Konu Başlığı: Peygambere Selâm Ve Salât Getirmenin Önemi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Haziran 2012, 11:33:35 3- Peygamber'e Selâm Ve Salât Getirmenin Önemi AnlamıKur'an-ı Kerim bütün müslümanları, Allah1 m Dini'ni insanlığa yaymak için büyük çaba sarfeden ve ALLAH yolunda onlara önderlik eden, Peygamber'ı övmeye, ona dua etmeye ve esenlik dilemeye çağırmaktadır. "ALLAH ve melekleri peygamberine salât etmekte (övmekte)dir. Ey inananlar, siz de ona salât ve selâm getirin." (33: 56). Selâm ve sa-lâtın manasım müslümanların idrak etmesi "Şüphesiz ALLAH ve melekleri peygambere salât etmektedir. Ey inananlar, siz de ona salât edin, içtenlikle selâm edin." Kur'an-ı Kerîm, Ahzâb Suresi (33): 56. âyet. ALLAH tarafından salât, rahmet ve kulunun sânını yüceltmek anlamına gelir. Meleklerin salât) da burada yine peygamberin şanını yüceltmek demektir. Ayrıca meleklerin mü'minlere salât etmesi, onlar için bağış dilemeleridir. Mü'minlerin salâti ise dua anlamındadır. Yüce ALLAH, bütün mü'minlere, peygamberine salât ve selam getirmelerini emretmektedir. Yani onun için rahmet ve esenlik dilemelerini, böylece ona saygı göstermelerini istemektedir. Ömürde bir kere olsun. Hz. Peygamber'a salât ve selam getirmek farzdır. Bir rivayete göre onun adı her anıldığında salât ve selam getirmek vâcibdir. "ALLAHümme sallı ala Muhammedin" demek salât, "esselâmu aleyke eyyühe'n-nebiyyü" demek selamdır. Rasulullah'dan rivayet edilen birçok salâvât-ı şerife vardır. Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salât ve selam getirmek, bize karşı peygamberin sevgisini çeker ve onun, bize şefaat etmesine sebep, kendimiz için de rahmet olur. (Prof, Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim ve* Yüce Meali, sh. 425): çok önemlidir. Ancak böylece, daha önceki ümmetlerin peygamberlerini överken düştükleri tuzaklardan ve dolayısıyla doğru yoldan sapmalarından korunabilirler. Bu ayette geçen kelimeler sallû ve teslimâ'dır. Sallu salât, ALLAH'a peygamber için dua etmek demektir. Teslimâ (selâm) da peygambere, barış ve emniyet, esenlik dilemektir. Salât, aynı zamanda, selâm ve selâmet anlamı taşımakta ve ALLAH'a, peygamberine rahmet, esenlik ve selâmet vermesi için dua etmektir. Bu iki kelime; dua, barış, selâm, övgü ve esenlik anlamlarını taşır. ALLAH ve melekleri, bunları Peygamber'a göndermekte ve müslümanlardan da aynı şeyi istemektedir. ALLAH tarafından salât; rahmet ve kulunun şanını yüceltmek anlamına gelir. Meleklerin salâtı da yine peygamberin sânını yüceltmek demektir. Mü'minlerin salâtı ise dua anlamındadır. Önemi Şimdi de salât ve selâmın önemini ele alalım. (Ebû'l Âlâ Mevdûdi, Tefhimül Kur'an, İng. Cilt IV, sf. 122-128). Bu kelimeler Allah ile ilgili olarak kullanıldığında, ALLAH'ın peygamberine karşı çok merhametli olduğu ve onu övmesi anlamına gelir. Onu ve işini övmekte şanını yüceltmekte; selâm ve salâ-tını tevcih etmektedir. Salavât, ayrıca İnsanların ve Şeytanın şerrinden ALLAH'ın Rasulü1 nü muhafaza etmesidir. ALLAH'ın peygamberine şeref ve selâmet lütfettiğini gösterir. Sa-lavat, meleklerle ilgili kullanıldığında, meleklerin Rasulullah'a büyük bir sevgi ve şefkatle saygı göstermesi, ALLAH'a onu mağfiret etmesi, şanını çok ve daha çok yüceltmesi, dininin sancağını yüceltmesi, onun Şeriatını (hayat tarzını) yayması ve onu makamların en şereflisine —Makamı Mahmud— ulaştırmasını dilemeleri anlamına gelir. Salavat, müminler tarafından yapıldığında, dua, övgü ve selâm anlamlarına gelir. İmam Buharî'nin Ebû'l-Aliyye'den naklettiğine göre ALLAH'ın salât'ı, Peygamber'İn yüceltilmesi ve övülmesi ve melekler önünde methedîlmesidir. Onun adı ezan, İkamet, Cuma ve Bayram hutbelerinde ALLAH'ın yüce ismi ile birlikte anılmaktadır. ALLAH dinini tüm dünyaya yaymış ve diğer hayat tarzları, dinler üzerine hâkim kılmıştır. Bu Rasulullah 'ın bu dünyada zafer ve övgüsüdür. Ve Ahiret'te de o, bütün yaratılanların üstünde olacak, mevkilerin en yükseğine —Makam-ı Mahmud'a— çıkarılacaktır. (Mevlânâ Müftü Muhammed Safi, Maarifel-Kur'an, İng., Cilt VII, sf. 221-225). Yukarıda işaret edilen, ALLAH'ın Rahmeti'nin Rasulü üzerine olduğunu, meleklerinin de onu desteklediklerini açıkça göstermektedir. ALLAH ve melekleri Rasulullah'ı desteklerken, kâfirler ve şeytan nasıl ona engel olabilir? Bu ayetle, müsltimanlara iki şey yapmaları emrolunmaktadır: İlki, sallû aleyhi ve ikincisi sellimû teslimâ. Salât, sonrasında âlâ gelirse üç anlama gelir: Birincisi, birisine karşı sevgi ve muhabbet ile eğilim göstermektir;'ikincisi, birisini övmek ve yüceltmek; üçüncüsü, birisine dua etmektir. Salât kelimesi ALLAH'a atfedildiğinde üçüncü anlamda kullanılamayacağı açıktır. Çünkü, ALLAH-m birisinden bir şey istemesi veya temenni etmesi düşünülemez. Bu yüzden sadece ilk iki anlam anlaşılabilir. Ancak, bu tabir melekler veya insanlarla ilgili olarak kullanıldığında üç anlamı da taşır. Bu anlamda, salât; sevgi ve muhabbet, övgü ve yüceltme, ALLAH'a rahmet ve selâmet için dua demektir. Selâm kelimesi de üç mâna taşır. İlki her tür zarar, şer ve eksiklikten muhafaza ve tam bir emniyet içinde olmak demektir. İkincisi, selâm; düşmanlık, husumet, çatışmanın olmadığı barış ve esenlik demektir. Üçüncüsü de, selâmlama ve karşılama anlamıdır. Müslümanlara, Rasulullah için Sellimû Teslimâ demek emri, Peygamber'ın emniyet ve selâmeti için dua etmeleri anlamına gelir. İkincisi, onu tüm kalpleriyle, mal ve canlarıyla desteklemeleri ve her şeyleriyle onun davasının mücadelesini vermeleri demektir. Aynı zamanda ona karşı gelmekten sakınmaları ve tam manasıyla teslim olup, yolundan gitmeleridir. Usûl Bu ayet vahyolunduğunda, Sahabe'den bazıları Rasulullah 'a sordular: "Ey ALLAH-ın Rasulü; Sen bize selâm usulünü öğrettin: 'Es-Selâmu aleyke eyyuhe nebiyyi ve rahmu-tuAllahı ve berekâtuhu.' (Selâm senin üzerine olsun ey Peygamber ve ALLAH'ın rahmet ve bereketi de), ve seninle karşılaştığımızda, 'Es-Selâmu aleyke ya Rasulullah' (selam senin üzerine olsun, ey ALLAH'ın Rasulü). Peki sana salât göndermenin usulü nasıldır?" Bu soruya cevap olarak Rasulullah, muhtelif münasebetlerle insanlara salâtı öğretmiştir. (Ebû'l Âla Mevdûdi, Tefhimül Kur'an, Cilt IV, sf. 123-128). Ka'b b. Ucre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah salât hakkında şunları söylemiştir: (ALLAHümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Mu-hammedin kema salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahime inneke hamidün mecid. Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin Kemâ barekte alâ İbrahime ve âli İbrahime inneke hamidün mecid): "Allah'ım! Muhammed'e ve onun yolundan gidenlere, İbrahim'e ve onun yolundan gidenlere rahmet ettiğin gibi rahmet et! Muhakkak ki sen övülmüşsün. ALLAH'ım! Muhammed'e ve onun âline, İbrahim'e ve âline ha yır ve bereket verdiğin gibi hayır ve bereke" ver. Muhakkak ki sen; Övülen ve sânı yüce olansın!" Zikredilen salât'la ilgili bu hadis, ufak ifade farklarıyla meşhur altı hadis kitabımn(kütü-bü sitte) hepsinde mevcuttur. Raviler arasında İmam Ahmed, îbni Ebî Hatem, İbni Cu-reyr, İbni Ebî Şeybe ve Abdurrezzak da bulunmaktadır. İbni Abbas, Ebû Hamid Saî-dî, Ebû Said Bedri, Ebû Said Hudri, Büreyde b. Husayb, Ebû Hureyre ve Talha'nın da dahil olduğu başka sahabeler Rasulullah @'dan benzer şekilde salâtı rivayet etmişlerdir. Sözlerde çok az farklılıklar olmakla beraber anlamları tamamen aynıdır. Bu kelimelerde izaha ve değerlendirmeye muhtaç birkaç nokta bulunmaktadır. Evvela, hepsinde, Rasulullah, kendisine salavat göndermenin en güzel yolunu öğretmiştir. Bu da ALLAH'a şöyle dua etmektir: ''ALLAH'ım! Muhammed üzerine salât gönder. Bu ifadeyle, Rasulullah açıkça göstermektedir ki, ona ne kadar salât göndermekle en iyi dileklerini yollasalar da, ona lâyık olanı, yeterince yerine getirmiş, onu değerini tam manasıyla bilmiş olamazlar. Onun müminler üzerindeki yükümlülük, nimet ve hayrı çok büyüktür. Onları cehalet ve inançsızlık karanlığından (küfürden) bilgi ve iman ışığına (nuruna) ulaştırmıştır. Bu yüzden güçlerinin yettiğince, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, Rasulullah'ın hakkını ödeyemezler. Bunun için, Peygamber, ashabına kendisine salât göndermesi için ALLAH'a dua etmelerini söylemiştir. Gerçekten de insanlar onu övmekle, ona ne görev ve mevkiinin karşılığını verebilir, ne de onun şerefi ve mevkiine bir şey ekleyebilirler. Onun şeref ve sânını, onun mevkiîni yükseltecek olan ancak ALLAH'tır. İnsanlar, onun ifadesi ve ölçülmesi mümkün olmayan nimet ve hayırları için yeterli şükran ve kadri asla tamamen ve hakkıyla gösteremezler. Onun insanlığa olan hizmetinin karşılığını ancak ALLAH ödeyebilir. Aslında, Peygamber'a salât göndermenin ALLAH'a, ona salât göndermesi için dua etmekten başka bir yolu da yoktur. Başka bir ifadeyle, biz insanlar, kendi kendimize Rasulullah'a lâyık salavat göndermeye muktedir olmadığımız için, ALLAH-u Teâlâ'ya kendi namımıza ona salavat göndermesi için dua etmekteyiz. İkincisi, salât sadece Muhammed'ın ailesine değil, onun yolundan gidenleri içermektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu kelime bu emrolunmuştur. Böylece, peygamberlerine zaten çok borçlu ve sorumlu oları müminlerin ona salât göndermelerinin önemini daha da artırmaktadır. Bu yüzden, müslümanlar, Rasulullah'a salât göndermek konusunda çok hassas olmalıdırlar. Peygamber 'a salât gönderenlerin, bu hareketle ALLAH ve meleklerine katılmış olmaları onların iyilik ve faziletlerini göstermektedir. (Emin Ah-sen Islahı, Tudabbar-i Kur'an Cilt V, s. 265). Rasulullah'ın öğrettiği en güzel salât her namazın son ka'desinde okunmaktadır. Bununla beraber, hadislerde rivayet edilen ufak kelime farkları bulunan salât şekilleri de vardır, ama hepsinin manası aynıdır. Esas Rasulullah'ın talim ettiği şekliyle salavat'ın içinde hem salât, hem de selâmın olmasıdır. |