İnsanlar, fertler ve toplumlar olarak, tarih bo­yunca insanlığın özü ve bunula ilgili temel gerçekleri anlamada hataya düşmüşlerdir. Bazı gerçekleri abartırken, diğerlerinin haki­katlerini yakalamaktan mahrum kalmışlar, yanlış yollara sapmışlardır. İnsanların çoğu bu yanlış teşhis ve yanlış anlamaya dayana­rak zaman zaman kabul ettikleri hayat nizam­larını, zamanla ve tecrübelerle yanlış bularak terketmiş ve yenileri için yerleri boş bırak­mışlardır. Bu serüvene bakıp bugün dahi, in­sanlar için her devirde, sadece o devrin şart­larından ve meselelerinden doğan ve ancak o devrin problemlerini çözebilecek ayrı ayrı hayat sistemlerine ihtiyaç duyulduğu gibi yanlış hükme varılmaktadır. Halbuki bu maceralar ve maceracılığı daha objektif, daha mâkul inceleyecek olursak, çok sayıdaki bu geçici ve istikrarsız hayat nizamlarının her devirde ve her dönemde başarısız kalması ve değişmesiyle insanların sadece zaman kaybı­na uğradıkları, varacakları hedefin gittikçe uzaklaştığı, yolların tıkandığı, kalkınma ve refah hamlelerinin kösteklendiği ve kısacası, ebedî mutluluklarının bir hayal olduğu neti­cesine varırız. Aslında insan denen yaratık çok zavallıdır, bu türlü maceralar geçirdiği için de acınacak durumdadır. İnsanın bizzat kendisini ve kendisine bağlı gerçekleri idrak edip evrensel, sürekli, ebedî ve kalıcı ilkelere dayanarak kuracağı bir hayat düzenine şid­detle ihtiyacı vardır. İnsan bu hayat düzeniyle şimdiki ve gelecekteki bütün değişiklikleri rahatlıkla atlatabilir, bu değişikliklerden do­ğan bütün güçlükler ve problemlerin Üstesin­den gelebilir. Hayat yolunda şaşkın ve peri­şan değil, neşeli ve canlı bir şekilde nihaî he­define doğru yürüyebilir. İnsanın işte böyle bir dîne veya hayat nizamına ihtiyacı vardır.

İnsanlığın geçmiş tarihi şuna şahitlik etmek­tedir ki, Allah'ın yardımı olmaksızın insan yolunu bulmakta başarısızlığa uğramıştır. Bütün çabalarına rağmen, insanoğlu ya ırkî ve ulusal temellere dayanan ya da coğrafî ve bölgesel özellikler taşıyan veyahut zamanının ihtiyaçlarına cevap verebilen sistemler edin­miştir. Fakat şu ana kadar hepsi İnsanın de­vamlı var olan çok çeşitli problemlerini çöz­mede başarısız kalmıştır.

Insanin ihtiyaci olan kulluk bilincine varip o makama erisebilmek.aksi halde buyuk bir bosluk oluyor hayatinda.ne.hayatini bu yonde sekillendirmek amacimizi ve gayemizi rizai ilahi eylemeek.aksi halde buyuk bir bosluk oluyor hayatinda.ne kadar mutlu da olsa zengin de olsa rahat da olsa ic huzuru yakalayamiyor.Allah razi oslun paylams icin

Bismillah...
İnsan yaşamı boyunca bir çok şeye ihtiyaç duyar. Ama önemli olan kulluk bilinci yerine gelmesi insanın.
Allah cc. razı olsun.

Insanın en fazla imana ihtiyacı vardır. Aslında huzurdur insanın ihtiyacı olan ancak iman olmadan huzur olmaz zaten . Rabbim bizlere sarsılmaz bir iman nasip eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

#Esselamu aleykum..İnsan çok aciz bir yaratıktır..Ama bazı insanlar durumlarından haberdar değiller. Kendilerini çok üstün görüyorlar..Aciz olduğumuzu ve kimsenin kimseden üstün olmadığını bilerek yaşamalıyız..Rabbim razı olsun..#

Selamün aleyküm
İnsanın ihtïyacı Allah a layık bir kul olabilmenin farkina varip ona layık bir kul olmak inşaalah bizde Allah a layık bir kul olabiliriz tek ihtiyacimiz bu
Allah razi olsun

Selamün aleyküm .  Rabbimize layık kul , Efendimize layık ümmet oluruz inşallah . İnsanın bedeni ve ruhi birçok şeye ihtiyacı vardır . Allah razı olsun...

Ve aleykum selam;
Tüm insanlığın ihitiyacı doğru bir uol ,bir Yaratıcı bulmak...Ama maalesef ki bu sorun her dönemde ortaya çıkıyor...İnsan sahipsizdir , sığınacağı tek bir yer yoktur, acizdir ...Dünya da olmasa neyi var ki! İşte Allah'ıon varlığı acizlerin yanında olan biri var...! Allah c.c. ...Tüm evrenin kurucusu ,sahipsizlerin ,acizlerin yardımcısı ,sığınağı...Rabbim sancağından başka bir yere koymasın inşallah aciz olan bizleri.....

Aleykum selam.. Ihtiyacimiz manevi huzur Rabbimizin yardımı Efendimizin sunnetlerine riayet edip onun sefaatine nail olmamızdır.. Zavallı aciz varliklariz. .Dinimizin gereklerini yerine getirip ahiretimizi kurtarmaktır..Rabbim kulluk bilincinde olan kullarindan eylesin bizlerin

  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. İnsanın ruhu iman etmeye ve manevi bir desteğe herdaim muhtaçtır. İnsanı yaratan Allah ( Celle Celalühu ) insana bu ihtiyaç hissini vermiştir. Nasılki midemiz boş olduğunda yemek yemeye ihtiyaç duyuyor ise ruh'ta boş kaldığında o boşluğun dolu olmasına ihtiyaç duyar. İşte o boşluk inanç iman etmekle ve Allah ( c.c )  kulluk etmek ile doldurulursa ruh huzur bulur elhamdülilah..
  Paylaşım için Allah Razı olsun..