> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Peygamberlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberlik  (Okunma Sayısı 1393 defa)
07 Ağustos 2012, 16:39:58
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 07 Ağustos 2012, 16:39:58 »



Peygamberlik

Müşrikler Hz. Muhammed'i yalancılıkla itham ederek Elçiliğini kabul etmediler. Bu hususa Kur'ân-ı Kerîm'de şu ifadelerle işaret edilmektedir: "Yoksa 'O (Kur'â)n'ı uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eğer onu uydurmuşsam, suçum banadır. Ama ben sizin işlediğiniz suçlardan uzağım." (11: 35). Araf sûresinde şu âyeti okumaktayız: "Allah'a yalan uydu­ran, ya da O'nun âyetlerini yalan sayandan daha zâlim kimdir? Onlara Kitabdan nasipleri erişir (ezelde kendileri için ne rızık takdir edilmişse onu alır ve kendilerine yazılmış sü­re kadar yaşarlar); nihayet (ömürleri tükendi­ği zaman) elçilerimiz (melekler) gelip canla­rını alırken: 'Hani Allah'tan başka yalvardıklarınız nerede?' dediklerinde: 'Bizden sapıp, kayboldular' dediler ve kendi aleyhlerine, kendilerinin kâfir olduklarına şahitlik ettiler." (7: 37). Şûra sûresinde şöyle buyrulmaktadır: "Yoksa: 'Allah'a yalan uydurdu' mu diyor­lar? Allah dilese senin kalbine mühür basar; bâtılı mahveder, hakkı sözleriyle yerleştirir. Şüphesiz O, kalplerde olanı bilendir." (42: 24). Burada müşriklere bir meydan okuma vardır: "Eğer bîr kimsenin Hz. Peygamber'in misyonu hakkında şüphesi varsa hayatı­na, işlerine ve kişiliğine baksın. Allah Hakkı sever, bâtılı değil. Allah Kelâmının güzelliği, hikmeti, kudreti bâtıl sözlerde bulunmaz. Bâtıla sapan kişinin kalbi mühürlenir ve yeni yüceliklere ulaşamaz; bu kişi faraza (haşa) Allah'ın Elçisi olsa bile." (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an,$h. 1312).

Müşriklerin Hz. Muhammed'i her yönüyle tanıyor olmaları da onlara kesin bir cevaptır. Çünkü o müşriklerin gözü önünde doğup, bü­yümüş; hatta O'nun Mekke'deki en dürüst ve güvenilir kişi olduğunu herkes kabul etmişti. Onlar onu es-Sâdık (dürüst) ve eî-Emîn (güvenilir) isimleriyle çağırıyorlardı. Geçmişi le­kesiz, şahsî ve maddî hayatında hiçbir zaman yalan söylememiş olan bir kişi nasıl Allah'a yalan isnad edebilir? Böyle bir şey yalnızca Hz. Muhammed için değil, herhangi bir dürüst kimse için dahi düşünülemez. Hz. Pey­gamber'in hayatının bu gerçekleri Kur'ân'da şu mealdeki âyetlerle ifade edil­mektedir: "(Ey Muhammed!) De ki: 'Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size hiç bildirmezdi. Daha ondan önce aranız­da bir ömür boyu kalmıştım (böyle birşey yapmamıştım), düşünmüyor musunuz? Al­lah'a karşı yalan uyduran, yahut âyetlerini ya­lanlayandan daha zâlim kim olabilir?..." (10: 16-17). Bu, müşriklerin, Hz. Muhammed'in Kur'ân'ı kendisi yazdığı halde Allah'a izafe ettiği şeklindeki suçlamalarına karşı ge­tirilen güçlü bir delildir. Bunu desteklemek için, onun bütün hayatı müşriklerin gözü önünde geçmiştir; çocukluğu, gençliği ve orta yaşları kendi gözleri önünde yaşanmıştır. Hz. Muhammed müşrikler arasında ve onlarla birlikte şahsî, sosyal ve iktisadî her türlü mü­nasebet İçinde olmuştu. Öyle ki, hayatının hiçbir yönü müşriklere gizli değildi. Onun ha­yatında bu Kitabın yazan olabileceğini göste­ren herhangi bir işarete rastlamışlar mıydı? Öyle olmadığı açıkken, müşriklere, acele ve gayrimâkul hükümler vermeden önce, Hz. Muhammed'i ve davetini düşünüp değer­lendirmeleri, anlamaya çalışmaları hatırlatıl­mıştır. Ve Hz. Muhammed onlara sadece şu basit gerçeği söylemektedir: "Şayet vahyolunan bu âyetler Allah'tan değilse ve onları ben uydurup, O'ndan geliyormuş gibi aktarıyorsam, benden daha günahkâr kimse ola­maz. Aynı şekilde, eğer bu âyetler gerçekten Allah'tansa ve sizler bunu reddediyorsanız, sizden daha günahkâr kimse olamaz." (The Holy Qur'an, sh. 1048).

En'am sûresi bu ifadeleri şöylece teyid et­mektedir: "Allah'a karşı yalan uydurandan, ya da kendisine birşey vahyedilmemiş iken 'Bana da vahyolundu.' diyenden ve 'Ben de Allah'ın indirdiği gibi indireceğim!' diyenden daha zâlim kim olabilir? O zâlimler ölüm dal­gaları içinde, melekler de ellerini uzatmış: 'Haydi canlarınızı çıkarın (kurtarın), Allah'a gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı büyüklük taslamanızdan ötü­rü, bugün alçaklık azâbıyia cezalandırıla­caksınız!' (derken) onların hâlini bir görsen!" (6: 93). Böyle kimseler Ankebut sûresinde de şiddetle uyarılmışlardır: "Allah'a (karşı) yalan uyduran, yahut kendisine hak gelince onu yalanlayandan daha zâlim kimdir? Kâfirlerin duracakları yer, cehennemde değil midir?" (29: 68). Yine aynı husus Yunus su­resinde şöyle ifade edilmiştir: "Allah'a karşı yalan yere iftira düzenden ve O'nun âyetlerini yalanlayanlardan daha zâlim kimdir? Şüphe­siz O, suçlu günahkârları kurtuluşa erdir­mez." (10: 17). Eğer buna dikkatlice bakarsa­nız şu sonuca varırsınız: "Dünyevî görüş açı­sından bile Allah'ın Hakikatini inkâr edenler mahzurlu bir konumdadır. Ama bir de ibadet edilecek bâtıl tanrılar icat edenlerin ve bu ko­nuda yalan düzenlerin hâli... Onlar için Al­lah'ın Rahmetinden ebediyen mahrum kal­maktan daha büyük bir ceza düşünülebilir mi?" (The Meaning of The Qur'an, c. VIII, sh. 178-180). Onlar bu dünyada zihin selame­tini kaybederler ve cehennem ateşi onların son durağı olur.

Müşrikler Hz. Peygamber'i bu âyetleri ya­zarken başkalarından yardım almakla da suç­lamışlardır. Kur'ân onlara şöyle cevap ver­mektedir: "İnkâr edenler: 'Bu (Kur'ân), ya­landan başka bir şey değildir. (Muhammed) onu uyduruyordu, başka bir topluluk (yahudiler veya başkaları) da kendisine yardım etti.' dediler de muhakkak bir haksızlığa ve İftiraya vardılar. Dediler: 'Evvelkilerin masalları, on­ları yazdırmış, sabah akşam onlar kendisine okunuyor.' De ki: '(Hayır), onu, göklerdeki ve yerdeki gizlilikleri bilen (Allah) indirdi. O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (25: 4-6). Görünüşte belli bir ağırlığı olan bir iddia idi bu. Çünkü, peygamberlik iddiası hakkında onun kaynağını belirlemekten daha büyük bir delil olamazdı. Fakat, bu iddiaya karşı bir delil ileri sürülmeden, doğrudan redde gidilmesi ve âdeta; "Sizin töhmetiniz asılsız bir yalan­dır; siz elçimize karşı böylesine asılsız bir töhmette bulunacak kadar zâlim ve adaletsiz kişilersiniz. Kur'ân göklerde ve yerdeki bütün gizlilikleri bilen, bütün sırlarını bilen Allah'ın Kelâmı'dır." denmesi ilginç görünüyor. Müş­riklerin töhmeti vakıalara dayanmış olsaydı, böyle bir tahkirle reddedilmezdi. Çünkü bu durumda onlar ayrıntılı ve açık bir cevap is­terlerdi. Fakat Kur'ân'daki reddin kuvvetini anladıklarından, böyle bir istekte bulunma­mışlardır. Bunun da ötesinde, "ağırlıklı" iddi­anın, yani müslümanlarm zihinlerinde hiç bir şüphe doğurmamış olması, bunun bir yalan olduğuna açık bir delildir... Ayrıca, eğer pey­gambere (haşa!) "sahtekârlığında" yardım et­tiklerini ileri sürdükleri kimseler yabancıları değildi. Mekke'de oturduklarından, onların bilgilerinin derecesi herkese malûmdu. Bizzat kâfirler, onların en üst düzeyde edebî meziyet ve olağanüstülük sahibi Kur'ân gibi yüce bir kitabın meydana getirilmesinde yardımcı olamayacaklarını biliyorlardı. Onlarla birlikte yaşayan, çalışan ve onu her zaman tanıyan bütün insanlardan bu durum nasıl gizlenebi­lirdi? O halde, bu itham yalnız saçma ve sah­te olmakla kalmamakta, ayrıca Kur'ân'm cevap vermesine tenezzül etmeyecek kadar ba­yağı olduğu da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıy­la, Kur'ân, bu ithamda bulunanların Hakk'a karşı çıkışlarında hiçbir şey söyleyemeyecek kadar kör olduklarını ispatlamak için ondan söz etmektedir."

Müşriklerin Hz. Muhammed hakkındaki suçlamalarının hepsi yalan olduğu gibi kendi­leri de bunu biliyorlardı. Bu yüzden de tek bir suçlamada ısrarlı olamamışlar ve onun hakkında pek çok iftirada bulunmuşlardır. Bazen onun bir sihirbaz olduğunu, bazen de şair olduğunu söylemişlerdir. Kur'ân bu suç­lamaları birer birer ele alır: "Allah'a yalan mı uydurdu, yoksa kendisinde delilik mi var?' Hayır, âhirete inanmayanlar, azâb ve derin bir sapıklık içindedirler." (34: 8). Ahkâf sûresin­de şu âyetler vardır: "Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman kendilerine ge-" len hakkı inkâr edenler: 'Bu, apaçık bir büyü­dür' dediler. Yoksa 'Onu (Muhammed) uy­durdu' mu diyorlar? De ki: 'Eğer ben onu uy-durmuşsam, Allah'tan gelecek cezaya karşı sizin bana hiçbir faydanız olmaz. O, sizin ne taşkınlık yaptığınızı, (Allah'ın âyetleri hak­kında ne iftiralar attığınızı) daha iyi bilir. Be­nimle sizin aranızda O'nun şahit olması yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir." (46: 7-8).

Ve Enbiya sûresinde şu âyetleri görürüz: "Hayır, dediler, (Muhammed'in söyledikleri), karmakarışık rüyalar (boş hayaller); hayır, onu uydurmuş; hayır, o şardir. (Eğer bizim kendisine inanmamızı istiyorsa) o hâlde bize, öncekilerin (kavimlerine mucizelerle) gönde­rildikleri gibi o da bir mucize getirsin. Bun­lardan önce helak ettiğimiz hiçbir kent (halkı) inanmamıştı, şimdi bunlar mı inanacaklar?" (21: 5-6). Bu âyet, onların taleplerine kısa bir cevap mahiyetindedir: Birincisi, sizler daha önceki peygamberlerin getirdiği gibi mucize­ler istiyorsunuz; fakat o inatçı kimselerin mu­cizelere rağmen inanmadıklarını unutuyorsu­nuz. İkincisi, mucize isterken, mucizeyi gör­dükten sonra da inanmayan İnsanların kaçı­nılmaz olarak helak edildiklerini farkedemiyorsunuz. Size istediğiniz mucizeyi gönder­memesi Allah'ın bir lûtfudur. Bu sebeple si­zin için en hayırlı olanı, mucize (veya azâb) gelmezden evvel inanmanızdır. Aksi hâlde, kendilerine mucize gösterildikten sonra da inanmayan kavimler gibi siz de helak olursu­nuz." (The Meaning ofthe Qur'an, c. VII, sh. 144, 145).

Daha sonra onların bâtıl delillerini reddeden Kur'ân şöyle buyurur: "Biz ona (o Muhammed'e) şiir Öğretmedik, (şiir) ona yakış­maz da. O(nun getirdiği), sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır." (36: 69). Bu âyet şair­lerin şahsiyet, mizaç, huy ve hayat tarzlarının Peygamber'in hayat tarzı ve davranışları ile tamamı tamamına zıt olduğunu anlatır. İlahî Daveti taşıyan bir Peygamber'e ve böyle yüce şahsiyetli bir kimseye şairler gibi şiirler söylemek ya da hikâyeler anlatmak uygun düşmez. Daha sonra Secde süresindeki ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberlik
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:31:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberlik rüya tabiri,Peygamberlik mekke canlı, Peygamberlik kabe canlı yayın, Peygamberlik Üç boyutlu kuran oku Peygamberlik kuran ı kerim, Peygamberlik peygamber kıssaları,Peygamberlik ilitam ders soruları, Peygamberlikönlisans arapça,
Logged
21 Mart 2015, 11:29:06
İkraNuR
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3.427



« Yanıtla #1 : 21 Mart 2015, 11:29:06 »

Müşriklerin Hz. Peygamber 'e yönelttikleri suçlamaların hiçbir güvenilir ve akılcı temeli yoktu. Allah sizden razı olsun. teşekkür ederim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes