> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İslam İnkılabının Tesiri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam İnkılabının Tesiri  (Okunma Sayısı 685 defa)
10 Ağustos 2012, 13:16:10
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Ağustos 2012, 13:16:10 »



İSLAM İNKILABININ SAHABE VE TABİİN ÜZERİNDEKİ TESİRİ

İslâm inkılâbının etkisi çok büyük oldu. İlk olarak, Arabistan'daki yüzbinlerce insanın yaşayışını etkiledi. Peygamber 'e inanıp onu destekleyen ve müşriklere karşı inançları uğruna, onunla birlikte savaşan sahabe yanın­da yahudîler ve diğer gayri müslİmlerin ha­yatları da değişti. Bütün bu insanların, sahip oldukları değerler, fikirler, tutumlar, hatta ha­yat tarzları tamamen değişik bir biçim aldı. Bunlar daha önce önemsiz şeyler için birbir­leriyle dövüşürler, aile ve kabile kavgaları yıllarca devam ederdi. Aşağıdaki ayette de belirtildiği gibi, bu kimseler, Hz. Muhammed'in dinine girdikten sonra, bambaşka bir topluluk oldular: "Muhammed ALLAH'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rükû ve secde ederek ALLAH'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanlar vardır. Onların Tevrat'taki vasıfları ve İncil'deki vasıfları da şudur: Bir ekin gibidirler ki, filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı derken gövdesinin üstüne dikildi, ekincilerin hoşuna gider, onla­ra karşı kâfirleri de öfkelendirir bir duruma geldi. ALLAH onlardan iman edip sâlih amel iş­leyenlere mağfiret ve büyük mükâfatlar va'detmiştir." (48: 29),

Hz. İsa aleyhisselâm, bu vasıfları, hardal ta­nesi misaliyle ifade etmektedir: "Göklerin melekûtu, bir adamın alıp tarlasına ektiği har­dal tanesine benzer. O tane ki, bütün tohum­ların gerçi en küçüğüdür. Fakat büyüyünce, sebzelerden daha büyüktür ve ağaç olur. Şöy­le ki, göğün kuşları gelip onun dallarında yer­leşirler." (Matta, 13: 31-32, Markos, 4: 30-32 ve Luka, 13:18-19). Hz. Musa da, kutsîyun kelimesi ile Hz. Muhammed'in ashabının vasıflarını zikretmişti. Bu, Eski Ahİt'te şöyle ifade edilmektedir: "Rab Si­na'dan geldi ve onlara Seir'den doğdu, Paran dağından parladı, Ve mukaddeslerin on binle­ri içinden geldi; onlar için sağında ateşli fer­man vardı. (Rab) gerçek, sıptları sever; bütün mukaddesleri senin elindedir; her biri senin sözlerinden alacaktır." (Tesniye, 33: 2-3).

Şüphesiz burada Mekke'nin fethine işaret vardır. Hz. Muhammed, on bin sahabesi ile gelerek, Mekke'de kansız bir zafer kazan­mış ve Arap yarımadasının tartışmasız hâkimi haline gelmiştir. Değişik dillere yapı­lan tercümeler sonucu kelimeler değişmekle birlikte, İncil'in bazı eski nüshalarında hâlâ kutsiyyûn kelimesine rastlamak mümkündür. Bu kelime ile, aşikârdır ki, Hz. Muhammed'e ve O'nunla İslâm'ın müdafaası için sava­şan sahabesine işaret edilmektedir. "Sağında ateşli ferman" tabiri, Hz. Muhammed'e, düşmanlarına boyun eğdirmek ve ALLAH'ın adım dünyada yüceltmek için, Rabbi tarafın­dan verilen siyasî güce işaret etmektedir.

Kur'ân-ı Kerîm Rasûlullah'in sahabesi üzerindeki ALLAH'ın rahmet ve mağfiretini şu sözlerle ifade etmektedir: "O, imanlarına iman katsınlar diye mü'minlerin kalplerine huzur (ve sebat) indirdi. Göklerin ve yerin as­kerleri ALLAH'ındır. ALLAH bilendir, her şeyi hikmetle yapandır." (48:4). Bu âyet sahabe­nin takvası, ihlası ve ALLAH'ın emirlerine ve elçisine olan İtaatini ifade etmektedir. Onlar, ALLAH'ın dininin gerçek takipçileri idiler. Çünkü onlar, ALLAH ve Rasûlün'ün yolunda hiçbir şeylerini esirgememiş; mallarını, mülklerini, rahatlarını hatta canlarını bu uğurda feda etmişlerdi. Yukardaki Kur'ân ayetleri ve İncil ve Tevrat'taki deliller, Hz. Muhammed'in ashabının, Son Elçisi tara­fından kendilerine getirilen ALLAH'ın mesajı­na, gerek sözleri, gerek fiilleri ile tam olarak tâbi oldukları ve onu dünyadaki diğer insan­lara da yaymak için büyük gayretler göster­dikleri konusunda kuşkuya yer bırakmamak­tadır.

Aşağıdaki Kur'ân âyetleri de ashabın Hz. Peygamber'e can u gönülden ve samimi­yetle İnanıp, İslâm sancağım, ağır zorluklara karşın, yükseltmek için ellerindeki bütün imkânları seferber ederek, ona yardım ettikle­ri ve sonunda karşılarına çıkan bütün güçlük­leri ALLAH'ın yardımıyla yendikleri konusun­daki ifademizi teyid etmektedir: "Biz seni, şâhid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönder­dik. Ki ALLAH'a ve Resulüne manasınız, onu(n dinini) destekleyesiniz. Ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu teşbih ed(ip şanını yücelmesiniz."(48: 8-9). ALLAH kullarını sevip kendisine ait olanı koruduğu için (Tesniye, 33: 3), Peygamber'in ashabına Hudeybiye antlaşması sırasında rahmet etti: "Sana biat edenler (İslâm uğrunda ölüncüye kadar sa­vaşmak üzere sana söz verenler), gerçekten ALLAH'a biat etmektedirler. ALLAH'ın eli onların eli üzerindedir..." (48: 10). Yine aynı sûrede şöyle dendiğini görüyoruz: "ALLAH şu mü'minlerden razı olmuştur ki, onlar, ağacın altında sana biat ediyorlardı. ALLAH onların gönüllerinden geçeni bildiği için onların üze­rine huzur ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi." (48: 18).

Kur'ân, muhacirlerin gayret ve fedakâr­lıklarını da şu sözlerle övmektedir: "(Bir de o mallar), şu muhacir fakirlere aittir ki (onlar), yurtlarından ve mallarından (sürülüp) çıkarıl­mışlardır; ALLAH'ın lütuf ve rızasını ararlar; ALLAH'a ve Rasûlüne (canlarıyla, mallarıyla) yardım ederler. İşte doğru olanlar onlardır." (59: 8). Ensarın samimiyet ve fedakârlığı ise şu kelimelerle Övülmektedir: "Ve onlardan Önce o yurda (Medine'ye) yerleşen imâna sa­rılanlar (yani daha önce Medine'yi yurt edi­nen Ensar) kendilerine göç edip geleni sever­ler ve onlara verilen (ganîmetler)den ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç (eğilimi) duymazlar. Kendilerinin İhtiyaçları olsa dahi, (göç eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih eder­ler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, iş­te onlar felaha erenlerdir." (59: 9)

Gerçekten, "Hicret, onların hayırhahlık ve cömert misafirperverliği sayesinde mümkün oldu. Peygamber'i ve onunla gelen bütün muhacirleri kabul edip ağırladılar. Bir grup ile (muhacirler) diğerinin (Ensâr) fertleri ara­sında en müstesna kardeşlik bağları tesis edil­miş oldu. Ümmet kendi kaynaklarına sahip olana kadar, Ensâr sürekli olarak verdi, mu­hacirler aldı. Yardım edenler göç edenleri ağırlamayı şeref bîldiler ve hattâ fakirler bile fedakârlıkta zenginler ile yarıştılar." (A. Yu­suf Ali, The Holy Qur'an, sh. 1523, Not 5383).

Bu âyetler, sahabenin imanını, ihlasını ve di­ni düşmanlardan korumak ve İlâhî Kelâmı in­sanlara yaymak yolunda ALLAH'a ve elçisine yardımlarını tam manâsıyla ortaya koymakta­dır. Ayette de belirtildiği gibi, onlar ALLAH'ın davasına yardım ettiler ve ALLAH da onlardan razı oldu: "Muhacirlerden ve Ensârdan (İslâm'a girmekte) ilk önce geçenler İle bun­lara güzelce tâbi olanlar... ALLAH onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. (ALLAH) onlara altlarından ırmaklar akan, için­de ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır.

İşte büyük kurtuluş budur." (9: 100). Yine aynı sûrede şöyle buyurulmaktadır: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Al­lah'a ve elçisine itaat ederler. İşte onlara Al­lah rahmet edecektir. ALLAH daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir." (9: 71). Bu ayet-i kerîmede hakikî mü'minleri kâfirlerden ve müşriklerden ayıran ve Peygamber'in as­habında en yüksek seviyede bulunan özellik­leri belirtmektedir: Onlar misk dolu şişeler gibidirler. Görünüşü, kokusu ve diğer özel­likleri ile kendini belli eden misk dolu şişeler gibi... Mümin kadınlar ve erkekler Medine'de bir topluluk meydana getirdiler. İyi olanla alâka kurup, kötü olandan nefret ettiler. Gece ve gündüz ALLAH'ı zikrettiler ve sürekli olarak ALLAH'ı zikretmeden yaşanacak bir hayatı dü­şünemediler. ALLAH yolunda sarfetmekte çok cömerttiler. Para, mal ve hayatlarını ALLAH'ın davasına adamaktan kaçınmadılar ve ALLAH'a ve elçisine tereddüt etmeksizin itaat ettiler. (The Meaning ofthe Qur'an, c. IV, sh. 210).

Bu âyetler, Hz. Peygamber'in ashabının asil özelliklerini ve yüksek amellerini yete­rince aydınlatmaktadır. Bu konuda ayrıca pek çok hadîs de vardır. Rasûlullah'in şöyle dediği rivayet edilmektedir: "İnsanların ha­yırlısı benim asnm(daki ashab''ım)dır. Sonra onlara yakın olan (tâbif)\erât. Sonra onlara yakın {etbâ-ı tâbit)l&rdir. Sonra bir takım ka­vimler gelir ki, onlardan birinin şehadeti (ih­tiras ile) yeminine, yemini de şehadetine ta­kaddüm eder." (Buharı ve Müslim). Enes, Rasûlullah'in şöyle dediğini bildirmekte­dir: "İnsanların arasında benim ashabım, ye­mekte tuz gibidir. Yemek, içinde tuz olduğu zaman güzeldir." (Şerhü's-Sünne). Ömer b. Hattab, Rasûlullah'den, vefatından sonra ashabı arasındaki ihtilaf hakkında ALLAH'a sorduğunu ve şu vahiyle karşılık verildiğini işittiğini rivayet etmektedir: "Senin ashabın ey Muhammed, bana göre gökteki yıldızlar gibidir, bazıları daha parlaktır, fakat hepsinin de ziyası vardır. Bu yüzden, onların ittifak ettiğine uyan doğru yoldadır." Yine Hz. Ömer'den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûluüan şöyle buyurmaktadır: "Asha­bım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uysa-nız doğru yolu bulursunuz." Ebu Said Hud-ri'den gelen rivayete göre Rasûlullah şöy­le buyurmuştur: "Sakın ashabıma sövmeyi­niz. Sizden birinin Uhud (dağı) kadar altın sadaka verdiği farzedilse, bu ashabdan birisi­nin iki avuç (hurma) sadakası (fazileti)ne eri­şemez. (Hatta) bunun yarısına da ulaşamaz." (Buharî ve Müslim). (Buhari). Bu konuda Hz. Ömer'den rivayet edilen bir başka hadîs-i şerif de şöyledir: "Ashabıma hürmet gösterin, çünkü onlar sizin en iyinİzdir. Daha sonra he­men onlardan sonra gelenler ve daha sonra da onlardan sonrakiler gelir." (Tirmizî).

Ashab hakkındaki bu övgülerin sebebi, onla­rın İslâm davasına olan büyük ve unutulmaz hizmetleri idi. Onlar, ALLAH'ın Peygamberi ile birlikte düşmanlara karşı inançlarını korumak için mücadele ve mücahede ettiler. Peygamber'in irtihalinden sonra dinin bütünlüğü­nü korum...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 10 Ağustos 2012, 13:17:39 Gönderen: Saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam İnkılabının Tesiri
« Posted on: 26 Nisan 2024, 12:11:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam İnkılabının Tesiri rüya tabiri,İslam İnkılabının Tesiri mekke canlı, İslam İnkılabının Tesiri kabe canlı yayın, İslam İnkılabının Tesiri Üç boyutlu kuran oku İslam İnkılabının Tesiri kuran ı kerim, İslam İnkılabının Tesiri peygamber kıssaları,İslam İnkılabının Tesiri ilitam ders soruları, İslam İnkılabının Tesiriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes