Konu Başlığı: Liderlerin Yetiştirilmesi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Mayıs 2012, 16:38:58 5- Liderlerin Yetiştirilmesi İslâm'ın gelecekteki ordusu İçin genç liderler yetiştirmek de gerekliydi. Rasulullah ordunun bu ihtiyacını gözönüne alarak gençlere savaş şartlarında liderlik eğitimi almalarını sağlayacak fırsatlar konusunda gerekli teşebbüslerde bulundu. Ülkenin çeşitli yerlerine, 15 ila 50 kişi, 50 ila 300 kişi ve 1500 kişiye varabilen sayıda savaşçının katıldığı küçük seferler düzenledi. İlk önce küçük seferlerle başladı ve sayıyı tedricî olarak artırdı. Böylece de ashabını küçükten büyüğe doğru seferlere çıkararak eğitim ve tecrübelerini artırdı. Asıl görevi bilgi toplamak olan seferlere 1 ila 15 kişi arasında değişen küçük gruplar gönderildi. Meselâ Abdullah b. Cahş'ın Hicret'in ikinci yılında Nahle'ye doğru çıktığı seriyyesi gibi. Bilgi toplama vazifesinin yanında sınırlı askerî faaliteye de tahsis edilen seferler 20 ila 70 kişi arasında değişen, nisbeten daha büyük bir grupla yapılırdı. Meselâ Hicret'in ilk yılında yapılan Hz. Hamza'nın deniz kıyısına yaptığı seriy-ye ve Ubeyde b. Hâris'in Rabiğ Vadisi'ne yaptığı seriyye gibi. Düşman hatlarına sınırlı bir mahiyette organize bir saldırı yapması beklenen seferlerde sayı daha da yüksek tutularak 150 ila 300 kişi arasında değişirdi. Meselâ, Hicret'in altıncı yılında Katan'a karşı Ebu Seleme b. Abd el-Esed'in seriyyesi ve Hicret'in üçüncü yılında Fedek'e karşı Hz. Ali'nin seriyyesi gibi. Hicret'in altıncı yılında yapılan El-Gamar'a karşı Ukkâşe el-Esedî'nin seriyyesi de aynı mahiyetteydi. Bu birliklerin kuvveti askerî harekâtların mahiyetine göre artardı; küçük seferlere küçük kuvvet gönderilir ve büyükçe bir askerî operasyon yapması beklendiğinde ise daha büyük bir kuvvet gönderilirdi. Meselâ Hicret1 in yedinci yılındaHusmâ üzerine Zeyd b. Ha-rise'yle 500 kişilik bir kuvvetin gönderilmesi ve Hicret'in sekizinci yılında Mute'deki el-Gassanİ'ye karşı yine Zeyd b. Harise'yle 3000 kişilik bir kuvvetin gönderilmesi gibi. Rasulullah, hayatının son senesinde Bizans'a karşı Usâme b. Zeyd komutasında 3000 kişinin gönderilmesi emrini verdi, fakat sefer tamamlanmadan vefat etti. Bu Seferlerden anlaşılan o ki, Rasulullah gençleri askerî komutanlık konusunda mükemmel bir şekilde uygulamalı olarak eğitmişti. Onlara Peygamber tarafından komutaları altındaki adamlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda talimatlar verilirdi. Rasulullah onlara her zaman adamlarına iyilikle, faziletle ve muhabbetle davranmalarım tavsiye etti. Genç komutanlara, düşman üzerine ilerlerken çok dikkatli olmaları ve düşmanın hareketleri ve gücü konusunda gerekli bilgiyi elde etmek için daima önderi casus ve öncüler göndermeleri talimatı verildi. İlk üç savaş olan Bedir, Uhud ve Ahzab savaşlarında, Peygamber merkezî komutayı elinde bulundururken, çeşitli komutanlara bölümlerin komutasını verdi. Bedir Savaşı'nda yedi sancak tahsis etti; Muhacirlerin sancağı Mus'ab b. Umeyr'e, Hazreç'in sancağı Hubab b. el-Münzir'e ve Evs'in sancağı da Sa'd b. Muaz'a verildi. Uhud Savaşı1 nda Peygamber 'ın üç sancağı vardı. Evs'in sancağı Useyd b. Hudeyr'e, Hazrec'inki el-Hubab b. el-Münzir'e ve Muhacirlerinki Hz. Ali'ye verildi. Ve Rasulullah, Muhammed b. Mesleme'yi 50 okçunun başına komutan tayin etti. Ahzab Savaşı'nda Rasulullah 'ın merkezî komutası altında birçok mıntıka komutanı tayin edildi. Mekke'nin fethedildiği gün, her kabile kendi başkanları komutası altında kendi sancağını taşıdı ve tüm ordu, Mekke'ye farklı yönlerden girmeleri talimatı almış olan dört ana bölüme ayrıldı. Halid b. Velid; Eşlem, Suleym, Gifar, Muzeyne, Cu-heyne ve diğer Araf kabilelerinden meydana gelen sağ kanadın komutanıydı. Ez-Zübeyr, sol kanada komuta etti, Sa'd b. Ubâ-de Ensar'a ve Ubeyde b. Cerrah da Muhacirlere komuta etti. Ve bütün merkez komutası Rasulullah 'a aitti. Aynı şekilde, Huneyn'de, Taif'de, Tebük'de ve Rasulullah'ın çıktığı diğer seferlerde merkez komutanlığının emri altında bölüm komutanları tayin edilirdi. Böylece bu komutanlara emri altındaki birliklere komuta etme eğitimiyle beraber birleşik komuta.altında işbirliği ruhunu geliştirme fırsatı verilirdi. Genel savaş sırasında, Peygamber savaşın bütün safhalarında, bütün operasyonları yönetir, bölüm komutanları da ona itaat eder ve emirlerini gecikmeksizin yerine getirirlerdi. Rasulullah katıldığı 28 seferde, merkezî komutayı elinde bulundurdu ve bölüm komutanları onun emirlerini yerine getirdiler. Çıkılan diğer 51 seferde ise, Muhammed b. Mesleme'nin komuta ettiği beş kişilik küçük bir kuvvetle, Hicret'in 10. yılında Bizanslılara karşı yapılan Usâme b. Zeyd komutası altındaki 30.000 kişilik kuvvet arasında değişen büyüklüklerde birliklere Peygamber'ın sahabeleri bağımsız olarak komuta ettiler. Rasulullah, yeni liderleri işte böyle safha safha eğitti: İlkin, çıktığı 28 seferde, merkezî komutası altındakilere, kendi şahsî örneği vasıtasıyla, savaş stratejisi, taktikler, savaş düzeni ve psikolojik savaş konularında dersler verdi. Onlara bir saldırıyı nasıl düzenleyecekleri ve stratejik insiyatifi nasıl kendi taraflarında muhafaza edebilecekleri müşaverede bulunarak kararlar alma; askerî operasyonları büyük bir titizlik, gizlilik, sürat ve esneklikle gerçekleştirme; ânî saldırıyla düşmana sürpriz yapma; bir görevi asgarî can kaybına yol açarak muvaffakiyetle yerine getirme ve bu sırada da güvenliği en üst seviyede bulundurma konularında eğitti. İkinci olarak, yeni liderleri küçük büyük çeşitli askerî operasyonlarda doğrudan komutan tayin ederek eğitimlerini sürdürdü. Bu, onlara doğrudan komutan mevkiîndebulunmatecrübesi ve coğrafî planlar, sefer planları ve harekât planlan çalışma ve hazırlanması konusunda hakikaten pratik bir eğitim olan stratejik coğrafya tecrübesi kazandırdı. Bu tecrübe, çeşitli durumlarda düşmanla karşılaşılacak savaş alanının stratejik olarak incelenmesi konusunda bir eğitimdi. Gençler, Rasulullah'la beraber değişik savaş durumlarım tecrübe etme fırsatına sahip oldular. Bedir Vadisi'nde savaş düzeni içinde ve Uhud'da okçular tarafından desteklenmiş stratejik bir savunma hattında çarpıştılar. Yeni yetişecek liderler, aynı zamanda, Ahzab savaşında hendek arkasından savunma tecrübesi de elde ettiler ve Taif'te, Benî Kaynuka, Benî Nadir, Benî Kurayza yahudi-lerine karşı yapılan savaşlarda ve Hayber'de olduğu gibi düşman kale içinde kuşatılmışken kaleye saldırı tecrübesi de edindiler. Birçok seferde saldırı ve Huneyn'de de karşı-saldın tecrübesi kazandılar. Ayrıca, üç büyük sefer olan Mekke, Hayber ve Tebük seferlerinde Rasulullah ile beraber ve birçok küçük seferde de onun sahabelerinin komutası altında sürpriz saldırılar yaptılar. Rasulullah ile beraber çıkılan seferlerin (gazve) ve onun sahabelerinin komutası altında çıkılan seferlerin detayları aşağıda verilmiştir: Rasulullah @'ın komutasında ve sahabele-nnin komutasında çıkılan seferlerin bu tablosu komutanın tedricî olarak sahabelere na-sıl aktarıldığını göstermektedir. İlk savaş yıllarından Hicret'in beşinci yılına kadar seferlerin büyük bölümü Peygamber'ın komutası altında gerçekleştirilmişti. Bu devirler, sahabelerin, Rasulullah'ın rehberliğine n^r zaman ihtiyaç duydukları zamanlardır, rakat, 5. yıldan sonra gittikçe İslâm devletinin otoritesi bütün Arap yarımadasında yer- leşmeye başladı ve Rasulullah komutayı sahabelerin almasını istedi, bağımsız komutanların emri altında yapılan seferlerin sayısı, Rasulullah'ın komutası altında yapılanlardan hemen hemen dört kat fazla olan II sayısına yükseldi. Bağımsız komuta ile yapılan seferlerin bu artan gücü son senede tam manasıyla gerçekleştirildi. Hicret'in dokuzuncu yılında sahabelerin komutasında altı sefer yapılırken Peygamber yalnızca bir sefere komuta etti. Aslında Rasulullah büyük Mute savaşı için Zeyd b. Harise'yi gerçek mânada daimi komutan tayin etti. Zeyd, Hicret'in 8. yılında el-Gassani'ye karşı 3000 kişilik bir kuvvete komuta etti. Rasulullah 'ın görmeye ömrü vefa etmediği Rum seferi için Hicret'in 11. yılında 30.000 kişinin üzerinde bir orduya Usâme b. Zeyd'i komutan tayin etmesiyle daimî bir komutanlık memuriyeti teşekkül etmiş oldu. Peygamber, hayatı süresince müslüman ordusunu ve komutanlarını böylece yetiştirdi. îslâm devletine ve müslümanların inançlarına tehlike teşkil edebilecek şeyleri etkili ve başarılı bir şekilde karşılayabilmelerine imkân verecek gerekli askerî bilgi ve uzmanlıkla müslüman-ları teçhiz etmek için savaş meydanında ve savaş meydanının dışında onlara yeterli talim ve terbiyeyi verdi. |