> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İslâm Ve Fikir Hürriyeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâm Ve Fikir Hürriyeti  (Okunma Sayısı 616 defa)
05 Ağustos 2012, 11:47:37
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 05 Ağustos 2012, 11:47:37 »



İslâm Ve Fikir Hürriyeti

Kendilerini ilerici dîye takdim edenlerin sa­vundukları fikir hürriyeti, Allah'ı inkârı ve dinsizliği hedefler. Bu, fikir  hürriyeti değil, bu bir ateizm hürriyetidir. Bazı faraziyeler­den yola çıkarak, İslâm'ı; ateizmi yasakladığı için basitçe, fikir hürriyetini kısıtlamakla suç­larlar. Fikir hürriyeti ve ateizm (tanntanımaz-hk-dinsizlik) aynı mıdır? Veya ateizm ger­çekten fikir hürriyeti için vazgeçilmez bir şart mıdır? Her yerde tekrarı zaruri olmayan bir takım mahallî sebeplerden dolayı Avrupa'da ateizm yaygınlaşmıştır. Bir yandan hiristiyan inancına Avrupa kilisesinin verdiği şekil ve istikamet, diğer yönden de kilisenin ilmî ha­reketleri bastırması, ilim adamlarını işkenceye tâbi tutması ve hatta onları ateşe atması, gökten gelen (ilâhî) kelime adına insanları bir takım yalan ve hurafelere inanmaya zorlama­sı.. . Bütün bunların hepsi garip bir tarzda hür düşünceli Avrupalıları inkâra ve din muhalif­liğine mecbur etti. Böylece Allah'a imana doğru giden yolu ile teorik ve pozitif olmak üzere, İlmî gerçeklere inanma arasındaki bağ parçalandı.

O zaman tabiat fikri bir kaçamak yol idi ki, onunla insanlar, az da olsa kilisenin fasit dai­resinden biraz kurtulabİliyorlardı. İşte bu kö­tü davranışın bir sonucu olarak Avrupalı ay­dınlar, kiliseye hitaben şöyle diyorlardı: Adı ile bizi köleleştirdiğin, bizi evham ve hurafe­lere inanmaya zorladığın; onun adıyla bizim ayinlere katılmamızı, bağlanmamızı, ibadet etmemizi, ruhbanlığa yönelmemizi emrettiğin ilâhın senin olsun, artık al. Biz, o İlâhın özel­liklerinden daha çoğunu taşıyan yeni bir ilâha inanacağız. O öyle bir ilâh ki, O'nun insanla­rı köleleştİren bir kilisesi yok. O'nun insanlar üzerinde herhangi fikri, ahlâkî veya maddî bir takım sorumlulukları yok. İnsanlar O'nun huzurunda bütün kayıtlardan azade olarak ya­şarlar."

İslâm nizamı için yaşayan bizlere gelince, bi­zi dinsizlik ve İnkâra yönelten sözkonusu baskı ve tutumlar mevcut değildir. İslâm'ın inanç sisteminde, zihnî ve aklî hürriyeti zede­leyen hiçbir güçlük yoktur. İslâm'ın inancı bir tek Allah'a dayanır ki, bütün kâinatı yara­tan yalnız ve yalnız O'dur. Bütün kâinatın dönüşü O'nadır. O'nun ne ortağı vardır, ne de nizamını tenkit ve tahlil edebilecek birisi. İslâm'ın Allah fikri o kadar açık ve sade bir düşüncedir ki, hiçbir kimse O'nun hakkında ihtilafa düşmez, hatta tabiatçılar (natüralist-ler) ve inkarcılar bile.

İslâm'da Avrupa kilisesinde olduğu gibi ra­hipler sınıfı yoktur. Din, herkesin malıdır. Herkes ehliyet ve gücü nisbetinde tabiî, fikrî ve ruhî vasıtalarla dinin ana kaynaklarından istifade eder. Herkes müslümandır. Bütün insanlar eşittir ve hayattaki işlerine ışık tutmaya layık olarak muamele edilirler. İnsanların en şereflileri, Allah'ın emir ve yasaklarına riayetkar olanlardır. Vazife ve mesleği mü­hendis, öğretmen, işçi, sanatkâr olabilir. Fa­kat din bu meslekler arasında bir meslek de­ğildir. İslâm'da bütün ibadetler araya din adamı girmeden yapılabilir.

İslâm'ın şer'î ve hukukî tarafına gelince; üze­rine hüküm bina edilecek prensipler olması dolayısıyla, bu sahada bir grup insanın ihtisas yaparak derinleşmesi gayet tabiîdir. Ancak onların durumları, diğer ülkelerdeki hukukçu ve otoritelerin durumu gibi değildir. Onlar bu vasıflarıyla hiçbir zaman insanlar üzerinde bîr otorite veya sınıf imtiyazına sahip değil­dirler. Onlar ancak devletin ve toplumun isti­şare organları ve hukukçularıdır. Burada şunu belirtmek gerekir ki; meselâ dinî bir kuruluş olan Ezher, batıda din adamlarının yaptığı gi­bi, hiçbir zaman, ilim adamlarım fikirlerin­den dolayı yakmaya veya işkenceye yetkili bir otoriteye sahip değildir. Onların bütün vazifeleri, bir kısım insanların din anlayışını tenkit etmek ve görüşlerinde hatalı oldukları­nı göstermektedir. Bununla beraber, bu hu­susta onlar da hürdürler. Çünkü Ezherli ol­mayanlar da Ezherlilerin din anlayışlarını tenkit etmeye, böylece varsa onların hataları­nı belirtmeye hak sahibidirler. Zira din bir şahsın veya bir kuruluşun tekelinde değildir. Din ancak, onu iyi anlayanın ve İyi tatbik edenin malıdır

İslâm nizamı uygulandığında, elbette ki ule­ma devlet dairelerine doluşmayacaktır. Dev­let düzenindeki önemli değişiklik, kanun sis­teminin İslâm hukukun(şeriat)a. dayalı olma­sıdır. Dolayısıyla mühendislik mühendislerin, doktorluk doktorların, ekonomi (İslâm eko­nomisi olmak kaydıyla) ekonomistlerin elin­de kalacak, bütün devlet işleri bu minval üze­re devam edecektir.

Tarih, İslâmî sistem ve inancın, hiçbir zaman ilme ve ilmî buluşların tatbikine muhalefet etmediğine dair şahitlerle doludur. İlmî bir gerçeği keşfettiğinden dolayı İslâm beldesinde bir âlimin yakıldığım veya işkence edildi­ğini işitmedik. Her şeyi yaratanın Allah oldu­ğu hususundaki gerçek ilim, İslâm inancıyla çatışmaz. Allah'ı bulmak için İslâm'ın insan­ları gökyüzüne veya yere bakmaya, onların yaratılışlarını düşünmeye çağırması asla İlim­le ters düşen bir hâl değildir. Bizzat Batılı ilim adamlarından çoğu, gerçek araştırma yo­lu ile Allah'ı bulmuşlardır.

İslâm'da insanları ateizme sürükleyen hiçbir husus yoktur. Doğuda ateizmi savunanlar, sö­mürge döneminin yöneticilerini körü körüne taklit edenlerden başkaları değildir. Onlar, inanç ve ibadetlere saldırmak ve insanların dinlerini terketmeye çağırmaktan maksatları­nın güya beyinlerini hurafelerden temizle­mek, zulmün ve zorbalığın pençesinden kur­tarmak olduğunu söylüyorlar. Fakat, bu hür­riyet ve kurtuluşa İslâm sayesinde sahip bu­lundukları, onların gerçekleştirmek İstedikleri gayeleri nedir? Doğrusu, onların müdafaasını yaptıkları davanın fikrî tarafı, şehevî arzulara karşı olan köleliklerini örten bir perdedir. İşte onlar, bu perdenin arkasına gizlenerek hür düşüncenin savunucusu olduklarını iddia edi­yorlar. Onlar, İslâm'a, fikir özgürlüğünü kı­sıtladığı için değil, sadece insanlığı şehevî ar­zuların baskısından kurtardığı için karşıdırlar.

Fikir özgürlüğünü savunanlar, İslâmî kurallar sisteminin yapısı itibarıyla bir diktatörlük ol­duğunu, çünkü devletin geniş güce sahip ol­duğunu iddia ederler. İddialarının en kötü ya­nı, devletin din adına otoritesini kullandığı ve böylece, zulüm eseri kurallarına körü körüne boyun eğdirdîkleridir. Bu yüzden sistemin diktatörlüğe çok elverişli olduğunu belirte­rek, bunun fikir hürriyetini ortadan kaldırdı­ğını, hiç kimsenin yöneticiler aleyhinde konuşamadığını, onlara karşı çıkanların dine ve Allah'a karşı gelmekle suçlanacaklarını ileri sürerler.

Bütünüyle hatalı bu suçlamalar, Kur'ân-ı Kerîm'in şu ayetlerindeki ifadelerle en güzel şekilde reddedilmiştir:

1- "...Onların işleri aralarında danışma ile­dir..." (42: 38).

2- ".. .İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...'1 (4: 58).

İlk halife, Hz. Ebu Bekir: "Allah ve Rasûlü'ne itaat ettiğim sürece siz de bana ita­at ediniz. Fakat Allah'a ve Rasûlü'ne itaatten ayrılırsam sizden İtaat istemeye hakkım ola­maz.' buyurmuştur.

Hz. Ömer müslümanlara: "Eğer bende bir eğ­rilik bulursanız, derhal düzeltiniz" dediği sı­rada dinleyenlerden bir sahabi "Vallahi, eğer sende bir eğrilik bulursak, mutlaka biz onu kılıcın keskin tarafıyla düzeltiriz" diye cevap verdi.

Evet, zaman zaman İslâm idarecilerinin eliyle din adına zülüm yapılmıştır. Hâlâ da bu çir­kin zülüm ve tuğyan örnekleri bazı ülkelerde görülmektedir. Ancak yeryüzünde zulüm ve tuğyan perdesinin sadece din olduğunu kim söyleyebilir? Hitler, din adına mı hükmetmiş­tir? Stalin'İn, ölümünden sonra bizzat Rus basını ve resmî makamları, zulüm ve işkence dolu diktatörlüğünü itiraf ve ilan etti. Stalin, polis gücünü kullanan zâlim bir diktatör idî. Ama Stalİn din adına mı hükmetti? Mao Tsetung, Franko, Güney Afrika'da Malan, Milli­yetçi Çin'de Chiang Kaishek dahil bütün zâlim ve diktatörler din adına mı hareket etti­ler? Şüphesiz, dinin sulta ve hâkimiyetinden kurtulan 20. yüzyıl insanlığı, zorla gönüllere yerleştirilen ve dînden daha az baskı ve mukaddesliğe sahip olmayan bir takım yaldızlı, kof unvanlarla, tarihin en çirkin zülüm ve diktatörlük örneklerini görmüşlerdir.

Tabiîdir ki, hiç kimse diktatörlüğü savunmaz ve böyle bir rejime rıza göstermez. Ancak kötü arzu ve şehvetler tarafına bir meyli bu­lunmayan, karakter ve fikri temiz olanlar, hak ve doğruyu ikrar etmeyi de bir vecibe sayar­lar. Aslında şahsî menfaatlerinin peşinde ko­şanlar için, her güzel manayı istismar ve onun arkasına gizlenmek mümkündür. Fran­sız Devrimi, hürriyet adına pekçok iğrenç cinayetlere sahne olmuştur. Fakat bu, hürriyeti ortadan kaldırmaya bahane olarak alınmama­lıdır. Hürriyet adına, anayasa adıyla bir çok suçsuz kimseler hapse atılmış, işkence edil­miş ve öldürülmüştür. O halde anayasaları il­ga mı edelim!?.. Gerçekte yeryüzünde din adına bir çok azgınlık ve taşkınlıklar yapıl­mıştır. Bu yüzden dini terk mi edeceğiz!? Şa­yet din, zulmü ve haksızlığı savunuyorsa, onu terketmek elbette doğrudur. Bunu, sadece Müslümanlar arasında değil, belki Müslü­manlarla savaş halindeki düşmanları arasında da en mükemmel eşitlik ve mutlak adalet ör­nekleriyle-dolu bulunan İslâm hakkında söy­lemek mümkün değildir.

Zorbalık ile en iyi mücadele, insanlara Al­lah'a inanmayı öğretmek ve din tarafından korunan ve muhafaza edilen özgürlüğe saygı göstermektir. Böyle insanlar, yöneticilerin haksız uygulamalarına müsade etmezler, ak­sine onları düzeltmeye çalışırlar. Başka bir sistemin İslâm kadar zorbalıktan korunmayı ve âdil bir sistem kurmayı hedeflediğini san­mıyorum. Rasûlullah şöyle buyurur: "Siz­den her kim bir kötülük görürse düzeltsin." (Buharı ve Müslim). "Muhakkak ki, zâlim sultanın huzurunda hak ve adaleti müdafaa etmek, Allah katında cihadın en yücesidir." (Ebu Davud ve Tirmİzî).

Bu önemli prensipler a...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâm Ve Fikir Hürriyeti
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:33:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâm Ve Fikir Hürriyeti rüya tabiri,İslâm Ve Fikir Hürriyeti mekke canlı, İslâm Ve Fikir Hürriyeti kabe canlı yayın, İslâm Ve Fikir Hürriyeti Üç boyutlu kuran oku İslâm Ve Fikir Hürriyeti kuran ı kerim, İslâm Ve Fikir Hürriyeti peygamber kıssaları,İslâm Ve Fikir Hürriyeti ilitam ders soruları, İslâm Ve Fikir Hürriyetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes