Konu Başlığı: Ortadoğunun Eski İmparatorlukları Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ağustos 2012, 10:36:00 ORTADOĞU'NUN ESKİ İMPARATORLUKLARI Medeniyetin, Mezopotamya olarak bilinen bölgede başladığı hakkında küçük bîr şüphe vardır. Bu bölge zengin ve verimli olan Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan vadidir. Nuh Peygamber kavminin helak oluşundan sonra, kendisi ve ona inananlar büyük tufanın harabiyetinden gemiye çıkarak kurtuldular. Ve bu bölgeye yerleştiler. Bazıları güneydoğuya bazıları da Arabistan'ın kuzeybatısına gittiler. Bu bereketli vadinin diğer kısımlarına da dağınıldı. Bu yayılma bin yıllık bir devreyi kapsar. Doğuda ve Kuzeyde İran'a, İndus vadisine, şimdiki Doğu Rusya ve Çin bölgelerine, batıda ise Girit adasına, Anadolu'ya ve diğer bölgelere yayıldılar. Bununla birlikte, Mısır ve Mezapotamya'nın Üstünlüğü ve medeniyetin yayıldığı merkezlerin buralar olduğu inkâr edilemez. M.Ö. dörtbin yılından bin-beşyüz yılına kadar olan zaman boyunca dört büyük kavim kültür grupları arasında çok önemli kültürel etkileşimler ve karşılıklı alışverişler olduğu yeralmaktadır. Bu mukabil tesir Sümerler, Samiler, Hititler (Hint-Avrupalıları ve Huniler arasında olduğu bilinmektedir. Değişmenin ana modeli, ticarî münasebetlerin yaygınlaşması ve maddî kaynakların sömürülmesi vasıtasıyla oluşmuştur. Bu insanların bütün gayretleri, askerî harekatlarla, Mezopotamya'nın verimli topraklarını kontrol altında tutmaya yönelikti. Fakat hiçbiri bu gayretlerini pekiştiremedi ve bölgedeki güçlü imparatorluk kurma teşebbüsleri çok kısa sürdü. Sümerler Sümerler, M.Ö. 3000 yılından itibaren Mezopotamya'nın güneyindeki bölgede yaşamışlardır. Sümerler yazıyı buldular ve şehir hayatında ileri seviyede sosyal organizasyonlar geliştirdiler. Maddî yönden kültürlerini zenginleştirdiler. Atalarının sulama tekniklerini tamamlayıp İranlıların ve Anadoluluların metal tekniklerini bir hayli geliştirdiler. Sümerlerin önceki hanedanlıkları (üçbin yılının ilk yansında) siyasî sistemlerini, şehir-devletleri arasında liderlik değişimi prensibine dayanarak düzenlediler. Ayrıca uzak, Anadolu ve İran ülkeleriyle ve Bahreyn'le ve deniz aşın ülkelerle ticarî münasebetlerini de geliştirdiler. Akadlar Bir imparatorluk kurmak için yapılan ilk ciddî teşebbüs Akad hanedanı tarafından olmuştur. Akadlar önceleri göçmen idiler, liderleri, özellikle Sargon ve onun büyükoğlu Naramsin, yavaş yavaş güçlü bir merkezî devlet kurmuş ve eski şehir-devletleri sisteminin Önemini azaltmıştır. Akadlar, İran'ın güney-batısından Suriye'ye kadar uzanan topraklan ve orta Anadolu'nun içlerine kadar olan yerleri, ticarî kazanç elde etmek için istila ettiler. Deniz ticaretleri, Magan ve Meluhlıa'nın uzak yerlerine, Umman körfezinin İran sahillerine ve Hint vadisine kadar yayılmıştı. Bu imparatorluğun zayıflaması, barbar dağlıların (Gutiler) akınları ile başlamışken, İç karışıklıklar ve çekişmeler tamamen yıkılmasına sebep olmuştur. Ardından, Sümerlerin yönetim sistemleri olan şehir-devleti şeklinde yeniden ve çok güçlü bir şekilde ortaya çıkmışlardır. Akad tarihinin bu devrinde Ur şehrinin, atalarının devrindekinden çok daha güçlü ve uzun süreli hiyerarşik imparatorluk yapısında üstün bir rolü olmuştur. Sonuçta, Sami akıncıları olan Amoritler'in baskılan altında, M.Ö. 2000 yıllannda yıkılmıştır. Amoritler Amoritler muhtemelen Suriye'nin doğusundan gelerek tedricen Akad topraklarına yerleştiler. Suriye'den Dİyala'ya ve Mezopotamya'nın güneyine kadar, eski krallıkların şehir-devleti sistemine dayalı bir hanedanlık hakimiyeti kurdular. Daha sonra, bu imparatorluğun dışında iki büyük önemli krallık ortaya çıktı: Babil ve Asur krallıklan. Babil'in üstünlüğü Hamurabi (M.Ö. 1792-1750)'nin hükümdarlığında idi. Asur, sınırlarını Zagros dağlarından orta Fırat'a kadar genişleten ve büyük bir imparatorluk kuran Amorit Şamsi-Adad'ın kontrolü altında geldi. (Bkz.: "Yunus Peygamber ve Âsurlular" başlıklı Kısım: 13) Hititler Asur ve Babil imparatorlukları zayıflayınca, Hititler, M.Ö. onyedinci yüzyılda bir imparatorluk kurup Suriye'nin güneyine, Alepo'nun (Halep) kuzeyine ve Fırat'ın batısına yayılan bir hâkimiyete sahip oldular. M.Ö. 1650. Sonraları M.Ö. 1595'de Babil'i yağmaladılar. Mezopotamya topraklarındaki yayılma hareketleri Hurrîler tarafından kontrol altına alındı. Fakat, M.Ö. 1200'de Ege bölgesinden gelen sert etnik akımların baskısıyla yıkıldı. Mitanniler Bölgenin ikinci büyük gücü Mitanni, Asur dahil olmak üzere Mezopotamya'nın kuzeyinin ekseriyetini kontrol altında tutan üstün bir Hurri devleti idi. Hititler, Anadolu'da savaşırken Mitanni, Kilikya ve Suriye'nin kuzeyindeki bütün bölgeyi kontrolü altına aldı. Bununla birlikte, Hititler, Asur akınlarına yeniden başladılar ve M.Ö. 138-1346'da Şuppilulimaş'ın komutasında, Suriye'nin büyük bir kısmını kontrol altına alarak Mitannilerin Akdeniz bölgesine yaklaşmasını engellediler. Hititler'in yıkılmasından sonra, Babil'den Fırat boyunca uzanmış Suriye devletlerinden ve Suriye'nin dağlık bölgelerinden gelen Sami Aramîlerinin göçleri sebebiyle Mitanni zayıflamaya başladı. Keldanîler Güney Babil'deki Kaideliler, tarihleri pek ke-sİn olmayan ve Ur civarında devlet kurmuş bir başka karışık gruptur. Asurlular M.Ö. 1000-900 yıllarında üstünlük sağlayınca bunların hâkimiyetleri de yıkıldı. Samîler Batı terminolojisine göre Samiler, Şem (veya Sam) neslinden olan, Nuh aleyhisselâmm oğlundan olan, Araplar, Yahudiler, Asurlular, Akadlar, Mısırlılar, Fenikeliler, ve Aramilerin tamamım içine alır. Fakat bu, metinde de açıklandığı gibi doğru değildir. Kur'ân, bütün insanların Nuh Peygamberin çocuklarından ve Nuh ile birlikte gemide bulunan diğer mü'minlerin neslinden olduğunu beyan eder (17: 3 ve 19: 58). Bu, Kitab-ı Mukaddes (Eski Ahit, Tekvin) tarafından da desteklenmiştir: "Ve adamdan sığırlara kadar, sürünenlere kadar, ve göklerin kuşlarına kadar, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silindiler; ve yalnız Nuh ve kendisi ile beraber gemide olanlar kaldılar." (Tekvin, 7: 23). Eski Ahit'in bu ifadesi şunu kesin olarak beyan eder: Gemide Hz. Nuh ile beraber başkaları da vardı. Açıkça, onların soyları Nuh Peygamberin ve onunla birlikte gemide bulunan, bu yüzden Tufandan kurtulan mü'minlerin soyundan gelmiş olmaldırlar. Bu sebeple, Sami ırkının, Nuh aleyhisselâmm ve onunla birlikte gemide bulunan insanların neslinden olduğunu söylemek doğru olur. Sami ırkı, kuzey-doğu kolunda Akadlar ve Asurlular temsil ediyordu. Bunlar, ikibin yılında Mezopotamya'nın her yanına yayılmış ve bölgede siyasî kontrolü ele geçirmişlerdir. Kuzeybatı istikametinde Ortadoğu sahillerindeki Kenan diyarı sakinleri ise onların komşularıdır. Bunlar, Aramiler, Fenikeliler ve İbrânilerdir. Sami dilini konuşan Mısır medeniyeti güneybatıda uzanmaktadır. Araplar da Yanmada'nın güneydoğu kısmında ikamet etmekteydiler. Sami tesiri, Ortadoğudaki kurak bölgelerin yanında, M.Ö. ikibin yıllarında denizde Akdeniz'e kadar ulaşmıştır. Bu sahiller, ticaret merkezlerinin başı idi ve buradan çok farklı bölgelere koloniler vasıtasıyla bu tesir yayılmıştır. Fenikeliler Deniz ticareti yapan devletlerin başı Fenikeliler ve Yunanlılar idi. Ortadoğu limanlan olan Sur ve Sayda şehirleri, Ege'deki ve Adriyatik Denizindeki koloni merkezlerinden daha ileri idiler. Ayrıca Kuzey Afrika'da Utica ve Kartaca, İspanya'da Kadiz (Kadisiye) gibi meşhur şehirler kurmuşlardır. Dilleri ve kültürleri, Yunan ve Roma kültürlerini çok etkilemiştir. Diğer pekçok hüner ve teknikler Yunanlılar tarafından Fenikeliler'den alınmıştır. Hatta, atlı-tekerlekli savaş arabası dahi Yunanlılar'a Fenikeliler'den geçmiştir. Sami ırkının bu deniz gücü ile, batı Akdeniz'de ilk kez Romalılar savaşmışlardır ki bu, ünlü Kartaca Savaşları'nın başlangıcıdır (The Times Atlas of World History). |