> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler  (Okunma Sayısı 578 defa)
21 Haziran 2012, 17:35:26
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 21 Haziran 2012, 17:35:26 »



Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler

İslam devleti ile çağdaş devletler arasında ka­muyu himaye konusunda amaç ve faaliyet saha­sı itibarı ile büyük farklılıklar vardır. Çağdaş devletler genellikle umumi hizmet işlerini ve bir dereceye kadar sosyal hizmetleri yüklenir­ler. Fakat bu alandaki faaliyetleri sınırlıdır. Çağdaş refah devletlerinden bazıları vatandaş­larına sınırlı bir sosyal güvenlik sağlamaktadır; bundan,projeye aktif iştirakçi olan insanlar faydalanmaktadır. Bu proje gündeme geldiğinde katılma imkanı bulamayan şu veya bu sebepte katılamayanlar bu projenin faydalarından uzak kalmışlardır. Yani, sosyal refah devletlerindeki bu sınırlı sosyal güvenlik sistemi bile karşılıklı bir hizmettir ve sadece ona katkıda bulunanlara sunulur.

Diğer yandan İslam, üyelerinin temel ihtiyaçla­rının karşılanması konusunda hukuken ve ma­nen sorumludur. Çağdaş devletlerden ayrı ola­rak, İslam bütün insanların ihtiyaçlarından so­rumlu tutulmuştur. Bu sistemin ayırıcı özelliği, sosyal hizmet servisleriyle beraber kamunun sorumluluklarım da üstleniyor olmasıdır. Her vatandaşın temel ihtiyaçları garanti edilmiştir. Ve bu kamuyu himaye sorumluluğu sebebiyle zekat ve sadaka şeklinde halktan toplanan bü­tün kaynaklar beytü'l mal'e gider.

Kamuyu himaye İlkesi Müslüman toplumun bütün yapısını sarmıştır. Fert kendisinden, aile­sinden, yakın akrabalarından, içinde yaşadığı toplumdan ve son olarak bütün insanlardan so­rumludur.

a- Fert Olarak Geçimin Sağlanması: Her fert kendi geçimini temin etmek ve şahsını maddi hayatın gerektirdikleri ile teçhiz etmek zorun­dadır. "Allah'ın sana verdiği şeylerde, ahîret yurdunu gözet, dünyadaki payını da unutma." (28:77). A'raf suresinde de şu ifadeler yer alır: "Ey Adameoğullan! Her mescide güzel elbise­lerinizi giyerek gidiniz; yiyin, için fakat israf et­meyin, çünkü Alalh müsrifleri sevmez." (7:31).

Peygamber Kur'an'ın bu ilkesini, kişinin be­deninin kendisi üzerinde hakkı olduğu ve bunun unutulmaması gerektiğini söyleyerek açık­lamıştır. Bu ferdf sorumluluk bizzat tek başına tam ve öylesine mükemmeldir ki, gerçek İslamî toplumda hiç kimse aylak kalmaz; herkes ken­disinin ve toplumun menfaati için kendi payım kazanmaya elinden geldiğince gayret göstere­rek çalışır.

b- Ailenin Geçimini Temin: İslâm, kişilere sadece kendi nzıklannı aramakla kalmayıp aile fertlerine de yardım etmelerini öngören manevi talim ve terbiye vermektedir. Kur'an-i Kerim müminlere ana-babalarına ve yakınlarına karşı yardımsever ve cömert olmayı şu ayetlerle em­retmektedir: "Biz insana ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştı... (Ona) Bana ve ana-babana şükret di­ye tavsiyede bulunmuşuzdur..." (31:14). Ahzab suresinde de şu ayet yer alır: "Akraba olanlar, miras hususunda, Allah'ın Kitabında birbirleri­ne müminler ve muhacirlerden daha yakındır­lar." (33: 6).

İslamın hususiyetle savunduğu ve ifade ettiği ailenin geçiminin temini, aile bütünlüğünün ve dolayısıyla toplumun bütünlüğünün temelidir. Ölenin malını ailenin çok sayıda mensubu ara­sında dağıtan Miras Kanunu (Feraiz) da aile bir­liğini daha da kuvvetlendirir. Ailesinin maişeti­ni temin etme ilkesi Musa ile Allah'ın bir kulu arasında geçen hadiseyi konu alan kıssada, bir örnekle şöyle açıklamıştır: "Duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara ait bir ha­zine vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki onlar (büyüyüp) güçlü çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar..." (18: 82). Böylelikle bu iki çocuk babalarının dürüst ve meşru olarak çalışması sonucu elde ettiği servetten miras olarak fayda­landılar.

c- Ferdin Toplumsal Sorumluluğu: Kamuyu himaye ilkesi fert ve toplum arasında iki yönlü olarak işler. Hem fert hem de toplum belirli hak­lardan faydalanırlar. Bunların birbirlerine karşı sorumlulukları vardır, refahları birbirleri ile yakın alakalıdır. Fertten, toplumun faydası için kendisine emanet ve tevdi edilen her işi tam ve verimli olarak yapması beklenmektedir: "Deki: 'Yapın (yapacağınızı); yaptığınız işleri Allah da görecek, Rasulü de, müminler de..." (9: 105).

Kur'an'm bu ayetine göre her fert toplumun iyi­liğinin sorumlusu ve koruyucusu sadece kendi­si imiş gibi gayret etmelidir. Peygamber sos­yal refahı korumada ferdin sorumluluğunu şu hadisiyle açıklamıştır: "Allahu Teala'nın çizdi­ği hududa riayet etmeyen kimse, gemideki şu topluluğa benzer ki, bunlar gemideki yerlerini kur'a ile paylaştılar. Bir kısmı geminin üst katı­na, diğer kısmı da alt katına yerleştiler. Kur'ane-ticesi olarak aşağıya yerleşenler su almak için yukarıya çıktıkları vakit üst kattakilerin yanın­dan geçerlerdi. Bunun üzerine "hissemize dü­şen yerden bir delik açsak da yukarıdakileri ra­hatsız etmesek" dediler. Şimdi üst kattakiler bunları istediklerini yapmaya bıraksa hepsi he­lak olurlar. Eğer onları bu tehlikeli işten men ederlerse, kendileri de kurtulur, onları da kur­tarmış olurlar." (Buhari ve Tirmizi).

Bu sözleriyle Peygamber ferdi refah ile top­lum menfaati arasındaki münasebeti çarpıcı bir şekilde tanımlamıştır. Bazen bir kaç ferdin ha­reketi bütün bir toplumu mahvedebilir. Eğer toplumun servetini sadece bir kaç kişinin elinde bulundurmasına ve bu serveti müsrifane kullan­malarına veya istiflemelerine, böylelikle de in­sanların büyük çoğunluğunun haklarından mahrum bırakılmasına meydan verilecek olursa bütün ekonomi er veya geç çökmeye mahkum olur.

Gerçekte hiçbir fert İslamî bir toplumda sorum­luluklarından muaf tutulamaz. Her fert aynı şe­kilde ve aynı zamanda toplumun koruyucusu ve sorumlusudur. Peygamber bu çifte sorumlu­luğu şu hadisi ile açıklamıştır: "Hepiniz çoban­sınız; maiyetinizde bulunanların hukukundan mes'ulsünüz."

Her Müslümanm meşru ölçüler içerisinde baş­kalarıyla toplumun yararı için işbirliği yapması farzdır: "... iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlasın. Günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın." (5: 3).

Her fert başkalarına iyiyi emir ve onlan kötü­lükten men etme-konusunda ihmalleri veya katkıları açısından Allah'a karşı mesuldür. Eğer vazifesini kasden ve tam olarak yapmamışsa, diğer insanları haklarından mahrum bıraktığı ve kendini lüks hayata kaptırdığı için Allah tara­fından cezalandırılacaktır. Aynca, toplumda kötülüğü teşvik etmek kadar fena olan adalet­sizliklere karşı aktif bir tavır almadan sessiz durmak da Allah tarafından cezalandırılacak olan bir davranıştır. İslam, bu hallerin hiç birini hoş karşılamaz. Fakirleri doyurmak gibi çok sı­radan ve sade olaylar Kur'an'da övülmüş ve bu sade fedakarlık olaylarından uzak durmak ve­rilmiştir: "Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu. Yoksulu doyurmaya Önayak olmuyordu! Bu­gün onun için candan bir dost yoktur. (Günah­karların yiyeceği olan) kanlı irinden başka bir yiyeceği yoktur." (69: 33-37). Maun suresinde ise şu ayetler yer alır: "Dini yalanlayan (adam)ı gördün mü? İşte o, öksüzü iter, kakar: Yoksulu doyurmaya önayak olmaz. Şu namaz kılanların vay haline, ki onlar namazlarından yanılmakta­dırlar. (Kıldıkları namazın değerini bilmez, ona önem vermezler)." (107: 1-5).

İslamın toplumsal refah ilkesini koruma konu­sunda ferdi sorumluluğa ne derece önem verdi­ğine bakınız. Eğer fertler toplumsal vazifeleri­nin farkına varmaz ve bunları yerine getirmezlerse servet ve iktidar düşkünü birkaç kapitalist, toplumun temelini zayıflatacak ve bu kişilerle birlikte bütün toplum bunun sonuçlarına katlan­mak zorunda kalacaktır. Kur'an, toplumun bu durumuna işaret etmektedir.

Bir yanda milyonlar hayatın temel ihtiyaçların­dan yoksunken, diğer yandan servet ve güçleri­nin şımarttığı zenginler, fakirlerin, mallarında­ki hakkını inkar eder ve kendilerini lüks ve isra­fa müptela kılarlar. Bu tarz eşitsizlik ve adalet­sizlik insanlar arasında tatminsizlik ve nefret oluşturur, zenginler de dahil herkesi mahvol­maya sürükler. Bu şartlarda bu tarz eşitsizlikleri kınamak, bunlara son vermek için devletle iş­birliği yapmak her ferdin önde gelen vazifesi­dir.

Devletin Sorumluluğu: Fert gibi toplum da aralarında yaşayan zayıf ve fakirlerden Allah'a karşı mesuldür. Ve hesap verecektir. Zayıflan güçlendirmek ve fakirlerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarını temin edecek vasıtaları sağla­mak toplumun sorumluluğudur. Zengin ve fakir arasındaki uçurumun tabii sınırların ötesine doğru genişlemesine izin vermemek ve eğer genişlemişse bu farklılıkları daraltarak tabii ve adil sınırlara getirmek için lüzumlu tedbirlere başvurmak da toplumun sorumluluğudur. Eğer fakirlerin ve zayıfların haklarını korumak ve gözetmek için toplum kuvvet kullanmak veya savaşmak zorunda kalırsa hak ilkesini ayakta tutmak için bu uç tedbirlere bile başvurulmalı­dır: "Size ne oldu ki Allah yolunda ve zayıf er­kek, kadın ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsu­nuz?" (4: 75).

Toplum, zayıfların ve yetimlerin mallarını da saldırganlardan korumalıdır. "Nikâh çağma va­rıncaya kadar öksüzleri deneyin, eğer onlarda bir olgunluk görürseniz, hemen mallarını ken­dilerine verin. Büyüsünler diye alıkoyup İsraf ile tez elden onların mallarını yemeye kalkma­yın. Zengin olan, çekinsin; yoksul olan da (ma­lın muhafazası için gösterdiği çabaya ve ihtiya­cına) uygun şekilde yesin. Onlara mallarım geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundu­run. Hesap gören olarak da Allah yeter." (4: 6)

Bu ayet yetimlere işaret etmektedir. Ancak zen­ginler reşid olmayan bir yetim gibi davranır ve servetlerini çar-çur ederlerse, yine toplumun menfaati için devletin, bu gibilerin mallarım koruma hakkı vardır. Bu hak doğrultusunda devlet, zenginlere ihtiyaçlarını karşılamak için mâkûl imkânlar tanıyarak mallarına el koyabi­lir.

İslam'da devlet, toplum içindeki muht...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 10:14:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler rüya tabiri,Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler mekke canlı, Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler kabe canlı yayın, Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler Üç boyutlu kuran oku Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler kuran ı kerim, Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler peygamber kıssaları,Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletler ilitam ders soruları, Kamuyu Himaye Ve Çağdaş Devletlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes