Konu Başlığı: İnanç Birliği Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 27 Temmuz 2012, 13:27:51 3- İnanç Birliği (İslâm Ümmeti) İslâm, insanlara Allah'ın birliğini ve insan neslinin aynı kökten geldiğini belirttikten sonra dinlerinin başlangıçtan beri İslâm olduğunu hatırlatır. Bu din Allah'ın peygamberleri tarafından getirilmiştir. Ve O'na inananlar Hz. Âdem'in yaratılışından bu güne dek Ümmet-i Müslime olarak isimlendirilmişlerdir. Peygamber Hz. Muhammed'in getirdiği de önceki peygamberlerin getirdiği dinin aynısıydı. Önceki peygamberlerin ümmetleri de aynı isimle çağırılmışlardı: "... O, sizi seçti ve dinde size bir güçlük yük-lemedi. (Sizin dininizi de) babanız İbrahim'in dini (gibi geniş kapsamlı yaptı, daraltmadı). O (Allah) bu (Kur'a)ndan önce(ki kitaplarda) da, bu (Kur'a)nda da size 'müslümanlar' adını verdi ki..." (22:78). İbrahim peygamber gerçek bir müslümandı: "(Bir zaman) Rabb'i ona: 'İslâm ol!' demişti. (İbrahim:) 'Âlemlerin Rabb'ine teslim oldum'dedi." (2:131). Ya'kub peygamber de müslüman idi. "... Ya'kub da: 'Oğullarım! Allah sizin için o dini seçti, bundan dolayı sadece müslümanlar olarak can verin.' (dedi)." (2: 132). İsa peygamber ve havarileri de müslüman idiler: "Havarilere: 'Bana ve elçime inanın!' diye ilham etmiştim (kalblerine bu düşünceyi atmıştım): 'İnandık, bizim müslümanlar olduğumuza şahit ol!' demişlerdi." (5:111). Arapça'da eslim kelimesi 'müslüman olmak' veya 'İslâm'ı kabul etmek' (Allah'ın isteğine boyun eğmek) mânasına gelir. Dolayısıyla müslüman, kendisini tamamen Allah'a teslim eden ve O'na itaat eden; Rabb, Mâlik, Hâkim, Kanun Koyucu, Yönetici ve Mâbud olarak yalnızca Allah'ı kabul eden ve O'nun koyduğu hayat düzenini yaşayan kimsedir. İslâm, bu inanç ve davranış üzerine bina edilmiş dinî bir sistemdir. Daha önce açıklandığı gibi, farklı ülke ve milletlere gönderilen bütün peygamberlerin dini de buydu. (Mevdûdî, The Meaning of the Qur'an, c I, sh. 112). Birliğin kaynağı, Allah'tan gelen vahiydir. Bu vakıa,îslâm'da belirsiz bir fikir değil, aksine beşikten mezara kadar devam eden ve insan hayatının bütün yönlerini kapsayan bir kurum olmuştur. (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, sh. 1308, not 4541). Hz. Muhammed'den önce bütün peygamberlere de aynı din gönderildi ve onların hepsi müslüman olarak isimlendirildiler. Çünkü onlar da Allah'ın emirlerine uyarak peygamberlerin yolunu takip ettiler. Hiç bir peygamber din icat etmedi; onların hepsi kendilerine Allah'ın vahyettiği dine tâbi oldu. Aynı din Hz. Muhammed tarafından tekrar tebliğ edildi. Bu gerçekten Kasas sûresinde şöyle bahsedilir: "Bu (Kur'a)n'dan önce kendilerine Kitâb verdiklerimiz, buna da iman ederler. Onlara (Kur'an) okunduğu zaman: 'O'na inandık, o, Rabb'imizden (gelen) gerçek (hak)tır.. .Zâten biz ondan önce de müslümanlar idik.' derler." (28: 52-53). Bu âyet, İslâm'ın sadece Son Peygamber Hz. Muhammed tarafından getirilen inancın ismi olmadığını ve 'müslüman' tâbirinin sadece onun bağlılarına ait olmadığını açıkça gösterir. İslâm başlangıçtan beri bütün peygamberlerin inancıydı ve onlara her devirde uyanlar da müslüman idiler. Demek ki, daha önceki peygamberlere inanıp daha sonrakini de tasdik eden o topluluğun teslimiyetinde hiçbir kesinti yoktur. Daha önce müslüman oldukları gibi sonra da müslüman olmaya devam etmişlerdir. Kur'ân birçok âyetinde şu temel prensibe işaret etmiştir. Gerçek hayat tarzı yalnızca İslâm'dır ve Allah'ın kâinatında, O'nun yaratıkları için başka bir hayat tarzı olamaz. Yaratılışın başından beri insanlığa hidayet için gelen her peygamber bu hayat tarzını getirmiştir. Peygamberler daima müslüman olmuşlar, tâbilerinin de müslümanlar olarak yaşamaları.nı istemişlerdir. Dolayısıyla peygamberler tarafından getirilen İlâhî emire teslim olan bütün tâbiler her devirde geçerli olmak Üzere müslümandüar. (Mevdûdî, a.g.e., c. IX, sh. 104-105). Kur'an-ı Kerîm'in şu mealdeki âyetlerinin belirttiği husus budur: 1- "Allah katında din, İslâm'dır..." (3: 19). 2- "Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, âhirette kaybedenlerden olacaktır." (3: 85). 3- "...Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredilmiştir." (10:72). 4- "...O zaman (Ya'kub), oğullarına: 'Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?' demişti. 'Senin ve ataların İbrahim, tsmaîl ve İshak'ın ilâhı olan tek İlâh'a kulluk edeceğiz, biz O'na teslim olanlarız.' dediler." (2:133). 5- "İbrahim ne yahudi, ne de hristiyandı; dosdoğru bir müslümandı. Müşriklerden de değildi." (3:67). 6- İbrahim ve İsmail peygamber şöyle dua ettiler: "Rabbimiz! Bizi, sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslîm olan bir ümmet çıkar..." (2:128). 7- Hz. Lût kıssasıyla ilgili şunlar zikredilmiştir: "Zaten orada müslümanlardan bir ev(halkm)dan başka kimseyi bulmadık." (51:36). 8- Hz. Yusuf şöyle dua etti: "... Beni müs-lüman olarak öldür ve beni salihlere kat!" (12:101). 9- Hz. Musa, halkına şöyle dedi: "...'Ey kavmim! Eğer Allah'a iman ettiyseniz, gerçekten (O'na) teslîm olan insanlar iseniz O'na dayanın." (10: 84). 10- İsrail oğullarının asıl dini, dost ve düşmanlarının bildiği gibi, yahudilik değil İslâm'dı. Bu hakikat, Firavun'un boğulurken söylediği son sözlerinde kendini gösterir: "... Nihayet boğulma kendisini yakalayınca (Fir'avn): 'Gerçekten İsrail oğullarının iman ettiğinden başka ilâh olmadığına inandım, ben de müslümanlar-danımP dedi." (10: 90). 11- Bütün İsrail peygamberleri müslümandı ve onların hayat tarzı İslâm'dı. "Gerçekten Tevrat'ı biz indirdik, onda hidayet ve nûr vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi..." (5: 44). 12- Süleyman peygamber de aynı dine İnanıyordu. Sebâ melikesi iman ettiği zaman şöyle dedi: "... 'Rabb'im, ben nefsime zulmetmişim. (Artık) Süleyman'la beraber, âlemlerin Rabbi Allah'a teslîm oldum,' dedi." (27: 44). (Mevdûdî, Sîreti Server-i Âlem, c. II, sh. 451-454.) Yukarıda bahsedilen âyetlerde vurgulanan husus, Allah tarafından gönderilen gerçek hayat tarzının ne İsevîlik ne Musevîlik ne de Muhammedîlik olmadığı, ancak ve ancak peygamberler ve kutsal kitaplar tarafından tâlim edilen İlâhî emirlere teslim olmak olduğu ve bu yolu hangi zaman ve mekânda kim kabul ederse etsin, aynı evrensel, ebedî ve kalıcı hayat tarzını kabul etmiş sayılacağı gerçeğidir. Bu yol Hz. Âdem'den, Son Peygamber Hz. Muhammed'e kadar Allah'ın bütün elçileri ve nebileri tarafından kabul ve tebliğ edilmiştir: "Rasûl, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. 'O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız.' (dediler). Ve dediler ki: 'İşittik, itaat ettik! Rabbimiz, (bizi) bağışlamanı dileriz! Dönüş(ümüz) sanadır!" (2: 285). Yukarıdaki âyette İslâm'ın Peygamber Hz. Muhammed tarafından getirilen hususi bir din olmadığı vurgulanır. Ve "müslüman" tâbirinin Hz. Muhammed'e tâbi olanlar ile sınırlanmadığı görülür. Bütün peygamberlerin dinleri her zaman İslâm'dı ve her devirde onlara bağlı olanlar da müslümanlar olarak isimlendirildiler. Bununla beraber, bu inancın evrensel yönü Peygamber Hz. Muhammed tarafından ortaya kondu. O, kendisine inananların zihninde İslâm inancının evrensel olduğuna ve Allah tarafından bütün peygamberlerine etnredildiğine dair hiçbir şüphe bırakmadı (2:285). Bundan dolayı Hz. Muhammed genel ve evrensel din bağıyla İnsanlığın tek bir kardeşlik ve tek bir ümmet olduğu gerçeğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Onları farkh grup ve sınıflara tâbi tutanlar sabit fikirli kişilerdi. "İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetsin diye o peygamberlerle beraber gerçekleri içinde taşıyan kitâb indirdi..." (2: 213). Kur'an, insan hayatının ilâhî nurun ışığı altında başladığını bildirir. Allah ilk insan Hz. Âdem'i yarattığında ona Hakk'ı vahyetmiş ve doğru yolu göstermişti. Hz. Âdem'in torunları uzun süre onun yolunda gitmişler ve hepsi de bir ve aynı ümmete bağlı kalmışlardı. Fakat sonraları yeni yollar ve sapık dinler icat etmişlerdir. Onlara gerçek gösterildiği hâlde, sadece kendilerine ayrılan paydan ve verilen haktan daha fazlasını elde etmek için böyle yapmışlardı. Bu sapkın kimseleri kötülüklerinden alıkoymak için Allah, onlara, gerçek 'Hak Yolu' gösteren peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler kendi adlarıyla anılacak yeni dinî topluluklar kurmak için gönderilmemişlerdir. Aksine onlar, doğru yoldan sapanları insanlığın ilk ve gerçek dinine ve insanın yeryüzündeki hayatına ilk başladığı zaman, Allah'ın hidayeti üzere kurulan tek ümmet hâline döndürmek için gönderilmişlerdir. Yunus sûresinde şu ifadeler yer alır: "İnsanlar, bir tek ümmetten başka birşey değildi, sonradan ayrılığa düştüler..." (10:19). Enbiyâ sûresinde de şu ifadeleri görürüz: "İşte bu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Rabb'iniz de benim. Yalnız bana kulluk edin. (Ama insanlar) işlerini aralarında parçaladılar (Allah'tan gelen dîni parça parça ettiler, ayrılığa düştüler); hepsi (sonunda) bize döneceklerdir." (21:92-93). Mü'minûn sûresinde de şöyle beyan edilir: "Ve işte sizin bu Ümmetiniz, bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabb'inizim, benden korkun. Fakat işlerini aralarında parçalayıp çeşitli kitâblara ayırdılar. Her fırka kendi yanında bulunan (din veya kitâb)la sevinmektedir." (23: 52-53). Bu âyetlerde bütün insanlığa şu anlatılır: Gerçekte onlar bir ümmettirler ve kendilerine Allah'ın peygamberleri tarafından getirilen tek ve aynı dine sahiptirler. Ve bu inanç şudur: "Bütün insanların Rabbi Allah'tır. Bundan dolayı yalnız O'na ibadet edin." Ancak, geçmişte insanlar bu inancı tahrifle yeni şeyler icad ettiler; kendi hevâ ve heveslerine tâbi oldular ve bunlarla amel ettiler. Bu durum sonuçta sayısız ümmetlerin ve dinlerin doğmasına yol açtı. (Mevdûdî, c. VII, sh. 172). Fakat Allah'ın bütün peygamberleri aynı inanç, aynı din ve aynı mesaja sahip olmakla tek ve aynı ümmete aittiler. Diğer bir ifadeyle, İslâm bütün peygamberlerin ve onlara iman edenlerin gerçek ve evrensel dinin adıdır. Hepsi de aynı Tevhid ve Âhiret inançlarını getirdiler ve tebliğ ettiler. Diğer yandan, bütün diğer dinlerin çeşitli şekillerde tahrife uğramış olmaları 'tek ve değişmez' dinden sapmaların sonucudur. Her müslüman için Peygamber Hz. Muhammed (3)'den önce gönderilen Allah'ın bütün peygamberlerine inanmak imanın bir gereği olmuştur. Konu Başlığı: Ynt: İnanç Birliği Gönderen: İkraNuR üzerinde 21 Mart 2015, 11:16:39 bu bilgiler için çok teşekkür ederim. ALLAH sizden razı olsun . bu konuyuda öğrenmiş oldum. sağolun
|