Konu Başlığı: Özet Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Haziran 2012, 22:58:29 Özet Garer ve cühela konusundaki fakihlerin görüşleri aşağıda hülasa edilmiştir. Garer ve cühela şu üç zamanda oluşur: (a) Akdedilen mal henüz teslim edilmediği dö- nemde, (b) Akdedilen mal kısmen teslim edilince, (c) Akdedilen mal büyük çoğunlukla teslim edildiğinde. İbn-i Velid'e göre bu üç çeşit; (a) çok fazla, (b) vasat ,(c) çok az şeklinde tasnif edilebilir. Birincisi ve ikincisi -yani (a) ve (b)- garer ve cühela unsuru nedeniyle kesinlikle gayri meşrudur. Fakat garer ve cühelanın çok az olduğu sonuncusu -yani (c)- ihtilaflıdır. Muayyen bir akidde çok az olarak nitelenebilecek garer ve cühela miktarı hakkında fakihler arasında bazı görüş farklılıkları vardır. Bununla birlikte, bütün fakihler garer ve cühelanın varlığı yüzünden şu satış formlarının fasid olduğu hususunda müttefiktirler: 1- Henüz imal edilmemiş eşyaların satımı, 2- Satıcının eline (mülkiyetine) daha geçmemiş malların satımı, 3- Olgunlaşmamış meyvenin satımı, 4- Kolaylıkla sahip olunamayan veya devredilemeyen ürünlerin satımı, 5- (Ücret, nitelik ve nicelik açısından) Belirsiz eşyaların satımı, 6- Yalnızca taraflardan birine çıkar sağlayan malların satımı. Bu sayılanlar bizlere garer ve cüheladan dolayı İslam'da meşru olmayan alışveriş, alım-sa-tım mukavelelerinin güzel misallerini sunmaktadır. Bu elemanları barındıran herhangi bir alım-satım akdi yahut eşya, para veya kıymetli menkul değiş tokuşu geçersiz ve gayri meşru olarak değerlendirilir. Yukarıda zikredilen türdeki alışveriş ve değiş tokuş sözleşmeleri Rasulullah tarafından yasaklanmıştır. Nitelik ve nicelikleri gözönünde tutarak müs-lüman hukukçuların eşyaların özelliklerini belirleme hususunda farklı görüşlerde oldukları ve belirli mukavelelerin aynntıları hakkında ihtilaf ettikleri doğrudur. Ancak herhangi bir ticari işlemde garer ve cühela varsa bunun o sözleşmeyi hükümsüz kılacağında bütünüyle hemfikirdirler. Hemen burada işaret edilebilir ki ticari işlemlerdeki garer ve cühela olaylarını incelerken, Allah'ın rızasını kazanmak için yapılan ve tamamen dini mahiyetli olan salih amellere ilişkin misalleri Rasulullah'ın sünnetinden iktibas etmek uygun değildir. Bu tür durumlarda garer ve cühela sözkonusu değildir. Zira bunlar ticari bir işlem olmayıp ya İyi niyetle yapılan ameli ya da asıl gayenin mali olmadığı ibadetlerdir. Bu meselelerde herhangi bir muğlaklık ve muhtemellik varsa maddiyat sorununu dışlayan dinî bir davranış olduğundan bu amelin niteliğini etkileyemeyecektir. Oysa satış akünde veya ticari işlemlerde herhangi bir müphemlik veya belirsizlik unsuru bırakılırsa, bu(nlar) taraflar arasında anlaşmazlık, çatışma ve karışıklığa yol açacaktır. Meslekten olmayan sıradan bir kişi ateşi yükselip kızaran hastanın yalnızca yüzündeki dış belirtileri farkedebilir. Ancak ateşin asıl sebebi olan dahili hastalığı belirlemekte başarısız olur. Sıradan kişi sadece ateşi düşürürken doktor ateşin dahili sebebini ortadan kaldırarak hastalığı tedavi etmeye çalışır. Meyve satımında vuku bulan da budur. Rasulullah, zahiri hastalığın (yani anlaşmazlıkların) gerçek sebebini (gareri) -insanlar birincisi için sanarken- çareler sunarak tedavi etmeye çalışmıştır. Bu yüzden, "Anlaşmazlık çıkmazsa bir ticari muamelede (ticari sigorta gibi) garerin varlığı onu gayri meşru kılmaz" düşüncesi bütünüyle yanlıştır. Ekonomik işlemlerdeki zahiri kötülüklerin temel sebepleri riba, meysir, garer ve cüheladır. O dönemin ekonomik sisteminde yer alan fesadın gerçek sebebini "Risalet Hikmeti" doğru olarak tesbit etmiş ve gayri meşru kılmıştır. Hiçbir şüpheye yer bırakmadan denilebilir ki, toplumu çürütecek ekonomik kötülüklerin çoğunu meydana getiren bu gayri meşru unsurlarla ilgili olarak o dönemlerde doğru olan günümüzde (ve gelecekte) de doğrudur ve bütünüyle uygulanabilir. |