> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Kuvvetin Tasarrufu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuvvetin Tasarrufu  (Okunma Sayısı 726 defa)
19 Mayıs 2012, 15:21:14
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 19 Mayıs 2012, 15:21:14 »



5- Kuvvetin Tasarrufu

Kuvvetin tasarruflu kullanımı, bir komuta­nın askerî başarısında faydalı bir başka fak­tördür. Özellikle insan ve materyal kaynak­ları sınırlı olduğunda kuvvetlerin zaman ve yer ihtiyaçlarına göre doğru olarak tahsis edilmesi herhangi bir askerî faaliyetin başa­rısı için muhakkak ki hayatî bir önem taşır. "Kuvvetlerin tutumlu bir şekilde tahsis edilmesi" aynı zamanda insan ve materyal maliyeti açısından mümkün olan azamî avantajın elde edilebilmesi için de gerekli gö­rülür ve arzu edilir. Bu, insan hayatı kaybını önlemeye olduğu kadar bir kuvvet rezervi sağlamaya da yardım eder. Şüphesiz ki bir komutanın kuvvetlerini doğru ve verimli bir şekilde kullanması herhangi bir askerî faa­liyette dikkate değer bir taktik operasyondur.

Rasulullah kıt insan ve materyal kaynak­larını çok tasarruflu ve tutumlu bir şekilde kullandı ve verdiği kayıplara nazaran çok bü­yük sonuçlar elde etti. Rasulullah Ku­reyş'e, yahudilere ve diğer Arap kabilelerine karşı 76, Romalılara da 2 önemli askerî se­fer düzenledi. Böylece toplam 78 askerî se­fer yaptı ve bunların 28'ine bizzat komuta etti. Bu 28'e, Kureyş'e, Yahudilere ve Roma­lılara karşı yapılan 11 büyük sefer de dahil­dir. Bu 78 seferin 19'u 20'den az kişiyle 12'si 20 ilâ 60, 17'si 60 ilâ 200, 15'i 200 ilâ 500 ve 14'ü de 500'ün üzerinde kişiyle yapıldı. Ra­sulullah'ın kuvvetlerini nasıl tasarruflu ve rasyonel kullandığını bir düşünün. Rasulul­lah yahudİ ve diğer Arap kabileleri tara­fından büyük kuvvetlerle desteklenen çok şe­dit bir düşmanla karşı karşıyaydı. Kureyş ve yahudiler tarafından kışkırtılan Arap kabi­leleri ülkenin çeşitli yerlerinde sık sık sorun çıkarıyorlardı. Böyle askerî olayları hallet­mek için Rasulullah genellikle 60 ilâ 80 kişilik birlikler gönderiyordu. Bazan da ki­mi kabileleri boyun eğdirmek veya korkut­mak için 200 ila 300 kişilik birlikler gönde-

riyordu. Tehlikenin daha büyük olduğu dü­şünülen ve düşman kuvvetinin daha büyük olduğu zamanlarda, Rasulullah 300 ilâ 500 kişilik birlik gönderiyordu. Rasulullah yalnızca bir seferde 500 kişi gönderdi ve yine birinde de Ğassan emirine karşı 3000 kİ-şi gönderdi; fakat sahabeler tarafından ko­muta edilen diğer serîyyelerin hiçbirinde bu sayı 500'ü geçmedi. Ve bütün bu seferlerde düşman müslümanlardan kat kat fazla sayı­daydı. Mute seferinde, 3000 kişilik müslü-man kuvvetli Gassan emirinin profesyonel olarak eğitilmiş 100.000 kişilik düzenli ordu­suna karşı çok başarılı bir şekilde çarpıştı.

Rasulullah'ın kendisi bizzat 28 gazveye komuta etti ve Mekke, Huneyn, Taif ve Te-bük'e yapılan 4 büyük sefer hariç, kuvvetle­ri hiçbir zaman 1500 adam sayısını aşmadı. Bedir Savaşı'ndan önce Rasulullah  kendi komutası altında Kureyş çetelerine ve diğer düşman kabilelere karşı 4 sefer düzenledi. İlk gazve olan el-Ebvâ seferinde 70 kişi bulunu­yordu; ikinci gazve Buvat'ta 200, üçüncüde 150 ve dördüncüde 70 kişi bulunuyordu. İs­lâm'a ve yeni kurulmuş Medine devletine karşı olan büyük tehdit ve tehlikeye rağmen Peygamber yalnızca küçük bir birlik kul­lanıyordu, fakat bu birlik Medine'ye yapılan düşman saldırılarım önlemede çok tesirli ve başarılıydı. Rasulullah Bedir ile Uhud ara­sındaki dönemde düzenlediği gazve ve seriy-yelerde de aynı şekilde askerlerin kullanılışı hususunda bir tutumluluk politikası güttü.

Rasulullah bu dönem esnasında dört gaz­ve düzenledi; fakat kuvvetlerinin hiçbirisi 450 sayısını geçmedi. Çok güçlü bir kabile olan öatafan, müslümanlara karşı kuvvetlerini harekete geçiriyordu, Rasulullah  ise on­lara karşı sadece 450 kişilik bir kuvvetle yü­rüdü. Ğatafan ona karşı savaşmaya cesaret edemedi ve korku içinde kaçtı. Bir başka güç­lü kabile olan Benî Süleym de Medine'ye kar­şı kuvvetlerini harekete geçirmeyi planlıyor­du. Rasulullah  yalnızca 300 kişiyle yola çıktı; sürat ve ustalığı sayesinde onlara tam bir sürpriz yaptı ve hepsi korku içinde kaçıp gittiler.

Uhud Savaşı'yla Hendek Savaşı arasındaki dönemde Rasulullah  çeşitli yönlerden ge­len yeni tehditleri önlemek için yine 4 gazve yaptı. Bu dönemde düşmanca faaliyetler kat kat artmıştı. Hatta Medine civarındaki dost kabilelerin bazıları bile düşman tarafına geç­miş ve Medine'yi tehdit ediyorlardı. Yahudi­ler cesaret kazanmış ve İslâm devletinin oto­ritesini söndürmek için asice ve ihanet dolu faaliyetlerini artırmışlardı. Bu nedenle, Pey­gamber 'ın güvenliğini sağlamak, içerden ve dışardan devlete gelen saldırıları durdur­mak için mümkün olan bütün tedbirleri al­ması gerekiyordu. Rasulullah @ 2500 kişi­lik güçlü bir birlikle Bedir el-Mevd'e doğru gelen Ebu Süfyan'ın üzerine 1500 kişilik bir kuvvetle Bedru'l-Ahire gazvesini yaptı, fakat Ebu Süfyan, Rasulullah 'la karşılaşmaya cesaret edemediği için Mekke'ye geri döndü. Bundan sonra, savaş hazırlıkları yapan Sa­lebe ve Envar kabilelerini çökertmek için 450 kişiyle hücum etti. Yine Dumetu'l-Cendel yönüne, bölgede barış ve huzuru bozan, Du-mah halkını cezalandırmak üzere 1000 kişiy­le yürüdü. Ve bundan sonra da Benî Musta-lik halkının düşmanca faaliyetlerini kontrol etmek için küçük bir kuvvetin başında el-Mureysî'ye yürüdü. Aynı şekilde, Rasulullah , Hendek Savaşı'ndan sonra da komşu ka­bilelerin düşmanca faaliyetlerini durdurmak için birkaç gazve düzenledi ve sayıca çok faz­la olan kuvvetlere karşı küçük birlikler kul­lanarak şaşırtıcı sonuçlar elde etti.

Rasulullah 'ın askerî politikasının ve pren­siplerinden birisi de kuvvetleri büyük bir ta­sarruf ve tutumlulukla kullanmaktır. Daima birkaç bin kişilik düşman kuvvetine karşı herhangi bir askerî meseleyi halletmek için birkaç yüz adam gönderdi. Onun askerî bir lider olarak başardıkları, sayıca kendisinden kat kat fazla olan ordulara karşı küçük bir kuvvetle çok zor askerî durumların, başarılı bir şekilde sırf ustalık ve taktiklerle, üstesin­den gelmeye muvaffak olduğuna şehadet eder. Gerçekten Rasulullah @ ilk üç büyük savaşında, kendisinden dört kat sayıca fazla ordulara karşı küçük kuvvetin rasyonel ve ve­rimli olarak nasıl kullanılacağı konusunda­ki yetkinliğini gösterdi.

Umre İçin çıkılan Hudeybiye seferinde kuv­vetli bir süvari birliğini ve piyade bölüğünü, Mekke ile Medine ortasında İşe yaramaz hale düşüren Rasulullah'ın askerî stratejisiy-di. Ve sadece 1400 silahsız sahabeyle gurur­lu ve kibirli Mekke ileri gelenlerine sonradan müslümanlarm hayatında dönüm noktası ol­duğu ispatlanan bir antlaşmaya zorlamaya muvaffak oldu. Çıktığı bu seferde Peygam­ber 'ın niyeti Kureyş'le savaşmak değil, Umre yapmaktı. Bu sebeple, Hz. Peygamber  savaştan çok barış için ilerlediğini belir­tir bir politika güttü. Kureyş'in hem süvari birliği, hem de piyade birliği Mekke'den çok uzakta bulunuyordu ve Peygamber  şehri fethedebilirdi. Fakat o bunu yapmadı, çün­kü bu şekilde her iki taraftan da, hiç isteme­diği, fazla can kaybı olabilirdi. Savaşla elde edilen zafer onun her yönden şerefli bir ba­rış sağlamak olan amacını gerçekleştiremez­di. Zaten, Kureyş'i üç büyük savaşta mağlup ederek maneviyatını yıkmıştı ve onlarla bir savaşa daha tutuşmak istemiyordu. Zira bu, barışı çabuklaştırmaya hiç fayda sağlamaz­dı. Bu sebeple Umre yapmak ve barış niye­tinde olduğunu ilân etti.

Rasulullah 'ın Mekke seferi askerî olmak­tan ziyade politik bir harekâttı; çünkü bu Ku-reyş ve müttefiklerine müslümanlarm gücü­nü kanıtlıyordu. O zamana kadar geçen 8 yıl süresince Kureyş, müslümanları engellemek ve yok etmek isteyenlerin lideri durumunday­dı ve diğer Arap kabileleri bu mücadelede daha çok izleyici rolündeydi. Kureyş, bâtılın can damarını teşkil ediyordu ve onların dü­şüşü Hakk'ın güçleri için bir zafer kabul edi­lebilirdi. Bu nedenle, Rasulullah 'ın Mek­ke'ye bütün gücüyle gelmesi gerekiyordu. Çünkü sonuçta bütün Arap yarımadası bo­yunca çok büyük askerî ve politik yankılar uyandırması bekleniyordu. Peygamber 'ın Huneyn ve Taif seferleri, Mekke fethinin bir devamıydı, zira buralardaki kabileler Ku-reyş'in kuvvetinin temel direkleriydi ve bu se­ferlere tatmin edici askeri bir sonuç elde edi­linceye kadar ısrarla devam edildi.

Rasulullah  Romalılara karşı 30.000 kişi­lik bir orduyla yürüdü —dünyanın bu böl­gesinde o zamana kadar görülen en büyük orduydu bu—. Bu sefer hem askerî açıdan, hem de politik açıdan gerekliydi. Roma sü­per bir güçtü ve İslâm devletinin sınırların­da 100.000 kişiden fazla bir ordu teşkil et­mişti. İslâm devletinin yabancı bir güce ilk güç ve kuvvet gösterisiydi bu.

Fakat yine de, müslüman kuvveti Romalıla­rın askerî standartlarına göre sayıca küçük­tü. Bununla beraber, düşman Rasulullah 'ın şevk ve kararlılığından o kadar etkilen­mişti ki, savaş alanında onunla karşılaşma­ya cesaret edemedi. Rasulullah 'ın bu ce­sur ve cüretkâr harekâtı komşu bölgelerin yö­neticileriyle yaptığı birçok politik ve dostça paktlar açısından zengin faydalar sağladı. Ayrıca Arap kabilelerinin ve diğer potansi­yel düşmanların kötü emellerini ve planları­nı da bastırdı.

Bedir, Uhud ve Ahzab savaşlarında Rasulul­lah kendisinden sayıca dört kat fazla ve silah olarak ise kat kat kuvvetli düşmanlar­la çarpıştı. Çok büyük kuvvetlere karşı nis-beten küçük kuvvetler kullanarak büyük bir askerî ustalıkla, azamî askerî kazanç elde et­me metodu, Rasulullah 'ın askerî bîr ko­mutan olarak büyüklüğünün bir göstergesiy­di. Peygamber asla ne durakladı, ne de te­reddüt gösterdi; cesaretle düşman üzerine yü­rüdü. Uhud Savaşı'nda, savaşın .gidişatım za­ferden kısmî yenilgiye çeviren okçuların ha­tası sebebiyle Rasulullah yaralanmış,hır-palanmış Ve perişan olmuştu; fakat yine her zamanki kararlılığım sürdürüyordu ve düş­man savaş alanından ayrılınca elindeki kü­çük kuvvetle onları takip etti. Bu hareket Medine'ye tekrar saldırarak zaferini tamam­lamak isteyen düşmanın arzusunu yok etti. Aynı şekilde, Rasulullah  adamlarının sayısını ustaca kullanarak yahudîlerin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuvvetin Tasarrufu
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:04:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuvvetin Tasarrufu rüya tabiri,Kuvvetin Tasarrufu mekke canlı, Kuvvetin Tasarrufu kabe canlı yayın, Kuvvetin Tasarrufu Üç boyutlu kuran oku Kuvvetin Tasarrufu kuran ı kerim, Kuvvetin Tasarrufu peygamber kıssaları,Kuvvetin Tasarrufu ilitam ders soruları, Kuvvetin Tasarrufuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes