> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Oruç
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Oruç  (Okunma Sayısı 556 defa)
24 Ağustos 2012, 11:34:49
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 24 Ağustos 2012, 11:34:49 »



Oruç

Bir müminin ikinci dinî görevi, her sene bir ay boyunca oruç tutmaktır. Böylelikle, Ra­mazan ayının her günü, ekvator ve tropikal bölgelerde şafaktan günbatımına kadar ye­mek, sigara içmek ve her ne olursa olsun -şı­rınga ve iğne bile yasaktır- içmekten sakın­maktır (yerkürenin merkezinden daha uzak bölgelerde İse, daha önce belirtildiği gibi, 45. paralelin saatlerini temel alarak bunlara denk bir süre içinde oruç tutulur). Hastalar için da­ha sonraki paragraflara bakınız. Söylemeye hacet yok ki, cinsî arzulardan fikren bile uzak durulmazsa, orucun hiçbir ruhî tedavi değeri kalmaz. Oruç diğer dinlerden olanlara çok zor gibi görünen, oldukça sert bir disiplindir, fakat eğer iyi niyetli olunursa, yüzyılların tecrübesinin ispat ettiği üzere, dine yeni gi­renler bile buna çabucak alışırlar.

Oruç tam bir ay sürer. Bilindiği gibi, İslâm ay yılını izler. O yüzden, oruç tutulan Ramazan ayının sırayla senenin bütün mevsimlerine, sonbahar, kış, ilkbahar ve yaza geldiği olur. Böylece, boğucu sıcaklarda olduğu gibi, sert soğuklarda da bu mahrumiyetlere alışılır. Ruh disiplini olan oruç, bir Allah'a itaat anla­yışı içinde yerine getirilmelidir. Bununla be­raber, tıpkı namaz ibadetinde olduğu gibi, sağlık, askerî eğitim, iradenin gelişmesi gibi konularla ilgili orucun maddî yararları da vardır. Herkesten daha çok belki de askerler, kuşatmalar ve diğer savaş zamanlarında, bir yandan savunma görevlerini sürdürürken, öte yandan açlık ve susuzluğa katlanmak zorun­da kalırlar. O halde Ramazan ayında Müslü­man askerlerinin oruç tutmasını yasaklayan bir komutan en ahmak komutan olsa gerektir. Fakat oruç, yine de esas itibariyle, dinî bir ibadet, Allah'a yaklaştıran ruhî bir eğitimdir. O yüzden her kim doktorunun tavsiyesi veya daha başka bir maddî sebep yüzünden oruç tutacak olursa, dinî görevini hiçbir şekilde yerine getirmemiş olacaktır.

Kadınlar, namazda olduğu gibi, aylık rahat­sızlıkları ve loğusa dönemlerinde oruç tut­mazlar, ancak bu şekilde kaçırdıkları oruçla­rını başka zamanlarda kaza ederler.

Bu arada, Hz. Peygamber'in, iftar etmeden birkaç gün boyunca oruç tutmayı (meselâ 48 saatten 72 saate kadar süren savm-i visâl'i) veya senenin bütün günleri kendini yemek ve içmekten mahrum bırakarak, kesintisiz bir oruç tutmaya girişmeyi yasakladığını hatırlat­malıyız. Hatta bu tür oruç tutmaları, ruhunu iyice eğitmek ve dolayısıyla daha fazla manevî yüceliklere kavuşmak isteyenlere dahi yasaklamıştır. Bu konuda şu uyanda bu­lunmuştur: "Senin kendi şahsına karşı da gö­revlerin vardır." Farz olan Ramazan.orucu dı­şında, istenirse zaman zaman da oruç tutula­bilir. Hz. Peygamber, böyle gönüllü tutu­lan (nafile) oruçların arka arkaya iki gün ol­masını öğütlemiştir. Tıbbî açıdan açıkça be­lirlenmiştir ki, sürekli tutulan oruç bir alış­kanlık hâline gelir ve alışkanlıkları zaman za­man kesintiye uğratmakla tutulan oruçlar gibi bir etki doğurmaz. Yine hekimlerin araştır­malarına göre, bir aydan daha az tutulan oru­cun büyük bir etkisi yoktur ve kırk günü aşan oruç ise bir alışkanlık meydana getirir.

Yemeyi ve içmeyi bırakarak İslâmî anlamda oruç tutmanın, soğuk bir iklimde insan sağlı­ğına zararlı olduğunu söylemek safsatadır. Biyolojik gözlemler gösteriyor ki vahşi hay­vanlar kar yağdığı zaman yiyecek bir şey bu­lamazlar. O zaman kış uykusuna yatarlar ve­ya zamanlarını "oruç" tutmakla geçirirler ve bu onları İlkbaharın yaklaşmasıyla gençleş-miş bir halde harekete geçirir. Ağaçlar için de aynı durum sözkonusudur: Kışın yapraklarını kaybederler ve uyurlar, hatta su bile almazlar. Birkaç aylık bu "oruç"tan sonra, ilkbaharda gençleşir ve eskisinden daha zinde hâle gelir­ler. Yeni yapraklarının ve yeni çiçeklerinin bolluk ve gürlüğüne bakarak herkes bu gerçe­ği müşahade edebilir. Madenlerin bile bu "oruç"a ihtiyacı vardır: Motor ve makineler birkaç saat çalıştırıldıktan sonra durdurulma­lıdır, bu dinlenme onlara yeni bir güç verir. Gerçekten de bütün hayvanî organlar gibi sindirim sisteminin de istirahate ihtiyacı var­dır. Oruç bu gayeyi gerçekleştirmek için dü-şünülebilen tek çaredir. Son zamanlarda Ba-tı'da özellikle kronik hastalıkları her hastanın ihtiyacına göre kısa veya uzun oruçlarla teda­vi eden yeni bir tıp anlayışı ortaya çıkmıştır.

Kazançlarımızın onda birini Allah'a takdim etmek, insan toplumunda çok eski bir anla­yıştır. Sözgelimi, hasadın onda birini vermek gibi. Oruç tutmak da, yemeklerimizin onda birini Allah'a sunmaktır. Buna çok yakın bir kavrama göre (Kur'ân bundan şöyle bahse­der: "Kim bir iyilik ortaya koyarsa, ona o iyi­liğinin on katı vardır." [6: 160]). Her iyi hare­ket Allah tarafından on katıyla mükâfatlandırılır. İşte bu, Hz. Peygamber'in şu hadisinin de açıklamasıdır: "Kim bü­tün Ramazan ayı boyunca oruç tutar, ertesi aydan da (Şevval) buna altı gün eklerse, bü­tün yıl oruç tutmuş sayılır." Hakikaten de, Müslümanların kullandığı ay takvimine göre yıl 355 gündür ve Ramazan ayı bazen 29 ba­zen de 30 çeker. Onun İçin bu altı günlük faz­lalıkla birlikte, yıllara göre 35 veya 36 gün oruç tutmuş olan Müslüman bunun on katım hak etmiş olur, bu da 350 veya 360 gün eder. Ortalaması 355 ettiğine göre, bu da ay yılının gün sayısına eşit olur.

Mutasavvıflar hayvanî yaratılışımızın kudre­tinin insanın ruhunun olgunlaşmasını engelle­diğine dikkat çekerler. Bedenin ruha boyun eğmesi için, bedenin gücünü kırmak, ruhunkini artırmak gerekir. Araştırmalar neticesin­de görülmüştür ki, bu gayeye ulaşmada, aç-hk, susuzluk, cinsî arzulardan vazgeçme ve dilin (sözün), kalbin (düşüncenin) ve diğer organların kontrol altına alınmasından daha etkiü hiçbir şey yoktur. Kişinin olgunluğunun belirtilerinden biri, hayvanî tabiatını aklına ve ruhuna boyun eğdirmesidir. İnsan tabiatı kâh isyan, kâh itaat halindedir. O yüzden, insanın hayvanlığı bastırmak için oruç gibi sert idmanlar yapmaya ihtiyacı vardır. Günah iş­lerse, tevbe etmesi ve oruçla kefaret yolunu seçmesi, onun hem günah ve rezillikleri bir daha işlemeyecek şekilde iradesini güçlendi­rirken, hem de kendisini teselli eder ve ruhu­nu arındırır. Ayrıca yememe ve içmemenin bir melek tabiatı olduğunu da hatırlayalım. İnsan böyle bir rejimi benimsemekle, kendini meleklere daha fazla benzer hâle getirir, üste­lik bunu sırf Allah'ın emrini yerine getirmek üzere yaptığı için de, O'na daha fazla yakınla­şır ve insan için en son gaye olan O'nun rıza­sını kazanmış olur.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Oruç
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:09:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Oruç rüya tabiri,Oruç mekke canlı, Oruç kabe canlı yayın, Oruç Üç boyutlu kuran oku Oruç kuran ı kerim, Oruç peygamber kıssaları,Oruç ilitam ders soruları, Oruçönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes