๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Haziran 2012, 17:56:47



Konu Başlığı: İslamın Ekonomik Sistemi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Haziran 2012, 17:56:47
İSLAM'IN EKONOMİK SİSTEMİ

İslamın ekonomik sistemi hem komünizmden, hem de kapitalizmden esas itibariyle farklıdır ve bazı yönlerden iki aşın uç arasında yer alan bir uzlaşmadır. Her ikisinin de iyi taraflarını üzerinde toplamaktadır, menfiliklerinden ise uzaktır. Bu sistemde fertlerarası münasebetler rekabet veya düşmanlık yerine işbirliği ruhu ve karşılıklı yardımlaşmayı gerektirecek şekilde düzenlenmiştir.

İslam, insanlara sosyal ve ekonomik sahada yu­karıdaki gayeye yönelik her tüclü kolaylığı te­min etmekle kalmamış,ayrıca İnsanlara birlikte iş yaptıkları arkadaşlarının istediğini elde etme­sine yardımcı olmalarını, en azından onları ha­yat mücadelesinde engellememeyi görev kabul eden kişiler olmalarını sağlayacak ahlâkî eğitim ve terbiyeyi vermiştir.

İslam, ekonomik problemlere ne ferdin mülki­yet hakkına sınırsız hürriyet hakkı tanıyan ne ferdî istismarı teşvik eden kapitalistlerin bakış zaviyesinden ve ne de bütün ferdî haklan almak isteyen ve ferdi sadece devletin kontrolündeki ekonominin kölesi yapan komünistlerin bakış açısından değerlendirir. İslam, insanın fıtratı­nda bulunan bencillik içgüdüsüne, hakkı olan müsaadeyi toplumun zararına olmamak kay­dıyla verir. Toplumun değişik fertlerinin ben­cillikleri arasındaki bu uzlaşmaya ahlâkî ve hu­kukî tedbirler vasıtasıyla ulaşılmıştır.

Bir yandan insanların ekonomik görüşleri ahlâ­kî eğitim ve terbiye ile değiştirilir veya tâdil edilir, diğer yandan sermaye sahiplerini cimri­lik ve hırs sınırlarına varmaktan, fakirleri ga­zap, kıskançlık, haset, nefret ve tahammülsüzlüğe düşmekten alıkoyacak hukukî adımlar atılır. Toplumun bu gayeye yönelik ekonomik düzenlenişinde lüzumlu olan esas­ların hususiyeti şudur: İnsanlığın gelişimi için elzem olan özel mülkiyet hakkı ve teşebbüs hürriyeti âdil ve sınırlı bir kapitalizm şeklinde olması şartıyla, sadece korunmak ve idame ettirilmek ile kalmamalı ayrıca teşvik görmeli ve güçlendirilmelidir.

Bu sistemde, servetin bir kaç kişinin ellerinde toplanmasına mani olunur ve zenginlik akışını otomatik olarak toplumun daha zayıf kesimleri­ne yöneltecek adımlar atılır. Bu sistemde ne sınırsız mülkiyet hakkı ve serbest rekabetin ge­tirdiği sonuçlar olan kapitalizmin menfilikleri ve ne de aşırı baskı, proleterya diktatörlüğü ve mülkiyet hakkının yok edilmesinden kaynakla­nan komünizmin kötülükleri vardır. İslâm en âdil ve fırsat eşitliğine büyük önem veren bir sistemdir: bu sistemde servet sayılı birkaç kişinin elinde toplanmaz, topluma yayılır. Sis­temin bu Özelliğine Kur'an-ı Kerim'in şu âyeti ile değinilmiştir."., ta ki, mal içinizdeki zengin­ler arasında dolaşan bir devlet olmasın." (59:7).

İslam, toplumun refah seviyesinin iyileştirilme­si için çok ılımlı bir yol teklif etmektedir. Bu yol, mensuplarının kapitalizm ve komünizmin kötülüklerinden uzak, stabil ve dengeli bir eko­nomi oluşturulmasını mümkün kılar. İslam, herkese fırsat eşitliği sağlar ve onların tabii hak­larını tanır (meselâ, mülkiyet hakkı ve teşebbüs hürriyeti gibi). Aynı zamanda servetin dağılımında bir denge temin eder, fakat ekono­mik stabilenin sağlanabilmesi için özel mülki­yet ve ekonomik hürriyet kapitalizmdeki gibi sınırsız değildir. Bazı ahlâkî ve hukukî kısıtla­malara tâbidir. Bu tedbirlerin genel etkisi, ser­vetin sürekli insanlar arasında dolaşmaya de­vam etmesi, bir noktada lüzumsuz yığılmanın önlenmesidir. Her fert kendi hakkına düşeni alır ve toplum belli bir refah düzeyine ulaşır.

Dolayısıyla İslamın ekonomik sistemde ne bir­kaç fert ülkenin servetinin bekçisi olur, ne de bütün insanlar kuvvet yoluyla ekonomik olarak aynı seviyeye gelir. Bunların yerine her ferdin diğer insanlara zarar vermeden isteklerini mümkün olan en iyi yoldan temin etmesi için yeterli kazanç temin edebileceği şartlar oluştu­rulur. Kişi, gelirinin toplumun ekonomik den­gesini bozmayarak en iktisatlı bir tarzda harcar. Hepsinden öte, bu sistemde, insanların büyük çoğunluğu kıt kanaat geçinirken bir kaç ferdin istismar yoluyla büyük servetlerin sahibi olma­ları mümkün değildir.