๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 04 Ağustos 2012, 13:43:35



Konu Başlığı: Kadın-Erkek Münasebetleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 04 Ağustos 2012, 13:43:35
3- Kadın- Erkek Münasebetleri

Hz. Muhammed'in getirdiği öğretinin çok nüfuzlu olduğu bir başka tesir sahası da ka­dınların sosyal statüleriyle ilgilidir. Yahudiler ile şehirli Araplar arasında kadın son derece­de soysuzlaşmışti. Yahudi kızları babalarının evlerinde bile hizmetkâr mevkiinde tutulur ve babası tarafından gerektiğinde satılırdı. Baba­larının vefatında erkek evlatlar kızları iste­dikleri muameleye tâbi tutarlardı. Kızlar an­cak başka mirasçılar bulunmadığı zamanda babalarının mirasına sahip olabilirlerdi. Müş­rik Araplar, komşu imparatorlukların çöküntü içinde yüzen medeniyetinin tesiri altında bu­lunduklarından, kadını alelade eşyadan sayar­lardı. Kadın, kocasının veya babasının mül­künden parçalanmaz bir cüz teşkil ederdi. Ölen bir adamın diğer eşyası gibi, bıraktığı dul kadınlar da oğluna veya oğullarına intikal ederdi. Bundan dolayı üvey evlatlar ile üvey analar arasında çoğunlukla cinsî münasebet­ler vuku bulurdu ki, İslâm bunu kesinlikle ya­saklamıştır.

İslâm'dan Önce Araplar kadınlara karşı duy­dukları nefreti kız çocuklarının bir çoklarını öldürmek veya diri diri gömmek derecesine kadar vardırmışlardı. Özellikle Kureyş ve Kinde kabileleri arasında yaygın olan bu kor­kunç âdet Hz. Muhammed tarafından tam bir şiddetle takbih olunmuş, en şiddetli ceza­lar ile yasaklanmış, bununla beraber bütün eski toplumların yapmakta olduğu, çocukları ilâhlara kurban olarak takdim etmek âdeti de kaldırılmıştır.

İran ve Bizans imparatorluklarında kadınların sosyal hayatta işgal ettikleri yer pek âdi bir seviyedeydi. Hıristiyanlığın daha sonra azız telakki ettiği bir takım mutaassıp meczuplar, kadınların aleyhinde söylemediklerini bırakmıyor, onları en müthiş kötülükler ile İtham ediyor, fakat kadınlarda gördükleri kötülükle­rin ancak kendi dimağlarının yansımasından başka bir şey olmadığım unutuyorlardı.

İslâm Peygamberi, tebliğ ettiği yüce dinin temel Öğretilerinden biri olarak "kadınlara hürmet"i tavsiye etmiştir. Hz. Muhammed (S)'in kızı Fâtıma, mensup olduğu cinsin mü­kemmel timsali olmuştur. Kadınlığın kudsiyeti, kadınlığın en asil mefkuresi onun şah­sında tahakkuk etmiştir.

Rasûlullah, kadınların o zamana kadar nail olamadıkları hakları sağlamış, kadınlara, za­man geçtikçe kıymeti büsbütün meydana çı­kan menfaatler kazandırmıştır. Bütün hakla­rın ve vazifelerin yerine getirilmesinde onları erkeklerle bir tutmuş, aralarında eşitliği sağ­lamış, alınabilecek kadınların sayısını ve er­keklerin hanımları arasında mutlak adaleti gözetmeleri icab ettiğini beyan ederek çok kadınla evliliği sınırlandırmıştır.

Dikkate değerdir ki, çok kadınla evlilik mü­saadesi veren âyet-i kerimeyi, bu müsaadeyi tabiî ve meşru bir daire içinde bırakan, diğer bir âyet-i kerîme takip etmektedir. Ayet önce iki, üç, dört kadın alınabileceğini beyan edi­yor. Fakat bunların arasında adalet yapmak­tan endişe edildiği takdirde ancak bir kadınla evlenilmesi gerektiğini ilave ediyor.