> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Tarih
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tarih  (Okunma Sayısı 703 defa)
08 Haziran 2012, 17:12:31
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 08 Haziran 2012, 17:12:31 »



6- Tarih

Kur'an-ı Kerim, tarih çalışmalarına tamamen yeni bir yaklaşım getirir. O, insanlık tarihi­nin sıfırdan başlayan sürekli bir terakki ve inkişaf görüşüne binaen veya maddî ve mi­marî ilerlemeye dayalı basit bir terakki ola­rak araştırılmasına karşı çıkar.

İnsanlık tarihi çalışmalarına ait bu iki yak­laşım, îslâmî telakkiye sadece zıt değil, aynı zamanda karşıdır. Bu yaklaşım, eski Mısır, Babil, Asur, Yunan ve Roma medeniyetleri­ne hayran ve onu methetmeye matuftur. Yu­karıdaki ölçülere göre, bugünkü Batı mede­niyetinin en iyi ve en ileri, hatta Peygamber ve ashab zamanından da ileri olduğu ka­bul edilir.

İslâm, insanoğlu hakkındaki hükmünü onun maddî ilerlemelerine bakmaksızın, kendi koyduğu kriterlere göre verir. Bir milletin bü­yük veya küçük, ileri veya geri, medenî veya bedevî, kültürlü veya kültürsüz olup olma­dığı, Kur'an tarafından konan ölçülere olan mesafelerine göredir. "Biz insanı en güzel şe­kilde yarattık. Sonra onu, aşağıların en aşa­ğısı kıldık. Yalnız, inanıp yararlı iş işleyen­ler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır." (95: 4-6). Böylece, îslâmî görüş açı­sına göre, insanın, maddî gelişmesi veya bi­limsel, teknolojik ilerlemesine bakılmaksızın, yeryüzünde bulunduğu iki mertebe vardır: Hem 'yaratıkların en iyisi, hem de aşağıla­rın aşağısı. Eğer Allah'a inanır ve O'nun yo­lunu izlerse, 'yaratıkların en iyisi,' mertebe­sindedir; fakat Allah'a inanmadığı ve O'nun yolunu reddettiği zaman da 'aşağıların aşa-ğısıdır.' Bu açıkça gösterir ki; büyük ve mü­essir bile olsa, herhangi bir medeniyetin, maddî hatta ilmî bakımdan gelişmesi, insa­nın ilerlemesinin ölçüsü veya kriteri olamaz. Doğru kriter veya ölçü, İlâhî Kanuna daya­nıp, dayanmamasıdır. İslâm, insan tarihini bu doğrultuda inceler. Zamanlarında yeryüzüne sadece zor ve şiddetle hâkim olan, fa­kat Allah'a inanmayan bütün insanlar, bil­gisiz ve cahildir. Bu standarda göre Mısır, Yu­nan ve Roma gibi eski kültürler, cahiliye kül­türleri olarak düşünülürken, Peygamber @'ın nesli, nesillerin en iyisidir.

İslâm, insan tarihini dünya sınırları içine hapsetmez; sadece bu konuda, farklı millet­lerin başarılarına hüküm vermez, onların te­miz, ilerlemiş veya geri kalmış olup olmadı­ğına bakmaz. Bunun tam tersine insanlar hakkında hüküm verirken, dinî ve dünyevî başarılarını hesaba katar, çünkü hayatlarının bu iki cephesi birbirinden ayrılmaz. Tarihin, bütünlüğü içinde incelenmesi gerekir; ancak ondan sonra, insanlar üzerinde hüküm ve­rilebilir, islâm, tarihi baştan sona kadar İn­celer ve sonra her iki uçta onu muhakeme eder. Kur'an-ı Kerim, bundan şu şekilde bah­seder: "Sizi yaratan O'dur; kiminiz inkarcı,-kiminiz mümindir. Allah, yaptıklarınızı gö­rendir." (64: 2). Hûd Suresi'nde şunları oku­ruz: "Sizi yeryüzünde yaratıp, orayı imar et­menizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağ-firçt dileyin, sonra da O'na tövbe edin." (11: 61). İnananlar da, inanmayanlar da büyük medeniyetler inşa edebilir ve ileri gidebilir­ler; fakat inananlar bütün zenginlik ve ge­lişmişliklerini, kendilerini Allah'a yaklaştır­ması için kullanırlarken, inanmayanlar da bunları kendilerini Allah'tan uzaklaştırmak, hayatın kötü yanlarına yaklaştırmak için kul­lanırlar.

Fakat Allah, sadece onun mesajına inanan­ları derecelerine göre yükseltir ve yüceltir: "Allah, içinizden inanmış olanları ve kendi­lerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah işlediklerinizden haberdardır!' (58: 11). Al-i îmrân Suresi'nde şunlar yazılıdır: "Gev­şemeyin, üzülmeyin. İnanmışsanız mutlaka en üstünsünüz." (3: 139). Kur'an-ı Kerim'in 'bu ayetleri açıkça ifade eder ki, insanın yal­nız maddî baraşüan, son ve gerçek başarısı için yeterli değildir. O, kriterlerden sadece bi­ridir ve dünyadaki güçlerin ve madde kay­naklarının doğru kullanımı, gerçek yükselmenin inşasında yardımcı olabilir. Allah, in­sanı belli bir amaç için yarattı, onun başarı­larına karar vermek için kendi kriterini koy­du. Kur'an-ı Kerim, bu görüş açısından, es­ki milletler ve insanlardan bahseder. Kimi milletlerin yükseldiği, kiminin de yok oldu­ğu, ancak Allah'ın peygamberlerine inanan­ların başarılı olduğunu söyler, Allah'a inan­mayan ve O'nun emrettiği yoldan gitmeyen­ler de vardır. Onlar, ilimlerini geliştirmişler, askerî ve politik başarılar kazanmışlar ve bü­yük maddî ilerleme kaydetmişlerse de, bun­ların inanmayanlara bir yararı olmamıştır; çünkü, insanın bu dünyada olduğu kadar ahiret için de iyi olması hedefini gösteren İlâ­hî emre uymamışlardır. Bunun için, bu stan­darda göre hüküm verilirse, Mısır, Babil, Asur, Yunan ve Roma gibi eski medeniyet­lerin çoğu bilgisizliğin ve agnotisizmin tem­silcileri olarak düşünülür. Bu milletlerden, İlâhî ilme inanmamanın hiçbir işe yakamadığından başka öğrenilebilecek bir ders yok­tur.

Kur'an-ı Kerim, böyle milletlerin hazin so­nunu şöyle tasvir eder: "Onlar Allah'ın dü­zeninden güvende miydiler? Allah'ın düze­ninden ancak mahvolacak millet güvende olur. Sahiplerinden sonra yeryüzüne miras­çı-olan kimselere halâ şu açıkça anlaşılmadı mı ki, Biz dileseydik onları da suçlarının cezasma uğratırdık. Kalplerini kapatıp mühür­leriz de, bir şey duymazlar. Ey Muhammedi İşte kasabalıların haberlerini sana anlatıyo­ruz. And olsun ki onlara peygamberleri bel­geler getirdi; önceleri yalanladıklarından ötürü inanamadılar. Allah kâfirlerin kalple­rini böylece kapatıp mühürler. Onların ço­ğunda ahde bağlılık'görmedik, çoğunu fa-sık kimseler olarak bulduk.'' (7: 99-102).

"Böylece Hz. Muhammed, insan tarihi­nin incelenmesi için yeni bir model ortaya koydu. Peygamber, tarihin, ne geçmişte­ki milletlerin can sıkıcı hikayesine de başa­rılarının muhteşem kaydı olduğunu, ancak insanın başarısızlıklarının ciddî ve hazin hi­kayesi olduğunu gösterdi. Ne yazıktır ki ba­şarılı olan hiçbir millet, yerine geçtiği mil­letlerin daha önce düştükleri hatalardan ders almamıştır. Eğer insanlar, kendilerinden önce hüküm süren, mamur ve müreffeh ülkelerin sahiplerinin, niçin sonunda yıkıldıkları ve tamamıyla yok oldukları sorusunu ciddî bir şekilde düşünmüş olsalardı, bu hal onlara yol gösterecekti. Cevap, onların hatalı inanç ve amellerinden dolayı yok olduklarını gös­terecektir. İlâhî kanuna göre, bir milletin dü­şüşü, daha önceki milletlerin tarihinden ve anıtlarının yok oluşundan ders almayı ihmal ederek kendi kendilerini aldattıkları zaman vuku bulur." (The Meaning of the Qur'an, Cilt IV, s. 57). Böylece, İslâmî tarih bilimi, diğer tarih bilimlerinden bahsetmesine ve yer vermesine rağmen, yaklaşım ve metot bakı­mından, onlardan bütünüyle farklıdır. İslâ­mî tarih biliminin öz ve cevheri, Allah'a ita­at ve ibadettir. Kur'an-ı Kerim bu prensibi şöylece özetler: "Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratınışımdır." (51: 56). beyyine Suresi'nde şunları buyurul-maktadır: "Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardir. Dosdoğru olan din de bu­dur." (98: 5). Bu İlâhî ibadet kavramı, mo­dern Batı toplumları da dahil olmak üzere, materyalist toplumlar tarafından, çok dar, sı­nırlı ve katı olarak telakki edilir; fakat gerçekte, o son derece şümullüdür ve insan fa­aliyetinin bütün sahalarını kapsar. Bu kav­ram, muhakkak ki geçmiş birkaç nesil zama­nında, ibadet sadece şeklî olarak düşünül­düğü için, zayıflamış ve daralmıştır; fakat İs­lâm'daki gerçek ibadet kavramı bu değildir: O, insan hayatının her cephesini kapsar, ina­nışları, hareketleri, düşünceleri, hisleri ve davranışları gibi Kur'an, bu ibadet kavramın­dan şu sözlerle bahseder: "Namazım, iba­detlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir." (6: 162).

Bu ayet açıkça gösterir ki, ölüm dahil insa­nın bütün hayatı, Alemlerin Rabbi olan Al­lah içindir. Bunun için, İslâmî ibadet kavra­mı, insanın hissettiklerini, düşüncelerini ve yaptıklarını tamamen içine alır. O, her ina­nandan kendisini, ruh ve bedeniyle; aklı ve kalbiyle tamamen Allah'a ve O'nun emirle­rine teslim etmesini ister. Bunun daha fazla izahı Bakara Suresi'ndedir: "Ey İnananlar! Hep birden barışa girin, şeytana ayak uydur­mayın, o sizin apaçık düşrnanmızdır." (2: 208). Bu, İslâm tarih metodolojisinin, çok kapsamlı olduğunu ve diğer metodoloji tip­lerine hiç benzemediğini ortaya koyar. İslâ­mî metodoloji hiçbir şeyi atlamadan, ihmal etmeden kaydeder ve İlâhî ölçüyle takdir edip, hüküm verir; çünkü her şey ve her ruh Allah'tan gelir ve ona dönecektir. Bütün sa­dakatimiz, bunun için, Allah'a olmalıdır; çünkü, Allah'ın Zatı hariç bütün hayat bu dünyada sona erecektir: "Sizden önce neler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin de, yalan­cıların sözünün ne olduğuna bir bakın. Bu Kur'an, insanlara bir açıklama, sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür." (3: 137-138).

Milletler yaşayışları, medeniyetleri ve başa­rıları hakkındaki gerçek, îslâmî tarih bilimi metodolojisinde değişmemiş olarak kalacak­tır. Sanat, mimari, felsefe, bilim ve askerî se­ferleri gibi bütün işleri, değerleri artırıp ek­siltmeden tasvir edilecektir. Kur'an, geçmiş­teki milletlerin tarihîni ve medeniyetini, on­ların maddî, kültürel veya politik başarıla­rından herhangi bir şeyi ihmal etmeden ve atlamadan anlatmıştır. "Siz her yüksek ye­re koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşır­sınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorba­ca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin." (26: 128-131). Bunun gi­bi, Semûd kavmi, peygamberlerini reddetti­ler, o zaman peygamberleri onlara şöyle de­di: "Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar ara­sında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlar­da ustalıkla evler oyar mısınız? Allah'tan sa­kının, bana itaat edin." (26: 146-150). Fira-vun'un kavmi Hz. Musa'ı reddettiği za­man, o şöyle dua etti: " 'Ey Rabbimiz! Doğ­rusu sen ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tarih
« Posted on: 29 Nisan 2024, 06:39:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tarih rüya tabiri,Tarih mekke canlı, Tarih kabe canlı yayın, Tarih Üç boyutlu kuran oku Tarih kuran ı kerim, Tarih peygamber kıssaları,Tarih ilitam ders soruları, Tarihönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes