Konu Başlığı: İnsan Ve Allah Arasındaki İlişki Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Ağustos 2012, 19:56:42 İNSAN İLE ALLAH ARASINDAKİ İLİŞKİ İnsan ile Allah arasında çok yakın bir ilişki vardır ve bu ilişkide hiçbir engel yoktur. Allah insana kendi ruhundan veya Kur'ân-ı Kerîm'in ifadesine göre şah damarından daha yakındır (50: 16). Dolayısıyla kendi tabiatına karşı dürüst olan bir insan O'nu ve varlığını inkâr edemez, kendi muhakemesine göre O'nu kabul etmek zorundadır. Aslında, Allah'ı inkâr etmesi kendi varlığını ve tabiatını İnkâr etmesi demektir. Böyle bir insan, kendi fıtratından uzaklaşan, kendini kaybeden veya rüzgârla sürüklenen biri gibidir (22: 31). Yaptıkları, çabaları boştur ve akıbeti belidir: "Ama onlar öyle kimselerdir ki âhirette onlar için yalnız ateş vardır ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır." (11: 16). Zümer sûresinde yer alan bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır: "Eğer Allah'a ortak koşarsan, muhakkak amelin boşa gider ve ziyana uğrayanlardan olursun!" (39: 65). Bütün işlerine ve eylemlerine, rüzgârda savrulan kül kadar bile değer verilmeyecektir: "Rab'lerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey ele geçiremezler. İşte bu, ağır bir hüsranın ta kendisidir." (14: 18). Bütün yaptıkları çöldeki bir seraptan farksızdır: "İnkâr edenler(e gelince): Onların işleri, düz arazideki serap gibidir. Susayan onu su sanır, fakat yanma gelince hiçbir şey olmadığını anlar ve yanında Allah'ı bulur." (24: 39). Çünkü, Allah'ın mülkünde, insanların kurduğu diğer yönetİmlerdekine benzer şekilde, sadece samimi müminlerin (kanuna riayet eden vatandaşlar) yaptıkları ve amelleri dikkate alınacak ve ödüllendirilecektir, fakat kâinatın hükümdarının kanununa karşı gelen ve inkâr eden kâfirler (âsiler) bütün nimetlerden mahrum kalacak ve amelleri boşa gidecektir: "Kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır!" (4: 18). Ve yine aynı sûredeki bir başka ayet: "Allah'a ortak koşan da uzak bir sapıklığa düşmüştür." (4: 116). Fıtratlarının sesini dinleyerek tek hükümdarın kanununu tanıyan ve kâinattaki fizikî tezahürleri gözlemlemek ve incelemek suretiyle genel model hakkında doğru sonuca varanlar, yolculuklarını selâmetle tamamlayanlardır. Her iki cihanda da mutluluğa ereceklerdir. Bütün azaptan korunacaklardır: "Onlardan kimi de: 'Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver, bizi ateş azabından koru!' der. İşte onlara kazandıklarından bir pay vardır. " (2: 201-202). Allah'ın yanındaki değerleri, sadece dünya hayatındaki takvalarına göredir. (49:137. Ruhları, fenalığın her türlü etkisinden korunacaktır ve "onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." (2: 62; 2: 112). Kur'ân-i Kerîm'in çağrısı evrenseldir (3: 19, 85). Aynı çağrı, Hz. Muhammed'den Önceki Allah elçilerine de gönderilmiştir (42: 13); kainatın Rabb'i sadece Allah'tır, bütün insanlık kardeştir (49: 10), dolayısıyla Din (hayat yolun)de ve kardeşlikte bölünmelere yer verilmemelidir. Bu iman, ırka, renge ve dile dayanan bütün ayrımları yıkmakta ve insanın konumunu fazilet tabanında değerlendirmektedir. (49: 13). Bütün zaman ve mekân bölünmelerini aşmakta ve bütün insanlığı tek bir merkeze; değişmeyen ve değişmez olan Tevhide yöneltmektedir (40:66). Bu çağrı bütün çağlar için geçerlidir; akraba-yabancı ve dost -düşman ayrımı yapmadan, herkese selâmet veren bir adalet sağlamaktadır (4: 135). Çünkü bütün insanlık, Rabblerinin rahmet ve merhameti altında mutlu yaşayan tek bir ümmettir (21: 92). Yaratıcı tarafından bütün elçilere gönderilen bu çağrı, herkesi tek bir topluluğa ait olduklarım ve tek bir ataya ve hayat tarzına (Din) sahip olduklarını görmeye çağıran açık bir davettir. Bütün kötülüklere, taassuba, bağnazlığa ve saldırganlığa karşı bir ilâçtır; çünkü bütün mevzularda eşitlik ve özgürlük getirmektedir. (2: 256). |