Konu Başlığı: Meşru Ticaretin Prensipleri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Haziran 2012, 18:25:22 Meşru Ticaretin Prensipleri Peygamber ticarî işlerinde her zaman dürüsttü ve ashabına da aynı şekilde davranışı tavsiye etmişti. Medine'de devletin başına geçince ticarî sahadaki bütün sahtekârlık, faiz, şüphe, belirsizlik, haksız kazanç, sömürü, karaborsa gibi unsurları çıkanp atmıştır. Ağırlık ve uzunluk ölçülerini standartlara bağlayarak insanların, güvenilirliği şüpheli ağırlık ve uzunluk birimlerini kullanmasını yasaklamıştır. En Hayırlı Kazanç: Peygamber çocukluğundan başlayarak dürüst bir şekilde çok çalışmakla hayatını kazanmış, güzel ve nezih bir hayatın temel esaslarını koymuştur. Hiçbir kimse kendi elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlısını yememiştir. Allah'ın Peygamberi Davud da elleriyle kazandığını yerdi ."(Buharı). Hz.Aişe'den rivayetle Peygamber:"En güzel şeyler kendi kazancınızdan geldiği gibi çocuklarınız da bundan gelir." buyurmuştur. (Tirmizi, Nesei ve İbni Mace). En güzel kazancın ne olduğu sorulduğunda; "Helal yoldan olan ve kişinin kendi eliyle kazandığıdır" buyurmuştur.(Ahmed). "Farz olan bir çok vazife gibi, helal yoldan maişetini temin etmek de farzdır."(Beyhaki). Peygamber şöyle buyurmuştur: "Helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında çok kimselerin bilmediği şüpheli şeyler de vardır. Bir kimse bu şüpheli şeylerden korunursa dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli iş yapanlar harama düşerler. Korunun kenarında hayvanlarını otlatan kimse gibi ki, koruya dalması pek mümkündür. Dikkat ediniz; her hükümdarın bîr korusu vardır. Allah'ın korusu da haram kıldığı şeylerdir. Şunu da biliniz ki, vücutta bir et parçası vardır: o düzgün olursa bütün vücut düzgün olur, eğer o bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Biliniz ki, bu et parçası kalptir."(Buhari, Müslim). "Şüpheli şeyleri terk edin, şüphe vermeyenlere dönün. Doğruluk huzurdur, yanlışlık endişedir."(Ahmed, Tirmizi, Nesai ve Dârimi). Yasaklanan İşler: Peygamber helal olmayan birçok işi bizzat kendileri haram olduğu için, bazılarını da içinde haram unsurlar taşıdığı İçin yasaklamıştır. Önce alış-verişi yasak olan şeyleri, sonra da haram olan işleri ele alalım. Haram Şeyler: Kur'an'da yasaklanan şeylerin kullanımı haram olduğu gibi ticareti de haram kılınmıştır. Kur'an müslümanlara domuz etini, kan şarap (içki) ve ölü hayvan etini haram kılmıştır. "Allah size leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur kalırsa, (başkasına) saldırmadan ve sınırı aşmadan (bunlardan) yemesinde bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."(2:173,5:3). Peygamber bütün haram şeylerin ticaretini yasaklamıştır. Câbir b.Abdullah'dan rivayet edildiğine göre kendisi Peygamber'i Fetih yılı Mekke'de; "Hiç şüphe yok ki, Allah ve ra-sulü şarabı, İaşeyi, domuzu ve putları satmayı haram kılmıştır." derken işitmiştir. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın rasulü! Ölü hayvanların İç yağlarından haber ver, çünkü onlarla gemiler boyanır, deriler yağlanır, halk onlardan kandil yakar." denilmiş. Peygamber: "Hayır, o satış haramdır?" buyurmuş. Sonra Rasululah şunları söylediler: "Allah yahudilerin belasını versin! Allah kendilerine ölü hayvanların iç yağlarını haram kılınca onu erittiler, sonra sattılar da parasını yediler." Ebu Mes'ud-ı Ensari'den rivayetle Rasulullah"köpeğin kıymetinden, fahişenin mehrinden (zina mukabili aldığı para) ve kâhinin gelirinden" nehiy buyurmuş tur. (Müslim). Buradaki nehy, haramlık bildirir. Falcıya verilen hediye de murdardır.(Buhari). Buhari'de zikredilen bir hadisinde Peygamber kan için para ödemeyi yasak kıldı., faizi alana ve ödeyene, dövme yaptırana ve yapana, tasvir (heykel) yapana lanet etti. "Kediler için para ödemeyi de yasakladı."(Müslim). Tirmizi ile İbni Mace'nin. Enes'ten rivayet ettikleri bir hadiste Peygamber: "Şarabı yapana, yaptırana, içene, taşıyana, taşıtana, içirene, satana, parasını yiyene ve satın alana lanet etmiştir." Ve yine "Şarkıcı kızları almayın, satmayın, öğretmeyin, onlara ödenen para haramdır." buyurmuştur. (Tirmizi, Ahmed ve İbni Mace). "İnsanlar arasında gerçeği boş sözlerle değişenler vardır...".(31:6) ayeti de benzer sebeplerden dolayı nazil olmuştur. Peygamber bu konularda çok titizdi ve ashabından da haramdan kaçınmalarını isterdi. "Hiç kimse haram işlememek için haram olmayandan da kaçınmadıkça takvaya erişemez. "(Tirmizi, İbni Mace). Câbir'den rivayetle Peygamber haramdan neş'et eden vücut Cennet'e giremez, haramdan neş'et eden bütün vücutlar cehennem'e daha layıktır" buyurmuştur. (Ah-med, Darimi ve Beyhaki). Hasan b.Ali'den rivayetle Peygamber: "Şüphe vereni bırakın, şüphe vermeyenlere dönün. Hakikat huzurdur, yanlışlık endişedir." buyurmuştur.(Ahmed, Tirmizi, Nesai ve Darimi birinci kısmı atlamışlardır). Alış-Verişte İyi Muamele: Peygamber ticaret yaptığı insanlara karşı çok nazikti ve ashabın da öyle davranmasını isterdi. Câbir'den rivayetle Peygamber"Allah'ın rahmeti satarken, a -lirken ve iddia eaeiKeu yumuşak olandır" buyurmuştur. (Buhari). Allah'ın Rasulü şöyle buyurmuştur: "Alış verişte yemin, malın sürümünü temine medar olabilirse de, hakikatte kazancın bereketini giderir."(Buhari). Ebu Zerden rivayet edildiği üzere Rasulullah: "Üç sınıf vardır ki kıyamet gününde Allahu Teala bunlara İltifat buyurmaz, yüzlerine bakmaz, onları tezkiye etmez. Onlar için can yakıcı azap vardır" buyurdu. Ebu Zer "hayret ve hüsranda kalanlar kimlerdir, ey Allah'ın rasulü?" diye sorunca Peygamber bunlardan birinin, malını yalan yere yemin ederek satan olduğunu buyurdu.(Müslim). Yine Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Sizden önce bir adam vardı. Bir melek onun ruhunu almaya geldi. Melek ona hayatında hiç iyilik edip etmediğini sordu. O da bilmediğini söyledi. Düşünmesi söylendiğinde bildiği tek iyiliğin çoğunlukla borç verdiğinde, zenginlere ödemeleri için zaman tanımak, fakirlerin borcunu ise affetmek olduğunu söyledi. Bunun üzerine Cennet'e götürüldü.(Buhari ve Müslim). Ebu Said el-Hudri'den rivayetle Peygamber: "Dürüst ve güvenilir tacir peygamberler, sadiklar ve şehitlerle beraberdir." buyurmuştur. (Tirmizi). Yİne Peygamber: "Kıyamet gününde tüccarlar kötüler olarak dirileceklerdir; Allah'dan korkanlar, dürüstler ve hakikati konuşanlar hariç "(Tirmizi, İbni Mace, Darimi ve Beyhaki). Akitlerde Tarafların Haklan: Allah ve elçisi malların ahş-verişinde tarafların karşılıklı rızalarını meşru ve helal kabul etmiş, karşısındakinin izni ve rızası olmaksızın mal almayı yasaklamıştır. Bütün bunlar toplumda huzur ve nizamın ve fertler arasında iyi, samimi ve dürüst ilişkilerin kurulabilmesi için gerekli görülmüştür. Bununla beraber Peygamber ticari ilişkiler için belirli düzenlemeler yapmış ve belirli şartlar altında sözleşmeden vazgeçme veya devam hakkı tanımıştır. İbni Ömer, Rasulullah'dan işitmiş olarak rivayet ettiğine göre: Peygamber; "İki kişi alış veriş yaptılar mı ayrılmayıp beraber bulundukları müddetçe, yahut biri diğerini muhayyer (seçmekte ve al-yeya beğenilmezse iade edebilme şartıyla) bırakmadıkça onlardan her biri muhayyerdir. Eğer biri diğerini muhayyer bırakır da bu şartlarla satış yaparlarsa artık satış vacib olmuştur (yürürlüğe girmiştir.). Satışı yaptıktan sonra birbirlerinden ayrılırlar da, taraflardan biri satışı terk etmezse satış yine vacib olmuştur." buyurmuştur.(Buhari ve Müslim). Hakim b.Hi-zam'dan Rasulullah: "Satıcı ile alıcı birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler. Eğer malın durumunu anlatırken doğru söyler ve malın kusurunu açıklarlarsa her ikisi için de alış veriş bereketli olur. Ancak, malın ayıbını saklar, malı anlatırken yalan söylerse alışverişlerinden bereket silinmiş olur." buyurdu.(Buhari ve Müslim). İbni Ömer'den rivayet edilmiştir. Demiştir ki; Bir adam Peygamber'e alış verişte aldandığını anlattı da Rasulullah (kendisine): "Alış veriş yaptığın zaman; aldatma yok, deyiver." buyurdular. Bundan böyle o şahıs alış veriş yaptığında aldatmak yoktur, derdi. Ebu Davud'un İbni Ömer'den rivayet ettiği şu hadise göre: Peygamber: "Alış veriş yapanlar ayrılmadıkça muhayyerdirler; ancak muhayyerlik pazarlığı olursa o başka. Satıcının satışı kaldırır korkusu ile arkadaşından ayrılması kendisine helâl değildir?" buyurdu. Ebu Hureyre'den rivayetle Peygamber: "Ticari bir akitten sonra iki taraf karşılıklı rıza ile ayrılmalıdır." buyurmuştur.(Ebu Davud). Câbir, Rasulullah'ın bir bedeviye, bir sözleşmeye vardıktan sonra iptal etme hakkını verdiğini rivayet etmiştir.(Tirmizi). Kur'an'da şiddetle yasaklanan faiz ve faizin bulaştığı her türlü fâsid alış-veriş sünnette de zem-medilmiştir. "Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu onların: 'Alış-veriş de faiz gibidir' demelerinden ötürüdür. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır..."(2:275). Ayet-i kerimenin ışığında Peygamber'ın faizin her türlüsünün ve ona karışan herkesin kötülendiği birçok hadisi vardır. Câbir, Peygamber'ın "Faizi yiyene, yedirene, yazana ve şahitlerine lanet ettiğini" rivayet etmiştir.(Müslim). Hz.Ali de "Peygamber'ın faiz alana, verene ve kaydedene lanet ettiğini duydum." demiştir.(Nesei). Hz. Ali'den rivayet olunmuştur. Demiştir ki: "Rasulullah, menfaat celbeden her ödünç ri-ba (faiz) dir, buyurdular."(Buhari, Beyhâki). Enes'den rivayet edilen bir hadiste "Eğer biriniz borç verir de, borçlu size bir hediye veya sürmek üzere bir hayvan verirse, daha önceleri uyulan bir usul olmadığı takdirde onu ne alsm, ne de kabul etsin."denilmektedir.(İbni Mace, Beyhaki). İbnİ Ömer'den rivayet edildiğine göre Peygamber: "Kâli, mukabili kali'yi, yani borca mukabil borcu satmayı yasak etmiştir." Kâli: Bir kimsenin bir süreye kadar bir şey satm alması ve süresi bitince ödeyecek bir şey bulamayarak, bunu bana başka bir müddete kadar başka bir şey fazlasıyla sat; diyerek aralarında teslim, tesellüm cereyan etmeden satış yapmalarıdır. Hadisi şerif, bunun haram ve yapılan satışın batıl olduğuna delildir. (Hâkim ve Dare-kutni). Amr b.Şuayb'tan Tirmizi, Nesei, İbni Mace, Ebu Davud ve İmam Ahmed'in zikrettikleri bir hadiste Peygamber: "Hem ödünç hem satış, bir satışta iki şart; ödenmeyen malın kân ve yanında olmayan şeyi satman helâl değildir "buyurmuşlardır. Peygamber aynı şekilde kıymetli madenlerin, meyva ve tahılın değişimini de aşağıda verilen örneklerde olduğu gibi, faiz niteliğinde bir fazlalık varsa yasaklamıştır. Ebu Said el-Hudri'den rivayetle Peygamber: "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpa ile, hurma hurmayla, tuz tuzla; her şey benzeri ile peşin ödenecektir. Kim ki fazla verir veya fazlasını talep ederse, o faize girmiştir. Alan da veren de günahkârdır."buyurmuştur.(Müslim). Ebu Said el-Hudri'den Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Altın ile altını, ancak misli misline olursa satın. Birbirleri üzerine fazla yapmayın. Gümüş ile gümüşü de, ancak misli misline olursa satın. Birbirleri üzerine fazla yapmayın. Onlardan elinizde olmayanı hazır ile dahi satmayın." Bir başka rivayette ise "Eşit ağırlıkta olmadıkça altını altınla, gümüşü gümüş ile satmayınız."denilmektedir.(Buhari, Müslim). Ömer b.Hattab'dan Nebi'ın: "Altının altın ile değişimi ribadır. Meğer ki (taraflardan biri diğerine) ha al!, (o da diğerine) ha ver! diyerek (el sıkışarak peşin verip almış olalar.) Buğdayı buğdayla tebdil de ribadır. (Meğer ki tarafeynden yek diğerine) ha al;, ha ver! denile. Hurmayı hurma ile bey'de ribadır. Meğer ki ha al, ha ver! denile. Arpayı arpa ile tebdil de ribadır. Meğer ki ha al, ha ver! denile." buyurduğunu haber verdiği rivayet olunmuştur. (Buhari ve Müslim). Ebu Said'den rivayetle Bilal, Peygamber'e cenib denilen hurma ile geldi. Rasulullah ona: "Bunları nereden bulduğunu" sordu. O da cevaben; "Benim karışık hurmalarım vardı. Onların iki sa'ını bir saT ile sattım." Peygamber şöyle buyurdu: "Faizin ta kendisi! faizin ta kendisi!" buyurdu. (Buhari, Müslim). Yine Ebu Said el-Hudri İle Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre Peygamber Hayber üzerine bir adamı memur göndermiş, o zât da Peygamber'e seçkin kuru hurma getirmiş. Derken Rasulullah: "Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?" diye sormuş, adam: "Hayır, ey Allah'ın rasulü! Biz bunun bir ölçeğini iki ve iki ölçeğini üç ölçeğe alıyoruz," demiş. Bunun üzerine Peygamber: "(Bunu) yapma, kötü hurmayı para ile sat, sonra para ile seçkin hurma satm al." buyurmuş, tartı hakkında da böyle bir şey söylemişlerdir. Müslim'in rivayetinde "ölçü'de böyle" buyurulmuştur. Câbir, Peygamber'ın miktarı bilinmeyen hurmanın yine miktarı bilinmeyen hurma karşılığında satımını yasakladığını rivayet etmiştir.(Müslim). Sa'd b.Ebu Vakkas Rasulullah'a, birisinin taze hurma karşılığında kuru hurma satın almanın hükmünü sorduğunu rivayet etmiştir. Bunun üzerine Rasulullah: "Yaş hurma kuruduğu zaman eksilir mi?" diye sordu. (Ashab) evet, deyince O da bundan nehyetti.(Malik, Tirmizi, Ebu Davud, Nesei ve Ibni Mace). Peygamber, İslam öncesi devirlerin mey-sir'ine(kumar) benzemesi sebebiyle canlı hayvan karşılığında et satımını yasakladı.(Şerh-üs Sünne). Ödeme sonra yapılmak üzere hayvan karşılığı hayvan satımı da yasaktır.(Tirmizi, Ebu Davud, Nesei İbni Mace, Darimi). Ticari Anlaşmaları: Allah, elçisi Muhammed'ı toplumdan bütün kirli, ahlâk dışı ve sağlıksız şeyleri ve fikirleri temizleyerek yerine doğruyu, güzeli, saf ve temizi İkame etmek üzere göndermiştir. Kur'an, insanlara temiz şeyleri yemelerini, saf ve sağlıklı yollan benimsemelerini şu ayetle emretmektedir: "... temiz şeylerden yeyin, salih ameller işleyin."(23:51). Ve Bakara Suresi'nde şunları okumaktayız: "Ey inananlar! Size verdiğimiz rızıkların iyilerinden yeyin. Allah'a şükredin..." (2:172)., "Temiz şeyler"den kastedilen sağlıklı ve meşru yoldan kazanılmış olandır. "Temiz şeylerden yeyin!" emrinin "salih ameller işleyin" emrinden önce gelmesinin sebebi, helal lokma yemeksizin yararlı amelde bulunmanın anlamsız olacağının vurgulanmak istenmesidir. (The Meaning of the Quran, c.VIII). Peygamber bu hususu şu hadisleriyle izah etmektedir: "Allah iyidir (ve saftır) ve sadece iyi (ve saf) olan şeyleri kabul eder. O elçisine verdiği aynı emri müminlere de vermiştir." diyerek yukarıdaki ayeti (2:172) okudu ve darmadağınık ve kirli-paslı bir durumda gezerken ellerini açıp "Rabbim, Rabbim!" diyen adamdan bahsetti: "Onun yiyeceği, içeceği ve giyeceği böyle yolsuz iken . ve meşru olmayan usullerle azığını temin ederken böyle bir insan nasıl duasına cevap alabilir?" buyurdu. (Müslim). Peygamber helal olmayan kazançlar hakkında şunları açıklamıştır: 1- Helal olmayan yollarla mal kazanarak onun bir kısmını tasadduk edenin sadakası kabul edilmeyecektir. Bundan sevap da kazanamayacaktır. Geride bıraktıkları ise cehennem için bir hazırlık olacaktır. Allah kötü bir ameli bir başka kötü amelle atfetmez, ancak iyi bir amelle affeder. Bir kötülük diğer bir kötülüğü yok etmez; (İmam Ahmed). 2- Haramdan neşet eden vücut Cennet'e giremez, ona cehennem daha layıktır. (İmam Ahmed, Darimi ve Beyhaki). 3- Allah'ın rahmeti satarken, alırken ve iddia ederken yumuşak olanadır. (Buharı). 4- Yemin kazancı artırır, fakat bereketi yok eder. (Buhari). 5- Dürüst ve güvenilir tacir, peygamberler, sâlihler ve şehitlerle beraberdir. (Tirmizi, Darimi, İbni Mace, Dare Kutni). 6- Tacirler kıyamet gününde kötüler olarak dirileceklerdir; Allah'tan korkan, dürüst olan ve doğru konuşanlar hariç. (Tirmizi, İbni Mace, Darimi, Beyhaki). Kur'an insanlara, bilhassa ödemenin ve malların tesliminin ertelendiği durumlarda olmak üzere bütün ticari kayıtların tutulmasını emretmektedir. Ama bununla beraber işlemler peşin ve elden yapılıyorsa buna gerek yoktur. "Ey inananlar! Belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Aranızda adaletli bir yazıcı onu yazsın., erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun..(Borç) az olsun, çok olsun, onu süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında daha adaletli, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin ticaret olursa onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alış veriş yaptığımız zaman da şahit tutun..."(2:282). Müslümanlara rehin vererek iş yapma imkanı da tanınmıştır. "Eğer seferde olur da yazacak birini bulamazsanız, alınan rehinler (yeter)..."(2:283). Tabii ki bu sadece yolculuk için geçerli değildir, kişi borç alma imkânı bulamadığında, rehin vererek işini görebilecektir. Kur'an yine müminlere hukuki sorumluluklarını, Özellikle sadece güvene dayalı bir anlaşma varsa yerine getirmeleri yolunda tavsiyede bulunmaktadır: "Şayet birbirinize güvenirseniz, kendisine güvenilen kimse emaneti (borcunu) ödesin. Rabb'i olan Allah'tan korksun..."(2:283). Karşılıklı Rıza: Kur'an müminlere işlerini karşılıklı rıza ile yapmalarını emretmektedir. "Ey inananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yeyin..."(4:29). Buradaki "haksızlık" İslam kurallarına ve prensiplerine aykırı, yanlış ve gayri ahlâki oran bütün işlemleri içine almaktadır. "Ticaretle" de kastedilen ise, kâr ve fayda için yapılan, endüstri v.s. bütün işler ile birinin diğerlerinin ihtiyacını karşılaması sonucu görülen hizmete karşılık paranın ödendiği işlerdi. Karşılıklı rıza ise, ilgili tarafların hile veya zorlama ile değil, anlaşarak yapmaları demektir. Meselâ, faiz ve rüşvet ilişkilerinde de karşılıklı rızanın söz konusu olmasına rağmen gerçekte mağdur durumda olan kişinin bu işe şartlar tarafından zorlandığı açıktır. Kumarda ise, herkes kazanma ümidiyle oynar. Kaybedeceğini bilse asla oynamaz, içinde hile ve dolandırıcılık olan bütün işlemler için durum aynıdır. Aldatılan kişi, bu işi, içinde hile olmadığı zannıyla kabul etmektedir; bu işte hile olduğunu bilse şüphesiz ki rıza göstermez.(The Meaning of the Quran, c.II). Allah'ın emirlerinin ışığında Peygamber bütün ticari münasebetler için kurallar koymuş, Önemli b'ir çok düzenlemelerde bulunmuştur. Bu kurallar içinde gerçekleşmeyen ticari işler, gayri meşru kabul edilirler. Bütün bu kurallar, düzenlemeler ve çeşitli ticarî ilişkiler, İslamın iktisadi görüşünün ele alındığı kısımlarda yer almaktadır.(Bkz.Ekonomik Sistem). |