Konu Başlığı: Kurânın Kurân ile Tefsiri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Ağustos 2012, 09:58:42 1- Kur'ân'ın Kur'ân ile Tefsiri Herhangi bir âyette kısaca geçilen bir husus, bir başka âyette geniş olarak zikredilmiş olabilir. Bunlara ait misaller pek çoktur. Kur'ân'ın açıklanmasında başvurulan bu yola ait ilk örnekleri de Rasûlullah'in tefsirinde buluyoruz. Bununla ilgili ilk misalimiz; "İman edenler ve İmanlarını zulümle de bulaştırmayanlar... İşte ancak onlardır ki emin olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulanlardır." (6: 82) ayeti inince, "İçimizde nefsine zulmetmeyen kim var?'1 diyerek, bu durum Rasûlullah'ın ashabına ağır gelmişti. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki: "Zannettiğiniz gibi değil, buradaki zulümden kastedilen Lokman'ın oğluna nasihatidir: "Evladım, sakın Allah'a ortak koşma. Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür." (31: 13) (Buharî, Tirmizî). Böylece Peygamber, başka bir ayete dayanarak, genel mânayı tahsis etmiş ve yanlış anlamanın önüne geçmiştir. İkinci misâl: "De ki: 'Ey kendilerinin aleyhinde (günahta) haddi aşanlar, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar." (39: 53) ayeti inince bir adam kalkarak: "Şirki de mi ey Allahın Rasûlü?" deyince Hz. Peygamber bu soruyu kerih görerek şöyle buyurdu; "Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allaha ortak koşan da gerçekten büyük bir günâh işlemiştir" (4: 48) (İbni Kesîr, Taberî). Burada Hz. Peygamber'in, mutlak bir ayeti, mukayyed olan diğer bir ayete hamletmek suretiyle Kur'ân'ı Kur'ân ile tefsir ettiğini görüyoruz. Üçüncü misalimiz: Peygamber: "Gaybın anahtarları O'nun nezdindedir, onları O'ndan başkası bilemez..." (6: 59) mücmel ayetinde geçen "gaybın anahtarlarından muradın ne olduğunu şu mübeyyen ayetle tefsir etmiştir. Gaybın anahtarları beştir ki onfan Allah'tan başkası bilemez: "Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yağmuru O indirir, rahimlerde bulunanı O bilir. Kimse yarın ne kazanacağını ve hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilen ve her şeyden haberdar olandır." (31: 34). (Buharî, Müslim, İbni Mâce). Bu konuda bir başka misal de şöyledir: Hz. Âişe "Andolsun, sizi ilk defa (doğumunuzda) yarattığımız gibi (âhirette de) yapayalnız, teker teker (çırılçıplak) huzurumuza gelmişsi-nizdir (geleceksiniz)..." (6: 94) ayetini okuyunca: "Eyvah, o ne sefalet! Erkeklerle kadınlar bir arada haşrolunacaklar, birbirinin ayıbına bakacaklar!" dedi. Rasûlullah bunun üzerine dedi ki: "O gün bunlardan herkesin kendine yeter bir işi (derdi, belâsı) vardır." (80: 37). Ne erkekler kadınlara, ne de kadınlar erkeklere bakmazlar. İnsanlar birbirine bakamayacak derecede meşguldürler." Bİr başka rivayette İbn Abbas demiştir ki: Hz. Peygamber "Yalınayak, çırılçıplak, söU pümüş (kendini koyvermiş) bir hâlde haşro-lunacaksınız" deyince, bir kadın: "Ne o, birbirimizin avret yerine mi bakacağız?" dedi Rasûlullah adını söyleyerek: "Ey falanca, 0 gün bunlardan herkesin kendine yeter bir işi (derdi, belâsı) vardır" (80: 37) dedi. Burada Hz. Peygamber, birinci ayetin ifade ettiği mânayı, başka bir ayetteki işaretten istifade ederek vuzuha kavuşturmuştur. Bu durumun başka misalleri de vardır. |