๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Temmuz 2012, 10:07:24



Konu Başlığı: İslâm Toplumunun Belli Başlı Özellikleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Temmuz 2012, 10:07:24
İslâm Toplumunun Belli Başlı Özellikleri

1- İnsanların Evrensel Kardeşliği
 
Varlığını ilahî vahye borçlu olan ve Allah'ın evrensel kanunları tarafından yönetilen bir İslâm toplumunun yapısı, mahiyet ve fonksiyon bakımından kapitalist, sosyalist ve laik diğer toplumlardan oldukça farklıdır. Bu top­lumun temel kavramı olan Tevhid Prensibi, insanları evrensel kardeşliğe sevketmekle kal­mayıp, aynı zamanda sözkonusu toplumun Allah'ın hükümranlığı altına girmesini sağlar.

Evrensel kardeşliğin üyeleri olan bütün insan­ların ve diğer bütün canlıların Hâlık'ı olan Al­lah birdir. Dolayısıyla bunun ırklara, uluslara ve kabilelere bölünmesi gayri tabiîdir ve insa­nın birliği prensibine aykırıdır.

2- Hayat Organik Bir Bütündür

 
İslâm'ın sosyal sisteminde hayat, her bölüm ve safhası arasında sıkı ve dengeli bir ilişki bulunan canlı bir bütün olarak kabul edilir. Bunların her biri tıpkı bir vücudun parçaları gibidir. Aynı his ve duygu tamamını kuşatır. Eğer bir uzuv acı çekerse, bütün diğer uzuvlar da bu acıyı hisseder. Rasûlullah, müslümanların bu durumunu şu şekilde açıklamış­tır:

1-  "Bütün mü'minleri, birbirlerine karşı mer­hamette, muhabbette, lütuf ve atıfet hususla­rında sanki bir vücut misali görürsün. O vü­cudun bir uzvu hastalanınca, vücûdun öbür azaları birbirlerini hasta âzânın elemine, uy­kusuzlukla, hararetle iştirake çağırırlar. Hasta uzvun elemini paylaşırlar." (Buharı ve Müs­lim).

2- "(İslâm camiasında) mü'minin mü'mine bağlılığı, taşlan birbirine kenetli (yalçın) du­var gibi (metin)dir." ( Buhari ve Müslim)

3-  İslâm Toplumunun Merkezi Fertlerdir
 
Diğer sosyal sistem ve fikirlerin aksine İslâm toplumu, aile fikrinden ve kan bağından kay-naklanmayıp, insanları doğru olmaya, günah ve kötülüklerden sakınmaya teşvik eden İlâhî Vahiy'den neş'et eder. Dolayısıyla, farklı top­lum ilişkileri fertler vasıtasıyla oluşturuldu­ğundan İslâm toplumlarında fert, odak nokta­sı ve temel birimdir. Ferdin hâli, özellikleri ve hareketleri diğer fertleri etkilediği gibi başkalarından da etkilenir. Toplumun refahına, büyümesine ve gelişmesine olumlu ve ya­pıcı katkıda bulunabilmesi için İslâm, ferdin şahsiyetini geliştirmek gayesiyle eğitim ve öğretime ağırlık verir.

4-  Eşitliğin Temeli Ortak Neseptir
 
Bütün insanlık aynı ana-babadan gelmektedir. Bunun sonucu olarak, her türlü ırkî, millî ve kavmî imtiyazlar geçersizdir. Kur'ân-ı Kerim bu noktayı şu ayet-i kerîmeyle vurguluyor: ."Ey insanlar! Sîzi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi taife­lere ve kavimlere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, (Allah'ın buyrukları dışına çıkmaktan) en çok korunanızdır..." (49: 13).

Rasûlullah, bu gerçeği Arafat'ta Veda Hutbesi'ni verirken şu şekilde anlattı: "Ey insan­lar! Rabb'iniz birdir. Babanız da birdir. Hepi­niz Âdem'in çocuklarısınız. Âdem ise toprak­tandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmaya­nın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kır­mızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üs­tünlük ancak takvadadır. Allah katında en kıymetli olarımız, O'ndan en çok korkanmız-dır." (Bkz.: Hz. Peygamber'in Veda Hut­besi). İslâm'da mevki ve üstünlük veren tek şey takvadır. Mü'minlerin bu yolda işbirliği yapmaları, günah ve kötülüklerde yardımlaş-mamalan emredilmiştir. (5: 3).

5-  Mesajının Evrenselliği
 
İslâm'ın mesajı, zaman ve mekân engellerini aştığı gibi ırk, renk, cinsiyet ve milliyet gibi dar fikirlerin de üstündedir. Bu mesaj, tüm in­sanlık için bütün zamanlarda geçerli olan ev­rensel bir niteliğe sahiptir. P.K. Hitti'nin dedi­ği gibi, "Musa, İbrahim, Nuh, İsa ve diğer peygamberlere vahyedilen ilâhî mesaj, belli bir zamana ve mekâna aitti. Muhammed'e vahyedilen ise, önceki hükümlerin yeri­ne geçtiği gibi aynı zamanda onları özetle­mektedir. O'nun tebliğ ettikleri sondur ve O ndan başka herhangi bir peygamber de gön­derilmeyecektir." (The Near East in History, sh. 197).