Konu Başlığı: İlâhî Rehberlik Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Temmuz 2012, 10:45:59 İlâhî Rehberlik Rasûlullah insanlığın hidayeti için gönderildi. İnsanlar, cahiliyyenin karanlığından, ilmin ve İlâhî Hikmet'in aydınlığına çıkarılmakla iffetli, temiz ve dürüst bir hayata sevkediliyor; böylece kendilerini kötülük, yalan ve günahtan koruyorlardı. Bundan dolayı, O'na insanlığın tümüyle ıslah edilmesi ve refaha kavuşması için rehberliğin genel prensipleri vahyedildi. O'nun rehberliğindeki bir kimse sadece siyasî, iktisadî, sosyal, ahlâkî veya ruhî bir varlık olarak düşünülmemiş, bütün yönleriyle dikkate alınmıştır. Bunların her biri mükemmel bir insanın farklı yönleridir. Fakat insanlar bunları "ekonomik insan", "sosyal insan" veya "politik insan" türünden varlıklar varmış gibi değişik bölümlere ayırmıştır. Tabiî ki, durum bundan ibaret değildir. Her insan bir çok parçadan oluşan bir bütündür. Bir kimse tek bir vücuda sahiptir; fakat iki ayağı, iki kolu, iki gözü vs. bir araya gelerek onun vücudunu oluşturmaktadır. Hiç bir kimse bunlardan herhangi birine, vücuttan ayrı olarak sahip olamaz. Tıb mesleğinde, tedavide kolaylık sağlamak ve etkinliği arttırmak maksadıyla, insan vücudunun her bölümüyle ilgili değişik klinikler kurulabilir. Fakat bu bölümlerle ilgilenirken, herbirinin bütüne ait olduğu gözönünde bulundurulmalı ve bütünle olan alâkası dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Vücudun muhtelif kısımlarındaki hastalıkları tedaviye çalışırken, bunların tek bir vücut mekanizmasına ait parçalar olduğu gerçeği esas alınmalıdır. Aynı şekilde, toplumda da, insan hayatının muhtelif yönleri mevcuttur. Fakat bu hususların, işin temel noktası olan ferdin hayatını bir çok bakımdan etkilediği gerçeği dikkate alınmadan bu meseleleri münferiden ele almak pratik bir yol değildir. Bu sebeple, siyasî, sosyal, iktisadî ve benzer meselelerin hepsi birbiriyle tamamen alâkalı ve bağımlıdır. Gerçekte, insan için sadece ekonomik, sosyal veya politik mesele veya durum yoktur; bütün mesele, onun diğer taraflarıyla olan münasebetlerinde aranmalıdır. Çağdaş insanın ahlâkî, sosyal ve iktisadî hastalık ve problemleri; temelde onun, kendi mukadderatının tayin edicisiymiş gibi hareket etmesi ve neticelere tahammül etmeksizin kendi prensip ve istekleri ne olursa olsun, onları yapabilirmiş gibi davranması gerçeğine dayanır. Ne var ki gerçekler, biyolojiden tarihî hikâyelere kadar muhtelif manâlar taşır. İnsan, tamamen yardımsız olduğu yerde bizzat "tabiat kanunlan"na bağımlı ve kendi vücûdunun dahi sahibi değilken, kâinata olan üstünlüğü hususunda oldukça kibirlidir. Onun evrensel oluşumu etkileyebileceğini söylemenin yanlışlığı bir yana; ne düçâr olduğu bir hastalığa mâni olabilir, ne ölüm zamanım seçebilir, ne de ölümden kaçabilir veya ölümsüzlüğe ulaşabilir. Her insan maddî ve manevî yapısıyla bölünmez bir bütündür; hayatının farklı yönlerine bu zaviyeden bakılarak mütâlâa edilmelidir. Bu farklı yönlerin ayrı ve bağımsız olarak mütalaa edilmesi etkili çalışma, araştırma ve tetkik için gerekiyorsa da, işin ehli, bu yönlerin hakikatte bir öze ait olduğunu asla gözardı etmez. îslâm, insanın bütün meselelerine bu şartlarla çözümler sunar. Neticede insanın refahına yönelik her tür tasnif ve uzmanlıkların bütün tavsiyelerine aynı derecede önem verilmelidir. Tarihin bütün bu dallarındaki merkezî değer, araştırmanın bizatihî kolu veya konusu değil, insan ve onun refahıdır. Bu bakış açısıyla İslâm, hayatın farklı yönlerine sadece uzmanların tasnifleriyle yaklaşmaz; aynı zamanda muhtelif meselelere de temas eder; sonuçta sosyal, siyasî ve iktisadî yönleriyle hayatın bütün bünyesini bozan kötülük ve zararlardan uzak olan insan hayatını korumak için değişik yol ve metodlar tavsiye eder. Biz de bu bölümde her yönüyle insana ve hayatının farklı alanlarındaki problemlerine temas edecek; birer numune olmaları bakımından, Kur'an'ı ve Hz. Peygamber'in uygulamalarının insan hayatının keyfiyetini artırmada ne gibi faydalar sağladığını inceleyeceğiz. |