> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi  (Okunma Sayısı 776 defa)
23 Ağustos 2012, 13:22:49
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 23 Ağustos 2012, 13:22:49 »



MUSHAFLARIN HAREKE VE TEZYÎN DÖNEMİ

Hz Osman döneminde çoğaltılan mushaflar-da hareke ve noktalama işaretleri yoktu. Bu şekilde yazılmakla da birkaç vecih okunmaya nıusait idi. Çeşitli bölgelerde yaşayan halk kendi fıtrî selikasıyla bunların arasını ayırabi­liyordu. Doğru okuyabilmek için şekil, hare­ke ve noktalama işaretlerine ihtiyaçları yoktu. Ebu Ahmed el-Askerî'nin (ö. 382) de belirtti­ği gibi, halk kırk küsur sene Abdülmelİk'in hilafetine kadar Hz. Osman mushaflarını bu şekilde okumaya devam etti. Ancak Abdül­melİk'in hilafeti döneminde Irak'ta tashîfler (yanılıp yanlış kelime yazma) yaygınlaştı (Vefeyâtu'l-A'yân, c. I, sh. 125).

Burada sözkonusu olan "tashîf', Arap olma­yanlarla karıştıktan sonra halkın bazı Kur'ân kelime ve harflerini yanlış okumaları anla­mındadır. Acemlik, lûgatlarımn safiyetini bozmaya başlamıştı (ed-Dânî, el-Muhkem, sh. 18-19). Hicrî 65 senesinde halîfe Abdül-melik zamanında devlet adamlarından bazısı, mushaflar harekesiz ve noktalamasız kaldığı takdirde bozulmanın Kur'ân nassına kadar uzanmasından endişe duymaya başladı. Böy­lece doğru okumayı sağlayabilecek şekiller üzerinde düşünmeye koyuldular. Bu alanda Ubeydullah b. Ziyad (ö. 67) ve Haccâc b. Yusuf es-Sakafî (ö. 95) akla gelmektedir. İbnu Ziyad'ın İran asıllı bir zâta, kendilerinden €Hf atılmış ikibin kelimeye elif eklemesini emrettiği rivayet edilir. Yazılmasını emrettiği bu kitapta (qalet) yerine &#/harfinden sonra €Hf ilâvesiyle (qâ!et) ve (kânet) yerine kef harfinden sonra elif ilavesiyle {kâanet) ya­zıldı (Kitabu'l-Mesahif s. 117).

Haccâc'a gelince, onun için şöyle denilir: On-bir yerde Kur'ân yazısını ıslâh etti. Onun yaptığı bu ıslâhat ile Kur'ân yazısı en açık ve en kolay okunur yazı oldu. Şayet doğru i,se,. Osman imlâ yönünden yapılacak düzeltmeler İçin şöyle demiştir: "Bu yazıda bîr ta­kım eksiklikler görüyorum. Ama Araplar onu ıslah edecektir" (Kitabu'l-Mesahif, sh. 32). Bu hususta eksiklik ve tashifatm hepsi bu ka­bildendi. Çevre ve zamanın değişmesiyle de­ğişikliğe uğraması kaçınılmaz olan yazı şek­liyle ilgilidir. Kur'ân nassına gelince, o, hiç bir zaman değişikliğe uğramamıştır. Çünkü âlimlerin göğüslerinde mahfuzdu. Her nesil bir önceki nesilden şifahî olarak ve yakın İfa­de eden tevatürle aktarılagelmiştir.

Kur'ân yazısının düzeltilmesi bir defada ta­mamlanmamıştır. Nesil nesil tedricî olarak ıs­lah edilerek düzeltilmiş ve nihayet hicrî üçüncü yüzyılda zirveye ulaşmıştır. Kur'ân'm noktalama işinin sadece Ebu'l-Esved ed-Düelî tarafından yapıldığını söylemek mâkul değildir.

Önceden âlimler, Kur'ân'ı ilk noktalayan kimsenin kim olduğu hususunda ihtilafa düş­müşlerdir. Bu konuda üç kişinin ismi söz ko­nusu edilmektedir: Ebu'l-Esved ed-Düelî, Yahya b. Ya'mer ve Nasr b. Âsim el-Leysî. Bunlardan ilki en meşhurudur.

Ebu'l-Esved ed-Düelî, Hz. Ali b. Ebi Talib'in emriyle Arap diliyle ilgili bir takım kuralları ilk vazeden kişi olarak şöhret bulmuştur. Gö­rünen o ki, Kur'ân'ı noktalaması, Arap diliyle ilgili bu geçmişi zannından kaynaklanmakta­dır. Kaynakların bu konuda nakletmiş olduk­ları bir olay, onun Kur'ân lûgatma olan gay­retinin ne kadar çok olduğuna işaret etmekte­dir. ed-Düelî, birinin "... İnnallâhe beriîun mine'l müşrikine ve râsûluhu..." (9: 3) âyetini okurken râsûluhu kelimesinde lâftı harfini kesre olarak okuduğuna şahit olmuş ve bu hata onu korkutarak "Allah, Rasülün-den berî olmaktan yücedir" demiş ve daha sonra Ziyad'la görüşmek üzere Basraya gide­rek kendisine: "Yapmamı istediğin işe talibim" demiştir. Daha önce Ziyad kendisin­den, insanların Allah'ın kitabını doğru oku­malarını sağlayacak alâmetler koymasını iste­mişti (el-Burhan, c. I, s. 250). Ancak o, bu olayla karşılaşıncaya kadar oiumlu cevabını vermemişti. Ama bu olayla karşılaştıktan sonra kesin kararını verdi. Çalışması netice­sinde feîhaya alâmet olmak üzere harfin üze­rine bir nokta, kesreye, alâmet olarak altına bir nokta ötreye alâmet olarak harfin kısım­ları arasına bir nokta ve sukûne alâmet olarak da iki nokta koydu. Bazı âlimlere göre ise, Ebu'l-Esved, Abdülmelik b. Mervan'ın em­riyle Kur'ân'ı noktalamıştır.

Bu muhtelif rivayetlerden hareketle Ebu'i-Esved'i Kur'ân'ı noktalamaya sevkeden sebep­leri tayin etmemiz zordur. Bu işe girişmesi kendiliğinden mi, yoksa daha önce hiç aklın­dan geçirmediği hâlde, kendisine emredilmesi sonucunda mı icabet etmiştir. Aslında yap­tığı işin kesin mahiyetini bile bilemiyoruz.

Fakat şurası kesin olarak bilinmektedir ki, herkesten önce büyük bir işi omuzlamıştır. Bu konudaki rivayet ve haberlerin ittifak et­tikleri asgarî müşterek budur. Kur'ân'm nok­talanma ve harekelenmesi metodunun sadece kendisi tarafından konulduğu meselesine ge­lince bu mantıkî ve mâkul değildir. Çünkü böyle bir iş, bir ferdin veya fertlerin değil, ancak bir neslin yapabileceği bir süreci ge­rekli kılmaktadır. O halde Kur'ân'ın nokta­lanması ve yazısının tecvidi silsilesinde Ebu'l-Esved'in ilk halkayı teşkil etmesi yeter­lidir.

Bu silsilede diğer bir halka vardır ki bazı âlimler onun ilk halka olduğu görüşündedir­ler. Bunlara göre mushaflan ilk noktalayan kişi Yahya b. Ya'mer'dir. Kur'ân'ın noktalan­ması işinde Yahya'nın da bir payının bulun­duğu muhakkaktır. Fakat ilk kişinin kendisi olduğu hususunda elimizde kesin bir delil yoktur. Olsa olsa Merv şehrindeki mushaflan ilk noktalayandır. Onun bu hususta önceliği bahsi İbni Hallikân tarafından zirveye ulaştı­rılır. Buna göre İbni Sîrîn'in, Yahya b. Ya'mer tarafından noktalanan bir mushafı vardı. Bilindiği gibi İbni Şîrîn H. 110 yılında vefat etmiştir. O halde bu tarihten önce, hare­kelerin yerine geçen şekil ve noktalamaları bulunan tam bir mushaf mevcuttu. Hiç şüphesiz böyle bir iddiayı kabullenmek pek de kolay olmayacaktır.

Nasr b. Âsim el-Leysî'ye gelince, Kur'ân'ın noktalama işinde onun payı, üstadları olan Ebul-Esved ile İbni Ya'mer'in çalışmalarının bir devamı olmaktan öteye geçmez. Daha ön­ce belirttiğimiz gibi Nasr her ikisinden ders almıştır. Ancak Ebu Ahmed el-Askerî, garip rivayetlerinin birinde, Haccac'ın, Kur'ân'ın noktalanması hususunda kâtiblerine hitap edip benzer harflerin birbirlerinden ayırdedil-mesi için harfler üzerine birtakım alâmetler koymalarını isteyince, bu İşte en güçlü teme­lin Nasr b. Âsim olduğunu belirtir. Bu rivayet neredeyse Kur'ân'ı ilk noktalayan kişinin Nasr b. Âsim olduğunu ifade etmektedir. An­cak bu da bu konudaki ihtilafı kesin bir sıh­hatle çözüme kavuşturmaktan uzaktır. Kur'ân'ı ilk noktalayan Ebu'l-Esved yahut İb­ni Ya'mer veya Âsim olduğunu kesin olarak ileri sürmek mümkün değilse de Kur'ân yazı­sının güzelleştirilmesi ve okunuşunun kolay-laştırılmasında hepsinin payının bulunduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Yine hiç şüphesiz Haccac'ın hakkında ne kadar farklı görüş ileri sürülürse sürülsün ve şahsî niyyeti ne olursa olsun, Kur'ân'm noktalanmasına teşviki ve bu konu üzerinde hassasiyetle duruşunu inkâr et­mek mümkün değildir.

Gün geçtikçe Kur'ân yazısının kolaylaştırıl­masına gösterilen ihtimam arttı. Bu kolaylaş­tırma çeşitli şekiller aldı. Noktaları ilk ortaya koyan ve onları Kur'ân'da kullanan Halil el-Ezdî'dir. Noktaların illetlerini izah eden; hemze, şedde, revtn ve işmamı ilk vazeden de odur. Ebu Hatim es-Sicistânî Kur'ân'ın noktalanması ve harekelenmesiyle ilgili kita­bını telif ettiği zaman mushafların yazısı ke­mal derecesine yaklaşmış durumdaydı. Niha­yet hicrî üçüncü yüzyılın sonlarına doğru ya­zı, güzelliğinin zirvesine ulaştı. İnsanlar gü­zel hatları seçmede ve ayırıcı işaretleri ortaya atmada yarışır oldular. Şeddeli harf için pa­rantez gibi bir alâmet koydular. Vasıl elifi için, bir öncesi harfin, meftuh, meksur veya olduğuna bakarak üstüne, altına ve­ya ortasına bir çizgi çizdiler {Menakilu'l-lr-pn,chs. 104).

Kur'ân yazısının güzelleştirilmesinde birçok engelle karşılaşıldı. Hicrî birinci asrın sonla­rına kadar Kur'ân noktaları hususunda âlimler ihtilafa devam etti. Noktalama işinin hoş karşılanmaması ilk zamanlarda, ashabın önde gelenlerinden İbni Mes'ud'un "Kur'ân'ı tecrid edin ve ona birşey karıştırmayın" sözü­nü söylediğinde başladı. Ayrıca Tabiîn ara­sında mushaflara hoş koku sürülmesi, yap­raklarının araşma gül yapraklarının konması­nı bile hoş karşılamayanlar vardı. Tebeitabiîn döneminde İmamı Mâlik (r.a.) bu meselede durumları birbirinden ayırmayı tercih eder. "Âlimlerin Kur'ân'ı öğrendikleri mushafların noktalanmasını mubah, ama ana mushafların noktalanmasını mubah görmezdi." (el-ltkan).

Bununla birlikte muhafazakâr çevreler mus­hafların noktalanmasını hoş karşılamıyordu. Zaman zaman mutedil kimseler ortaya çıkıp noktalama ve işaretleme işini birbirinden ayı­ran ve noktaların, Kur'ân'ın tecrid edilmesine muhalif olmadığı hususunda halkı uyaranlar oluyordu. el-Halîmî şöyle demektedir: "A'şâr, ahmâs (on'a, beş'e bölme) ve sûrelerin isimleriyle âyet sayılarının yazılma­sı 'Kur'ân'ı tecrid edin' sözünden dolayı hoş karşılanmaz. Noktalara gelince onlar caizdir. Çünkü onlardan dolayı Kur'ân'dan olmayan birşey Kur'ân'danmış vehmine sebep değil­dir. Aksine, okumanın ne olduğuna delalet eden işaretlerdir. Bu sebeple onlara muhtaç olanlar için zararları yoktur." (el-ltkan). Kal­dı ki noktalarla işaretler arasındaki bu açık ayırım hicrî beşinci asrın başlarına kadar muhafazakâr çevrelerin noktalamasız ve işaretsiz mushafları okumada ısrar etmelerine engel olmadı. O katı kimselerin gözünde bu alâmetlerin çıkarılması bir bid'atden başka bir Şey değildir. Her bid'at de sapıklıktır ve her sapıklık ateştedir. ed-Dânî'nin de dikkat çek­eği gibi, harekeler yerine bazı noktalamaların kullanılmasına göz yumuyor, ama Kur'ân'ın harekelerle harekelenmesine, şiddetle karşı koyuyorlardı. Oysa çağlarında bunu sakıncalı bulmayanlar pek çoktu.

Bizzat ed-Dânî, mücerred Kur'ân nassı ile bu nassın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi
« Posted on: 23 Nisan 2024, 23:58:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi rüya tabiri,Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi mekke canlı, Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi kabe canlı yayın, Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi Üç boyutlu kuran oku Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi kuran ı kerim, Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi peygamber kıssaları,Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemi ilitam ders soruları, Mushafların Hareke Ve Tezyin Dönemiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes