> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi  (Okunma Sayısı 535 defa)
29 Ağustos 2012, 08:03:52
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Ağustos 2012, 08:03:52 »



BÜYÜK HAREKET VE MÜKEMMEL İFADESİ

Hz. Muhammed zamanla insanoğlunun hayat tarzını ve ulusların kaderini kökünden değiştiren muazzam bir hareketi başlatmış ve beslemiştir. İnsana sözü verilen İlâhî Rehber­lik Hz. Âdem ile başlamıştır (7: 35-36). İlk insan Âdem'den sonra binlerce yıl, İlâhî reh­berlik, rasûller vasıtasıyla Hz. Muhammed'in şahsında ve öğretilerinde en kâmil ve kapsamlı noktaya ulaşmıştır (5:4). Hz. Pey­gamberin öğretileri maddî ve manevî alanlarla İlerleme ve gelişmede yeni ufukları ilham etmiştir.

Daha önce Rabbİyle bağını koparmış, Hıristi­yanlık ve Yahudiliğin karmaşık öğretileri, Yunanlıların akılcı ve diyalektik felsefeleri ile kafası karışmış olan insanlık için bu yeni bir denemeydi. İslâm sade bir Allah fikri, O'nun iyilik ve adaletinin nasıl hayata uygu­lanacağını göstermiş ve sonra diğerlerinin de yardımıyla hayırlı, muttaki ve âdil bir toplum kurmuştur.

İslâm, dahilî belâlardan kurtarmak üzere in­sana zorla kabul ettirilmiş bir doğma değil­dir. Aksine insanlığın evrensel tecrübelerine dayalı akılcı bîr inançtır. İslâm hiç bir kavmi diğerlerine üstün tutmamaktadır; ancak Va­hiy dünyanın bütün topluluklarına hitab et­mesine rağmen mecburen belli kavimden bir kimse ile gönderilecekti. İslâm, inanç ve dokrrİnlerini insanlığın genel menfaatleri için evrensel olarak uygulanabilecek şekilde su­nar. Bu prensipler insanı Rabbinin katında devamlı olarak daha yükseğe çıkarmakla kal-maz, aynı zamanda maddî refaha da götürür, "aşka bir iadeyle, bu büyük hareket, insanın nem madr'en hem manen gelişmesinin işare­tidir.

°u dinin başka bir yönü de ölümden sonraki âhiret hayatı dahil, beşikten mezara hayatın bütün alanlarım kapsamasıdır. İnsanla ve bü­tün meseleleriyle din ilgilenir. Din, dünyada insanın fiillerine bağlı olarak âhiretteki daha yüksek hayatın şuurunu insana vermekle bir­likte, bu dünyada onu iyi, doğru ve müreffeh bir hayata yöneltmek ister. Böyle olduğu için sadece ibadet ve Allah'a yakınlığı elde etme meseleleriyle değil, insanın çevresindeki pek çok meseleyle de uğraşır. İnsanların birbirle­riyle olan münasebetlere, evlilik, boşanma, mehir, miras, servet dağılımı, işçi ve işveren ilişkileri, fert ve toplumun hayat seviyesini geliştirmeye yardımcı iktisadî ve siyasî me­seleler, ki hem maddî hem manevî olabilir; bütün bunlar İslâm' Dininin ilgilendiği alanla­rın kapsamına girer.

İslâm ayrıca savaş ve barışta uluslararası me­seleleri de kapsar. İnsanın bütün bu sahalar­daki çabaları Allah'a kuvvetli bir iman, O'nun yakınlık ve rızasını kazanmak için ya­pılacaktır. Gerçekten de fert veya toplum ola­rak insanların bu dünyadaki gayretlerinin amacı hem bu dünyada hem de âhiretteki ha­yatın keyfiyetini artırmaktır.

İslâm dini, Kur'ân ve Sünnetin ışığı altında tatbik edildiğinde daimi bir medeniyetin te­melidir. Asirlaca süren, çok büyük evrensel değerlere sahip ahlâkî, manevî, sosyal, siyasî ve iktisadî ilkeleri yayan böyle bir toplumun temelini bizzat Hz. Peygamber atmıştır. Bu toplum İslâm'ın maddî ve manevî ruhunu, onun evrensel kurallarına bağlı kaldığı müd­detçe koruyabilmiş, bu İlkelerden uzaklaşma­sıyla da dünyada hem gücünü hem de müke-melliğini kaybetmiştir.

İslâm, İnsanlığı yıkılmadan, bölünmeden ve harap olmaktan kurtarıp onlara huzurlu bir hayatı temin ve daimî bir medeniyeti tesis et­mek için Allah tarafından gönderilmiştir. İslâm-insanlık için tek birleştirici temel olan Allah inancına dayalı ve ondan kaynaklanan çok asil ve âlî ahlâki ve manevî prensipler getirmiştir. Allah'ın zâtı ve Allah inancı ha­riç, bütün insanlığı birleştirecek güç ve kuvvete sahip başka bir temel yoktur. İslâm öyle bir temel tesis etmiştir ki, bu temel insan me­deniyetine devamlılık sağladığı gibi, dünya­daki bütün toplulukları davetle kuvvetli ve birleştirici bir güç olmuştur. İslâm, değişik renkleri, ırkları, ulus ve kültürleri müşterek bir kültür potasında eriterek, evrensel bir me­deniyetin temelini atmıştır. Tek İlâh, Allah inancını birleştirdiği, çeşitli renklerdeki güzel kokulu çiçeklerin zenginleştirdiği bir bahçe gibi İslâm, muhtelif kültürlerin, sistemlerin ve zevklerin süslediği bir dünya medeniyeti meydana getirebilmeyi amaçlamaktadır.

Daha önce de açıklandığı gibi İslâm, dünya toplumu fikrini 1400 yıl Önce sunmuştur. Şu anda insanlığın takip ettiği helak edici yoldan kurtaracak ve ona medeniyet bahşedecek en büyük güç İslâm'dır. İslâm aynı zamanda bü­tün ulusları tevhid sancağı altında birleştire­bilecek tek güçtür. Diğer inanç ve dinler sa­dece bir ulusun çeşitli unsurlarını birleştirme­de başarılı olabilirken, İslâm bunu sadece teklif etmekle kalmamış aksine, birçok ırk ve ulusları tek kardeşlik çatısı altında fiilen bir­leştirmiştir.

İnsanlığın İslâm'ın tesir gücünü ve saikasını hissedebilmesi için, onun orijinal felsefe ve nizamının Hz. Muhammed'e vahyolundu-ğu şekilde takdimine çok büyük ihtiyaç var­dır. Günümüz İnsanının karşı karşıya bulurn-duğu çok çeşitli ve karmaşık meselelerini çö­zebilecek ve evrensel bir medeniyeti teşekkül ettirecek bir dünya felsefesine şiddetle ihti­yaç duyulmaktadır. Ve İslâm hariç İnsanlığın yeni sorunlarına doğru, etkili ve isabetli çö­zümler getirebilecek başka bir din yoktur.

Sorumluluk Müslümanların üzerine düşmek­tedir. Müslümanlar insanlığın bu kötü duru­muna işe yarar ve uygun bir çözüm önerebi­lecek bir durumda mıdır? Bu talebi yerine getirebilirler mi? Cevap hem "evet" hem "hayır"dır. Hayır, çünkü müslümanlann çoğu İslâm'ı hayatlarının her sahasında tam bir ni­zam olarak kabul etmedikleri için, Allah'ın altında yatan hikmeti ve felsefeyi bilmeden, sosyal, siyasî ve iktisadî hayatlarından İbadet ruhunu dışlayarak sadece kalıplaşmış çeşitli ibadetleri yerine getirmektedirler. Daha ön­cede açıklandığı gibi İslâm doğmalar ve teo­rik diyalektik olmayıp, insan faaliyetlerinin her sahasını kapsayan tam bir Hayat Nizamı­dır. Bu mana ve anlayışla emir ve hükümleri bütün insan fiillerine uygulanmazsa, bu İslâm değildir. Hayatlarında bizzat İslâm'ı tatbik etmeyen kimselerden, onu başkalarına sunmaları ne beklenebilir ne de kabul edile­bilir.

Başkalarına İslâm'ı tebliğ etmeye lâyık olan­lar ancak, İslâm'ın her doktrin ve inancına Allah Kelâmı olarak inanan, şahsen ve müş­tereken hayatlarının tümünde İslâm'ı tatbik eden kimselerdir. Bu haklan olduğu kadar görevleridir de. Böyleleri samimi ve dürüst Hakikat arayıcıları tarafından çok büyük ihti­malle kabul edilecektir.

Gerçekten İslâm insanlığın bütün sorunlarına gerçek çözüm olabilecek bir potansiyele sa­hiptir. Hz. Muhammed görevine başladık­tan kısa süre sonra, o zamanki dünyanın nef­ret ettirici ve çok kötü şartlarını mucizevi bir şekilde değiştirmiştir. İslâm, on-onbeş yıl içinde asırların birikimi kötü âdet ve gele­nekleri, cehaleti, hurafelerin ve ahlâksızlığın tümünü toplumun bünyesinden çıkarıp atmış­tır. İslâm'ın manevî gücü suni ve insan ürünü her tür inanç ve sistemi yok etmiştir. Bu manevî fetih tarihte eşsizdir.

Bu hususta J. H. Denision şunları belirtmek­tedir: "Beşinci ve altıncı yüzyılda medenî dünya karışıklıkların içindeydi. Medeniyeti mümkün kılan eski hissî kültürler, ki bunlar insana birlik ve yöneticilere saygı fikrini ver­mişti, tamamen bozulmuş ve yerini alabile­cek yeterli hiç bir şey bulunamamıştır. Görü­nen şuydu ki; kurulması dört bin yıl alan bu büyük uygarlık dağılmanın eşiğindeydi ve in­sanlık her kabile ve fırkanın birbirine düş­man olduğu kanun ve düzenin bilinmediği barbarlığa gitmekteydi.

Eski kabilevî yaptırımlar değerini kaybetmiş­ti. Hıristiyanlığın getirdiği yeni yaptırımlar ise birlik ve düzen yerine toplumu parçalıyor ve yıkıyordu.. Hristiyanlık yapraklan ve dal­ları dünyayı kaplamış dev bir ağaç gibiydi... Sendelemekteydi... Özüne kadar çürümüştü... Uygarlığı kurtaracak, insanlığı bir kere daha birleştirecek başka heyecan yüklü bir kültür var mıydı?"

"... Bilinen bütün doğu ve güney dünyalarını birleştirecek sözkonusu kişi bu  insanlar

(Araplar) arasında doğmuştu." (Emotion as the Basis of Civilisation, Londra, 1928, ss. 265-69).

Gerçekten İslâm bir yanda muazzam kudreti ile sistem ve nizamlarına zerafet ve asalet ka­zandırırken, öte yandan hayatın sosyal, eko­nomik ve siyasî alanlarında çok büyük güç ve kudret vermiştir. Diğer din ve hayat ni­zamlarına oranla İslâm'ın ahlâkî, ekonomik ve siyasî bütün sistemlerinin kuvvetli oluşu­nun anahtarı işte budur.

Şu anda hüküm süren materyalist ve seküler inanç ve fikirler bütün dünyada İnsanların idealleri olmuştur. Diğer bütün inanç ve din­lerin ayağını kaydırmış ve onları silip süpür­müştür.

Irk ve renk önyargısı dahil Hıristiyanlık so­runların çoğuna geçerli bir çözüm bulmakta tamamen başarısızlığa uğramıştır. Problem­lerden kaçan bu akım dünyanın acı ve ızdı-raplarını artırmaktan başka birşey yapama­mıştır. Bütün maddî ihtiyaçlarını karşılayan ve lüks bir hayat yaşayanlar gönül huzurunun arkasından koşuyor, fakat onu hiç bir yerde bulamıyordu. Bu şartlarda insana "gönül hu­zurumu verebilecek tek din İslâm'dı. İnsanın kaybolmuş ruhunu; huzur ve sükûnet bulaca­ğa her türlü ırk, renk ve cinsiyet ayrımının k olduğu, Yaratıcısına geri götürmüştü,  kuvvetin bu mükemmelliği erkekle erkek ve erkekle kadın arasındaki her türlü sUni ayırımı yok etmişti. İslâm'ın evrenselliği ve kardeşlik akıntısı önünde servet, soy ve statü engelleri bile silip süpürülmüştü.

H. A. R. Gibb şöyle diyor: "Batı dünyasında İslâm hâlâ aşırı uçlar arasında dengeyi sağla­maktadır. Hem Avrupa ırkçılığına hem de Rusya'nın devlet baskısına eşit şekilde karşı çıkan İslâm, günümüz Rusya ve Avrupa ha­yatının ekonomik yönlü saplantılarına yenil-memiştir. Prof. Massignon, İslâm'ın sosyal ahlâkını takdir dolu ifadelerle şöyle özetle­mektedir: 'İslâm, toplum...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi
« Posted on: 29 Nisan 2024, 21:59:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi rüya tabiri,Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi mekke canlı, Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi kabe canlı yayın, Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi Üç boyutlu kuran oku Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi kuran ı kerim, Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi peygamber kıssaları,Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesi ilitam ders soruları, Büyük Hareket Ve Mükemmel İfadesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes