๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Haziran 2012, 17:12:22



Konu Başlığı: İslâm Devleti'ne İtaatin Derecesi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Haziran 2012, 17:12:22
İslâm Devleti'ne İtaatin Derecesi

Devlete itaatin derecesi, sadakat ve bağlılı­ğın merkezinde sadece Allah'ın —ve O'nun izniyle Rasulünün— bulunduğunu açıkça or­taya koyan hükümranlık anlayışı tarafından belirlenir. Bu husus Kur'an'm ayetleriyle açıkça bildirilmiştir. "Ey iman edenler, Al­lah'a itaat edin, RasuPe ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eğer herhangi bir şey­de anlaşmazlığa düşerseniz —Allah'a ve Ahiret gününe (gerçekten) inanıyorsanız— onu Allah ve Rasulü'ne götürün. Bu dajıa hayırlı ve sonuç bakımından da daha güzeldir." (4: 59).

Bu ayet İslâm Devleti'nin bütün dinî, siyasî, sosyal ve kültürel aktivitelerini kapsayıp onun siyasî sisteminin temellerini ortaya ser­mekte ve anayasanın ilk prensibini oluştur­maktadır. Aynı zamanda, İslâm Devleti'ne olan itaatin yapısı ve derecesini açıklayan beş önemli esası da ihtiva etmektedir.

1- Allah'a Sadakat:
 
Kur'anî Hükümranlık anlayışı, İslâm Devle-ti'nde tüm sadakatlerin merkezinde kimin ol­duğunu ve kimin kanunları ile değerler man­zumesine itaat edilmesi gerektiğini net bir şe­kilde açıklamıştır. Allah tek başına gerçek hükümrandır; tek itaat merciidir. Bir müs-lümanın ilk ve önde gelen görevi Allah'a ita­atkâr bir kul (abd) olarak boyun eğmesidir, tüm diğer görevler ikinci derecededir. Gerek ferden, gerekse sosyal yönden sadakat

merkezinde sadece Allah vardır ve tüm di­ğer sadakatlar buna bağlıdır. Müslümamn diğerlerine itaati Allah'ın izin verdiği ölçü­dedir, diğerlerine Allah'ın emirlerine uygun şekilde itaat eder ki, Rasul "Yaratıcıya isyan hususunda yaratılmışa itaat yoktur." buyu­rarak bu prensibi açıklamıştır.

2- Rasul'e Bağlılık:
 
İkinci önemli ilke Allah Rasulü'ne itaat ve sadakattir. Rasul'a itaat Allah'ın emirle­rine İtaatin içerisindedir. Gerçekte bu, Al­lah'a olan itaatin pratik bir göstergesidir. O-nun kişiliğine bağlı bir hak olmayıp ilâhî Emrin bir sonucudur; çünkü mümin, Allah'a ancak O'nun Rasulü'ne itaat ederek kulluk edebilir. Rasul, İlâhî mesajın alındığı yegâ­ne güvenilir ve sahih kaynaktır. Rasulullah'ın dışında Allah'la temasa geçmenin ya da O'nun İlâhî Rehberliği'ni kabul etmenin bir yolu yoktur. Bu yüzden Rasul 'a itaat şüphesiz Allah'a itaattir; Rasûl 'a itaatsiz­lik Allah'a itaatsizliktir. Rasul'ın sözüy­le; "Kim bana itaat etmezse, hakikatte Al­lah'a itaat etmemiştir." ve Kur'an'ın ayetiy-le; "Kim Rasul'e itaat ederse, gerçekte Al­lah'a itaat etmiştir." (4: 80).

3- Emir Sahiplerine (Ulu'l-Emre) İtaat:
 
Konumuza ışık tutan ve yukarıda zikredilen ayet-i kerimede (4: 59) ortaya konan üçüncü esas, emir sahiplerine —ki bu da yönetim demektir— itaattir. Fakat yöneticiye itaat, ancak Allah'a ve Rasulü'ne itaattan sonra gelir ve bu ikisine bağlıdır. Bu kitabın baş­ka yerlerinde de açıklandığı üzere, yönetici­ye ya da yönetime itaat şartlara bağlıdır. On­lar Allah ve Rasulû'ne itaat ederler, Şerîat-ın ruhuna bütünüyle uyarlarsa, ancak o za­man kendilerine itaat olunur. Eğer Şeriat'a karşı gelirlerse onlara itaat zorunlu olmayıp, "doğru" savunulur. Arapça "um'l-emr" (otorite verilmiş kimseler) tabiri çok geniş bir kavramdır. Müslümanları ilgilendiren mese­lelerde her nasılsa yetki sahibi olan tüm ki­şiler, âlimler, düşünürler, siyasî liderler, ida­reciler, mahkemede görevli yargıçlar, kabile şefleri... ve benzerlerini kapsar. Kısaca, müs-lümanlar arasından herhangi bir şekilde oto­rite verilmiş kişilere itaat edilmelidir; onlar­la mücadeleye girerek İslâm toplumunun ya-şantısmdaki huzuru bozmak doğru değildir, ancak şu şartlarla ki; otorite sahipleri (a) — müslüman olmalı, (b) — Allah'a ve Rasul-üne itaatkâr olmalılar. İlgili ayetler net bir şekilde ortaya koymuş ve Rasulullah ta­rafından tamamen açıklanmış bu iki temel şart emir sahiplerine olan itaatin vazgeçilmez ilkeleridir. (Ebu'I-AIâ Mevdudî, 'The Mea-ning Of The Qur'an 'cilt, 2, sh. 132-137).

4- Nihâî Otorite Allah Ve Rasulü'dür:
 
İlgili ayetten (4: 59) çıkarılan dördüncü pren­sip nihaî otoritenin Allah ve Rasulü'ne ait olduğudur. İnsanlar ya da insanlarla yöne­tim arasındaki anlaşmazlıklarda, anlaşmaz­lık konusu Allah'a ve Rasulü'ne götürülme­lidir; Onların hükümleri de son ve kesindir. Böylece İslâm Devleti'nde her hususta nihaî otorite Allah ve Rasulü'dür. Her meselede müslümanlar yol göstericilerini Kur'an ve Sünnet'te aramalılar ve anlaşmazlıkta olduk­ları bütün konulan onlara götürmelidirler. Fakat herhangi özel bir konuda onlarda bir hüküm bulmazlarsa, karar vermek İçin İs­tişarelerini sürdürmelidirler. "Eğer bilmiyor iseniz zikir sahiplerinden (bilenlerden) soru­nuz." (16: 43).

5- Siyasî Hürriyet:

 
İlgili ayetle ülkenin tüm vatandaşlarına siyasî Özgürlük garanti etmekte ve yöneticileriyle ayrılığa düşebilecekleri bildirilmektedir. An­cak bu durumda, meseleleri Kur'an ve Sünnet'e sunmalılar ve onların kararına bağlı kalmalıdırlar. Diğer bir deyişle, tüm anlaş­mazlık hususları İslâm Şeriatı'na göre hük­medecek olan fakihe havale edilmeli ve bu nihâî olmalıdır.