> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İlim Ve Çevre
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlim Ve Çevre  (Okunma Sayısı 499 defa)
08 Ağustos 2012, 16:07:04
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 08 Ağustos 2012, 16:07:04 »



İLİM VE ÇEVRE: SAHABE VE TABİÎN

İman ve ilim zenginliğiyle müzeyyen Pey­gamber Hz. Muhammed'in ashabı bu nu­ru; dünyaya, diğer kültür ve medeniyetlere nüfuz eden ve onların tavırlarını, tabiata ba­kış açılarını ve tabiat güçlerinin insan haya­tındaki fonksiyonlarını değiştiren iman ve ilim nurunu yaydılar. "Miladî 632'de Muhammed'in vefatından sonra, İslâm tartı­şılmaz olarak dünyanın en dinamik medeni­yeti, eski Yunan hâkimiyetinin vârisi... dünya tarihinde Roma'nın batışından Avrupa keşif gezilerine kadarki bin yılda İslâm'ın yükseli­şinden daha önemli hiçbir olay yoktur." (The Times Atlas of World History, sh. 97-104).

Daha önce açıklandığı gibi, ilim sahibi ol­mak, kadın erkek her müslüman için farzdır. Çünkü ilimsiz ne toplumun ihtiyaç ve istekle­ri, ne de mahrukatın mükellefiyetleri biline­mez. Bu İkisi ise gerçek iman sahibi olmak için zaruridir. Hatta temel kaide ve İslâm'ın esası olan tevhid inancı ilimsiz şüpheli ve be­lirsiz olarak kalır. Kişi, tevhidin manâsını kavrayabilmek için Allah'ın sıfatları, hüküm­leri ve kudreti hakkında tam bir bilgiye sahip olmalıdır. Bu yüzden ilim imandan sonra en önemli şeydir ve hatta doğru olmayan bilgiy­le karışık iman zayıf ve muğlak kalmaya mahkûmdur.

İlim sahibi, korkudan uzak ve güvenle aydın­lıkta yürüyen kişi gibidir. Câhil ise, Önüne çı­kabilecek tehlikelerden habersiz karanlıkta yürüyen kişi gibidir. İşte Kur'ân'ın, aydınlığı (nûr) ilimle (İslâm ilmiyle) ve karanlığı cahi-liyetle (küfür) özdeşleştirmesinin sebebi bu­dur: "Allah'tan sana bir nur ve apaçık bir ki­tap geldi ki onunla Allah, O'nun rızasını ara­yanları barış ve selamet yollarına yöneltir ve onları kudretiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır." (5: 17-18) Ve yine Bakara sûresinde şu ifadeleri görüyoruz: "Allah iman edenlerin velisidîr; onları (zulmün) karanlıklarından kurtarıp nura çıkarır, küfredenlerin dostları ise tağutlardır. Onlar küfredenleri nurdan ka­ranlıklara çıkarırlar." (2: 257).

Hz. Ali'ye göre ilim servetten daha üstündür. İlim seni korur, ama serveti sen korumak zo­rundasın. İlim adaleti yayar, halbuki servet adalete muhtaçtır. Servet harcandığında aza­lır, ilim ise harcandıkça çoğalır. Bu yüzden ilmin kıymeti kendinden kaynaklanır, çünkü bu ve Öbür dünyadaki saadet ancak onun yar­dımıyla sağlanacaktır. İlim sahibi olmanın neticesi öbür dünyada Allah'a yakınlık, me­lekler ve takva sahibi müslümanlarla dostluk­tur, bu dünyada ise şeref, güç ve dünyadaki diğer toplum ve kültürlerin üstünde nüfuz sa­hibi olmaktır. Binaenaleyh bu dünyada ve öbür dünyada hayır arayanlar için ilim sahibi olmak ve onu Öğretmek en mükemmel iştir. (İmam-ı Gazali, İhya'u Ulumiddîn, c. I).

Sahabiler bütün imkânlarıyla daha çok din ve dünya ilmi edinmek için gayret sarfediyorlardı. Biri, imanlarını daha sağlamlaştırmak için diğeri dünyanın nimetlerinden daha fazla yararlanmak ve fizikî âlemdeki gizlilikleri in­sanlığın faydasına sunmak içindi,

Adaletle hükmeden halifeler İlimde ashabın en ileri gelenleriydiler. Hakikatte onlar ilim gözleri ve âlimlerin liderleriydiler. Onlar dinî meselelerde topluma yön veriyor, toplumu ahlâkî ve manevî mükemmelliğe ulaştırmaya yönlendiriyorlardı. Onlar, müminleri, imanla­rını korumak için cihada sevkediyor, geliş­miş sulama sistemleri yaptırarak toprakları­nın üretimini arttırmaya teşvik ediyorlardı. Bunları, iktisadî, sosyal ve askerî durumları­nı, teknik ve sistemlerini geliştirmek için lü­zumlu görüyorlardı. Böylece dinleri dünyada sağlamlaşacak ve kimse İslâm devletinin sı­nırlarına saldırmayı düşünemeyecekti (8: 60). Bütün bu tedbirler sadece Allah'ın rızasını kazanmak için almıyordu. Çünkü İslâm'da maddî ve manevî kurtuluş, Allah yolunda sa­vaş alanlarında cehdetmek veya günlük ha­yatta haramlardan kaçınarak dürüst yaşamaya bağlıdır, yoksa hayattan el-etek çekerek ve inzivaya kapanmak değildir. Bunun sebebi, bu dinin insan için kıyamete kadar en son ve mükemmel bir hayat tarzı olmasıdır. O, haya­tın her yönünü kapsar ve diğer dinler gibi manevî, dinî, dünyevî işler diye bir ayırıma gitmez. Allah'a ve Rasûlüne itaat yolunda yapılmış her hareket din ile ilgilidir. Savaşa­nın cihadı; iş adamının iş görüşmesi; öğret­menin öğrencilerine ders vermesi; doktorun hastasını muayenesi; bilim adamının yeni bir şeyler icad etmek için laboratuvarında çalış­ması; veya nikâhlı kan-kocanm münasebetle­ri. Bunların hepsi Allah'dan korkarak ve onun kanunlarına uyma yolunda yapılmışsa bir fazilet olarak sayılır. İslâm mesajının bu ruhu ilim öğrenme ve insanlığın faydası için tabiatta yeni bilgi ve enerji kanaklan arama yolunda müslümanlara güç ve cesaret ver­mektedir. Neticede müslümanlar araştırma ve inceleme yoluyla her sahada ilerlediler ve manevî ilimlerde olduğu kadar tecrübî ilim­lerde de dünyanın önderleri konumuna geldi­ler. Bu, İslâm'ın insan tabiatının gizliliklerini bilen ve insan ihtiyaçlarının âdil ve hakkani­yete uygun şekilde tatmin etme yolunu göste­ren yegane din olduğu gerçeğini açığa çıkarır.

(Geniş bilgi bilgi için bkz., Sîret Ansiklope­disi, c. II, bölüm 3). Şüphesiz İslâm hak ma­nada medenî olan tek dindir. Çünkü İslâm, içinde, insanların haklarına tecavüz edilme­den huzurlu, ahlâklı ve muttaki bir hayat sü­rebileceği, sağlıklı, zengin bir kültür ve me­deniyetin kurulmasını ve geliştirilmesini sağ­lar.

Diğer dinlerin, onların liderlerinin ve takipçi­lerinin medeniyete ve maneviyata bakış açı­larını İslâm ile karşılaştırırsak, İslâm'ın bu açık durumu bütün parlaklığıyla ortaya çıka­caktır. Budizm'in kurucusu, hanımını ve uyu­yan bebeğini terkederek ormana yerleşir ve hayatını zorluklar içinde, medenî ve kültürlü topluma ait herşeyden uzak, inziva halinde geçirir.

İncil'de geçen bir bahiste, Allah'ın rızasını elde etmek için hadım etme olayı hıristiyanh-ğın medenî topluma karşı gerçek tavrı hak­kında bilgi verir. Sonra hıristiyan ve budist manastır ve pagadalarındaki (Budist Mabedi) aile hayatından kaçman ve böyle bir hayata alışmış yüzlerce ve binlerce rahip ve rahibe bu dinlerin kültürlü ve medenî hayata olan nefretlerinin açık delilidir. Artık bu dinlerin hürmete şayan ve medenî bir toplumun geli­şimine sağlıklı bir yaklaşım göstermelerini nasıl bekleyebiliriz? Hinduizm'de en güzel hayat dağlarda, vadilerde, ormanlarda inziva­ya çekilmek ve eğlencenin, hatta yeme ve iç­menin her türlüsünden sakınmak ile gerçek­leştiğine inanılır. Yüzlerce kız (Allah'ın hiz­metçileri kabulüyle) taştan putlarla evlendiri­lir; yaban ve gayri ahlâkî bir hayata sürükle­nirler. Bu suretle insan neslini kurutma plan­larını merasimlerle kutlarlar.

Muhtelif felsefelerin, dinî İnançların ve yan­lış öğretilerin sonucu olan tüm bu gösteri ve uygulamalar insanı ve onun tabiatının ihti­yaçlarını anlamayı veya onun ihtiyaçlarını bulup çıkarmaya önem vermeyi başaramadı­lar. Ancak İslâm'dır ki, bu hurafelerin kökü­nü kazımış, böyle korkuları yok etmiş ve böyle tuhaf fikirleri yıkmıştır. Sadece zanlara ve ataların taklidine dayanan geleneksel örf ve âdetler iptal edilmiş; insanlığın ilerlemesi­ne, kültür ve medeniyetine mâni olan ada­letsiz, insafsız ve zalim uygulamalar kaldırıl­mıştır. Bu suretle insanın müsbet-menfi güç ve kabiliyetlerini birleştiren İslâm insan kül­tür ve medeniyetinin en üst düzeyde büyüme ve gelişmesinin yolunu tam olarak açmış ol­du. İslâm, ruhbanlığı çok sert bir şekilde ya­saklar (57: 27). Kadınlar erkeklerle eşit bir seviyeye getirir (2: 228). Çocukların öldürül­mesini yasaklar (6: 151 ve 17: 31) anaya, ba­baya iyi davranmayı (2: 83 ve 4: 36); yetim­lere karşı, adaletli olmayı (6: 152 ve 17: 34); ticaret yaparken ölçüde ve tartıda insaflı dav­ranmayı (17: 35); iyilikte ve adalette (müslü-man) yönetimle (4: 59) ve halkla (5: 2) işbir­liği yapmayı emreder. Günahta ve zulümde işbirliği yapmayı yasaklar (5: 2); antlaşma ve sözleşmelerin yerine getirilmesini emreder (5: 1). Dost ve düşmana (5: 9), akraba ve zenginlere (6: 152) ve herkese karşı (42: 15 ve 4: 58) adaletli davranmayı, diğer ülkeler­deki zor durumda ve zulüm altında olan müslümanlara yardım etmeyi emreder (8: 82). Zulmün her çeşidini ve fesadı lanetler (5: 64 ve 28: 77). Sağlıklı bir toplum oluşturabil­mek için toplumun olduğu kadar tek tek fert­lerin de haklarını korumayı emreder (25: 67 ve 25: 63). Diğer yandan toplumda haramı yayan, fesat çıkaran (25: 72), huzuru bozma­ya çalışan (25: 68), insan neslini yok etmeye çabalayan adet ve davranışları yasaklar. Sağ­lıklı ve huzurlu bir ekonomik sistemin korun­ması için taahhütleri ilgilendiren iş görüşme­lerinin kaydının tutulmasını emreder (2: 282). Şahitliğin gizlenmesini yasaklayarak şahidle-rin şehadetlerini vermelerini emreder.

Kur'ân'ın bu emirlerinin yakından incelen­mesi, Kur'ân'ın, kültürün sağlıklı ve dengeli bir şekilde gelişmesi, muhafaza edilmesi için muhteşem kaideler koyduğunu gösterir. Ve İslâm'ın özelliği, ahlâkî ve ruhî eğitim ile tecrübî bilgilerin öğretimine aşırı önem ver­mesidir. Çünkü İslâm'ın amacı her insanın Allah'ın hakiki ve mûtî bir kulu, inancında muhlis; ana-babasınm vâsisi; kültürün koru­yucusu ve zulmün, adaletsizliğin, ve zorbalı­ğın düşmanı; imanlı, dürüst, haksever insan­lar olmasıdır (Kadı Muhammed S. Selman Mansurpurî, Rahmetun lı I- 'Alemin, c. III).

İslâm, zarif ve güzel şeyler için kültür ve me­deniyetin taleplerine gereken itibarı da göste­rir. İslâm, Allah'ın lütfü ve inayeti olarak ka­bul edilen kendi güzellik anlayışına sahiptir. Onun gözünde tüm yaratma olayı bir güzellik timsalidir ve bu dünyadaki herşey bu güzelli­ğin yansımasıdır. İnsan en mükemmel bir şe­kilde yaratılmış (95: 5), güzel bir şekil ve bünye verilmiştir (64: 3). Allah'ın yaratması güzel ve hatasızdır (32: 7). Allah İnsana en saf ve güzel bir nitelik verdi. İnsanın görevi Allah'ın kendini yarattığı şekliyle muhafaza etmektir. (30: 30) (...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlim Ve Çevre
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:15:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlim Ve Çevre rüya tabiri,İlim Ve Çevre mekke canlı, İlim Ve Çevre kabe canlı yayın, İlim Ve Çevre Üç boyutlu kuran oku İlim Ve Çevre kuran ı kerim, İlim Ve Çevre peygamber kıssaları,İlim Ve Çevre ilitam ders soruları, İlim Ve Çevreönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes