Konu Başlığı: İstifçilik Ve Zekat Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Haziran 2012, 16:15:06 İstifçilik Ve Zekat Zekat, bir müslüman toplumda âtıl ya da istiflenmiş servete tamamen son veren etkili bir vasıtadır. Zekatın işletmede kullanılan veya istiflenen toplam servete uygulanıyor olması, sermaye sahiplerinin birikmiş servetlerini işletmelerini sağlayacak yeterli bir uyarıcıdır, çünkü zekatı ellerindeki nakitten değil de kârlarından ödemek isteyeceklerdir. Zekat müessesesinin canlandırılması istiflenmiş gizli hazineleri açığa çıkaracak ve böylelikle Müslüman toplumun bütün kaynaklarım üretim amaçlarıyla kullanabilmesini sağlayacaktır. Bu konuda pek çok şey yazılmıştır ki, bazı müslüman müelliflerin görüşlerini incelemek ilgi çekici olacaktır: "Zekat, sosyal adaletin gerçekleştirilmesinden başka, geçmişte veya günümüzde hiçbir ekonomik sistemde kesinlikle eşi olmayan özel bir katkıda da bulunur. Zekat, istifçiliğin amansız düşmanıdır. Zekatın üzerine uygulandığı ilk kalem istiflenmiş servettir. İstiflenmiş servet meselesini hiçbir ekonomik sistem islam gibi etkili bir biçimde çözemez. Çünkü istiflenmiş serveti vergilendirmek ancak istifleyen kişilerin işbirliği ile mümkündür. Ve para sahiplerinin değerli servetlerini vergilendirecek olan yetkililer ile işbirliğine gitmesi için hiçbir sebep yoktur. Diğer yandan İslam'da, Allah ve Ahiret korkusu servet sahiplerinin servetlerine karşı işbirliğine zorlanması İçin yeterlidir. Kur'an-ı Kerim'in aşağıdaki ayetini okuduktan sonra bir Müslüman'ın istiflenmiş servetini açığa çıkarmaması hemen hemen imkânsızdır. "... Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarfetmeyene can yakıcı bir azabı müjdele. Bunlar Cehennem'in ateşinde kızdınldığı gün alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak, 'bu kendiniz için biriktirdîğinizdir, biriktirdiğinizi tadını denecek." (9: 34-35). Buradaki "biriktirmek", sadece gümüşü ve altım toprağın altına gömmüş olmayı değil, kullanılmadan duran bütün servetleri kapsar. İslam'a göre servet sadece şu iki fonksiyonu görmek için kullanılmalıdır. Ya hayatın güzel şeylerine harcanmalı ya da ticaret ve endüstride işletilmelidir. Müslümanlara servetlerini bu iki kanala yöneltmeleri defalarca emredilmiştir. İslam'ın dünyadaki riyaziyeci dinlerle olan zıddiyetini görünüz: 1- "Ey insanlar. Yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yeyin, şeytanın adımlarını izlemeyin, çünkü o, sizin apaçık düşmamnız-dır." (2:168). Yine: 2- "Ey inananlar, size verdiğimiz nziklarm iyilerinden yeyin, yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız O'na şükredin." (2: 172).Servet kazanmak (ki yatırım olmadan yapılamaz) İslam'da öyle önemli kabul edilmiştir ki, Kur'an hacc esnasında bile ticarete izin vermiştir. 3- "Rabbinizin lütuf ve keremini aramanızda sizin için bir günah yoktur..." (2: 198) ve yine: "Namaz bitince yeryüzüne dağılın; Allah'ın lütfundan rızık isteyin..." (62:10). Zekatın özel önemi (âtıl servet) biriktirmenin amansız düşmanı olmasındadır. İslam, fazla servetin yöneltilmesi gereken iki yol teklif etmektedir. Ya bu serveti harca, ya da ticaret ve endüstride işlet. İnsanlar parayı hayatın temiz şeylerine harcadıklarında ne olur? Bütün tüketim maddelerine olan talep artar ve sanayiciler ve üreticiler ürünlerini arttırma ve genişletme imkânı bulurlar. Ticaret canlanır, istihdam genişler. Sonuç, toplumun daha müreffeh bir duruma gelmesidir. Servet ticaret ve sanayi yatırımlarına yöneltildiğinde ne olur? İstihdam artar ve daha çok üretim olur. Helal mallar daha ucuz hale gelir ve daha çok insan bunları satın alabilir. Zaruri ihtiyaçlar daha çok karşılanır ve daha çok insan istihdam edilir. Yine, sonuç toplumun refahıdır. Biriktirmenin ise bunun tersine bir etkisi vardır. Servet biriktirildiği oranda, üretime, istihdama ve dolayısıyla millî refaha bir sınır getirir. Ekonomik sahada istifçiler en büyük suçludurlar. İslam'ın "onları can yakıcı bir azabla" müjdelemesi boşuna değildir. Konu Başlığı: Ynt: İstifçilik Ve Zekat Gönderen: yasin8c üzerinde 15 Aralık 2014, 18:46:53 altını yada parayı biriktirip onun zekatını vermiyorlarsa bu altından paradan hayır kalmaz.
İsftçişik İçten olmayan, içten gelmeyerek yapılan, yapmacık |