> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Kurânî Görüş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânî Görüş  (Okunma Sayısı 686 defa)
12 Ağustos 2012, 15:42:12
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 12 Ağustos 2012, 15:42:12 »



Kur'ânî Görüş

Kur'ân bir bilim kitabı olmayıp, insanlığa yol gösteren bir kurallar bütünüdür. Ancak, in­sanla ve onun yeryüzündeki problemleriyle İlgili olduğundan, yeri geldikçe insanın istifa­desi için, insan, ruh, hayat gibi mes'elelere değinmiştir.

Hayatın Menşei. Kur'ân tüm hayat ve ölü­mün, Allah'ın elinde olduğunu söylemekte­dir. Allah neyi dilerse, yaratır, kimi dilerse, öldürür: "O'ndan başka tanrı yoktur; dirilten ve öldüren O'dur." (7: 158). Âl-i îmrân sûresinde şöyle buyrulmaktadır: "Dirilten de, öldüren de Allah'tır. Allah işlediklerinizi gö­rür." (3: 156). Tevbe sûresinde benzer bir âyet yer almaktadır: "Göklerin ve yerin hü­kümranlığı elbette Allah'ındır; dirilten ve öl­düren O'dur." (9: 116). Yunus sûresinde ise şöyle buyrulmaktadır: "Dirilten ve öldüren O'dur, O'na döneceksiniz." (10: 56).

Bu âyetler, hayat ve ölümün tamamen Yara-dan'ın elinde olduğunu açıkça ortaya koy­maktadır. Hayatın esrarı O'nun ilmindedir ve insan bu esrarı çözme gayretlerinde daima karmaşa içinde kalacak, şaşıracaktır.

Sahabeden biri Rasûlullah'a gelip, hayat ve ruh hakkında daha çok bilgi istediğinde şu âyet indirildi: "(Ey Muhammed!) Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: 'Ruh Rabbi-min emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir." (17: 85). Bu ayet, ruhun, gündelik tecrübelerimizle açıklanması müm­kün olmayan sırlardan biri olduğunu göstermektedir. Ruhun anlaşılması ve kavranması insan bilgisini aşmaktadır.

Hayatın tümü sudan meydana gelmiştir.

Kur'ân hayatın tümünün sudan kaynaklandığı gerçeğini de bildirmektedir. "Bütün canlıları sudan meydana getirdik. İnanmıyorlar mı?" (21: 30). Furkan sûresinde- şöyle buyruluyor: "İnsanı sudan yaratarak, ona soy sop veren O'dur. Rabbin herşeye Kadir'dir." (25: 54). Bu ayette, insanın bir meni damlasından mey­dana gelişindeki mucize ve kadın ile erkekten üremeleri anlatılmaktadır. Böylece aynı me­deniyete sahip, aynı ırktan aileler, kabileler ve kavimler meydana gelmiştir. (The Mea-ning ofthe Qur'an, c. VIII, sh. 199).

İnsan İnorganik maddeden yaratılmıştır. Kur'ân, insanın başlangıçta bir çeşit cansız (inorganik) maddeden yaratılmış olduğunu; sonra (muhtemelen) devre devre tekâmül ede­rek insan şeklim aldığını ortaya koymaktadır. Meryem sûresinde şöyle buyrulmakta: "Bir insan, kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mı?" (19: 67). Yine aynı sûreden: "...Rabb'in: 'O bana kolaydır, daha önce seni de hiç bir şey değil­ken, seni de yaratmıştım.' dedi." (19: 9). İn­san sûresinde şöyle buyruluyor: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey ol­madığı uzun bir süre geçmedi mi? (Yani in­san üzerinden öyle uzun süreler geçti ki he­nüz kendisi, anılan bir şey değildi. Topraktan süzüle süzüle, çeşitli merhalelerden geçerek, uzun zamanı aşarak nihayet nutfe hâline gel­di)." (76: 1). Bu ayet insanın hiç bir şey de­ğilken, varedîlmesine kadar belirli bir süre geçtiğini göstermektedir. Bütün İslâm müfessirleri bu "uzun bir süre"yi meni damlasının ana rahmine düşmesinden, sadece cansız bir sıvı iken, insanın düşünen, gören, anlayan ye­ni bir varlık haline geldiği doğum zamanına kadar geçen süre olarak açıklamışlardır.

