> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İslâm Ve Gelişme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâm Ve Gelişme  (Okunma Sayısı 702 defa)
05 Ağustos 2012, 12:00:02
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 05 Ağustos 2012, 12:00:02 »



İslâm Ve Gelişme

Bu dinin tarihini boydan boya gözden geçiren bir kimse, bu tür şüphelerin anlaşılır bir teme­li olmadığını görecektir. İlerleme ve medeni­yet yolunda İslâm'ın karşı durduğu tek bir an geçmemiştir.

Şüphesiz İslâm; yarısı bedevi olan, kabalıkta, taş yüreklilikte son hadde vardıkları için hak­larında Kur'ân-ı Kerîm'in "Bedeviler küfür ve nifak yönünden daha şiddetli ve Allah'ın Rasûlüne indirdiği emir ve yasaklan bilme­meye daha müsaittirler..." (9: 97) buyurduğu bir muhite gelmiştir. İslâm'ın en büyük muci­zelerinden biri, böylesine kaba, haşin ve atıl­gan bir topluluktan; gerçek ve Örnek insanlık vasıflan yüklü bir millet meydana getirmiş olmasıdır. Öyle bir millet ki, sadece kendileri Allah'ın gösterdiği hidayet yoluna girmek, böylece içinde bulunduklan hayvanlık merte­besinden yüksek insanî ufuklara doğru yük­selmekle yetinmemişler, aynı zamanda, in­sanları İlâhî yola yönelten rehberler olmuşlar­dır. Yalnızca bu hâl bile, İslâm'ın, insanlan medenileştirmek ve ruhlan terbiye etmek hu­susundaki kudret ve maharetine açık bir mi­saldir.

Şüphesiz İslâm, ruhların içinde cereyan eden bu muazzam işlerle de yetinmez. Halbuki bu, emekleri tüketen ve tescile lâyık olan gerçek iş ve vazifedir. Çünkü bu, bütün medeniyet ve gelişmenin son hedefidir. İslâm bu fikir ve şuurları güzelleştiren derin terbiye ile de ye­tinmemiştir. Bunların hepsinden fazla olarak, insanlığın önemle üzerinde durduğu ve haya­tın özü saydığı medeniyet eserlerinin hepsini kendi sahasına çekmiş, Allah'ın vahdaniyeti hakkındaki akidesine muhalif olmadığı ve Al­lah'ın kullan için yapılması gerekli hayır ve iyiliklerden insanlan uzaklaştırmadığı müd­detçe fethettiği memleketlerdeki medeniyetleri himaye ve teşvik etmiştir.

Müslümanlar, eski Yunanlılarda mevcut üb, astroloji, matematik, fizik, kimya ve felsefe gibi ilimlerle ilgilendiler. İlmî çalışma ve araştırmalanyla şan ve şeref sahifelerine ye­nilerini katülar. Hatta müslümanlar ilmî çalış­mada o kadar ileri gittiler ki, Avrupa'da mey­dana gelen rönesans hareketi ile bilim ve ke­şif sahasındaki zaferleri, Endülüs'deki İslâm medeniyetinin temelleri üzerine kurulmuştur.

Bütün bunlar bilindiği halde, İslâm için in­sanlığa faydalı ilim ve tekniğin karşısında ol­muştur, denilebilir mi?

İslâm'ın günümüz Batı medeniyeti karşısın­daki durumuna gelince, onun durumu geçmiş medeniyetlerin hepsinin karşılaştığı durumla aynıdır. İslâm bugünkü medeniyetten, kendi­ne verebileceği her türlü hayır ve iyilikleri kabul eder, içinde kötülük bulunanları ise reddeder. İslâm insanlan fikrî veya maddî uz­lete çağırmaz, hiçbir vakit de çağırmamıştır. İnsanlığın birliğine, her ırktan ve eğilimden İnsanlar arasındaki yakınlık bağlanna olan inancından dolayı, diğer medeniyetlere şahsî, millî veya dinî herhangi bir düşmanlıkla kar­şılık vermez.

Bilinmelidir ki, İslâm davası, bugünkü mo­dern imkânlardan istifade etmenin karşısında değildir. Hiçbir zaman Müslümanlar, evlerin­de, iş yerlerinde, çiftliklerinde ve benzeri yer­lerdeki âletlerin üzerine, kullanma şartı ola­rak, üzerlerine Allah'ın adı veya besmele ya­zılmasını öne sürmemişlerdir. Ancak, Müslü-manlann o âletleri, Allah'ın adıyla ve O'nun yolunda kullanmalan yeterlidir. Esasen ilim, teknik ve bunlann sonucu olan makina ve âletlerin dini, milliyeti ve vatanı yoktur. An­cak bunlardan gaye, bu iyi şeyleri iyilikte kul­lanmaktır. Bütün insanlar onlann kullanış yollanndan etkilenirler. Meselâ tabanca dînî, ırkı, vatanı olmayan bir icattır, fakat siz onu başkalanna karşı düşmanlık ve saldırıda kul­lanırsanız, işte o zaman hakkıyla müslüman olamazsınız. İslâm'a göre onu kullanmanın şartı, ya bir saldırıyı püskürtmek veya Allah rızâsı için hakkı müdafaa etmek olmalıdır.

Sinema da modern bir buluştur. Eğer onu, te­miz eğilimleri, yüksek insanlığı ve hayır yo­lunda canlıların mücadelesini göstermekte kullanırsanız, işte o zaman hakkıyla müslüman olmaya hak kazanırsınız. Fakat çıplak vücutları hayasızca temsil edilen şehvet sah­nelerini ve rezalet çamuru içine düşmüş in­sanların gayri ahlâkî davranışlarım yansıt­makta kullandığınızda müslümanlıktan uzak hir tavır içine girmiş olursunuz. Aslında bu tür filmlerin kötülüğü, sadece insanın nefsini kışkırtmasında değil, olgun bir toplum için lâzım gelen manevî gıdaları ve hayatı küçüm­semesinde, insanları rezil ve sapık hedeflere yöneltmesindedir.

İslâm dini, dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığın yararına olan fikirleri tartışmaya veya benimsemeye karşı çıkacak değildir. İn­sanların yapacağı herhangi faydalı bir bulu­şun, müslümanlar için de alınması gerekli bir şey olduğu şüphesizdir. Rasûlullah "İlim tahsil etmek kadın erkek her müslümana farz­dır" buyurmuştur. İlim bu şekilde mutlak ola­rak beyan edildiğinde, bütün ilimleri kapsar. Dolayısıyla Rasûlullah'in daveti, her yol­dan ilmin tüm branşlannadır.

Sonuç olarak denilebilir ki; İslâm, insanlık için faydalı hiçbir teknik ve medenî vasıtanın karşısında değildir. Böyle bir korku da yok­tur. Fakat medeniyetten maksat alkollü içki­ler, kumar, ahlâkî sapıklık, sömürgecilik ve muhtelif adlar altında insanları köleleştirmek ise, İslâm haklı olarak bu sözde medeniyete karşı savaşacak ve onun insanlığı iğvasma ye­nilmekten en iyi şekilde koruyacaktır.

Yanlış yönlendirilmiş kimseler, İslâmî hayat tarzının bazı prensiplerinin modern hayatın ihtiyaçlarını kabul etmediğini, bazı İslâmî emirlerin aslında geçmiş nesillere hitap ettiğini dolayısıyla bunların iptalinin gerektiğini, Çünkü bunların ilerlemeyi geciktiren ve en­gelleyen irticaî sınırlamalara sahip olduğunu İddia ederler.

Aynca şu kalıplaşmış sorularını sorarlar:

"Modern zamanların vazgeçilmez ekonomik gereği olan faizin haramhğmda hâlâ ısrar mı ediyorsunuz? Siz hâlâ zekâtı toplamak ve onu toplandığı yerde sarfedilmesinde ısrar mı ediyorsunuz?" Zekâtı da kendilerince şöyle yorumlarlar: "Zekât sistemi, modern devlet düzenleriyle uyuşmayan, ilkel bir yöntemdir. O, köylü veya şehirli fakirleri, kendilerine İh­sanda bulunan zenginlerden sadaka alan kim­seler olarak mahcup düşürür, gururlarını kırar."

Bir başka itiraz da şudur:

"Yine siz, içkiyi, kuman, iki cins arasında ar­kadaşlığı, birlikte yaşamayı ve beraber dans etmeyi haram sayıyorsunuz.. Halbuki bütün bunlar modern çağm sosyal gerekleridir."

İslâm'ın faizi haram kıldığı doğrudur. Fakat, faizin ekonomide bir zaruret oluşu ise doğru değildir. Bugün dünyada ekonomiyi faiz te­meline dayandırmayan iki görüş vardır. Bun­lar, asıl gaye ve hedef bakımından birbirine zıt durumda olan İslâm ile komünizmdir. Bu iki sistem arasındaki uygulama farkı, komünizm kendi sistemini ve ekonomisini tatbik edecek gücü bulmuş; İslâm ise, henüz gücünü biraraya toplayamamıştır. Dünyadaki son gelişmelere bakacak olursak, birçok ülkede ken­dini gösteren mücadeleler, yeni bir İslâmî uyanış ve canlanmanın işaretleridir ve bunla­rın ortaya koyduğu gerçekler, İslâm'ın güç­lenmeğe doğru yol almakta olduğunu göste­rir.

İslâmî yönetim kurulduğu zaman ekonomik yapısını faizin dışında kalan esaslar üzerine bina edecektir. Ekonominin şartlan onu asla acze düşüremeyecektir.

Şüphesiz ki, faiz, modern dünyanın vazgeçil­mez ekonomik bir gereği değildir. Faiz zaru­reti, sadece kapitalizm dünyası için gerekli olabilir. Çünkü kapitalizmin faizsiz ayakta durması imkânsızdır. Bununla beraber, bazı Batılı ekonomistler faiz sistemini tenkit ede­rek, onun serveti birkaç kişinin elinde birikti­ren bir yapısı olduğu uyansında bulunurlar. Kitlelerin tedricen servetten mahrum bırakıl­ması ve sonuçta bunları, servetleri ellerinde bulunduran küçük bir azınlığın kölesi duru­muna düşürür. Kapitalizm bize bu gerçekleri gösteren birçok örnek sunmaktadır.

Hatırlanmalıdır ki; İslâm, kapitalizmin ortaya çıkışından yaklaşık bin yıl önce, onun iki te­mel direği olan tekelciliği ve faizciliği yasak­lamıştır. Faizin sebep olacağı kötü sonuçlan, felaket ve zulümleri elbette ki en iyi bilen Al-lahu Teâlâ, önceki nesillere bunu yasakladığı gibi, son vahyi olan Kur'ân ile de bunu ya­saklamıştır.

Tefecilik belki, ekonomisi yabancı yardımla­ra bağımlı olan yerlerde, bir zillettir. Fakat İslâm âleminde ekonomik yapı bağımsız ve kendi kendine ayakta durmağa muktedir ol­duğu, diğer ülkelerle ilişkilerimiz, boyun eğ­me esası üzerine değil de karşılıklı münase­betlere dayalı olduğunda, ekonomik sistemi­mizi İslâmî kurallar üzerine kurar ve faizi ha­ram ederiz. Böylece bütün dünyaya oranla gelişen ve ilerleyen bir güç olarak kendi kurumlarımızı meydana getirmiş oluruz.

Zekâta gelince; herşeyden önce belirtilmelidir ki, o, fakirlere verilen bir ihsan değildir. Al­lah tarafından bir mükellefiyet olarak devletin milletten alıp yerine sarfedeceği bir haktır.

Maalesef, pekçok entellektüel, batıdan ithal edilen her türlü sistemi alkışlamakta ve hoş görmekte, ona medeniyetin zirvesi muamele­sini göstermektedir. Fakat aynı sistem İslâm'dan gelse, bunu gericiliğin bir sembolü olarak mütalâ etmektedirler.

Bu düşünce sahiplerine, A.B.D.'ndeki, bazı merkezî idare yetkilerinin mahallî idarelere devrine dayanan, yönetim sistemini hatırlat­makta fayda vardır. Orada köy veya kasaba, kendisini şehre veya bağlı olduğu eyaletin içinde sosyal, siyasî ve ekonomik bakımdan bağımsız bir kurumdur. Sonra bu kurum merkezî yönetime bağlanır. Bu bağımsız bir­likte, belirli bir oranda köy meclisinin tayin edeceği vergiler toplanır. Toplanan vergiler, aynı köyde öğretim, ulaştırma vasıtalan, sos­yal hizmetler ve benzeri işlerde harcanır. Eğer bu gelirler, yapılan harcamalardan fazla ise, bu fazlalık şehir ya da eyalet hükümetine gönderilir. Diğer yandan, gelirler harcamalar­dan daha az ise, fark devlet tarafından ödenir. Şüph...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâm Ve Gelişme
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:33:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâm Ve Gelişme rüya tabiri,İslâm Ve Gelişme mekke canlı, İslâm Ve Gelişme kabe canlı yayın, İslâm Ve Gelişme Üç boyutlu kuran oku İslâm Ve Gelişme kuran ı kerim, İslâm Ve Gelişme peygamber kıssaları,İslâm Ve Gelişme ilitam ders soruları, İslâm Ve Gelişmeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes