๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 16 Haziran 2012, 10:39:08



Konu Başlığı: İslam Hukukunun Temel İlkeleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 16 Haziran 2012, 10:39:08
İSLAM HUKUKU'NUN TEMEL İLKELERİ

Giriş
 
Yalnızca davaları adalet ve tarafsızlıkla karara bağlamakla kalmaması; beraberinde can, mal, nesil ve akıl emniyeti ile fertlerin kişisel, sos­yal, yurttaşlık, hukukî ve din* haklarının ko­runması gibi bütün insanlara şâmil tarafsız, âdil ve insan aktivitesinin her yönünü kapsa­yıcı kanunlar ortaya koyması sebebiyle Hz. Muhammed'ın bütün zamanların en büyük kanun koyucusu olduğu söylenir. Sâri' (kanun koyucu) olarak yaptıkları, gelecek nesiller için O'nun büyüklüğü ve tarafsızlığının ebedî delillerini teşkil eder. O'nun ortaya koyduğu hukuk sisteminin en Önemli ve en göze çarpan yönü bütün hükümlerin kaynağının Allahu Teala olmasıdır. Allah hem aşikârı hem de gizliyi bilicidir, insanlar için neyin iyi, neyin kötü olduğunu hakkıyla bilir; bu yüzden de bütün insanlara şâmil tarafsız kanunlar yap­mak için en iyi konumdadır. Aynı sebeple is­lam hukukunun ilk temel ilkesi Allah'ın haki­miyeti ve Allah'ın ahkâmının üstünlüğüdür. (Ebu'l A'la Mevdudi; The Islamic Law and Constitution).

1- Anayasa

 
İslâm hukukunun temeli Allah'ın asıl hüküm­ran olması, güç ve otoritenin O'nda bulunması ve insanın yeryüzünde O'nun temsilcisi veya vekili olarak hareket etmesidir. Melik olan Allah'ın yeryüzündeki halifeleri sıfatıyla yö­netim gücü bir bütün olarak mümin topluluğa verilmiştir. Aralarından özel bir ferde, zümre­ye yahut kavme değil. Böylece bütün inanan­lar gerek fert fert, gerekse müşterek olarak hi­lafette pay sahibidirler ve bu paylarından* Al­lah'a karşı hesap vereceklerdir. Abdullah b. Ömer, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder; "Her biriniz çobansınız ve her bi­riniz güttüğünüzden mesulsünüz." (Buhari ve Müslim).

Bu yönüyle İslam'da halk yönetiminin hakiki kaynağı, her iştirakçinin vekillikte (hilafette) eşit olmasıdır: "Ey insanlar, gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirînizle tanışasmız diye sizi halklara ve kabilelere ayırdık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileri olanınızdır." (49: 13). İslam'ın bu prensibini Rasulullah da açıklamıştır. Mümin fert diğer müminlerle kardeştir ve müslümanlar tek bir bütün oluştu­rurlar. Hiçbiri imanı ve takvası haricinde bir diğerinden üstün değildir. Bütün insanlar Adem'in soyundandır ve O da balçıktan ya­ratılmıştır. Ne Arap olanın Arap olmayana, ne de Arap olmayanın Arab'a; ne beyaz insanın siyah insana, ne de siyah insanın beyaz insana üstünlüğü vardır; üstünlük ancak takva iledir.

İslam Anayasa Hukuku'nun evrensel ve bütü­nüyle kuşatıcı olup herhangi özel bir topluluk, bölge veya zamanla smırlandırılmadığım he­men burada belirtelim. Uygulanma sahası, za­man ve mekân gibi insana özgü engellerin Ötesine uzanır ve bir bütün olarak insan haya­tının her yönünü kapsar. Mahallî, dil ve renk sınırlarını aşarak şümullü hidayet manzumesi ile insanlığı bütünüyle bağrına basar.