Fakat, bu süreyi, insanın sadece bir toprak yı­ğını olduğu zamandan, Allah'ın ona kendi Ruhundan üflediği ve onu, canlı zekî bir var­lık haline getirdiği zamana kadar geçen süre manasına almak da mümkündür. Allah'ın toprağa Kendi Ruhundan üfleyip yeni mele­keler verdiği, insan şeklini almasına kadar kimbilir kaç devir geçmiştir? Bu ayetler bu ihtimalde ortaya çıkmakta, biyolog ve bilim adamlarımızın bu hususta daha derin gözlem­ler yapmaları gerekmektedir, Bu tahmin aşa­ğıdaki ayetlerle daha da güçlenmektedir. "Bir zamanlar Rabbin meleklere demişti ki: 'Ben kupkuru çamurdan, değişken balçıktan bir in­san yaratacağım. Onu düzenle(yip insan şek­line koydu)ğum ve ona ruhumdan üflediğim zaman hemen ona secdeye kapanın!'." (15: 28-29). A'raf süresinde, de şöyle buyrulmak-tadır: "Andolsun ki, sîzi yarattık, sonra şekil verdik, sonra meleklere, 'Adem'e secde edin!'dedik." (7: 11).

Bu âyetler, insanın yaradılışı hususunu aydın­latmaktadır. Herşeyden önce Allah (cc), bu­nun için bir plan yapmış; bu maksat İçin ge­rekli maddeleri hazır etmiş; sonra da ona in­san şeklini vermiş ve ilk insan ve peygamber Âdem aleyhisselâmı yaratmıştır. Melekler de ona secde etmekle emrolunmuştur.

Bu, insanın meleklerden üstün olduğu gerçe­ğini ve Allah'ın insanı çamurdan yaratma pla­nı ile, bir şekle sokması ve nıükemmelleştire-rek insan haline getirmesi safhaları arasında uzun bir sürenin geçmiş olduğunu ortaya koy­maktadır. Aşağıdaki ayetler bu görüşü destek­lemektedir: "Rabbin meleklere şöyle demişti: 'Ben çamurdan bir İnsan yaratacağım, onu yapıp ruhumdan ona üflediğim zaman ona secdeye kapanın." (38: 71-72). Bu ayetlere göre insanın tekâmülü üç safhada olmuştur: Topraktan insanın yaratılması planı, mükem­mel bir şekil verilmesi ve sonra da can veril­mesi... Diğer bir ifadeyle Allah'ın planına gö­re gerekli toprak maddesi bir araya getirilmiş, bir şekil ve mütenasip uzuvlar, melekeler ve­rilmiş (belki de zamanla bütün bu özelliklerin ve şeklin tekâmülüne izin verilmiş) ve sonun­da Allah'ın Emri (ve belki İnsanın topraktan, beşer haline gelinceye kadarkî tüm süreç "Allah'ın Emri" sözüne bağlıdır) ile insan olarak can verilmiştir.

Aslında, "insanın yaratılışı sürecini tam ola­rak anlamamız çok zordur. Çünkü biz, cansız bir maddeden insanın varedilmesini hakkıyla idrak etmekten âciz kalırız. Nasıl şekillendirildiğini, mükemmel hâle getirildiğini ve içi­ne Ruh'un üflendiğini tam manasıyla kavrayamayız. Ancak, şurası apaçıktır ki, insanın Kur'ân'da belirtilen yaradılış kıssası, Darwinizmden tamamıyla farklıdır. Danvin'in fara­ziyesine göre insanın tekâmülü, insan olma­yan ve yarı-insan bir durumdan devamlı bir eliminasyon, seleksiyon ve adaptasyon süreci sonunda meydana gelmiştir. İnsan olmayan yaratığın sonu ile insan türünün şeklini alma­sının başlangıcını ayıran kesin bir çizgi de yoktur. Diğer yandan Kur'ân, bunun tam ter­sine insanın hayata insan olarak başladığını belirtmektedir. Allah onu yeryüzündeki haya­tının ilk gününden itibaren insan olarak yarat­mış ve hayatının ta başında onu hikmet ve ilim ile donatmıştır." Ancak toprak halinden, insan olarak son şeklini aldığı ve Allah'ın ona kendi ruhundan üflediği vakte kadar bizim bi­lemediğimiz bir evrim süreci geçirmiş olabi­lir.

"Yukarıdaki iki farklı bakış açısı, insanla ilgi­li iki zıt anlayışa varmaktadır. Darwinci anla­yışın kabulü, insanı hayvan türlerinden birisi mertebesine düşürmektedir. Böylece insan hayatının bütün esasları (ahlâk esasları da da­hil) hayvan yaşantısı esaslarına dayandırılacak ve her hayvanî davranış tabiî olarak kar­şılanacaktır. Geriye tek fark olarak insanın ih­tiyaçlarını ve rahatını sağlamakta Öğretimden faydalanabilmesi özelliği kalacaktır. Diğer yandan ilahî anlayışın kabulüyle insan, eşref-i mahlûkat olarak hayvanların üzerinde yük­sek bir mevkiye sahip olmaktadır. Artık ko­nuşan bir hayvan, sosyal bir hayvan değil, Al­lah'ın yeryüzündeki halifesidir. Onu diğer yaratıklardan farklı kılan, konuşabilmesi, sosyal bir hayata sahip olması değil, Allah'ın ona verdiği güç çerçevesindeki ahlâkî sorumlu­lukları ve yaptıklarından Allah'a hesap vere­cek olmasıdır. Bu anlayış insanın dünyadaki hayatına bakışını tamamen değiştirecek ve ona farklı bir hayat felsefesi, farklı bir mede­niyet, kanun ve ahlâk sistemi sağlayacaktır. Artık insan kendisi için hayat esaslarını aşağı­larda değil, yükseklerde arayacaktır." (The Meaning of the Qur'an, c. VI, sh. 11-14). Bakara sûresinde bu mana îma edilmektedir: "Ölü idiniz sizleri diriltti, sonra öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve sonunda O'na döne­ceksiniz; öyleyken Allah'ı nasıl inkâr edersi­niz?" (2: 28). Secde sûresinde ise şöyle bu-yurulmaktadır: "O, görülmeyeni de, görüleni de bilendir, güçlüdür, merhametlidir. Yarattı­ğı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillen­dirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size ku­laklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken pek az şükrediyorsunuz." (32: 6-9).

Kur'ân'ın bu ayetlerinde insanlık tarihinin il­men tahkik edilmesinin imkânsız yanları, -in­sanlığın yaradılışı- aydınlatılmaktadır. Hiç şüphe yok ki sahih ve güvenilir bilgi, yeryü­zündeki çürümüş kemiklerden ve daha çok tahmine dayanan sözde "bilimsel veriler"den daha önemlidir. (The Meaning of the Qur'an c. I, sh. 66).

Yaratılış Maddesi: Yukardaki ayetlerde in­sanın yaratıldığı madde açıklanırken, çeşitli kelimeler kullanılmaktadır: tin lazib (37: 11); tin, toprak, porselen kili, çömlekçi kili vs. anlamına gelir. Lazib ise yapışmak, sıkıca sarıl­mak demektir. Tin lazib çömlekçi kili gibi sı­kıca yapışmış, sarılmış anlamına gelmekte. Sülale min tin (23: 13) kelimesi kil özü de­mektir. Salsal kelimesini Hicr suresinde üç farklı ayette görmekteyiz (15: 26, 28, 33). Mânası, sert bir şeye vurulduğunda tıkırtı sesi çıkartan kurutulmuş kildir. Bu kelime, suyu uçurulmuş kalın, yağlı çamur manâsına gelen hama' kelimesiyle beraber kullanılmıştır. Yukardaki iki kelimeyle birlikte kullanılan üçüncü kelime masnundur ki, un İle kek ha­muru yapar gibi karıştırmak, harmanlamak demektir. İnsanın yaratıldığı maddenin yapı­sını açıklayan ibarenin tamamı şöyledir: Sal-salim min hama im mesnûn (15: 26, 28). Râzî'ye göre bu ibare hem yapısında hem de şeklinde oluşan değişikliği ifade etmektedir. Buradan, insanın yaratılış süreci içinde çamu­run tabiatının yavaş yavaş değişikliğe uğradı­ğı ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle bu "Allah'ın planına göre İnsanın fizik yapısının tekâmül ettiği 'ses veren', 'tıkırdayan' kil'in çıkarıld...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânî Görüş
« Posted on: 25 Nisan 2024, 04:47:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânî Görüş rüya tabiri,Kurânî Görüş mekke canlı, Kurânî Görüş kabe canlı yayın, Kurânî Görüş Üç boyutlu kuran oku Kurânî Görüş kuran ı kerim, Kurânî Görüş peygamber kıssaları,Kurânî Görüş ilitam ders soruları, Kurânî Görüşönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes