๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Haziran 2012, 20:09:57



Konu Başlığı: Ribanın Anlamı
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Haziran 2012, 20:09:57
Riba'nın Anlamı

Kur'an'da faiz yerine riba kelimesi kullanıl­mıştır. Lûgatta riba, fazla, fazlalık anlamına geliyor ise de, iktisatta bu borç verenin borç alandan, ana paranın üstünde muayyen bir zamanlık bekleyişten doğan menfaat olarak elde etmiş olduğu fazlalık ile ilgilidir. İbni Hacer -Askalani- riba'dan bahsederken, ister mal is­terse para olsun ribanın;.. esasının fazlalık ol­duğunu söylemektedir. Allame Mahmud al-Hassan Tauma'ye göre ise riba fazlalık veya artış anlamına gelmektedir; ve mal değiş-tokuş mukavelelerinde aynî bir mal için daha fazla şey talep edilirse bu da bir riba'dir.

Şah Veliyullah Dehlevî'nin belirttiğine göre borç alanın borç verenden almış olduğu bor­cun fazlasını ve daha iyisini ödemek şartı ile uzatılan borçta da riba unsuru mevcuttur. Ebu Bekr İbnil Arabi'nin düşüncesine göre, karşılı­ğında bir menfaat ödenmeyen her fazlalık ribadır. Katade'nin söylediğine göre İslam ön­cesi ribada, bir kişi diğer bir kişiye muayyen bir süre için, mal sattığında, sürenin bitiminde alıcı ödeme yapmamış ise o zaman satıcı öde­me süresini alış fiatmı yükselterek uzatmak­taydı. Mücahid'e göre ise İslam öncesi bütün muamelelerde bu tür riba mevcuttu; bir kimse sözleşme ile diğer bir kimseden borç aldığın­da, alacaklıdan ödeme yapması için zaman is­temekte ve bunun karşılığında ona borcun ya­nında fazladan sabit bir miktar ödeme sözü vermekteydi. (Yusufu'd-Din; a.g.e., sh. 391).

Ebu Bekr el-Cessâs'a göre İslam öncesi, in­sanlar biribirinden borç aldıklarında ilgili ta­raflar muayyen bir süre sonra borç alanın esas borcun yanında bir miktar paranın   fazladan Ödenmesi için aralarında anlaşmaktaydılar. İmam Razi'nin görüşüne göre İslam öncesi adetlerde bir kişinin borcunun muayyen bir süre için ertelenmesi ve ondan her ay için sa­bit miktarda bir para alınması yaygındı; süre sona erdiğinde borç alanın borcunu ödemesi isteniyordu; borcunu ödemeyecek durumda ise, Ödemeyi yapabilmesi için süre uzatılmak­ta ve faiz arttırılmaktaydı. O dönemler Ara­bistan'da bu tür borç işlemleri oldukça yay­gındı ve bunlara riba ismi verilmekteydi. İşte Islamın yasaklamış olduğu esas miktar üzerin­den alınan bu fazlalık idi.

Riba'nın dikkatlice İncelenmesinden de anla­şılacağı üzere, bunun tefecilik olmaması ile birlikte borç verilen miktarın üzerindeki fazla­lığı kapsadığı anlaşılacaktır.

Rİba, bir kimsenin sermayesini başka bir kim­seye belirli bir süre için borç vermesi İle, bu sermayeden ayrı olarak talep etmiş olduğu pa­ra miktarı halinde kazanılmaktadır. Riba (fa­iz) demlen bu ilave miktar, herhangi bir emek veya mal karşılığı olmayıp, borç alınan mikta­rın karşılığıdır. Riba aslında bu şekilde ana paranın kullanılacağı süre için talep edilen bir artı değerdir. Riba üç unsurdan oluşmaktadır : Esas miktara İlave edilen miktar, zamana göre bu ilave oranı ve pazarlık şartlarından olan bu ilave miktarın Ödenmesi. Bu üç unsuru kapsa­yan bütün muameleler riba sınıflandırılmasına girer.

Aslında, Arapça'daki riba modern konuşma tarzında aşırı yüksek faiz anlamına gelen tefe­cilik sözcüğü ile kısmen de olsa açıklanmak­tadır. Mamafih, riba Arapça'da miktarı ne ka­dar az olursa olsun, borç verilen ana miktar üzerine İlave edilen miktar anlamına gelmek­tedir ve hem tefeciliği hem de faizi kapsamak­tadır. Kur'an'daki ayetlerden hiçbiri tefecilik olarak bilinen faizi feshedip de öteki şekilleri­ni muhafaza etmeyi ima etmemiştir. Kur'an'ın hükümleri kapitalist sistemin zihniyetini ahlâki değerlerini, kültürel ve ekonomik ku­rumlarının kökünü kazıyıp, yepyeni bir siste­mi öngörmektedir. Bu sistemde cimriliğin ye­rini merhamet, bencilliğin yerini işbirliği, ri­ba'mn yerini zekat ve bankacılığın yerini bey-tülmal alacak, böylece toplumun işbirliği ve dayanışması İçin gerekli şartlar oluşturulmuş olacaktır. Riba iki ayn gruba ayrılmaktadır: (l)Riba-i nesie, (2) Riba-i fazl.