๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ağustos 2012, 10:41:55



Konu Başlığı: Liderliğin Bölünmesi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ağustos 2012, 10:41:55
Liderliğin Bölünmesi

Daha önce açıklandığı gibi Hulefa-i Raşidin'in fazileti, tam manasiyle ve mükemmel bir şekilde Rasûlullah'in naibi olmaların­dan ileri geliyordu. Bu bakımdan Hulefa-i Raşidîn demek, sadece râşid (doğru yolu tu­tan) değil, aynı zamanda mürşid (doğru yolu gösteren) halife demekti. Onların vazifeleri sadece devleti yönetmek ve düşmanlar ile sa­vaşmak değil aynı zamanda Allah'ın dinini tamamı ile uygulamaktı. Halife'nİn şahsında bir merkezî liderlik vardı. Siyasî rehberlik bakımından Müslümanların liderliğini temsil ediyorlardı. Bununla beraber akîde, mezheb, ahlâk ve ruhiyat, şeriat, medeniyet, irfan, eği­tim ve öğretim, davet ve tebliğ gibi bütün sosyal faaliyetlerin rehberliği de onların üs­tündeydi. Bu işleri birden ve toplu olarak, ay­nı zamanda görüyorlardı. İslâm'ın her yönü nasıl tam ve mükemmel ise, İslâm'daki reh­berlik de bütünüyle tam ve mükemmeldi. Müslümanlar onlara her bakımdan ve her cephesiyle İtimad ediyor, güveniyorlardı. Sosyal ve siyasî hayatlarını Hulefa-i Raşidîn'in rehberliği altında devam ettiriyor­lardı.

Saltanat hilafetin yerini alınca, ne "o" liderlik genelleşecek değerde oldu, ne de Müslüman­lar bir gün İçin bile ona bu statüyü vermeye hazırlandılar. Sultanların hattı hareketleri ar­tık müslümanlarm nazarında ahlâki bir kıy­met belirtmiyordu. Halk, onların, insanları zorla itaate mecbur kıldığını biliyordu. Onlar yüzlerce, binlerce insanı kendi şahsî kararlan ve istekleri uğruna köle gibi kullandıklarını da elbette düşünüyorlardı. Buna mukabil hü­kümdarlar da, halkın canü gönülden, samimi bir bağlılıkla kendilerini Dinlerinin İmamı (önderi, rehberi) olarak tanımadıklarını da pekâla biliyorlardı. İşte bu hâlin meydana ge­lişi müslümanlarm liderliğini böldü, ikiye ayırdı.