> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İslamın İnsanlığa Getirdikleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslamın İnsanlığa Getirdikleri  (Okunma Sayısı 666 defa)
08 Ağustos 2012, 15:51:46
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 08 Ağustos 2012, 15:51:46 »



İSLAM'IN İNSANLIĞA GETİRDİKLERİ

Allah'ın Son Peygamberi ve RasûlÜ Muhammed; âlemlerin Rabbi ve Hükümrânı tara­fından, en mükemmel şekle sahip, insan problemlerini son ilahi vahyin ışığında akılla çözme kabiliyetinde, pratik bir biçimdeki son mesajını ilân etmek üzere gönderilmiştir. Kendi faydasına olarak insanın fizikî çevreyi kullanmasını ve işletmesini engellemeyen; aksine, bu hususta yol gösteren bu öğreti, sâde, anlaşılabilir, saplantılardan uzak, tatbik kabiliyeti olan bir hayat felsefesi ihtiva eder. Bu yapı iki temel prensip üzerine kurulmuş­tur: Birincisi, her ruh (can) Allah tarafından yaratılmıştır ve O'na dönecektir. İkincisi, her ruh ektiğini biçecektir. Bir başka ifadeyle, hiç kimsenin ameli (fiilî), bir kaza sonucu veya kader değildir. Ve hiç kimse, zoraki bir kuv­vetle, cennet veya cehenneme sürüklenecek değildir. Herkes kendi mukadderatını, kendi hür iradesiyle çizdiğinden, sonuçta sorumlu­luk bilfiil kendisine aittir.

Hz. Peygamber, hayatın evsafını yükselt­mek, onun bilgisini kullanmak ve adaleti ikame için insanları Allah yoluna çağıran dinin bütün hikmetini şu güzel sözlerle özetlemiş­tir: "Rabbinize iman ve ihlasla ibadet ediniz. Size, salâh ve felah yolunu ve hakikatten sap­tıran şeyleri gösteren O'dur. Hoşunuza gitse de günahlardan sakınınız ve kötülüklere mâni olunuz. Çünkü bunlar sizi Rabbinizden uzak­laştırır. Rahman olan Yol Gösterici'nin emri­ni dinleyin ve itaat edin." (Nehcû'l-Belâga, Halife Hz. Ali'nin hutbeleri). Ayrıca Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu da rivayet edilmiştir: "Ey Allah'ın kulları! Vazifelerini­zi yerine getirin, çünkü onların ihmali zillet­tir. Yaptığınız İyilikler, ölüme giden yolu ko­layca parçalar. Hatırlayın ki, her günah borcu arttırır, sizi bağlayan zinciri ağırlaştırır. Rah­met çağrısı gelmiştir, hakikat yolu apaçıktır. Size verilen emirlere uyun, yaşantınız sade ve mütevazi olsun. Sadakatle çalışın. Allah'a, işlerinizde yardım etmesi ve geçmiş günahla­rınızı affetmesi için dua edin. Yaptıklarınız­dan dolayı kendinizi hesaba çekin. Çünkü bu hesabı yapanlar büyük mükâfat alır, yapma­yanlar da büyük kayba uğrarlar." (Nehcû'l Belâga).

"İnsanın çabaladığından başkasını alamaya­cağı ve aklını kullandığı şekilde yargılanaca­ğı fikrine dayanan, insanın istek ve fiillerin­deki serbest iradesi, Rasûlullah tarafından vurgulanmıştır. İslâm'da Allah'ın birliği (tevhid) kavramı, üzerinde en fazla durulan tartışılmaz bir nastır. İnsanın ahlâkî sorumlu­luğuyla beraber, 'Allah'tan gelmek ve yine ona dönmek' inancı, herşeyin başlangıcı olan ilk sebebin varlığı anlayışına dayanır. İnsa­nın 'menşei ve sonu'yla ilgili vahyî bilgi her­kes tarafından genel olarak kabul edilirken, bu varoluşun mahiyeti üzerine değişik görüş­ler ortaya atılmıştır. Aynı şekilde, ahlâkî so­rumluluk sözkonusu olduğunda, insanın ferdî mesuliyetini ne şekilde yerine getirmesi ge­rektiği konusunda ihtilâfa düşülmüştür. Fakat sahip olunan güçlerin doğru veya yanlış kul­lanılmasının sorumluluğu hakkındaki görüş­ler çok az fark gösterir. İnsanlar temel kav­ramları kabul edip riayet ettikleri sürece İslâm, bu iki konudaki görüş ve değerlendir­mede tam bir serbesti verir, son derece geniş ve mantıklı bakışaçısına izin verir. Bu yakla­şım yüzünden İslâm, düşünce çağından ey­lem çağma, inanç çağından akıl çağına, Hıris­tiyanlığın gerek duyduğu ara safha olmadan, derhal geçebilmiştir (Emir Ali, The Spirit of islam, sh. 423).

Rasûlullah, daha geniş ve genel olarak, şeriatı da kapsayan tam bir din telakkisini tanıtmıştır. İnsanlık onu kabul ederek, mad­deten ve ruhen bu nimetlerden istifadeye çağ­rılmıştır. Akıl ve fetânet dini olan bu inancın faydası hakkında hiçbir şüpheye mahal bıra­kılmamış, onun geniş kapsamlı görünüşü su­nulmuştur.

Kur'ân-ı Kerîm'de Şeriatın taleplerini yansı­tan şu ifadelere rastlarız. "Onlar ki gecelerini Rablerine secde ederek (O'nun huzurunda) ayakta durarak geçirirler. Onlar ki: 'Rabbimiz, cehennemin azabını bizden öteye çevir, doğrusu onun azabı (insana sarılıp bir daha ayrılmayan) sürekli bir azâbdır' derler. Orası ne kötü bir karargâh ve ne kötü bir makam­dır!" (25: 64-66). Yine, Şûra sûresinde., şu mealde bir âyeti okuruz. "O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyetiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiği­mizi şeriat (hukuk düzeni) yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun (Allah'a birliğine iman edin ve O'nun gönderdiği hükümlere teslim olun. Hurafeler karıştırıp dini bozmayın) ve onda ayrılığa düşmeyin. (İşte Allah'ın gönderdiği bütün dinlerin temeli budur). Fakat kendileri­ni çağırdığın (bu) şey, Allah'a ortak koşanla­ra ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve (O'na) yöneleni kendisine iletir." (42:13). Kur'ân, insanın manevî mecburiyetlerine şu sözlerle değinir "İşte onlara, sabretmelerin­den ötürü mükâfatlan iki kere verilir; onlar kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine ver­diğimiz rızıktan (hayır yoluna) harcarlar. Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: 'Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selâm   olsun   (haydi   hoşça   kalın),   biz câhillerfle sohbet etmey)i istemeyiz.' derler." (28: 54-55). Mâide sûresinde ise şu sözleri görüyoruz: "...İyilik ve takva üzerinde yar­dımlasın, günah ve düşmanlık üzerinde yar-dımlaşmaym. Allah'tan korkun. Çünkü Al­lah'ın azabı çetindir." (5: 2).

İnsanın dikkati, şu sözlerle tabiatın hârika­larına çekiliyor: "Güneşe ve onun aydınlığına andolsun. Onu takibettiği zaman aya andol-sun. Güneşi ortaya çıkardığı zaman gündüze andolsun. Onu örttüğü zaman geceye andol­sun. Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene andol­sun. Nefse ve onu şekillendirene. Ona bozuk­luğunu ve korunmasını (isyanını ve itaatini) ilham edene andolsun ki; nefsini temizleyen iflah olmuş; onu kirletip örten ziyana uğra­mıştır." (91: 1-10).

Hayatın ahlâkî, ruhî ve siyasî bütün yönlerini kapsayan geniş kapsamlı öğreti şu sözlerle anlatılıyor: "...Ona hiçbir şeyi ortak koşma­yın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuy­la çocuklarınızı öldürmeyin, sizi de onları da biz besliyoruz. Kötülüklerin açığına da, kapa­lısına da yaklaşmayın ve haksız yere Allah'ın yasakladığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları tavsiye etti. Yetimin malı­na yaklaşmayın, yalnız erginlik çağına erişin-ceye kadar (onun malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir, onu uygun tarzda sarfedebilirsi-nİz); ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Bİz, kişiye gücünün yettiğinden fazlasını teklif et­meyiz. Söylediğiniz zaman da, akrabanız da olsa, adalet yapın ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Hatırlayıp öğüt alasınız diye (Allah) bunları size tavsiye etti. İşte benim doğru yo­lum bu, ona uyun, (başka) yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan ayırmasın! (Azabından) korunmanız için (Allah) size böyle tavsiye etti." (6:151-153).

hrâ sûresinden: "(Seninle) akrabalığı olana, yoksula ve yolcuya hakkını ver, (malını ge­reksiz yere) saçıp savurma. Çünkü (gereksiz yere mallarını) saçıp savuranlar, şeytanlann kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür! ... El(ler)İni boynuna bağlanmış yapma, tamamen de açma, sonra kınanr, hasret içinde kalırsın... Bilmediğin bir şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan (o yaptığın kötü işten) sorumludur. Yeryüzünde kabara kabara yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın, boyca da dağlara erişemezsin. Bunların hepsi kötü olan, Rabbi'nin katında hoş görülmeyen şey­lerdir." (17:26-38). Ve yine Şûra sûresinden: "...İşleri, aralarında danışma iledir... Bir zu­lüm ve saldırıya uğradıkları zaman, (yardım­laşarak) kendilerini savunurlar. Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür. Kirn af­feder, barışırsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zâlimleri sevmez." (42:38-40)

Böylece Muhammed, Allah'ın en son ve mü­kemmel mesajını iletti, insanın ruhi mutlulu­ğun en üst derecesine ve rakipsiz bir asaletin ahlaki mükemmel iğine, maddi hiçbir avantajı kaybetmeden ulaşabileceği bir mesaj. Mu-hammed bunu kendi denemeleri ve başarıla­rıyla gösterdi, kendinden önce ve sonra hiç kimsenin erişemediği bir ruhi ve ahlâki mü­kemmelliğe erişti. Kendisi sadakati, iyiliği ve adaleti deneyerek gösterdi, daha sonra, insan­lık tarihinde ilk defa, inanç ve ifade özgürlü­ğünün, cesaretlendirildiği, herkes için ücret­siz ve tam bir adaletin yürütüldüğü, tüm in­sanların eşitliğinin vurgulandığı, deney ve özlemle araştırma yapma ve bilgi edinmenin yaygınlaştırıldığı yönetim ve haleflerin seçi­mi gibi siyasî sorunlarda şura prensibinin ta­nıtıldığı bir sistem kurdu. Arapların hayatının sosyal, siyasî, ahlâkî ve ruhî yönlerindeki inkılâbî değişiklikler, bir tek kişi tarafından, Hz. Muhammed tarafından getirilmişti. Böylelikle onlar, Rasûlullah'ın ardından, in­sanlık kültür ve medeniyetinin gelecekteki akışını etkilediler.

Râşid halifeler, halefleri Peygamber tara­fından kurulan sistemi hayatın her sahasında aynen devam ettirdiler. Ayrıca iyilik, güzellik ve ihsanın hâkim olduğu bu asil sistemin sı­nırlarını Peygamber'in vefatından sonra genişlettiler. Çok kısa bir zamanda batıda At­las Okyanusu'ndan doğuda Sind, Kuzey Hin­distan ve Hazar ile Karadeniz kıyılarına uza­nan geniş topraklara yayıldı. Ülke sathında ırkî, kavmî, cinsî ve dinî yönden ferdin hürri­yeti ve Kanunun hâkimiyeti kuvvetlendirili­yor, öğrenim ve araştırma devletin her vatan­daşı İçin erişilebilir genel faaliyetler oluyor­du. Siyasî tartışmalarda tam bir özgürlük var­dı. Şûra prensibi idarî meselelerde tamamen tetbik ediliyordu. Hatta Peygamber'in ve­fatından sonra halifelerin seçimi bile oybirli­ğiyle yapılmıştı. Bu, hem genel olarak karar vermekte, hem de hilafette, İslâm'ın siyasî alandaki temel prensibi olarak yerleştirilmiş­ti.

Halifeler, Peygamber gibi muttakî ve fazi­letli bir hayat yaşadılar ve insanlığa iyilik ve adalet timsali ve ahlâkî, ruhî ve ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslamın İnsanlığa Getirdikleri
« Posted on: 20 Nisan 2024, 12:30:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslamın İnsanlığa Getirdikleri rüya tabiri,İslamın İnsanlığa Getirdikleri mekke canlı, İslamın İnsanlığa Getirdikleri kabe canlı yayın, İslamın İnsanlığa Getirdikleri Üç boyutlu kuran oku İslamın İnsanlığa Getirdikleri kuran ı kerim, İslamın İnsanlığa Getirdikleri peygamber kıssaları,İslamın İnsanlığa Getirdikleri ilitam ders soruları, İslamın İnsanlığa Getirdikleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes