> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Kölelik Müessesesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kölelik Müessesesi  (Okunma Sayısı 700 defa)
28 Mayıs 2012, 13:22:28
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 28 Mayıs 2012, 13:22:28 »



Kölelik Müessesesi

Kölelik müessesesi ne İslâm tarafından baş­latılmış, ne de bir müessese haline sokulmuş­tur. İslâm geldiğinde, o, zaten her kavmin sosyal sisteminde oluşmuş ve kökleşmişti. Genelde, halkın yaşantısının esaslı bir parçası haline gelen bu uygulamayı yasal düzen­lemeler yahut sosyal reformlar durduramaz­dı. Bu müesseseyi büsbütün kaldırmak, yok etmek bir disiplin için ne pratik, ne de ma­kul idi. Bu yüzden, İslâm statükoyu görünüş­te kabul etti ve devam ettirdi, fakat kölele­rin statülerini ve şartlarını ıslah etmek, on­ları özgür kılarak müminleri iyilik ve takva­ya ulaşmalarını teşvik etmek için bir kısmı­nın daha önce açıklandığı pratik tedbirler al­dı. İslâm'da kölenin statüsü, sahibinin sevi­yesine yükseltilmiştir, öyle ki her ikisi de sos­yal ve ekonomik yaşantılarında eşit haklar­dan faydalanırlar. Rasulullah, izleyicileri olan müminlerin yiyecek, giyecek ve barınak hususlarında kölelerine kendileriyle eşit mu­amele etmelerini istemiştir. Ebu Zerr'in ri­vayetine göre Rasulullah: "Allah kerdeş-lerinizi sizin idareniz altına koymuştur. Öy­leyse, kim kardeşlerinin idarecisi kılınırsa on­lara kendi yediğinden yedirsin, kendi giydi­ğinden giydirsin. Onlara güçlerinin yetece­ğinden fazlasını teklif etmesin. Eğer ağır bir iş yaptıracaksa kendisi de yardım etsin." bu­yurdu. (Ebu'l Âlâ Mevdudi, el-Cihad fi'-İslam, Urduca sf. 253-262). Ebu Hureyre'-nin rivayetinde ise Rasulullah, "Birinizin hizmetçisi (yahut kölesi) yemeğinizi hazırlar ve kokusu ile sıcağına yakın olduktan sonra size getirirse, sizinle oturtup birlikte yesin; ancak eğer topluluk çok. yemek de miktar­ca az ise ona bir-iki lokma versin." buyur­du. (Mişkât).

Ebu Hureyre'nin diğer bir rivayetinde Rasu­lullah, şunları söylemiştir: "Söylediklerin­de masum iken kölesini suçlayan kişi kıya­met gününde cezalandırılacaktır." İbn-i Ömer de Rasulullah'dan şunu rivayet eder: "İşlemediği bir suç nedeniyle hizmet­çisini (yahut kölesini) tokatlayan veya döven kişi için keffaret borcu onu azad etmektir." Ebu Mes'ud el-Ensarî demiştir ki: "Kölele­rimden birini döverken ardımdan 'Ebu MesL ud: Bil ki, Allah senin üzerinde, senin köle­lerinin üzerinde olduğundan daha fazla gü­ce sahiptir.' diye bir ses işittim. Dönüp Allah'ın Rasulünü gördüğümde 'Ey Allah'ın Rasulü, Allah'ın rızası için o şu andan İti­baren hürdür! dedim. 'Eğer bunu yapmamış olsaydın, ateş seni kaplayacaktı.' şeklinde ce­vap verdi." (Ebu'l Âlâ Mevdûdi, *E1-Cihad fi'1-İslam', Urduca, sf. 253-262). "Köle" ola­rak çağırıldıklarında kendilerini küçültül­müş, hakaret edilmiş hissederler. Bu sebep­le, Rasulullah, ashabına "kölem" yahut "cariyem" diye hitap etmemelerini, yerine "oğlum" yahut "kızım" diye seslenmeleri­ni öğütlerdi. Kölelerin de sahiplerine "Rabbim" dememelerini isterdi, çünkü sa­dece Allah, insanların Rabbidir.

Ebu Bekir, Rasulullah'dan rivayet eder ki: "Elinin altında bulunanlara kötü davranan kişi Cennet'e giremeyecektir." Abdullah'ın b. Ömer'in rivayetinde: "Bir kimse Rasulul­lah'a gelip: 'Ey Allah'ın Rasulü, bir kö­leyi ne kadar sık affetmeliyim?' şeklinde su­al yöneltti. Rasulullah da cevap vermedi. Soruyu soran kişi sorusunu üç kez tekrarla­dıktan sonra Rasulullah'ın cevabı 'Onu günde yetmiş kez affet' oldu." Diğer bir za­man Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Kö­lelerinize çocuklarınız gibi cömertlikle mu­amele edin ve yediklerinizden yedirin." Ebu Hureyre' nin rivayetine göre Rasulullah: "Size kimlerin günahkâr olduğunu haber ve-reyİm. Onlar yalnız başlarına yerler, kölele­rini döverler ve onlara yardımdan sakınırlar?' demiştir. (Mişkât).

Ali b. Ebî Tâlib şöyle söylemiştir: "Allah'ın Rasulü bana kardeş olan iki genç hediye et­ti. Ben de bunlardan birini sattım. Sonradan bana 'Adamın ne oldu, Ali?' sorusunu yö­neltti, sattığımı söylediğimde 'Onu geri al! Onu geri al!' dedi." Bir cariyeyi çocuğundan ayıran kişi, Rasulullah'ın bunu yasakla­ması üzerine hareketini düzeltip bir daha ca­riyeyi çocuğundan ayırmadı. Abdullah b. Mes'ud, tutsakların getirildiğinde Rasulul­lah'ın aileleri bölmekten hoşlanmadığı için onları ailecek dağıttığını anlatır. (Miş­kât). Rasulullah köleleri ile evlenmek is­teyenlere kolaylık gösterir, fakat boşanmalarında güçlük çıkarırdı. Bir şahıs cariyesini ev­lendirmiş, sonra da onu kocasından ayırmak istemişti. Cariye Rasulullah'a şikayette bulundu, Rasulullah da mescidde kalka­rak, "Size ne oluyor da köleleri evlendiriyor sonra da ayırıyorsunuz? Evlenme ve boşan­ma hakkı sadece kadın ve kocaya aittir." bu­yurdu. Ebu Zerr acem bir köleye kötü söz­ler söylemiş, o da Rasulullah'a bu husus­ta şikayette bulunmuştu. Rasulullah, Ebu Zerr'i azarladı ve "Sende cahiliyetten halâ bir parça var. Köleleriniz kardeşlerinizdîr, Al­lah onları sizin idarenize vermiştir. Mizacı­nıza uymuyorsa satın, ancak Allah'ın yarat­tıklarına zarar vermeyin. Yediklerinizden ye­dirin, giydiklerinizden giydirin. Güçleri yet­mediği şeyleri teklif etmeyin. Şayet ağır bir iş teklif ederseniz, onlara yardım ediniz." bu­yurdu. (Mişkât).

Her ne zaman kendisine köle ulaşsa onları serbest bırakırdı; ancak onlar kendilerini Re­sul'ın merhameti ve cömertliğinden kur­taramazlardı. O, kölelere karşı son derece merhametli İdi; vefatından önceki son vasi­yetlerinden biri, "Köleler hususunda Allah-tan korkun." idi. Bu merhametin bir sonu­cudur ki, birçok gayri müslimlerin köleleri kaçarak ona sığındılar. Rasulullah da dai­ma onlara hürriyetlerini verirdi. Savaş gani­metleri dağıtılırken köleler de kendilerine dü­şen gerekli payları alırlardı. Yeni özgür kı­lınmış kişiler herhangi bir varlığa sahip ol­mamaları nedeniyle hisselerine ilk kavuşan­lar olurdu.

Bu yüzden İslâm'daki kölelerin statüsünü di­ğer uygarlıklarda olanla karıştırmak yanlış­tır. Terim olarak, 'köle' ismiyle nitelenebilir­ler, ancak pratikte, sahipleri ile eşit ve onla­rın kardeşleri olarak muamele görürler. Sa­hibinin, kızını kölesiyle evlendirdiği sonra da onu kendi mülkiyetine mirasçı kıldığı başka bir uygarlık var mıdır? İslâm uygarlık tarihi bu tür örneklerle doludur. Rasulullah, kendi yeğenini özgür kıldığı kölesi Zeyd b. Harise'ye verdi. Sıradan insanlardan konuş-mayıp onların örneklerini bir tarafa bırakaK bile, kızlarını köleleriyle evlendiren bir­çok hükümdar vardır. Bir kiralın kızını kö-ı siyle evlendirmesi, ölümünden sonra da kö­lenin bu kiralın halefi olması nedeniyle kuucuları kıral kölesi olan ve 'köle hanedanı olarak bilinip Hindistan'ı yöneten bir hanedanlık vardır.

İslâm uygarlığında kölelik kavramı normal­de sahip olduğundan bütünüyle farklı bir an­lama sahiptir. Hatta bu lafzî kavram bile İs­lâm devleti tarafından alınan, yukarda da gözden geçirilmiş olan tedbirler vasıtasıyla yavaş yavaş ortadan kayboldu. İnananlar sa­dece takvah olmak için değil, aynı zamanda zayıflıklarının ve hatalarının kefareti olarak köleleri serbest bırakmaya teşvik edilmişler­dir. Manevî arınma ve başarıya ulaştıran, an­cak zor ve sarp olan yolu izlemeleri için yön­lendirilirler. "Fakat o, sarp (olan) yokuşa gö­ğüs geremedi. Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Bİr boynu (kölelik zin­cirinden) çözmek (özgürlük vermek)tir!' (30: 11-3). Ayet, bu tür meselelerde ahlâkî eğiti­min önemini açıkça ortaya koymaktadır. İs­lâm, insan karakterini öyle bir noktaya ile­tir ki, kişi insanca olanın dışında bir tarzla insanoğluna ilişkiye girmekten tiksinip ka­çınır. Bütün insanlık aynı ana-baba'dan ge­lir ve bu yüzden hepsi kardeştirler; Allah'ın nazarında eşittirler (49: 10-13). Fertler ara­sında bir ayırım yoktur. Çünkü onlar aynı insan ırkının üyeleridirler. Böyle oldukların­dan birbirlerine eşit davranmak zorundadır­lar. Toplumdan kölelik kurumunu yavaş ya­vaş yok edecek yolu açan bu duygu ve şuur, İslâm ahlâk eğitimiyle inkişaf eder. Başka bir uygarlık veya hayat şekli bu uygulamayı top­lumdan söküp atmak için İslâm'dan daha fazlasını yapmış değildir. İslâm bütün bun­ları, gönül rızası ile yapılan çabalarla; insan-'ar arasında ayırım, kötü muamele ve ada­letsizlik için tiksinti oluşturarak, sosyal, eko­nomik veya politik pozisyonlarına göre de­ğil, fazilet ve takva ile insan onur, şeref ve statülerini yükselterek başardı.

Bütün bunlara ek olarak, kölelik müessesesiyle ilgili statükoyu devam ettirmeyi gerek­tiren diğer faktörler de vardı (İbni Sa'd, s. 182-183) ki bunlar aşağıda sıralanmaktadır.

1- O dönemlerde tutsakların değişimi siste­mi yoktu. Düşman müminleri yakalayıp kö­le olarak tuttuklarında, müminler de tutsak­ları köle olarak korumaktan başka alterna­tife sahip değillerdi. Düşman, esirlerin deği­şimi için müslümanlar tarafından ayarlan­dıklarında tutsakların şahmını için antlaşma­yı ilk başlatan müminler olurdu. Rasulullah bu metodu düşmanın mutabık olduğu birkaç fırsatta kullandı.

2- Bazan savaş öyle cereyan ederdi ki, bir köy veya kasabanın tüm erkekleri ölür, kadın ve çocuklara bakacak hiç kimse kalmazdı. Bu şartlarda dul kadınları ve çocuklarını gözet­menin tek yolu onları muhafaza altına al­maktı. Kadınlara koruma ve onur sağlama­nın en iyi yolu müslümanların onlarla aile bağlan kurmalarına izin verip, onları ve ço­cukları ailenin üyeleri olarak himaye etmekti. Bu hem onları İslâm toplumunun saygın üye­leri yapar, hem.de bu durumlarda sıklıkla gö­rülen ahlâksızlık ve zina kapılarını kapatırdı.

3- İslâm sadece şartlarının gerektirdiği du­rumlarda (47: 4 ve 8: 76) savaş esirlerinin alınmasına izin vermiş, onu emretmemiştir. Bu izni kullanıp kullanmamak müslümanlara bağlıdır. Rasulullah zamanında düş­mana karşı 78 sefer düzenlendi ve bunların çok az bir kısmında esir alındı. Çoğunda düşman kaçtı, müminler ne onları izlemek, ne de savaş esiri olarak almak için bir çaba gösterdiler. Savaş esiri aldıkları durumların çoğunda da onları serbest bıraktılar. Rasu­lullah'ın bu uygulamaları halefleri tara­fından da gerek...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kölelik Müessesesi
« Posted on: 24 Nisan 2024, 10:43:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kölelik Müessesesi rüya tabiri,Kölelik Müessesesi mekke canlı, Kölelik Müessesesi kabe canlı yayın, Kölelik Müessesesi Üç boyutlu kuran oku Kölelik Müessesesi kuran ı kerim, Kölelik Müessesesi peygamber kıssaları,Kölelik Müessesesi ilitam ders soruları, Kölelik Müessesesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes