๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Ağustos 2012, 12:21:17



Konu Başlığı: İslâm Devletinîn İktisadî Gelişimi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Ağustos 2012, 12:21:17
İslâm Devleti'nîn İktisadî Gelişimi

İslâm dünyasında iktisadî hayat yer ve zama­na göre büyük değişiklikler göstermesine rağmen, az gelişmişlik kesinlikle onun özel­liklerinden biri değildi. Tam aksine, İslâm medeniyetinin merkezî bölgelerinde ilk Arap fetih hareketlerinden ondördüncü yüzyıla ka­dar ticarî hayat olağanüstü ileri idi. Bunun en başlıca sebebi Arapların Suriye ve İran'da za­ten müteşebbis şehir kültürünün ortaya çık­mış olduğu bir bölgeyi fethetmeleri ve bu bölgenin Avrupa ile Afrika, Hindistan ve Çin arasındaki ana ticaret yollarının kesişme nok­tasında olması idi. Müslüman tüccar ve müte­şebbisler bu iptidaî temeller üzerine cesaretle daha iyi şeyler bina ettiler. Müslüman tacirler güney Rusya'ya ve hatta Afrika'nın ekvator bölgelerine kadar nüfuz ettiler. Diğer yandan binlerce deveden oluşan kervanlar Hindistan ve Çin'in kapılarına dek yolculuk etti. (Müs­lümanlar yol inşa edip tekerlekli arabalarla yük taşımak yerine develeri yük hayvanı ola­rak kullandılar.) Müslümanların inşa ettikleri gemiler Hint Okyanusu'nda, Basra Körfe-zi'nde ve Hazar Denizi'nde yeni rotalar tesis ettiler. Bir dönem boyunca Müslümanların gemileri Akdeniz'de de hâkimiyet kurdular. Aslında, daha sonraki gerilemenin bir sebebi de Batı'lı Hıristiyanların onbirinci ve onikinci yüzyıllarda, Akdeniz'de onaltıncı yüzyıda da Hint okyanusunda hâkimiyeti ele geçirmiş olmalarıdır.

Kendisine eşlik eden bir endüstriyel gelişme olmasaydı Müslümanların bu büyük ticarî ya-yılımı pek çok güçlükle mümkün olabilirdi. Ticaretin büyük kısmı için temel teşkil eden hâdise bir bölgenin insanlarının tabiî kaynak­larını diğer bölgelere satılabilecek mamul maddeler haline dönüştürebilme yetenekleri­dir. Hemen hemen bütün büyük şehirler belli bir üretim çeşidi üzerinde ihtisaslaşmıştı. Su­riye, Musul pamuklu elbiselerin üretim merkezi idi. Bağdat camcılık, kuyumculuk, çöm­lekçilik ve ipekler konusunda uzmanlaşmıştı. Şam kaliteli çeliği ve 'Dımeşk' adı verilen de­senli dokunmuş ipek kumaşları ile meşhurdu; Fas maroken derisi ile önem kazanmıştı. İs­panya'daki Toledo mükemmel kılıçları ile bi­liniyordu. Bu şehirlerdeki ürünlerin listesini yapmakla ürünlerin çeşidi tükenmiş olmuyor­du. İlaçlar, kokular, halılar, örtüler, danteller, yünlüler, saten, metal ürünleri ve benzerleri pek çok şehirdeki zenaatkârlar tarafından üre­tilmekte idiler. Müslümanlar Çinliler'den kâğıt yapım tekniğini öğrendiler, ve bu en­düstrinin ürününe olan talep sadece İslâm im­paratorluğunun sınırlan içinde değil Avru­pa'da da büyük oranlara ulaşmakta idi.

Onikinci yüzyıla kadar yukarıda bahsi geçen sahalarda İslâm medeniyeti Hıristiyan Batı'yı kıyas kabul etmeyecek tarzda gölgelemişti. Eğer Batı ileri bir hamle yapabildi ise bu kıs­men Müslümanlar'dan Öğrendikleri sayesin­de olmuştur. İktisadî sahada Batılılar sulama usûlleri, yeni mahsûl çeşitleri yetiştirmek, kâğıt yapımı ve alkol damıtımı gibi müslümanların pek çok teknoloji birikimini özüm­semişlerdir. Bizim İslâm ekonomisinin etki­lerine ne kadar çok borçlu olduğumuzu oriji­nali Arapça ve Farsça olan İngilizce'nin gün­lük kullanımdaki pek çok kelime gayet iyi yansıtmaktadır. Bunlara örnek trafik, tarife, magazin, alkol, muslin, portakal, limon, al-falfa, safran, şeker, şurup ve koku kelimeleri­dir. (Amiral kelimemiz de Arapça'dan gel­mektedir).