๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Ağustos 2012, 08:47:01



Konu Başlığı: Peygamberliğin Sınırları
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Ağustos 2012, 08:47:01
Peygamberliğin Sınırları

Bu vesileyle, özellikle dikkat edilmesi gere­ken husus, bir dinin kurucusuna veya bir fik­rin öncüsüne verilen statüdür. Öğretici, bü­yüklük vasfını sergilemediği sürece bir öğre­tinin büyüklük şanını kazanamayacağı açık­tır. Fakat şahsiyetin büyüklüğünün sınırları vardır. Birçok kimse bir sınır çizgisi çekeme­diği için hataya düşmüştür. Sonuçta bir dinin veya felsefî ekolün öncüsü bazen bir Avatar, bazen bir Tanrı'nm oğlu ve bazen de Tan-n'nın ortağı olarak nitelendirilmiş, bunun mümkün olmadığı yerlerde ona genelde Tan­rı'ya gösterilen saygı ve bağlılık gösterilmiş­tir. Mesela Yahudiler, ilk cahiliyye dönemle­rinden sonra, surete ibadeti öğrenmedikleri halde peygamberlerinin ardından heykeller diktiler ve onlara, ibadet yerlerine olduğu gi­bi kutsallık atfetmişlerdir. Buda'nın Öğretisin­de kesinlikle surete ibadet yoktur. Gerçekte, onun ele geçen son vasiyetinde: "Benim kül­lerime tapmayın. Eğer taparsanız kurtuluş yo­lu size kapanır." demektedir. Buna karşılık ona bağlı olanların ne yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Buda'nın külleri üzerine tapınaklar kurmakla kalmadılar, dinini yaymakta bir araç olarak dünyanın her yerine heykellerini diktiler. Şu bir gerçektir ki, bugün Buda'nın heykelleri dünyadaki diğer ilâh veya şahsi­yetlerin heykellerinden çok daha fazladır. Yi­ne aynı şekilde biliyoruz ki Hıristiyanlığın gerçek öğretisi Allah'ın birliği üzerinde yo­ğunlaşmıştır, fakat daha yüzyıl gemeden Hz. İsa'nın kendisi Tanrı konumuna yükseltildi.