Konu Başlığı: Kadın Hakları Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Haziran 2012, 22:25:25 Kadın Hakları Rasulullah modern tarihte, kızlar, kızkar-deşler, anneler ve eşler olarak kadınlara kesin haklar garanti eden ilk kişiydi. Peygamber , kadınların statüsünü, sade eşya ve oyuncak olmaktan, bütün konularda erkeklerle eşit, saygıdeğer insanlar olmaya çıkardı. Bulundukları pozisyon ne olursa olsun hürmet görür ve şefkatle muamele edilirler. Kızlar olarak, ebeveynlerinin sevgi ve iyiliğini isterler. Kızkardeşler olarak, erkek kardeşlerinin ve ailenin diğer üyelerinin saygısını talep ederler. Anneler olarak, onlara yaşlılar ve gençler tarafından hürmet edilir ve herkes için onur ve cazibe merkezi olurlar. Ve eşler olarak, ailenin bütün üyelerinden iyi dilek alır ve hüsn-ü kabul görürler. Hepsinden öte, kocalarından sevgi ve şefkat beklerler. İslâm, erkek ve kadın arasındaki biyolojik ve psikolojik farklılıkları kabul etmiş ve bunun için bu gerçeğe, toplumdaki kendi hak ve yükümlülüklerini gerçeğe, toplumdaki kendi hak ve yükümlülüklerini tespit etmede gerekli yardımı yapmıştır. Kadın hakları, aşağıdaki üç temel prensibe dayanır: "Birincisi, ailede düzenin sürdürülmesi için erkeğe verilen yetkinin, yönetici ve yönetilen arasındaki ilişkinin, efendi ve kölesininkine dönüşmemesi için, suistimal edilmemesi gerekir. İkincisi, kadına, doğal kabiliyetlerini sosyal çerçeve içinde maksimuma çıkabilmesini sağlayacak bütün fırsatların verilmesini tavsiye eder, öyle ki, kadm medeniyetin gelişmesinde etkin bir rol oynayabilsin. Üçüncüsü, kadının, bir kadın olarak ilerleme ve gelişmenin en yüksek basamağına erişmesi mümkündür. Ancak erkek olmak, onun haklarından değildir. Erkekçe bir hayat için eğitilmek, ne kendisi, ne de toplum için İyidir ve o böyle bir hayatta başarılı da olamaz. İslâm, görünürde bu prensipleri muhafaza ederek, kadına geniş sosyal ve ekonomik haklar sağladı, statüsünü yükseltti. Kadın haklan ve statüsünün korunması için, dünyada eski veya modern sosyal yapılarda görülmediği bir tekilde, sisteminde böyle ahlâkî ve yasal te linatlar verdi." (Purdah, s. 150-158). 1- Kadın, kocasından bir mehir alma ve geçimin;n temin edilmesi konusunda garanti isteme hakkına sahiptir. Mamafih, kadın zengin olabilir, ama, bu durum, kocanın kadına bakma ve maişetini temin etme sorumluluğunu ortadan kaldırmaz (A.g.e., s. 156-158). Kocasından, babasından, çocuklarından ve diğer yakın akrabalarından miras alma hakkına da haizdir. Bütün bu varlık, onun malıdır, onu kullanabilir, yatırım yapabilir veya onu dilediği bir tarzda başkalarına verebilir. 2- Erkek veya kadın herhangi birinin, toplumda sahip olduğu bütün sosyal haklan ister. a- Koca seçiminde tamamen hürdür ve hiç kimse, onu, açık isteği ve muvafakati olmaksızın, herhangi biriyle evlendiremez. b- Eğer kocasıyla yaşamak istemez, ondan hoşlanmaz veya erkek zalim ve iktidarsız ise, ondan ayrılmak (veya boşanmak) için bütün yasal haklara sahiptir. c- Karı ve koca, yasal ve sosyal meselelerde, tamamen eşit muamele görürler. Yasa, kadın ve erkek arasında, hayatın, malın, şeref ve itibarın korunması konusunda bir ayırım yapmaz. 3- Kadın, ilim ve kültür eğitimi elde etmek için, erkekle aynı haklara sahiptir ve İslâm, bu konuda, erkek ve kadın arasında hiç fark gözetmez. Bununla beraber, kadının alacağı eğitim ve öğretimin, erkekle farklı olabileceğini kabul eder. İslâmî görüş açısına göre, kadın için doğru ve uygun eğitim tipi, onu iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir ev hanımı olmaya hazırlayacak şekilde olmalıdır. (A.g.e., s. 150-158). 4- Kadın, evlilikten sonra, kızlık soyadını değiştirmeyip, muhafaza edebilir. 5- Aslında, İslâm kadına gerçek kurtuluş ve özgürlüğü verdi, kadınlık statüsünü vakar, onur ve cazibe ile yüceltti. Batı'da sık sık işitilen, kadın haklan ve özgürlükleri kavramı, 14 asır önce İslâm Peygamberinin yaptığı devrim mahiyetindeki çağrının yankısıdır. "Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı var, kadınların da kendi kazandıklarından bir payı vardır." (4: 32). Allah, erkek ve kadın arasında bir avırım yapmaz, çünkü: "Sizleri bir tek şahıstan yaratan, o şahıstan da eşini vücuda getiren... Rabbinizden korkun." (4: 1) der. "Erkek ve kadm,aralarında t>ir tercih yapılmaksızın, herhangi bir şöhret ve şeref mevkiine ulaşabilirler." (A.g.e., s. 156-158). Rab-leri, onların dualarına şöyle icabet buyurdu: "Muhakkak ki ben, içinizden gerek erkek ve gerek dişi olsun hayır işleyen hiç kimsenin yaptığını zayi etmem." (3: 195). Ve Nisa Su-resi'nde: "Erkek ve kadından kim, bir takım salih amellerde bulunursa, işte bu gibiler, Cennet'e girerler ve zerre kadar zulmedilmezler!' (4: 124). Bakara Suresi'nde: "Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da onlar üzerinde haklan vardır." (2: 228). Hz. Muhammed'ın kadın haklarına katkısı, tarihte herhangi bir başkasının yaptığından çok daha büyük olmuştur. Çünkü, kadınların statüsünü, bugün gördüğünüz şekle yükselten odur. Ebeveynlere, kız doğumunun ayıp ve utanç getirmediğini, aksine kızların büyütülüp, eğitilmesinin, onların kurtuluşu için bir vasıta olduğunu vurgulamıştır. Yİne buyurmuştur ki: "Bir erkek için, dünya nimetleri arasındaki en iyi nimet, afif bir eştir." Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir: Peygamberimizin hayatı boyunca, ashabı, kendilerini ilgilendiren bir emir gönderilir korkusuyla, hanımlarına çok müşfik davrandılar ve peygamberimizin ir-tihaline kadar, hanımlarıyla istedikleri gibi konuşamadılar (kaba davranmadılar). Gerçekte, kadınlar, Rasulullah'da haklarının ve sosyal statülerinin merhametli sempatik ve kuvvetli bir savunucusunu bulmuşlardır. (A.g.e., s. 156-158). Hiç şüphe yoktur ki, Hz. Peygamber, sadece erkeklerin kadınlar hakkındaki zihniyetini değil, kadınlarınkini de değiştiren ve bir 'cahiliyet' zihniyeti olan fasıklık yerine, gerçek bilgi ve akıl esasına dayanan doğru bir zihniyet tipi oluşturan bir insandı. Sonra o, insanların manen ıslah edilmesini yeterli bulmadı, aynı zamanda erkeğin kadın haklarına tecavüzüne karşı kanunla himayeeden bazı düzenlemeler de yaptı. Bundan da Öte, kadınları, icabında kanuna gidebilecekleri yasal korunma haklarına sahip olduklarından haberdar etti. (Hammudhab Abd el-Ati, The Family Structure in islam, s. 169-170). Bu tip eğitim ve öğretimin sonucu; erkek ve kadının, insanlığın iki eşit ve gerekli Icomponenti ve kültür ile medeniyetin gelişmesi için eşit derecede Önemli olarak gözö-nüne ahnmasıydı. Her ikisinin kendi dünyalarında ifa ettikleri hizmetler, eşit olarak faydalı, değerli ve elzemdir. Ne erkeklik muteberdir, ne de kadınlık yüz kızartıcı bir şeydir. Eğer her ikisi çalışır, kendi özel faaliyet alanlarında, onlardan istendiği şekilde, görevlerini yerine getirirlerse, başarıya ulaşacaklar, ilerleyecekler ve toplum da ondan yararlanacaktır (A.g.e., s. 169-170). |