๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Mayıs 2012, 18:00:15



Konu Başlığı: Ruhî Faktörler Şahsiyet Oluşturma
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Mayıs 2012, 18:00:15
2- Ruhî Faktörler Şahsiyet Oluşturma

Şahsiyet oluşturma, gayretli ve çalışkan bir kişi için aslî bir tatbikattır. Bir şahsın amelî başarısı, sebatına ve sıkı çalışmasına bağlı­dır. Şahsiyetli bir adam işini hayatı boyunca sürekli ve ısrarlı bir şekilde yapar. îşte buna şahsiyetin gücü denir. Ve kişilerin şahsiyet­lerini geliştirme hususunda eğitimine katkı­sı olan herhangi bir şeyin her gün düzenli olarak ifa edilmesi gerekir. İslâm, günde beş kere titiz bir düzen içinde eda edilmesi gere­ken bir İbadet olan namazı farz kılmıştır ve sebat ile süreklilik namazın aslî gereklerin­dendir. Bir şahısta yüksek manevî nitelikle­ri oluşturmak ve geliştirmek için namazdan daha İyi ve daha etkili bîr vasıta yoktur. Gün­lük olarak namazın eda edilmesindeki büyük düzen ve disiplin, bir kişinin şahsiyetinde takva denilen çok yüksek bir nitelik husule getirir. Ve işte İslâmî şahsiyetin özü de bu­dur.

Her topluluk veya grup, amaçladıkları işin ya da erişmek istedikleri hedefin tabiatına göre bir eğitim ve öğretim sistemine sahip­tir. Örneğin, modern devletlerde devlet hiz­metinin hedefi ülkenin yönetimini ifa ve ida­me ettirmektir. Bu yüzden devlet adamları­nın yetiştirilmesinde bütün gayret iktidardaki hükümete bağlılık ve yöneticilik nitelikleri­ni geliştirme konularındadır. Aynı şekilde, as­kerî teşkilatlarda da askerler, ülkelerine sa­dık olmak ve kendilerini kollayarak düşma­nı öldürmek üzere eğitilirler. Bu teşkilatlar­dan hiçbirisi takva veya temizlik (taharet) ile ilgilenmezler. Hayatın hiçbir yüksek mane­vî prensibini öğretmezler. Eğer devlet adam­ları ve askerler kurallara uyuyorlar ve gerek­tiği gibi çalışıyorlarsa, özel yaşantılarında da-levereci, ahlâksız ve sefih kişiler olsalar bile başarılı elemanlar ve iyi askerler olarak gö­rülürler.

Diğer taraftan, islâm'ın gayesi, toplumda iyi­lik ve adaleti tesis etmeyi, buna karşılık kö­tülük ve ahlâksızlığı yok etmeyi amaç edi­nen insanlar yetiştirmektir. Her şahıs, özel hayatında ya da sosyal hayatında olsun her hususta İslâm'ın değişmez manevî hayat tar­zına muhakkak riayet etmelidir. İslâm, yer­yüzünde Allah'ın kanununu tesis etmelidir. Bu yüzden, ümmetin her ferdi sıkı bîr terbi­ye ve disiplin sistemi çerçevesinde eğitilir. Şahsiyet oluşturma bu terbiyenin temelidir.

İslâm bu işe Allah inancı ile başlar. Her fert O'na iman eder; ilâh ve hükümran olarak O'na itaat eder, İlahî Mahkeme Günü'nde yaptıklarından dolayı ona karşı sorumlu ol­duğuna inanır. Aynı zamanda, Allah'ın ay­dınlıkta da karanlıkta da kendisini gördüğü­ne, açık ya da saklı olan her şeyi bildiğine ve hatta bilinçli ya da bilinçsiz zihinlerde olanlardan bile haberdar olduğuna inanır. O'nun ilminden hiçbir şey gizli kalmaz. Bu yüzden, yeryüzünde cereyan ettiği şekilde OL nun katında hiçbir şey cezasız ya da mükâ-fatsız kalmaz. Gereken neyse yerine getirilir. İşte bu terbiye, bir mümini her türlü şartlar altında, sıkıntıda ya da bollukta, kederde ya da neşede, Allah'ın ve Rasulü'nün buyruk­larına itaat etmeye hazırlar.

Bu terbiye, inançla, Allah korkusunu (tak­va) husule getirir. İnsanlar dünya işlerini yal­nızca idare etmekle kalmazlar, fakat bu işle­rin adalet ve iyilik üzere olmasına çalışırlar. Bu amaç nedeniyle insanların yoğun ve sıkı bir terbiyeye tâbi tutulmaları gerekir, çünkü hedeflerine varmaları çok zor iştir: Yeryü­zünde Allah'ın kanunlarını, iyilik ve adaleti tesis etmek. Bu süreklilik arzeden bir hayat mücadelesidir ve İslâm mücahitleri bu daveti yüklenebilmeleri İçin günde beş vakit nama­zın ve senede bir ay orucun sıkı disiplini al­tında terbiye edilirler. Pratik olarak, güçle­rinin yettiğini yapmak ve davalarının müda­faasında her şeylerini, hatta gerekirse canlarını feda etmek üzere terbiye edilirler. Mu-hammed, düşmanlarına karşı dinlerini müdafaa etmeleri maksadıyla materyal ve in­san olarak bütün kaynaklarım son zerresine kadar mücadeleye koşmaları için bu sıkı ter­biye ve disiplinle askerlerini yetiştirdi.