Konu Başlığı: Pratiğe Yatkın Politika Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 04 Haziran 2012, 14:57:24 Pratiğe Yatkın Politika Allah'ın Rasulü Muhammed'in siyaset felsefesine diğer büyük katkısı da istişare kavramıdır. Otokratik ya da aristokratik bir yönetim yerine her düzeyde istişare esasına dayalı yönetimi ortaya koymuştur ki bu, halkın kaynağıdır. Küçük ya da büyük olduğuna bakılmaksızın her düzeydeki idari ve siyasî kararlar halkın temsilcileri ile hususî istişareden sonra Rasulullah tarafından alınırdı. O, halkın refahını ilgilendiren tüm meselelerde insanları istişareye başvurmalarını teşvik eder ve kişisel uygulamaları ile onlara örnek oluştururdu. Herhangi birinin sayıca çok az olsalar bile diğer insanların meselelerinde yetkili kılındığında onlarla istişare etmeden, istek ve rızalarını öğrenmeden hareket etmemesi gerektiğini, aksi takdirde Adalet Günü'nde şiddetli bir akibetle karşılaşacağını ısrarla belirtirdi. Demiştir ki; "On (ya da daha fazla) kişiyi yönetmiş olan her kişi kıyamet gününde Allah-u Teâlâ'nm huzuruna elleri boynuna zincirlenerek gelecek; ya adaleti ile serbest bırakılacak, yahut günahları yüzünden helak edilecektir.", "Kullarının işlerini üzerine alması Allah tarafından dilenmiş birisi iyi bir müşavere ile bunları korumazsa cennetin güzel kokusunu koklayamaz." (Mişkât). Abdullah b. Ömer tarafından yapılan bîr rivayette Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz. Halk üzerine yönetici (imam) olan bir çobandır ve sürüsünden sorumludur; erkek, ev sakinlerinin çobanıdır ve sürüsünden mesuldür; kadin, kocasının eviyle ve çocuklarla görevli çobandır ve onlardan sorumludur; köle, sahibinin malı üzerinde çobandır ve ondan mesuldür. Bu yüzden her biriniz bir çobansınız ve her biriniz sürüsünden mesulsünüz.'' (Miş-kât). Rasulullah 'ın bu sözleri onun diğer insanların, hatta kişinin birkaç kişilik ailesinin bile meselelerine ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Milyonlarca insanın katıldığı, milyonlarca insanı ilgilendiren devlet meselelerine nasıl önem verilmesi gerektiğini de gösterir. Mutlak hükmedici Allah tarafından insanları ilgilendiren meselelerde onlarla istişare etmesi "Ve onlarla istişare et. Sonra bir karar aldığında Allah'a güven." (3: 159) ayeti ile Rasulullah'a emredilirken, bir ya da birkaç kişi, asıl vekil olan insanlarla istişare etmeksizin ülke meselelerini yürütme sorumluluğunu nasıl üstlenebilir? Nitekim, ülke sorunlarının çözülmesinde her seviyede istişare prensibini ortaya koyan ve yönetime gerçek âdil bir kimlik kazandıran Rasulullah'dır. |