Konu Başlığı: Muhatabın Dikkatini Celbetmek Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Haziran 2012, 12:52:06 Muhatabın Dikkatini Celbetmek Dinleyenlerin dikkatleri ve düşünceleri bazı şeylere gerçekten celbedilip çekilirse sabırla ve iştiyakle dinleyecekleri çok açıktır. Bu sebepten dolayı konuşmacının ders veya konuşma başlamadan önce dinleyicilerin dikkatini kendine çevirmesi şarttır. Kur'an, insanlann dikkatini Mesajına celbetmek için çok yeni ve hususi yollar benimsemiştir. a- Merak Uyandırmak: Kur'an-ı Kerim, da-vetçiye bütünüyle dikkat edilmesi için insanlar arasında merak uyandırmak üzere çeşitli usuller belirtmiştir. Kısa, fakat alışılmadık ve şaşırtıcı kelimeler ve deyimler kullanılır: "Karia! (Başlara) çarpan, (yürekleri hoplatan) hâdise; nedir o çarpan hâdise? O çarpan hadisenin ne olduğunu, sen nereden bileceksin?"(101:İ-3). Ve:"(Tekasür) Çoklukla övünmek sizi (o derece) oyaladı ki, kabirleri (dahi) ziyaret ettiniz (oradakileri sayacak kadar oldunuz)."(102:1-2)- b- İnsanların Şüphelerini İzale etme: Bazen insanlar Kur'an'm kendine has lisanıyla (icaz) cevapladığı değişen tabiat ve muhteviyatta sorular sormuşlardı: "Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar? O büyük haberden mi? Ki onlar ondan ayrılığa düşmektedirler. Hayır (dedikleri gibi değil, gerçeği) yakında bilecekler. Yine hayır (dedikleri gibi değil, gerçeği) yakında bi-lecekler."(78:l-5) Ve şu ifadeler de Kur'an'da yer almaktadır: "Birisi, inkarcılara gelecek, savunulması imkânsız azabı soruyor."(70:l-2) Zârıyât suresinde ise şu ayeti okumaktayız: "Ceza günü ne zaman?' dîye sorarlar."(51:12) ve A'râf suresinde şu ayet yer almaktadır: "Sana (kıyamet) saat(in)den soruyorlar; Gelip çatması ne zaman (olacak) diye..."(7:187). Mâide suresinde de şöyle denmektedir: "Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar..."(5:4). Bu hitab tarzı Kur'an'da pek çok defa kıllanıl-mıştır. c- İnsanları, Allah'ın Yarattıklarını Özlemeye Davet: Kur'an öğüt vermek içininsan-ların dikkatini çekmek istediğinde O'nun varlığının göz alıcı ve açık delillerine şu tekilde işaret etmektedir. Bazen şöyle başlar: "Girmezler mi, gökleri ve yeri yarataı Allah'ın..."( 17:99) Nemi suresinde şu ayeivardır: "Geceyi, istirahat etmeleri için yaratığımızı görmediler mi?"(27;86). Ve Şuara suresinde şunları okumaktayız: "Yeryüzüne baknazlar mı?..."(26:7). Yasin suresinde de şöyk denilmektedir: ''Kendilerinden önce nice nesiler yarattığımızı görmezler mi?"(36:31). d- Kötü Akibetin Korkunç Habereriyle Uyarmak: Kâfirler kötü akıbetleri hodanda uyarılırken Kur'an onlara şu tarzda bir hitabet kullanır: "Onları Rahibinin huzurunda dudurulmuş iken bir görsen..."(6:30). Enfal sıresınae de şu ifade yer alır: "Görseydin o inkâr edenleri..."(8:50). Ve yine Sebe' suresinde şunları okuyoruz: " Sen o zalimleri, Rab'leriniı huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atalarken bir görsen..."(34:31). e- Uyarı (İnzar) Metodu: Kur'an, manian günahlarının kötü neticeleri hakkında uyırırken şu usulü kullanır: "Güneş durulduğu zaman, yıldızlar kararıp döküldüğü zaman, dağlar yürütüldüğü zaman."(81:1-3) Bir sonrad surede şu ayetler yer alır: "Gök yarıldığı :aman, yıldızlar (etrafa) saçıldığı zaman, denizer kaynaştığı zaman, kabirlerin içi dışına geırildiği zaman."(82:1-4). Zelzele suresinde ise ,ıer alan ifade şudur: "Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı. "(99:1). f- Kısaltmalar Kullanma: Kur'an'da lisanlara bütün kelimeler kullanmak yerine kısütmalar kullanmak gibi yeni ve alışılmadık ütaplar vardır: "Elif lâm mim. İşte o Kitâb; kerdisinde hiç şüphe yoktur; muttakiler için yol gtsterici-dir."(2:l-2). Yunus suresi başlangıcı şöyledir: "Elif lâm râ. İşte bunlar, hikmetli Kitâb'ın ayetleridir."(10:l). Meryem suresi dî şöyle başlar: "Kâf hâ yâ ayn sâd. Bu, Rabb'iım, kulu Zekeriyyâ'ya rahmetini anıştır."(10:l-2). Ve Tâhâ suresinin girişinde de şu ifadelere rastlıyoruz: "Tâ, Hâ. (Ey Muhammedi), biz bu Kur'an'ı sana güçlük çekesin diye indirmedik."(20:1-2). g- Tarihi Olayları Hatırlatmak: Kuranı Kerim insanlara Allah'ın nimetlerini ve rahmetini göstermek veya sadece öğüt vermek amacıyla önemli tarihi hadiseleri hatırlatmak istediğinde şu ifade tarzını kullanmaktadır: "İbrahim'in şöyle dediğini hatırla..."(14:35). "İbrahim'in şöyle dua ettiğini hatırla; 'Rabbim..."(2:126). Bakara suresinde ki bir başka ayette de şu İfadeler vardır: "Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla:..."(20:80). h- İnsan Topluluklarına Sesleniş: Kur'an, insanlara doğrudan onların tarihi isimlerini kullanarak seslenir. Mesela, Bakara süresindeki hitab şekli: "Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın..."(2:40). Tâhâ suresinde de aynı hitab vardır: "Ey İsrailoğulları! Biz sizi düşmanınızdan kurtardık..."(20:80). I- Mü'minlere Hitab: Yine onlara da isimleriyle seslenir: "Ey inananlar! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin..."(5:51). Tevbe suresinde sesleniş de aynıdır: "Ey inananlar! Babalarınızı, kardeşlerinizi -eğer imana karşı küfrü seviyorlarsa- dostlar edinmeyin..."(9:23). j- Peygambere Hitab: Bazen insanlara İletmek istediği mesajı doğrudan Peygamber'e söyleyerek onun bildirmesini İstemiştir: "De ki; O Allah birdir."(l 12:1). "De ki; Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam.' (109: 1-2). k- Soruları Cevaplama: Bir soruya cevap olarak belli durumlarda Kur'an şu ifade tarzını kullanmıştır: "Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarım soruyorlar. De ki; 'Verdiğiniz hayır (mal), ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmış(Iar) içindir..."(2:215). "Sana haram ayından, onda savaştan soruyorlar. De ki; Onda savaş, büyük bir günahtır..."(2:217). Ve yine aynı surede şu ifadeleri okuyoruz: "Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki; 'O ikisinde büyük günah vardır...."(2:219). Bazen de soruları cevaplarken şu tarzı kullanmaktadır: "De ki: 'Ey Kitab ehli, Allah yaptıklarınızı görüp dururken neden Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz?"(3:98). Aynı surede yer alan bir başka ifade: "De ki: 'Ey Kitâb ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin. Bir başka durumda da soru sorana verilen cevap şu şekilde olmaktadır: "De ki: 'Size (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayacak olanları söyleyeyim mi?"(18:103). "Ey inananlar! Size, sizi acı azabdan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?"(61:10). Rahman Suresinin Hususi Tarzı: Bu sure dinleyicinin gönlüne nüfuz etmede kendine has bir tarza sahiptir. Ayetleri birbiri ardınca Rah-man'in nimetlerini, kudretini, mucizelerini, kainatı ve onun büyüklüğünü sayınca, sonra tekrar sayınca okuyanda ve dinleyende hususi bir etki bırakıyor. Kısaca, Kur'an'ın çok yönlü, değişimli ve sayısız ifade tarzı kendine hastır. Bu tarz bütün insanlık tarihinde eşsizdir. Her fert ile tek tek ve onun anlayış ve zekâ kapasitesi, bilgi ve inanç seviyesine göre konuşmakta; ferdin meselelerini ferde sunmakta ve yine aynı düzeyde çözüm getirmektedir. Bu sebeple benimsenebilecek çeşitli öğretim metodları konusunda kıymetli dersler vermektedir. Yeni metodların dinleyicilerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi konusunda da fikir vermektedir. Kur'an'da bu konuda rehberlik ve malzeme bolluğu vardır; bakanlar, arayanlar, araştıranlar hedeflerine gidecek yolu gösterecek olan ışığı görmenin zor olmadığını farkedeceklerdir. |