๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Ağustos 2012, 14:30:00



Konu Başlığı: Namaz
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Ağustos 2012, 14:30:00
Namaz

Rasûlullah, "Temizlik imanın yarısıdır" buyurmuştur. Bu İtibarla namaz kılmaya ni­yetlenen kimsenin önce bedenen temiz olma­sı lâzımdır. Genellikle ve beş vakit namaz için abdest almak yeter. Fakat bazı durumlar­da gusletmek gerekir: Eşler cinsî ilişkiden sonra, erkekler ihtilâm olduklarında, kadınlar âdet ve loğusalıktan sonra. Cuma namazın­dan önce de gusledilmesi önemle tavsiye edi­lir.

Boy abdesti (Gusül): Önce gusle niyet edile­rek abdest almak, sonra tepeden tırnağa kadar bütün vücudu en az üç defa yıkamaktır. Eğer küvette yıkanılırsa, kullanılan su boşaltılmalı ve (eğer duş cihazı yoksa) bir su kabı ile vücut temiz su dökülerek oğuşturulmahdır.

Abdest almanın usûlü şöyledir: Önce, "Allah rızâsı için abdest almaya" denilerek niyet edi­lir, sonra "Bismillahirrahmanirrahim" denile­rek eller bileklere kadar yıkanır, üç kere ağıza su verilir ve dişler oğulur, sonra üç kere burun deliklerine su verilir ve temizlenir, yüz alından çene altına ve sağ kulaktan sol kulağa kadar yıkanır, ardından önce sağ sonra sol kol dirseklere kadar üç kere yıkanır, ıslak parmaklarla baş üzerine sürülür (meshedilir), yine ıslak parmaklarla kulaklar meshedilir (bazı mezheplere göre boyun da meshedilir), nihayet önce sağ ardından da sol ayak bilek­lere kadar üç defa yıkanır. Bu yıkamalar, meshler dışında, üçer kere yapılır, meselâ ağıza su vermeden önce kollar dirseklere ka­dar üçer defa yıkanır. Fakat bu, normal du­rumlar içindir, şayet su yeterli değilse birer defa yıkamak kâfidir.

Hiç su bulunmadığı zaman teyemmüm (top­rak ile abdest), hem abdestin hem de guslün (boy abdesti) yerini tutar. Kendilerine su za­rarlı olan hastalar da teyemmün ederler. Böy­le bir durumda niyet edilir, besmele çekilir (bismillah denilir), sonra avuç içleri temiz bir toprağın üzerine (hatta evin duvarları üzerine bile) konulur ve ardından eller yüze sürülür. Tekrar avuç içleri toprak üzerine konulur, sonra ilkin sol avuç içi ile sağ kola ve ardın­dan sağ avuç içi ile de sol kola dirseklere ka­dar sürülür. Bu teyemmüm insanın Yüce Kudret karşısındaki alçak gönüllülüğünü sim­geler.

Her namaz için abdesti yenilemek mecburi­yeti yoktur, fakat uyuma, yellenme, küçük veya büyük abdeste çıkma veya kusma gibi durumlarda tekrar abdest almak gerekir. Tu­valetlerde sadece kağıt değil, mutlaka suyun da kullanılmasının, sağlığı korumaya uygun bir temizlik kaidesi olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Üzeri yazılı veya basılı kağıdı, tuvalette temizlenmek için kullanmaktan, sa­dece sağlığı koruma bakımından değil, üze­rinde Allah adının yazılı olabileceği için Rab-bimize saygısızlık edilebileceğimizden ötürü de kaçınılmalıdır.

Namaz kılmak için de temiz bir elbise giymiş olmak, temiz bir yer bulmak (cami ve seccade şart değildir) ve kıbleyi, yani Mek­ke'de bulunan Kabe yönünü bilmek gerekir. Bir dünya haritası ve bir pusula yardımıyla kıbleyi bulmak kolaydır: Mekke, Arap Yarı­madasının batı yakasına yakın ortaya doğru yer aldığı için, Fransa'da oturanlar güneydo­ğuya, Moritanya ve Senegal'dekİler doğuya, Quebec (Kanada) sakinleri doğu-güneydoğu-ya doğru yönelmelidir... Bununla beraber dünya yuvarlık olduğundan, iki yolun bir noktadan herhangi bir noktaya düz çizgi ha­linde götürebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Namazda kıble için, bulunulan yer ile Kabe arasındaki en kısa mesafe kıble yö­nü olarak benimsenmelidir. Nitekim Quebec veya San-Fransisco'da doğu-güneydoğu, Alaska'da güneybatı istikameti kıble olacak­tır. Havai adalarının güneyindeki herhangi bir yer Kabe'nin taban karşısında yer aldığı için, dört yön de eşit uzaklıkta olduğundan, bu noktada -sözgelişi gemi ile seyahat ederken-kıble için herhangi bir istikamete yönelmek ferdin tercihine bırakılmıştır.

Günde beş vakit namaz vardır. Her cuma da­ha ihtişamlı bir şekilde camide cemaatle kılı­nan cuma namazı, bu namazlardan ikincisi olan öğlenin yerini alır. Ayrıca senede iki de­fa kılman bayram namazları vardır. Bunlar­dan birincisi Ramazan ayı sonunda, diğeri de hac zamanına denk düşen Kurban bayramın­da kılınır. Bu namazlar şekil itibariyle birbiri­ne benzer, fakat süre İtibariyle benzemezler. Nitekim birinci vakit olan sabah namazının farzı sadece iki rek'attir. İkinci vakit olan öğ­le ve üçüncü vakit olan ikindi namazlarının farzları ise dörder rek'attir. Dördüncü vakitte yer alan akşam namazının farzı üç ve beşinci vakit olan yatsı namazının farzı ise yine dört rek'attir. Cuma ve bayram namazları ise iki­şer rek'attir. Hz. Peygamber üç rek'atlik bir namazın daha kılınmasını ısrarla emir bu­yurmuştur ki bu namaza vitir adı verilir ve yatsı namazından sonra kılınır.

Farz namazlar günde sadece beş vakitte kılı­nır, fakat Hz. Peygamber her farz namazın yanında diğer birçok namazları kılmayı da alışkanlık haline getirmişti. O yüzden bu na­mazları kılmak da İcap eder. Nitekim sabah namazından önce iki, Öğle namazından önce dört ve sonrasında iki, ikindi namazından ön­ce dört, akşam namazından sonra iki, yatsı namazından önce dört ve yatsı namazından sonra iki rek'at namaz kılmak lâzımdır. Daha sonra da üç rek'at vitir namazı kılınır ki bu­nun kılınışı mezheplere göre değişir. Hanefi-lere göre, bu üç rek'atlik bir bütündür. İkinci rek'at'ın sonunda tahiyyat okunur ve üçüncü rek'atte rükua varmazdan önce Kunut duası okunur. Diğer mezheplerde ise, önce iki rek'atlik bir bölüm kılınır, sonra da Kunut'suz sadece bir tek rek'at kılınır. Kılınması tavsiye edilen bu namazların dışında istenil­diği kadar fazladan (nafile) namaz kılınabilir însan ne kadar çok takva sahibi olursa, Allah da kendisinden o kadar çok hoşnut olur. Bundan başka, camiye girildiği zaman, camiye bir tür armağan şeklinde, iki rek'at namaz kılmak gerekir. Bu namaz da tavsiye edilmiştir. Diğer nafile namazlar için, belli saatler yoktur, fakat bazı yasak (kerahet) va­kitleri vardır: Tam güneş doğarken, güneş ba­tarken ve güneş tam doruk noktada iken na­maz kılınmaz. Bunlar belirli dakikalarla sınır­lı sürelerdir.

Namaz şöyle kılınır: Gerekli abdest alınır, temiz bir yer seçilir, Kabe'ye yönelinir, eller kulak hizasına kadar kaldırılır ve şu şöyle ni­yet edilir: "Niyet ettim Allah rızası için şu veya bu namazın şu kadar rek'at farzını veya sünnetini kılmaya veya imam olarak kıldır­maya, yöneldim Kabe'ye." -Duruma göre de-"uydum imama." (Sadece iki kişi bile olsa, cemaatle namaz kılınması gerekir. Biri imam olur, diğeri ona uyar. Uyan kişi imam olanın birkaç parmak gerisinde sağında durur. Üç veya daha fazla şahıs varsa, hepsi de imamın arkasında bir veya gerektiğinde birkaç saf ha­linde dizilirler. İmama uyan kişiler yüksek sesle bir şey söylemezler, söylediklerini an­cak kendileri işitebilecek şekilde söylerler veya okurlar, imamı bütün hareketlerinde ve onunla aynı anda takip ederler). Daha sonra Allahü Ekber denilir ve eller indirilir. MâUkiler ile Şiilere göre, eller yanlara, ba­caklara dokunacak şekilde bırakılır: fakat di­ğer bütün mezheplere göre, eller önde birleştirilir, sol kol bedene dokunurken sağ kol Onun üzerine konur. Bu sırada namaz başlamış olur; artık kimseyle konuşulmamak, secde edeceği yerden başka noktaya bakmamalı, naniazı bozacak rastgele hareketlerden de ka-Cını.lmahdır. Namazdaki her harekette (eğilirken, secde ederken, otururken, vb.) Allahıı Ekber denilir.

Namaz Sübhâneke ile başlar. Ardından Kur'ân'ın ilk suresi olan Fatiha okunur Daha sonra, kişinin isteğine göre, Kur'ân'dan bir sure veya birkaç âyet okunur. Sadece Kur'ân ayetleri yüksek sesle okunabilir; bu da ancak gece (sabah, akşam ve yatsı) namazlarının ilk iki rek'atleri ise cuma ve bayram namazların­da sadece imam tarafından okunur. Bunların dışındakiler kişinin kendisinin işitebileceği kadar alçak bir sesle okunurlar.

Kur'ân okunması tamamlandıktan sonra, da­ha önce belirtildiği gibi, avuçlar diz kapakları üzerine konularak eğilinir, yani rükua varılır ve bu pozisyonda üç kere Subhâne rabbiyel azîm (Azamet ve yücelik büyük Allah'ındır) denilir. Ardından Semiallâhü limen hamiden (Allah hamd edenin hamdini işitir) denilerek doğrulunur ve ayakta iken Rabbena lekel hamd (Allahım Sana hamdolsun) denilir. Sonra Allahu Ekber denilerek secdeye varı­lır; alın, burun ve avuç içleri yere konur, diz­ler bükülür ve orada üç defa Subhâne rabbi­yel a'lâ (Azamet Yüceler Yücesi Allahmdır) denilir. Sonra sağ ayak serbest, parmaklar kıbleye dönük ve topuk dik olmak üzere sol ayağın üzerine oturulur ve bu sırada Allah'tan af dilenir. Ardından tekrar secdeye kapanılır ve birinci secdedeki dua üç kere tekrarlanır. Nihayet ayağa kalkılır. Bütün bu hareket (ayakta durma, eğilme, secde etme) bir rek'atı oluşturur ki bundan daha Önce sık sık bahsetmiştik.

İkinci rek'at Kur'ân'ın ilk suresi olan Fatiha ile başlar, ardından Kur'ân'dan bir bölüm okunur, fakat Sübhâneke duası okunmaz, Sonra rükua varılır, doğrulunur, iki kere sec­de edilir, bunların herbirinde birinci rek'atta anlatılmış olan dualar tekrarlanır. İkinci sec­deden sonra ayağa kalkılmaz, fakat sol ayak üzerine oturulur ve Ettehiyyâtü okunur.

Sabah namazının farzı sadece iki rekat oldu­ğu için, Ettehiyyâtü den sonra bazı dualar okunur ve önce sağa Essellâmü aleyküm ve rahmetullah (Allah'ın selâmı ve rahmeti üze­rinize olsun) denilerek selâm verilir, sonra da aynı söz tekrarlanarak sola selâm verilir. Na­maz bitmiş olur. Fakat namaz iki rek'attan fazla ise, ikinci rek'at sonunda Ettehiyyâtü okunduktan sonra ayağa kalkılır, yine Fatiha okunur, fakat ardından başka ayetler okun­maz, sonra rükua varılır, doğrulunur ve iki kere secde yapılır. Şayet namaz (akşam na­mazında olduğu gibi) üç rek'at ise, üçüncü rek'atın iki secdesinden sonra Ettahiyyatü ve diğer dualar okunur ve iki yana selâm verile­rek bitirilir. Buna karşılık namaz (öğle, ikindi ve yatsıda olduğu gibi) dört rek'at ise, üçün­cü rek'atın iki secdesinden sonra hemen aya­ğa kalkılır, tekrar Fatiha okunur, rükua, sec­deye varılır, sonra oturulup Ettehiyyâtü ve dualar okunur, selâm verilerek tamamlanır. .