> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Metod
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Metod  (Okunma Sayısı 679 defa)
03 Haziran 2012, 16:53:42
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 03 Haziran 2012, 16:53:42 »



Metod


İslâm Devletİ'nİn en yüksek vazifelerinde bu­lunacak bu kimselerin seçiminde en iyi yol hangisidir? Seçmek gerçekten zor bir görev­dir, ancak seçmenler olarak sorumluluklarım anlayacak kapasitedeki kişilere emanet edi­lebilir. Açıktır ki bu kadar Önemli bir görev modern zamanların demagogları tarafından kolayca yanlış, yönlendirilebilen cahil kimse­lere emanet edilmez. Seçiciler her adayın se­çileceği göreve uygunluğunu bir müslüman olarak değerlendirebilecek yetenek ve bilgi­ye sahip olmalıdırlar. Yoksa, bunlarsız tüm prosedürsaçma hale gelecek, devlet cahil ve kötü kişilerin ellerine düşebilecektir. Rasu­lullah'ın şu sözlerinde olduğu gibi "Ca­hil kişinin cehaleti, günahkârın haddi aşma­sından daha zararlıdır."

Kişileri yüksek görevlere seçme işlemi ehil ol­mayan kişilere verilmesi hem devlet, hem de halk için tehlike ile sonuçlanır. Bu yüzden Rasulullah, bilginin elde edilmesini her mümin erkek ve mümin kadın için farz kıl­mıştır. Rasul bilginin herhangi bir türü­nü belirtmedi, yalnızca bilginin önemini vur­guladı. Böylece davranış bilgisini öğrenmek kadın ve erkek tüm müslümanların vazifesi­dir. Kendilerine tevdî edilen vazifeler ve ak-tiviteler hakkında daha fazla bilgi ve ma­lumat edinmeliler, öğrenmeliler. Üzerlerin­de farklı sorumlulukların bulunması nede­ni ile seçiciler, bu üst düzey makamların ve bu makamlardan beklenen hareket türü hak­kında bilgi edinmeleri mecburidir. (Taberi-den naklen Ebu'I-Alâ Mevdudî, 'The Isla-mic Law and Constitution' sh. 223, 224).Bil-ginin yerini tutacak bir şey de yoktur. Kur­an ısrarla belirtir ki; " '... De ki: "Hiç bi­lenlerle bilmeyenler bir olur mu?' 'Hiç şüp­hesiz, doğrusu ancak aklı" selim sahipleri öğüt alıp düşünmektedir' " (39: 9). Bu ayetle iki tür insan karşılaştırılmaktadır. Sıradan yaşantılarında Allah'ın emirlerine itaat etme­yen, fakat zorlukla karşılaştıkları zaman Al­lah'a yönelenler; normal yaşantılarında Al­lah'ın emirlerine itaat 6den ve O*nun yolu­nu izleyen diğerleri. İlk grup insanlar 'cahil" olarak isimlendirilmektedir, batılı tipte üni­versitelerden derece alsa bile. İkinci tipteki insanlar öğrenen 'bilgili* kişiler olarak isim­lendirilmektedir, hatta bir üniversiteye devam etmeseler, diploma almasalar bile. Çünkü asıl bilgi hakkın, gerçeğin ve insanın nihaî başarısı ve muvaffakiyeti için esas olan bu bilgilerin ışığında gerekli davranışların bilin­mesidir. Yukarıdaki ayet bu iki tip insanın hiçbir zaman eşit olmayacağı hususunu da ifade eder (Mevdudî, a.g.e.).

Bu nokta, diğer bir surede şu sözlerle daha fazla vurgulanmıştır: "Kör olanla (basiret­le) gören bir değildir. Karanlıklarla aydınlık­lar da (bir olmaz)." (35: 19-20). Bu ayetler yine insanların bu iki tipini karşılaştırıp, eşit olmayacaklarını anlatır. Gerçeği hiç önem-semeyip, kendi hayat yolunu körce takip edenler ve Allah'ın izhar ettiği gerçeği net bir şekilde görüp, hayatını O'nun elçisinin öğ­retisine uygun olarak yönlendirenler vardır. Bu iki grup insan benzer olamazlar; ne me­selelere yaklaşımında.ne de kaçınılmaz son­larında. Burada körlük cehaletle, görme ise bilgiyle kıyaslanmıştır. Kur'an sık sık nur ve karanlık kelimelerini sırasıyla bilgi ve ceha­let manalarında zikreder. "Gerçekten size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. Allah, rızasını arayanları, peşinde gidenleri bununla esenlik (kurtuluş) yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlı­ğa çıkarıp dosdoğru bir yola iletir!' (5: 15-16).

Rasulullah da şu sözleriyle bu bilginin önemini açıklamıştır: '*Ey insanlar, Rabbinizden ilim isteyiniz, bir diğerinizi aklınızı kullanmakla öğütleyiniz. Nelerle emrolunduğunuzu, nelerden nehyolunduğunuzu öğre­niniz. Biliniz ki Öğrenmenizde size derece verecek akhnizdır ve biliniz ki akıllı kişi Allah'a itaat edendir; yüzü çirkin, vücudu bodur, de­recesi düşük, görüntüsü pejmürde olsa bile. Cahil kişi Allah'a isyan edendir; görüntüsü güzel, vücudu uzun, tavırları güzel, konuş­ması akıcı olsa bile." Diğer bir sözü de şöy­ledir: "Aklı olgunlaşmadıkça insanın güzel ahlâkı kemâle ermez, aklı olgunlaşınca da Allah'a itaat eder, O'nun düşmanı şeytana isyan eder." (Gazali, a.g.e.). Zikredilen ayet ve hadisler açıkça ortaya koymaktadır ki Al­lah'a itaat etmekte ve O'nun hayat nizamını uygulamakta kullanılmadıkça akıl ve bilgi yalnız başlarına bîr öneme haiz değildirler. Allah'ı Allah'ın istediği gibi bilmeksizin çok küçük bir faydalanmadır. Bu yüzden, kişi­leri üst kademe .görevlerine seçecek insanla­rın sadece akıl sahibi olmaları yeterli değil­dir. İslâm'ın temel prensiplerini teori ve pra­tikte açık ve sahih bir şekilde anlamış da ol­malıdır; bu iki nitelikle donanmadıkça gö­revlerini uygun şekliyle yerine getirmeye muktedir olamazlar. Bu sebepten dolayıdır ki batı tipi seçim sistemini adapte etmek ve doğru şekliyle yerine getiremiyecek bu insan­lara seçme selâhİyeti vermek bütünüyle yan­lışa düşürecektir.

Kişiyi eğitecek, ilk olarak kendi kendine ka­rar verecek akı! ve yetenek; ikincisi kendisin­den ya da düşmanlarından kaynaklanması­na bakmaksızın Hakk'ı bilecek bunu her ka­yıt altında destekleyecek karakter ve dürüst­lük; üçüncüsü hakiki bir müslüman olarak sorumluluklarının bilgi ve şuur; dördüncü '"olarak da adaylar hakkında yeterli bilgi se­viyesine ulaştırmak fevkalâde gereklidir (Mişkât).

Devletin başkanlığı ve şûra heyeti için aday gösterilenler bu nitelikler, özellikle bilgi, sağ­lam karakter ve dürüstlük hususlarına faz­laca sahip olmalılar. Bunun yanısıra, insan­lar tarafından iyice tanınmalı, onların güven­lerine mazhar olmalıdırlar. Rasulullah 'ın uygulamaları açıkça göstermektedir ki, ülke meselelerinde sadece halkın güven ve sevgi­sine mazhar olan, İslâm davasına hizmet eden, büyük muhakeme yeteneğini barındı­ran bilgili kimselerle müşaverede bulunul­muş, hiçbir zaman karar verme yeteneğine ya da muhakemesine sahip olmayan sıradan insanlara danışılmamıştır. Kur'an insanlara önemli ülke meselelerini kendi ellerine alma­malarını, bunları Rasulullah 'a ya da bil­gili ve anlayışlı kimselere havale etmelerini öğütlemektedir; "Onlara güven ya da kor­kuyla ilgili bir haber gelse onu yaygınlaştırıverirler. Oysa onu Peygambere ve onlardan olan emir sahiplerine götürselerdı (götürmüş olsalardı), onlardan 'sonuç çıkarabilenler' onun ne olduğunu bilirlerdi!' (4: 83). İlk dört halife kendi istişarelerinde Rasulullah 'ın bu tavrını aynen izlemişler ve kendi müşa­vere heyetine çok dürüst, bilgili ve hikmet sa­hibi insanlar atamışlardır. Bu seçimlerinde çok titiz olup heyette her zaman halkın gü­venine sahip takva sahibi kişileri toplamış­lardır.

Prensip olarak herhangi bir yönetim formu­na ya da bunun seçiliş prosedürüne İslâm-dabir karşı çıkış yoktur, yeter ki İslâm'ın yö­netimden beklediği gayeler ve hedefleri ye­terince etkin gerçekleştirilsin. Bununla bir­likte geçmiş tarih ve günümüz seçmenlerle ve adaylarla ilgili yukarıda zikredilen pren­sipler istişare prosedüründe yerine getirilme­dikçe ideolojik İslâm devletinin gaye ve he­deflerinin gerçekleştirilemiyeceği gerçeğinin yalanlanmaz şahitliğini taşımaktadır. Bu hu­susta herhangi bir dikkatsizlik ya da yumu­şaklık İslâm ideolojisine ve devletine büyük zararlar verebilir. Dahası, kendi adına her­hangi bir görev ya da makam araması kişi­nin kendisi için olumsuz nitelik oluşturmak­tadır, çünkü Rasulullah, Ebu Musa'nın bir görev için isteğini cevaplarken şöyle de­miştir; "Allah'a yemin ederim ki bu göreve, bizden talep eden ya da arzu duyan birini getirmiyeceğim." Diğer bir rivayette; "Post pe­şinde koşan kişi nezdimizde en güvenilmez kişidir." Ebu Zerr Rasulullah'tan kendi­sini yönetici yapmasını istediğinde, Rasulul­lah şunu söylemiştir: "Ebu Zerr, sen za­yıfsın; o bir emanettir ki kıyamet günü rüsvay ve pişmanlıktır.Yalnız o emaneti ehil olup alan ve hakkıyla başaran müstesna." (Miş-kât). Kendileri için herhangi bir sorumluluk makamını istemeyen ve bu tür bir ağır so­rumluluk yüklendiğinde vazifelerinin tama­mıyla farkında bulunan, bunlar; dürüstlük­le, yeteneklerinin en iyi şekliyle toplumun menfaatine yapan ve yalnızca Allah'ın rıza­sını arayan kişileri bulmak ne kadar zordur.

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Metod
« Posted on: 24 Nisan 2024, 03:17:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Metod rüya tabiri,Metod mekke canlı, Metod kabe canlı yayın, Metod Üç boyutlu kuran oku Metod kuran ı kerim, Metod peygamber kıssaları,Metod ilitam ders soruları, Metodönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes