> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama  (Okunma Sayısı 640 defa)
22 Ağustos 2012, 22:14:28
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ağustos 2012, 22:14:28 »



3- Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklamaları

a- Çok soru sormanın nehyedilmesi: Öğren­me arzusu ile sorulan faydalı sorular olduğu gibi eğlenmek, hafife almak, zorda bırakmak gibi gayelerle sorulan yahut inkâr edası ile yöneltilen veya neticesinde fayda terettüp et­meyen sorular da bulunabilir. Sözkonusu nehiyler bu türden sorular içindir. Ancak nasların zahirine bakarak nehyin kapsamını geniş anlayan ve genişletmek isteyen kimseler de olmuştur. Soru sormanın nehyine dair âyet-i kerîme şudur: "Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sorma­yın. Eğer Kur'ân indirilirken onları sorarsa­nız, size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah bağışlayandır, halimdir. Siz­den önce gelen bir toplum da onları sormuştu da sonra onları tanımaz olmuşlardı." (5: 101-102). Bu âyetin nüzul sebebi olarak muhtelif hadiseler rivayet edilmiştir. Taberî'nin zikret­tiği gibi, "Sebebi, çok soru sorarak Peygam­ber'i bunaltmalarıdır. Babasının kim oldu­ğunu soran, haccın her sene mi olduğunu so­ran ve buna benzer sorular soranlar hakkında nazil olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bu hu­suslarda sahih haberler varid olmuştur." (et-Taberî).

Bu konudaki bir başka âyet meali şöyledir: "Yoksa siz de elçimizden, daha önce Mu­sa'dan istendiği gibi bir takım isteklerde bu­lunmak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfürle değişirse, şüphesiz (o) dümdüz yolu sapıtmış-tır." (2: 108).

Aynı konuda rivayet edilen hadislerde Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Ben sizi kendi halinize bıraktıkça, siz de beni bırakın; size bir şey söylediğimde ise derhal benden öğrenin. Sizden önceki ümmetlerin helakine sebep olan şey, çok soru sormaları olmuştur." (Tirmizî). "...Ben bir şey söylemediğim müddetçe, siz de sükût edin (sormayın). Zira sizden önceki milletleri çok sormaları ve pey­gamberlerine karşı olan ihtilafları mahvet­miştir." (Nesei, Tirmizî, Müsned-i Ahmed, Müstedrek, Buharî, Müslim).

Enes b. Mâlik, "Rasûlullah'a bir şey hakkın­da soru sormaktan nehyolunmuştuk. Bundan dolayı çöl ahalisinden akıllı bir kimsenin gel­mesi, Peygambere sual sorup bizlerin de onu dinlememiz hoşumuza giderdi" demektedir (Müslim). Ziyarete gelen yabancıların soru sormak hususunda mazur tutulması dolayı­sıyla ashab da onlara verilen cevaptan istifa­de ediyorlardı.

İbni Abbas da ashabın soru sorma hakkındaki tutumlarını şu sözleriyle ifade etmektedir: "Rasûlullah'in ashabından daha hayırlı olan hiç kimse görmedim. Rasûlullah arala­rından ayrıldığında, ondan sadece on üç me­sele sormuş bulunuyorlardı. O meselelerin hepsi de Kur'ân'da mevcuttur: 'Sana haram olan o ayı, ondaki.muharebeyi sorarlar...' (2: 217) 'Sana kadınların ay halini sorarlar...' (2: 222) gibi. Onlar sadece kendilerine fayda­sı olan şeyleri sorarlardı." (Dârimî).

Soru sormanın nehyedilmesine şöyle bir izah getirilmektedir: Bu nehîy, ihtiyaç duyulma­yan, abes olarak ve tekellüfe girerek soru so­ran hakkındadır; yoksa zaruret ve ihtiyaç ha­linde soran için değildir. Mesela, îsrailoğulia-rının "bakara" hakkındaki sualleri abesle işti­gal türündendir. Ancak bir hükmün açıklan­masını İsteyen ve ilmî bir istifade İçin soran kimse, bu tehdidin kapsamına dahil değildir.

b- Müslümanlar tarafından sorulan sorular: I. Müphemin tayinine dair sorular: Kur'ân-ı Kerîm'de bazı hususlar müphem bırakılmış, kasden tayin edilmemiştir. Tayin etmemek şu gayelere matuftur: Başka yerde açıklandığından ihtiyaç olmaması, şöhreti sebebiyle bilin­mesi, setredilmesinin istenmesi, tayininde zikre değer bir fayda bulunmaması, hükmün genel olduğuna tenbih etme gayesi, ismi zik­retme yerine mükemmel bir tavsifle tazim et­me veya eksik tavsifle tahkir etme gayesiyle-dir (el-Itkan). Bazı Müslümanlar Kur'ân'daki bazı müphemleri sormuş, Rasûlullah da onla­rı tayin etmiştir. Buna misâl olarak, birisinin Hz. Peygamber'den Sebe' hakkında (34: 15) "Ey Allah'ın Rasûlü! Sebebi nedir, erkek mi, kadın mı yoksa bir yerin adı mıdır?" sorusu­na Rasûlullah'ın "Bir adamın adıdır, onun on evladı oldu. Onlardan altısı Yemen'e, dördü de Şam'a yerleşti. Yemen'dekileri Mezcih, Kinde, Ezd, Eş'ariyyûn, Enmâr ve Him-yer'dir, hepsi de Araptır. Şam'dakiler ise Lahm, Cüzam, Âmile ve Gassan'dır." şeklin­deki cevabıdır. (Müsned-i Ahmed, Tirmizî). Bir başka misâl de Hz. Ali'den: "Rasûlul-lah'dan hacc-ı ekber gününü sordum, o da 'Kurban bayramı günüdür' dedi." (Tirmizî, Ebu Davûd).

II. Mücmel âyetler hakkındaki sorular: Müc­mel, kısa ve az sözle anlatılmış, neye delâlet ettiği açık olmayan, maksadın kesin olarak anlaşılması için açıklanması gereken söze de­nir. Bu konudaki misâlimiz: Haccın farziyetine dair "...Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde hakkıdır..." (3: 97) âyetindeki "yol"un mânası sorulmuş, Rasûlullah "azık ile binek" olduğunu bildirmiştir (Tirmizî, İbni Mâce).

Bîr başka misâl olarak: Mahmûd b. er-Rebi diyor ki: elhâkümü't-tekâsür nazil olunca Rasûlullah sureyi bize okudu, "Sonra o gün size verilen nimetlerden elbette sorulacaksı­nız" (102: 8) âyetine gelince, yanındakiler: "Hangi nimetlerden sorulacağız.ki, ola ola bir suyumuz, bir de hurmamız var, kılıçlarımız boynumuzda asılı (her an savaş içindeyiz), düşmanımız ise karşıda, daha neden sorula­cak bize?" deyince buyurdu ki: "Bu nimetler ileride olacaktır" (Tirmizî, İbni Mâce). Gönül ferahlığının, sıhhat ve emniyetin, karın do­yurma, soğuk su, gölge, güzel ve normal ya-ratılışm, uyku lezzetinin, insanı örtecek esva­bın, başını sokacak evin sorulacak nimetler cümlesinden olduğuna dair rivayetler vardır.

III.  Lûgavî sorular: Bazı Müslümanlara garib gelen kelimelerin Rasûlullah'e sorulduğu­na da rastlamaktayız: Hz. Aişe'nin sorusu Üzerine Rasûlullah (22: 78) âyetindeki "harec" kelimesini "darlık" olarak tefsir et­miştir.   (Müstedrek).   Bir  rivayete   göre Rasûlullah'a teşbihin yani subhânallahi sözünün mânası sorulmuş, o da "Allah'ı kö­tülüklerden tenzih etmektir" cevabını vermiş­tir (Taberi).

IV. Ayetten kastedilenin belirlenmesi için so­rulan sorular: Ubâde b. Sâmit'ten rivayete göre o, Peygamber'e şöyle bir soru sor­muştu: Ya Rasûlullah, Allah Teâlâ'nın "Dün­ya hayatında da ahirette de onlara müjde var­dır" (10 :64) kavli hakkında ne dersiniz (bu müjde nedir?). Rasûlullah şöyle buyurdu: "Ümmetimden hiç kimsenin senden önce sor­madığı -veya senden önce hiç kimsenin sor­madığı- bir şey sordun; âyetteki buşrâ (müj­de), sâlih kişinin gördüğü veya ona gösterilen sâdık rüyadır." (Müsned-i Ahmed, Tirmizî, İbni Mâce).

V.  Mânasını bildikleri ismin sıfatlarını sor­maları: Nûr sûresinin "Ey iman edenler, ken­di evlerinizden başka evlere, izin alıp (isti­nas) halkına selam vermeden girmeyin. Her­halde bunun, sizin için daha iyi olduğunu dü­şünüp anlarsınız." (24: 27) âyetinde geçen is­tinas kelimesi ile ilgili sorulması üzerine Rasûlullah: "Adamın subhanallah, elham­dülillah, Allahu ekber (gibi bir şey) söyle­mek, öksürmek suretiyle hâne halkına geldi­ğini bildirmesidir" şeklinde açıklamıştır.

Bu soru bahsine bir başka misâl de İbnİ Abbas'ın bir rivayetinde vardır: "İyi bil ki, Al­lah'ın velilerine (sevdiklerine) korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır." (10: 62) âyetinde geçen "Allah'ın velileri"nin vasfı istenmiş, Rasûlullah: "O kimselerdir ki, gö­rüldüklerinde Allah Teâlâ hatırlanır" buyur­muştur.

VI. Bilinmeyen, gizli şeylere dair sorular: Rasûlullah'dan "...Rabbinin seni güzel bir makama ulaştırması umulur." (17: 79) âyetindeki makam sorulmuştu. Onun "şefaat" makamı olduğunu söyledi (Tirmizi).

c- Ehl-i kitabın soruları: Müminler Allah'ın kitabını anlamak ve üzerlerine terettüp eden amellerin keyfiyetini Öğrenmek için sorarken, diğer taraftan müşrikler, Hıristiyanlar ve bil­hassa Yahudiler bazen alaya almak ve imti­han etmek, bazen Müslümanları şaşırtmak üzere veya Hz. Peygamber'i zor durumda bı­rakmak zan ve emeliyle bir takım sorular so­rarlardı. Bu sorular konu itibariyle, Kur'ân'da çelişki arama, kâinat, ilk yaratılış, geçmiş ümmetlerin ve peygamberlerin ahvali gibi meselelere dönüktür. Şekil itibariyle bu soru­lar çoğunlukla bir heyet tarafından düzenli bir tarzda yöneltilirdi.

1- Yahudilerle ilgili sorular: Yahudilerin Peygamberimize sormaları: Ya­hudiler gelerek Rasûlullah'e dediler ki: "Senden beş şey soracağız. Bunların cevabını verirsen hak peygamber olduğunu anlayaca­ğız." Sonra İsrail'in kendine haram kıldığı şeyi (3: 93), peygamberin alâmetini, ra'di ve sesini (13: 13), çocuğun erkek veya kız olma­sının sebebini ve semanın haberini kendisine kimin getirdiğini (2: 97) sordular. Rasûlullah bunların cevaplarını vererek ilgili ayetleri açıklamıştır. Uzunca olan bu hadiste, rivayete göre Rasûlullah birinci soruya "deve eti", ikincisine "gözleri uyur, kalbi uyumaz", üçüncüsüne "buluta müvekkel melektir", dör­düncüsüne "İkisinin suyu birleşir, erkeğinki galip gelirse çocuk erkek, kadmmki galip ge­lirse kız olur", beşincisine "Cibril" diye ce­vap vermiştir. Yahudiler de tasdik etmişlerse de Cibril hakkında "O bizim düşmammızdır, savaş ve azap indirir, Mikail deseydiniz tâbi olurduk" demişlerdir. (Nesei, Tirmizî).

Rasûlullah'in Yahudilere sorması: Yahu­diler birçok meseleyi Hz. Peygambere sor­dukları gibi bazen Rasûlullah'in de onlara soru sorduğuna ve bu sorunun herhangi bir âyetin tefsirine vesile olduğuna şahit oluyo­ruz.

Zeyde diyor ki: Rasûlullah Yahudilere haber gönderdi ve dedi ki: "Onlara niçin haber gön­derdiğimi biliyor musunuz?" Dediler: Allah ve Rasulü bilir. Buyurdu: "Ben onlara Al­lah'ın 'O gün ki yer başka bir yere tebdil olu­nacaktır...' (14: 48) sözü hakkında sormak için haber gönderdim. O gün yer gümüş gibi beyaz olacaktır." Yahudiler gelince onlara sordu. Cevaben dediler: "Beyaz, has undan yapılmış ekmek gibi beyaz olacak...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama
« Posted on: 24 Nisan 2024, 04:22:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama rüya tabiri,Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama mekke canlı, Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama kabe canlı yayın, Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama Üç boyutlu kuran oku Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama kuran ı kerim, Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama peygamber kıssaları,Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklama ilitam ders soruları, Muhtelif Şahısların Sormaları Üzerine Açıklamaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes