Konu Başlığı: Jeoloji Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 06 Ağustos 2012, 14:17:01 Jeoloji Jeoloji, botanik ve zoolojinin esas kaynağı yeryüzü olduğu için, ilk Müslüman tabiat tarihi araş turnacıları işe jeoloji çalışmaları ile başlamışlardır. Jeoloji ve mineraloji çalışmaları sonucunda yeryüzünün yüzey şeklinin uzun bir zaman süreci içinde tedrici bir jeolojik değişim geçirdiği, taş ve kayaların yeryüzünün jeolojik tarihine şahit olduklarını anlamışlardır. "En büyük Müslüman jeologlardan biri olan Bîrûnî şöyle yazmaktadır: Bütün bu değişikliklerin geçmişte uzun bir zaman sürecinde ve soğuk ve sıcağın bilinmeyen etkileri ile oluştuğu yorumunu yapabilmek için kayalar ve kalıntılar üzerindeki izlere dayanmak zorundayız." (Z. Velidî Togan, "Biruni's Picture of the World" (Birûnî'nin Dünya Tasviri), Memoirs of the Archaeological Survey of India, c. 53, Kalküta, 1937-38, sh. 57-58). Müslüman jeoloji araştırmacıları fosillerin menşeinin tamamen farkındaydılar... Henüz 10. yüzyılda yazılmış bulunan İhvan-ı Safa Risaleleri'nde fosiller, çok eski çağlarda deniz olup şimdi kara parçası olan yerlerde taş haline gelmiş deniz hayvanlarının kalıntıları olarak resmetmişti. Aynı şekildek, Müslüman ilim adamları havanın tesiriyle meydana gelen değişiklikler, çeşitli dağ oluşumlarının hava etkesine direnme derecesindeki farklılıklar, rüzgar ve suyun kayalar üzerindeki sürekli etkisiyle oluşan kumluklar ve nihayet bu süreçle meydana gelen tortul kayalıklar gibi birçok büyük çaplı jeolojik olguların-tamamen farkındaydılar. İbni Sînâ Amu Derya nehri boyunca yaptığı gözlemlerinden yola çıkarak kilin tedricî katılaşması ve taş kesilmesi sonucu meydana gelen tortul kayalıkların teşekkülünü doğru biçimde açıkladı. (Bkz. N. Sate' al-Hosri, "Les idees d'Avicenne sur la geologie", Millenaire d'Avicenne, Congres de Baghdad, 1952, sh. 454-463). Bir Müslüman ilim adamı tarafından yapılmış belki de en kayda değer jeolojik gözlem, Bîrûnî'nin Hindistan'daki Ganj vadisinin bir tortul tabaka olduğu gözlemidir... (Delta'nm özelliklerini inceledikten sonra şöyle yazmıştır:) 'Hindistan'ın bir zamanlar nehirlerin sürüklediği alüvyonlarla yavaş yavaş dolmuş bir deniz olduğu sonucuna varmanız zor olmayacaktır." (Albenini' s India, E. G. Sac-hau, Londra, 1910, c. I, sh. 198'den iktibasla Islamic Science, sh. 51-52). |