Konu Başlığı: Peygamberlerin Görevleri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 26 Ağustos 2012, 13:28:17 Peygamberlerin Görevleri Aynı kültür ve medeniyeti tesis etmek üzere, bu dünyaya birbiri ardınca peygamberler gönderilmiştir. Ruhbanlığı temel alan kültür ve medeniyetleri bir tarafa bırakırsak, evrensel nitelikteki diğer bütün medeniyet ve kültürler tabiî olarak iktidar olmayı ve otorite kurmayı ve bütün insan hayatına yön vermey isterler. Devleti olmayan bir nazariyeyi ve hayat tarzını sunmak manasızdır. Soyut nazariye ve ideolojiler tatbik edilmediği sürece bir hayal ve tasavvurdan başka bir şey değildirler. Bunun ise pratik herhangi bir faydası yoktur. Rahiplere ve ruhban sınıfına gelince, bunlar zaten dünya ve devlet işleriyle ilgilenmek istemiyorlar; dünyanın işlerine karışmadan, dünyanın "pis ve kötü" işlerine bulaşmadan, sadece ibadet, tezkiye, nefse eziyet ve dürüst olmakla kurtuluşa ermek istiyorlar. Bu yüzden bunlar ne iktidara taliptir, ne yönetime. Ancak, dünya işlerini yeni bir nizama göre düzenlemek amacıyla gelen birisi insanın kurtuluşunun İslâm'a tâbi olmakta ve onu tatbik etmekte olduğunu bilir. Gerçekler dünyasında bunu yapmanın iktidar sahibi olmadan mümkün olmayacağını da bildiğinden bunlmara sahip olmaya çalışır. Dünyadaki kültür ve medeniyetlerin tümünde, bütün faaliyetler devletin işleyişini ellerinde tutan grup tarafından düzenlenmekte ve yerine getirilmektedir. Bu grup ilim, sanat, felsefe, edebiyatı ve ahlâkî davranışları yönlendirir, eğitim ve öğretimi düzenler. Kısacası, hayatın her alanını denetimi ve yönetimi altına alabilir. İktidar olup da bir süre sonra iktidarı kaybeden bir medeniyet de tarihe karışır. Ancak müze, kütüphane, arşiv ve harabeleri süslemeye yarar; gerçek mâna ve etkinliğini kaybeder. Kaybolan medeniyetler genellikle yeni medeniyetler tarafından hor görülür ve bunlarla ilişkisi olan her şey yağma ve talana uğrar. Bu gibi durumlarda böyle bir medeniyetin sözü bile edilmez. Bu medeniyeti seven ve buna ilgi duyanlar bile onun geçerliliği konusunda şüpheye düşerler. Böyle bir medeniyetin sözde vârisleri ve temsilcileri, yıldızı parlayan yeni medeniyetin öncü-Ieriyle uzlaşmak, onlara tâviz vermekten kurtulamazlar. Halbuki bir medeniyet iktidarda olunca başka bir medeniyete tâbi olması, ta-mamiyla onun etkisi altında kalması düşünülemez. İktidarda olan bir medeniyet ise başka bir medeniyet ile adalet, eşitlik ve karşılıklı güven ilkeleri üzerine birlikte yaşayabilir. Medeniyetler için şirk veya başka bir ifadeyle ortaklık söz konusu olamaz. Böyle bir şeyin olması, onların zaafına delildir. Bu yüzden peygamberlerin görevi ve hedefi, Allah tarafından gönderilen İlâhî Nizâm'ı tam olarak yerleştirmek olmuştur. Peygamberler, cahiliyyenin örf ve âdet lerine bağlı insanların inançlarını sürdürmelerine ve sadece şahıslarını ilgilendiren diğer cahilî faaliyetlerine devam etmelerine izin vermişler, ancak İktidar olmalarına asla göz yummamışlardır. Bu câhil insanların, insan hayatını ilgilendiren her şeyi iktidar zoruyla değiştirmelerine ve yönlendirmelerine müsaade etmemişlerdir, etmeleri de düşünülemezdi. Bütün peygamberlerin bütün güçleriyle siyasî inkılâbı gerçekleştirmeye çalışmalarının sebebi işte budur. Bazı peygamberlerin gayretlen bu inkıiâb için bir zemin hazırlamayla sınırlı kaldı, meselâ Hz. İbrahim'in durumu gibi. Bazıları ise bu inkılâbı gerçekleştirmek için fiilen harekete geçtiler, ama görevlerini tanı amlayamadılar. Meselâ Hz. İsa'nın durumu böyleydi. Bazıları da Hz. Yusuf, Hz. Musa ve Hz. Muhammed gibi inkıiâb hareketini kesin zafere ulaştırdılar. |