onun hakkında ne düşünüyorsun?" dedi. Diğeri: "O, Mukaddes Kitabımızda haber verilen peygamber" diye cevapladı. Sonra diğeri: "Ne yapmalı?" dedi. Cevap olarak kararlaştırdıkları; bütün imkânlarıyla ona karşı çıkmaları, yönündeydi. Bu yüzden Safiyye, Peygamber'ın hak olduğuna inandı. Safiyye, Peygamber'ın bakımı için hiç bir zahmeti düşünmedi, ona hizmet için düşünebildiği bütün yolları denedi. Safiyye, Peygamber'ın, ilk gece hiç uyumaksizın kendisiyle meşgul olup konuştuğunu ifade ediyor. Bir gün önce savaşta babası dahil bir kısım yakınlarını kaybeden Safıyye'nin böyle yakın bir ilgiye herhalde ihtiyacı vardı ve Rasulullah ondan bunu esirgememişti. Peygamber'in muhteşem ve mükemmel şahsiyeti, doğruluğu, nâzik davranışı ve davetinin Hak oluşu Safiyye'de çok müsbet tesir bıraktı. İslamı kabul etti. O'nun beşerriyet telakkisini sevdi. Sadık bir mü'mine oldu. Bütün emirleri zamanında ve tam olarak ifa etti. Rasulün sünnetini bütün samİmiyetiyle tatbik etti. Safıyye'nin İslamî bir hayatı takdir etmesi için yeterli talim ve terbiyesi vardı. Ona bağlı hizmetçilerden biri Halife Ömer'e müracaatla Safiyye'nin halen Sept (Cumartesi)'e kuvvetli bir tarafgirliği olduğunu ve henüz yahudilere olan sevgisini terketmediğini bildirdi. Ömer, bizzat onu ziyaret edip hizmetçinin anlattıklarından bahsetti. Safiyye şöyle dedi: "Ey Ömer! Allah bana Cumartesinin yerine Cumayı bağışladı, yahudilere gelince; benim tabii olarak onlara sevgim var, onlar benim akrabalarımdır." Bu cevap Ömer'e yeterli geldi. Daha sonra yanma gelen hizmetçiye, niçin böyle davrandığını, bu yanlış ihbanyla ne umduğunu sordu. Hizmetçi özür dileyerek, bir anlık gafletle şeytana uyduğunu söyledi. Sa-fıyye, hakikatte çok zeki ve tedbirliydi. Hizmetçiyi âzad ederek yanından uzaklaştırdı. Safiyye, Peygamber'ın diğer hanımlarıyla iyi bir münasebet kurmuştu. O, Aişe ve onun grubuyla birlikte olmaktan memnundu. Ancak diğer hanımlara karşı hürmetli olmaya çok dikkat gösterirdi. Peygamber'in kızlarına da büyük muhabbet besledi. Bilhassa Fatıma'yı bağrına bastı. Ona, ilk ziyaretinde hediye olarak küpelerini verdi. Halife Hz. Osman'ın son dönemlerinde (hicrî 35/milâdî 656) evinin kuşatılması sırasında Safiyye ona yiyecek ve su getirerek büyük yardımlarda bulundu. Bilhassa halifenin evi iyice sarıldığında, Safiyye kendi evi ile Osman'ın evi arasında onun zarurî ihtiyaçlarını gidermek için mekik dokudu. Safiyye'nin pek çok güzel huyları vardı. Zerganî'ye göre o, çok zeki, bilgili ve nâzik bir hanımdı.Aslında nezaket ve sabır onun en belirgin vasıflarıydı. Hicretin 50 veya 52. yılında vefat ettiğinde altmış yaşında idi. Geride yüz bin dirhemlik bir servet bıraktı. Vasiyetine göre bunun üçte biri yeğenine, kalanı ise sadaka olarak fakirlere verildi. (Tabaqat). Safiyye validemizin, Peygamber ile dört yıl süren evlilikleri boyunca rivayet ettikleri hadis sayısı on'dur. Bunlardan biri Buharı ve Müslim'in Sahih'lerinde bulunmaktadır. |