Konu Başlığı: Peygamberin Başarıları Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Mayıs 2012, 19:03:52 Peygamber'in Başarıları Daha önce hiç kimsenin yapamadığını başarması, yani Arap Yarımadası'nı birleştirip barış ve esenlik getirmesi bunu da on yıldan daha az bir sürede başarması Rasulullah'ın diplomasisinin, dehasının ve siyasî ileri görüşlülüğünün bir sonucudur. Sadece Arap kabileleri, yahudiler ve Kureyş'le yaptığı dirayetli ve mahir görüşmelerle Medine Devleti'ni kurdu, ona muhkemlik, güvenlik, güç ve iktidar kazandırdı. Medine'ye karşı başlattıkları ilk seferden başlamak üzere ilk beş yıl içinde Kureyş'in saldırganlık gücü yok edildi. Rasul 'ın ustaca planlaması ve diplomasisi karşısında Kureyş'in tüm plan ve projeleri perişan oldu ve Arabistan üzerinde Rasul'ın üstünlüğünü pratik olarak kuran bir antlaşmayı imzalamak zorunda kaldılar. Bütün bu başarılar şerefi, dehası ve dirayeti ile karşı çıkanları en az savaş ve kan dökülmesiyle yenip yeryüzünde barış ve nizamı kuran Rasulullah'a aittir. Yönetici olarak, adaletle hükmedip insanların hayat tarzını ve sosyal düzenini bütünüyle değiştirdi. Anarşiyi kanun ve nizamla, kabi-levî kan davalarını bütünlük ve disiplinle, iç bölünme ve çatışmaları kardeşlik bağı sayesinde, zulüm ve katli adalet ve hayata hürmetle, müstehcenliği ve zinayı edep ve iffet ile, fışkı takva ve fazilet ile, sınıf ayırımını eşitlikle ve hepsinden önemlisi putlara tapmayı Allah'a itaatle değiştirdi. Bir yazarın ifadesiyle: "O, onları aşağılayıcı ve kan dökücü hurafelere tapar buldu; tek olan Allah inancıyla onları kurtardı. Onların dağınık ve birbirleriyle daimi savaşmakla meşgul olduklarını gördü; onları kardeşlik ve muhabbet bağlarıyla birleştirdi. Hatırlanmayacak kadar eski zamandan beri yarımada ahlâki açıdan zifirî karanlıkla kuşatılmıştı. Manevî hayat bütünüyle bilinmiyordu. Ne yahudilik, ne de hıristiyanlık Arap zihninde herhangi bir beka imajı uyandırdı. İnsanlar hurafe, zulüm ve fısk içerisinde yüzüyordu. Akrabayla zina ve küçük kız çocuklarım öldürme şeklinde şeytanî âdet çok yaygındı. En büyük erkek çocuk, babasının dul eşini mal gibi, geri kalan mülkle birlikte miras alırdı. Merhametsiz babalar kendi öz kızlarını canlı canlı gömerlerdi. Kureyş ve Kin-da kabilelerinde yaygın olan bu cürüm tıpkı Hindu Rajpot'lar arasında olduğu gibi bir gurur vesilesi olarak değerlendirilirdi. Yeniden yaratılma ve iyi ile kötü için hesap verme fikri pratikte insan hareketlerinin motivi olarak bilinmiyordu. Allah'ın Rasulü Mu-hammed'dan sadece birkaç yıl önce Arabistan'ın durumu bu idi. Bu birkaç yıl ne büyük değişikliklere şahit oldu! "Gökyüzü'nün melekleri bu topraklar üzerinden hakikaten geçti ve geçip şimdiye kadar yarım barbarlığın en iğrenç uygulamaları içinde boğulan bu insanların kalplerine muhabbet harmanını üfledi. Bir zamanların beşerî ya da ilâhî bütün kanunlarının kınanıp mahkum edildiği, lanetlendiği, nedamet duymadan ihlâl edildiği bu ahlâkî çöl, çiçek bahçesine dönüştürüldü. Puta tapıcılık anılmaya lâyık olmayan kötülükleriyle birlikte bütünüyle yok edildi. Üyelerinin çoğunluğunun Önceki uygarlığın etkisinden henüz çıkmadığı topluluktan kendisine bağlananları nasihat yoluyla etkili bir şekilde puta tapı-cılıktan kurtaran yegâne büyük din Örneğini İslâm oluşturur. Bu fenomen haklı olarak İslâm'ın mümtaz zaferi ve kurucusunun de-halığının en göze çarpan delili olarak kabul edilmiştir." "Rasulullah'ın görevi artık tamamlanmıştı. Onun diğer zamanların ve ülkelerin peygamberlerinden, bilgelerinden ve filozoflarından üstünlüğü, bütün bu başarıları hayatı süresinde ulaşılmasındadır. "Geçen gün, daha dün doğduğu şehirden uzaklaştırılan, Allah'ın Kelâm'ım anlatmak için gittiği yerden taşlarla kovalanan müte-vazi mübelliğ, dokuz yıl gibi kısa bir sürede halkını ahlâkî ve ruhî aşağılığın dipsiz derinliğinden iffet ve adalet anlayışına yükseltti." (Emir Ali, 'The Spirit of islam', sf. 109-112). Herhangi bir büyüklük, devlet adamlığı, yöneticilik, standardıyla değerlendirildiğinde Muhammed, biraraya konmuş diğerlerinin hepsinden daha ağır basar. Eğer halihazırdaki yöneticiler ve devlet adamları Allah Rasulü Muhammed'ın izini takip etseler, hayatlarında onun dürüstlüğü, cömertliği, adaleti ve diğer meziyetlerinin bir parçasını bile uygulasalardı, dünyada zulüm ve adale-sizlik had safhada olmazdı. |